Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1834 E. 2022/1029 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1834
KARAR NO : 2022/1029

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/09/2018 (Dava) – 20/12/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/1004 Esas – 2019/1281 Karar
DAVA : Alacak
BAM KARAR TARİHİ : 16/06/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 16/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/12/2019 tarihli 2018/1004 Esas ve 2019/1281 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı dava dilekçesinde özetle; ortağı ve yetkilisi olduğu … Şti’ nin, kendisinin SGK emekli maaşının yatırıldığı davalı bankanın Bayraklı şubesinden ticari kredi kullandığını ve bu ticari krediye kendisinin de kefil olarak imzasının alındığını, ancak şirketin mali durumunun kötüleşerek kredi borcunu ödeyemediğini, 01/01/2009 tarihinden bu yana SGK emekli maaşının yatırıldığı hesap üzerine tamamen ve kısmen bloke konularak kefil olduğu kredinin geri ödemesi olarak kesinti yapıldığını, SGK emekli maaşını alamaz hale geldiğini, davalı tarafın anılan kredi borcu sebebiyle İzmir 21. İcra Müdürlüğünün 2015/10358 sayılı dosyası üzerinden 10/07/2015 tarihinde icra takibi başlattığını, ancak yapılmış bu kesintileri ödeme olarak dosyaya bildirmediğini, hayatını sürdürme konularında maddi açıdan sıkıntı içinde olduğunu, SGK emekli maaşından kesinti yapılması hususunda muvafakat verip vermediğini hatırlamadığını, 5510 sayılı Yasa’nın 93. maddesi uyarınca gelir aylık ve ödeneklerin 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemeyeceğinin öngörüldüğünü, yine İİK’nın 85’a maddesi uyarınca haczi caiz olmayan mallar ve hakların ve kısmen haczi caiz olan şeyler bakımından aynı yasanın 82. ve 83.maddelerinde yazılı mal ve hakların haczedilebileceğine dair önceden yapılan anlaşmaların muteber olmadığının belirtildiğini, davalı banka ile imzalanan kredi sözleşmesine kefil olarak imzası alındığı sırada takas, mahsupa ilişkin muvafakat vermiş olsa dahi bu muvafakatin İİK’nın 83/a maddesi gereğince geçersiz olduğunu, bu itibarla davalı bankanın SGK emekli maaşından yaptığı kesintilerin haksız olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak SGK emekli maaşının yatırıldığı maaş hesabına davalı bankaca haksız biçimde konulan blokenin kaldırılmasına, 01/01/2009 tarihinden bu yana tamamen ve kısmen bloke edilip kredi ödemesi kesintisi olarak davalı bankanın Bayraklı şubesince emekli maaşından kesilen paranın yasal faiziyle birlikte kendisine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile 37.654,63-TL’nin haksız olarak kesildiği tarihten itibaren ticari avans faiziyle davalıdan tahsilini talep ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; hak düşürücü süre içinde açılmadığından davanın süre yönünden reddine karar verilmesini, davacının açtığı işbu davanın istirdat davası olup, İİK 72/7. maddesi gereği 1 yıl geçmekle düştüğünü, bu nedenle davanın zamanaşımına uğradığını, davacının imzaladığı genel nakdi kredi sözleşmesi kapsamında bankadaki hesaplarını müvekkili bankaya rehin verdiğini, davacının işbu sözleşmeyi hem dava dışı borçlu şirketi temsil ve ilzam hususunda yetkisi olan şirket müdürü olarak hem de şahsı adına müteselsil kefil olarak imzaladığını, imzaladığı sözleşme ile de müvekkili bankaya müteselsil kefil olarak rehin, hapis, takas ve mahsup hakkı tanıdığını, sözleşme 23.07.2013 tarihinde imzalanmış olup, 2009 yılından beri işbu sözleşme nedeniyle kesinti yapılmasının imkansız olduğunu, şirket yetkili müdürü olan ve ticari kredi sözleşmesini imzalayan davacı tacirin basiretli tacir olarak imzalamış olması gereken sözleşmeden 5 yıl sonra caymak istemesinin hukuka uygun olmadığını, hesaplarının blokesine 3 yıldır müsaade ettikten sonra işbu davayı açmasının kötüniyetli olduğunu, gönderilen 06/07/2015 tarihli ihtarnameye rağmen borç ödenmeyince davalının hesabına bloke konulduğunu, blokenin hukuka uygun olduğunu, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/16868 E.-2018/1995 K. sayılı kararında da, davacının açık muvafakatı nedeniyle bankanın yaptığı tahsilatların usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile davanın reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun bulunarak onandığını, ihtarname gönderildikten sonra müvekkili bankanın işbu sözleşmeden kaynaklanan alacakları için rehin, takas ve mahsup hakkını kullandığını, davacı tarafından imzalanan sözleşme ile banka nezdinde bulunan tüm alacakları, mevduat ve hesapları üzerinde bloke, hapis ve takas etme yetkisini bankaya verdiğini beyanla, haksız ve kötüniyetli davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava dışı asıl borçlu …Şti.ne 100.000,00 TL kredi limiti açılmasına ilişkin genel kredi sözleşmesinin, müteselsil kefil sıfatıyla 23.07.2013 tarihinde davacı tarafından imzalanmış olduğu, kefalet tutarının 100.000,00 TL olarak belirtildiği, dava dışı asıl borçlu …Şti.ne aylık %1,13 faiz oranı ile 36 ay vadeli, aylık taksit ödemeli olarak 50.000,00 TL taksitli ticari kredi kullandırılmasına ilişkin ‘Kredi Ödeme Planı’ nın asıl borçlu firma ile birlikte davacı tarafından da imzalanmış olduğu, davalı banka tarafından Karşıyaka 5.Noterliğinden keşide edilen 06.07.2015 tarihli ihtarname ile, taksit ödemeli ticari kredinin 03.07.2015 tarihi itibariyle kat edildiği, genel kredi sözleşmesinin 9.3.1 maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bağlanan emekli maaşlarının bankanın rehin, hapis ve mahsup hakkı kapsamında olduğuna ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bağlanan emekli maaşının kefil olunan borca mahsubuna izin verildiği hususunda davacı kefilin tereddüte meydan vermeyecek açıklıkta yazılı rızası mevcut olmadığından, konuya ilişkin ilgili yasal mevzuat ve emsal yargı kararları da dikkate alındığında, kefil olunan … Şti. firmasının ticari kredi borcu için kredi sözleşmesindeki rehin, hapis ve mahsup hakkına ilişkin metne dayanılarak davacının emekli maaşına bloke konulması ve akabinde emekli maaşından anılan kredi borcuna mahsuben tahsilat yapılmasının ilgili sözleşme metni ve yasal mevzuata uygun olmadığı, kredi borcuna ilişkin olarak davacının SGK emekli maaşının yatırılmakta olduğu hesabından 16.07.2015 – 20.08.2018 tarih aralığında toplam 37.654,63 TL kesinti yapıldığı, davacının alacağının genel zamanaşımı hükümlerine göre zamanaşımına uğramadığı kanaatine varılarak; DAVANIN KABULÜNE, davacının SGK emekli maaşının yatırıldığı maaş hesabına davalı bankaca konulan blokenin kaldırılmasına, 37.654,63TL’nin kesinti tarihlerinden itibaren (737,17TL için 20/08/2018 tarihinden, 1.732,35TL için 25/07/2018 tarihinden, 579,80TL için 11/06/2018 tarihinden, 1.000,00TL için 08/06/2018 tarihinden, 1.579,80TL için 25/05/2018 tarihinden, 1.579,80TL için 25/04/2018 tarihinden, 1.579,80TL için 26/03/2018 tarihinden, 1.579,80TL için 26/02/2018 tarihinden, 1.555,80TL için 25/01/2018 tarihinden, 1.494,75TL için 25/12/2017 tarihinden, 1.494,75TL için 24/11/2017 tarihinden, 1.494,75TL için 25/10/2017 tarihinden, 1.494,75TL için 25/09/2017 tarihinden, 1.494,75TL için 25/06/2017 tarihinden, 1.494,55TL için 25/07/2017 tarihinden, 1.328,05TL için 20/06/2017 tarihinden, 1.411,60TL için 25/05/2017 tarihinden, 1.157,13TL için 25/04/2017 tarihinden, 1.788,19TL için 24/03/2017 tarihinden, 1.413,19TLiçin 24/02/2017 tarihinden, 1.389,19TL için 25/01/2017 tarihinden, 1.349,37TL için 26/12/2016 tarihinden, 560,21TL için 25/11/2016 tarihinden, 560,63TL için 25/10/2016 tarihinden, 567,16TL için 08/09/2016 tarihinden, 560,21TL için 25/08/2016 tarihinden, 560,21TL için 25/07/2016 tarihinden, 513,33TL için 24/06/2016 tarihinden, 513,32TL için 25/05/2016 tarihinden, 512,94TL için 25/04/2016 tarihinden, 379,08TL için 25/03/2016 tarihinden, 387,74TL için 25/02/2016 tarihinden, 378,02TL için 25/01/2016 tarihinden, 253,84TL için 25/12/2015 tarihinden, 253,49TL için 25/11/2015 tarihinden, 253,49TL için 25/10/2015 tarihinden, 254,50TL için 22/09/2015 tarihinden, 249,16TL için 25/08/2015 tarihinden, 167,96TL için 16/07/2015 tarihinden) işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı banka vekili tarafından, “…Davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını ve süre yönünden reddi gerektiğini, davanın istirdat davası olduğunu, İİK m.72/7 gereği istirdat davası açma hakkının 1 yıl geçmekle düştüğünü, sürenin müvekkili bankanın parayı tahsil ettiği tarihte başladığını ve 1 yıl geçmekle zamanaşımına uğradığını, dava tarihi 06.09.2018 olduğundan, 28.05.2019 tarihli ek bilirkişi raporundaki işlem tarihlerinden de görüldüğü üzere, 06.09.2017 tarihinden önceki ödemelerin istirdat davasına konu edilemeyeceğinin açık olduğunu, buna rağmen 06.09.2017 tarihinden önceki ödemelerin de istirdatına karar verilmesinin açıkça İİK 72/7. maddesine aykırı olduğunu, davacının hissedar ve yetkili olarak imzaladığı genel kredi sözleşmesini ayrıca kendi adına müteselsil kefil olarak da imzaladığını, kredi çekerken … AŞ’ den almakta olduğu emekli maaşının müvekkili bankaya devredilmesini sağladığını, müvekkili bankaya kendi emekli maaşından işbu kredi taksitlerini ödeyeceğini beyanla emekli maaşının müvekkili bankaya yatırılmasını sağladığını ve buna ilişkin belgeleri ibraz ederek kredi çektiğini, taksit ödemelerini de müvekkili bankaya yatan emekli maaşı hesabından yaptığını, daha sonra temerrüde düştüğünü ve icra takibinin açıldığını, icra takibi açıldıktan sonra dahi uzun yıllar müvekkilinin işbu paraları tahsil etmesine muvafakat ettiğini, çünkü aslında kendi şirketi adına kredi çekerken müvekkili banka hesabına yatan emekli maaşını teminat gösterdiğini, emekli maaşını müvekkili bankaya aktarmasa ve emekli maaşından taksitleri ödeyeceğine dair güvence vermese zaten şirketine kredi alabilmesinin mümkün olmayacağını, davacının yıllar sonra işbu davayı açmasının kötüniyetli olduğunu…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, genel kredi sözleşmesine kefalet nedeniyle emekli maaşına konulan blokenin kaldırılması ve tahsil edilen tutarların iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı banka vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Dava konusu genel kredi sözleşmesi olup, davacının da müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığı hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır.
İhtilaf, sözleşmenin ticari niteliği ve sözleşmedeki bankanın takas, mahsup, rehin hakkına istinaden davacının emekli maaşına davalı bankanın bloke uygulayıp uygulayamayacağı noktasında toplanmaktadır.
1-Davalı banka tarafından her ne kadar davanın istirdat davası olduğu ve 1 yıllık hakdüşürücü sürenin geçtiği ileri sürülmüş ise de, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; bankanın davacıya ve davadışı kredi borçlusu şirkete ilamsız takip başlatmış olduğu, ancak işbu davanın konusu olan ödemelerin icra takibi uyarınca tahsil edilen tutarlar olmayıp, bankanın re’sen hesaba bloke uygulayarak davacı hesabından tahsil etmiş olduğu tutarlara ilişkin olduğu, icra takibi uyarınca davacı hesabından tahsil edilen bir tutar bulunmadığı, bu nedenle davanın istirdat davası olmadığı ve İİK 72/7. madde anlamında 1 yıllık hakdüşürücü süreye tabi olmadığı açık olmakla bu yöndeki itirazın reddi gerekmiş olup, kaldı ki istirdat davalarında da bu sürenin son ödeme tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı izahten varestedir. Sözleşmeye dayalı işbu alacak davasının tarihi 05.09.2018 olup 06.07.2015 tarihli hesap kat ihtarından sonra davacının emekli maaşından bankanın bloke uygulamasına göre de 10 yıllık zamanaşımının dolmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenlerle bu husustaki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Esasa ilişkin olarak yapılan değerlendirmede ise; 5510 sayılı Yasa’nın 93. maddesi ile İİK’ nın 83. maddesi uyarınca, emekli maaşının haczedilmesinin mümkün olmadığı, hacizden önceki bir dönemde haczi caiz olmayan bir malın haczedilebileceği hakkında alacaklı ile yapılan anlaşma geçerli olmadığı gibi davacının maaşı üzerinde haciz bulunmasa da davalı bankanın maaş hesabı üzerinde bloke uygulamasının haciz sonuçlarını doğaracak nitelikte olup, genel kredi sözleşmesindeki önceye dayalı hükme dayalı olarak hesap kat ihtarından sonra emekli maaşına uygulanan blokenin haksız ve geçersiz olduğu, bloke uygulanan maaş miktarının davacıya iadesi gerektiği anlaşılmakla, usul ve esas yönünden hukuka uygun yerel mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir (Bu yönde bknz. Yargıtay 11. HD 2015/2594 E.- 2015/8201 K., 2017/778 E.- 2018/5986 K., 2016/11901 E.- 2018/3729 K…).
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1004 Esas – 2019/1281 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 2.572,18-TL istinaf karar harcından peşin alınan 697,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.874,78-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/06/2022