Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1827
KARAR NO : 2022/1840
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/03/2019 (Dava) – 25/12/2019 (Karar)
NUMARASI : 2019/753 Esas – 2019/939 Karar
DAVA : Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan Maddi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 01/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/12/2019 tarihli 2019/753 Esas ve 2019/939 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait olup, dava dışı …’in sevk ve idaresindeki …plakalı araç ile … plakalı aracın 14/01/2019 tarihinde maddi hasarlı trafik kazasına karıştıklarını, kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, davalı sigorta şirketinin kazada asli kusurlu olan … plakalı aracın zorunlu trafik sigorta poliçesini tanzim eden şirket olup dava konusu araçta meydana gelen hasardan 36.000,00 TL poliçe limiti ile sorumlu olduğunu, İzmir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/12 D.İş sayılı delil tespiti dosyasında makine mühendisi bilirkişinin düzenlediği raporda müvekkiline ait araçta 29.325,00 TL tutarında hasar olduğunun belirlendiğini, davalı sigorta şirketine hasar başvurusu yapılmasına rağmen olumlu yada olumsuz bir yanıt alınamadığını, iş bu dava öncesinde yürütülen arabuluculuk müzakerelerinde de anlaşma sağlanamadığını belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla dava konusu araçta oluşan hasara mahsuben şimdilik 20.000,00 TL hasar bedeli ile değer kaybı alacağına mahsuben 10,00 TL olmak üzere toplamda 20.010,00 TL maddi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın huzurdaki davanın açılmasından önce müvekkili şirketle arabuluculuk toplantısı gerçekleştirmediğini, davacı tarafından müvekkili şirkete usulüne uygun bir başvuru yapılmadığını, davanın dava şartı eksikliğinden reddedilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirketin, belirlenecek olan gerçek zarardan sigortalısının trafik kazasındaki kusuru oranı ve poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olduğunu, kaza tespit tutanağından sigortalı aracın sürücüsünün dava konusu kazada hiçbir kusuru bulunmadığının anlaşıldığını, işbu hususa rağmen davacı tarafça huzurdaki davanın açılmış olmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafça dava konusu edilen olaya ilişkin … tarafından tüm zarar kalemlerinin ödendiğini, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının SGK’dan rücuya tabii herhangi bir tazminat ve yardım alıp almadığı hususu sorularak, bir tazminat almışsa bu tazminat miktarının, zarar miktarından düşülmesi gerektiğini, ayrıca dava tarihinden itibaren ancak yasal faize hükmedilebileceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece; “…14/01/2019 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasında davalı sigorta şirketinin, kazanın meydana gelmesinde sürücüsü tam ve asli kusurlu olan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu ve kazanın sigorta poliçesi teminat süresi içerisinde meydana geldiği , bu nedenle davalı sigorta şirketinin sigortalı aracın sürücüsünün kusuruyla neden olduğu hasar bedelinden sigortalının sigortacısı olarak sorumlu olduğu; davacıya ait aracın sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı ve davacının aracında kaza nedeniyle 28.674,00 TL hasar meydana geldiği, ancak dava konusu kazadan kaynaklı davacı aracında değer kaybı oluşmayacağı…” gerekçesiyle “Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile, hasar bedeli olarak 28.674,00 TL tazminatın 27/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, değer kaybı tazminatına ilişkin talebinin REDDİNE…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosya kapsamında kusura ilişkin bir tespit yapılmadığını, sadece kaza tespit tutanağının bulunduğunu, tarafların alenen tutmuş olduğu tutanağa itibar edilerek müvekkili şirketin sigortalısı olan aracın sürücünün %100 kusurlu olduğuna ilişkin beyanların hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından dayanak bilirkişi raporunda … plakalı aracın 14/01/2019 tarihinden önce toplamda sekiz adet trafik kazasına karıştığının tramer sorgulamasında tespit edildiğini, meydana gelen kazada sigortalı araç sürücüsü ile karşı taraf sürücüsünün ticari bir sebeple bu davaya taraf olmadıklarını, aracın ticari araç sınıfında yer alan bir araç olmasının, mevcut durumu ticari iş haline getirmeyeceğini, sigortalı araç sürücüsünün aracının ticari araç olduğunu ancak kazanın oluşumu sırasında ticari bir işin mevcut olmadığını, dolayısıyla avans faizinin esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, tazminata işletilecek faizin yasal faiz olabileceğini, yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, zorunlu trafik sigorta sözleşmesinden kaynaklanan hasar bedeli ve değer kaybına yönelik maddi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın hasar bedeli yönünden kabulüne, değer kaybı yönünden reddine karar verilmiş olup; hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda ve Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281/1. maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” düzenlemesine yer verilmiştir. Usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde ise, karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacağı izahtan varestedir.
Davaya konu kazanın oluşumunda ve davacıya ait aracın hasar miktarının tespiti konusunda bilirkişi …’den alınan 21/10/2019 tarihli raporda, davaya konu kazanın oluşumunda davacıya ait … plakalı araç sürücüsünün kusursuz, davalı sigortalısı bulunan … plakalı araç sürücüsünün %100 oranında tam ve asli kusurlu olduğunun ve davacıya ait araçta oluşan hasar miktarının KDV dahil 28.674,00- TL bulunduğunun bildirildiği, raporun davalı vekiline 28/10/2019 tarihinde usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen, davalı vekilince bilirkişi raporuna itiraz edilmediği anlaşılmıştır. Bu durum davacı yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğundan ve HMK nın 357/1. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi yargılamasında bilirkişi raporuna itiraz yoluyla ileri sürülmeyen hususların istinaf aşamasında ileri sürülmesi mümkün olmadığından, ayrıca hükme esas alınan raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olması sebebiyle, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazları yerinde görülmemiş, esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin faizin türüne yönelik istinaf taleplerinin incelenmesinde ise; davalıya zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı … plakalı aracın … adına kayıtlı olup hususi nitelikte, davacı şirkete ait aracın ise ticari nitelkte olduğu anlaşıldığından, hüküm altına alınan tazminat yönünden avans faizi uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin faiz türüne yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davalı vekillerinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı sigorta şirketi vekilinin İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/753 Esas ve 2019/939 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a)Davalı sigorta şirketinden alınması gereken 1.958,72 TL istinaf karar harcından peşin alınan toplam 490,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.468,32 TL’nin bu davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
b)Davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan istinaf kanun yolu başvuru harcının Hazineye gelir olarak kaydına,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın yerel mahkemece hesaplanarak ilgili tarafa resen iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar leh ve aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere 01/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.