Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1823 E. 2022/1851 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1823
KARAR NO : 2022/1851

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/03/2019 (Dava) – 09/12/2019 (Karar)
NUMARASI : 2019/719 Esas – 2019/820 Karar
DAVA : İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 01/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/12/2019 tarihli 2019/719 Esas ve 2019/820 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından ZMMS yapılan … plakalı aracın 19.03.2016 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeyken sürücünün alkolün etkisi ile direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde bariyere ve park halindeki … plakalı araca çarptığını, olayda … plakalı araç sürücüsünün olayda tam kusurlu olduğu, kaza nedeniyle davacı aleyhine İzmir 4. ATM 2016/386 E. sayılı dosyası ile dava açıldığını ve İzmir 5. İcra Müdürlüğü’nün 2018/7737 dosyası ile ilamlı icra takibi yapıldığını, davacı tarafından icra dosyasına 31.996,40-TL ödeme yapıldığını, sigortalının alkollü olması nedeniyle güvenli sürüş yeteneğini kaybetmiş olması nedeniyle Trafik Sigortası Genel Çartları B-4 md C bendine göre sigortacının ödediği tazminatı sigortalısına rücu edebileceğinin düzenlendiğini, tazminatın rücuen tahsili amacıyla davalı hakkında İzmir 23. İcra Müdürlüğünün 2018/13175 sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının takibe itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu belirttiği ve İzmir 23. İcra Müdürlüğünün 2018/13175 sayılı takip dosyasına haksız olarak yapılan itirazın iptali ile takibin devamını, itirazında haksız ve kötü niyetli olan davalının % 20 icra inkar tazminatı ödemesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yapılan icra takibi ve açılan davanın haksız olduğunu, davalıya husumet yöneltilemeyeceğini, her ne kadar araç davalı şirketin mülkiyetinde olsa da aracın şirket çalışanı … tarafından yetkililerin izni olmadan alındığını ve kaza yapıldığını, davalının olayda sorumluluğu bulunmadığını, KTK 85. md gereğince işletenin trafik kazası sonucu meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu, şirket çalışanı …’in farazi işleten sıfatı ile sorumlu olduğunu, İzmir 4. ATM 2016/386 E sayılı dosyasının davalıya ihbar edilmediğini ayrıca İzmir 4. ATM 2016/386 E. sayılı dosyasında hükmedilen tazminatın fahiş olduğunu, davanın şirket çalışanı …’e ihbar edilmesini ve reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, ”…davacı sigorta şirketinde ZMSS poliçesi bulunan, davalı şirkete ait … plakalı araç sürücüsü olan dava dışı …’in kazanın meydana gelmesinde %100 (Yüzde yüz) oranında asli ve tam kusurlu olduğu, park halindeki … plaka sayılı aracın sürücüsünün kusursuz olduğu, üçüncü kişi veya kuruluşların olay esnasında kazanın oluşumu üzerinde etken kusur niteliğinde bir davranış şekli görülmediğinden kusursuz oldukları, sigortalı araç sürücüsünün kaza sırasında 0,72 promil alkollü oluşunun kazaya etkisi olduğunun söylenebileceği ancak salt etkisi olduğunun kesin olarak söylenemeyeceği, Yargıtay 17. HD. 19/06/2019 tarih ve 2016/19804 esas 2019/7776 karar , 14/06/2012 karar 2012/32948 esas 7805 karar sayılı ilamları ve bu yöndeki diğer ilamları gereğince sürücünün alkol nedeniyle sigorta genel şartlarını ihlal etmesine dayanan rucuen tazminat davalarında olayın salt alkolün etkisi ile meydana gelip gelmediğinin tespitinin önemli olduğu ve bu hususta nöroloji uzmanı ve trafikçi bilirkişinin de katıldığı heyetten rapor alınması gerektiği, dosyamızda oluşturulan heyetten olayın salt alkolün etkisi gerçekleşip gerçekleşmediği, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması için ayrıntılı gerekçeli olarak düzenlenen rapordan davaya konu 19/03/2016 tarihinde meydana gelen kazada dava dışı araç sürücüsü …’in kazanın meydana gelmesinde %100 asli ve tam kusurlu olmasına rağmen kaza sırasında 0,72 promil alkollü oluşunun kazanın meydana gelmesinde salt etkili olmadığı, kazanın meydana gelmesinde sürücünün gerekli dikkat ve özeni göstermesi gerekirken yola gereken dikkat ve özeni göstermeyerek aracının hızını yol, görüş, hava , trafik levhası ve vasıtanın teknik özelliğini umursamadan görüş mesafesini kontrol altında bulundurmayarak alkollü bir şekilde mevcut hızı ile direksiyon hakimiyetini kaybederek ıslak zeminde aracığnın kendi kontrolünden çıkmasına sebebiyet vererek bariyerlere ve yolun kenarında park halinde bulunan araca çarparak meydana getirdiğinden…” gerekçesiyle; ”…Davacı tarafından açılan davanın REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olan … plakalı araç sürücüsü …’in sevk ve idaresinde bulunan araç ile direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda bariyerlere ve park halinde bulunan … plakalı araca çarpması ile kaza meydana geldiğini, kazada müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu bulunduğunu, bu durumun kaza tespit tutanağı ve yerel mahkeme aşamasında sabit hale geldiğini, oluşan hasarın tazmini için müvekkili şirket aleyhine İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/386 Esas sayılı dosyası ile tazminat talep edildiğini verilmiş olan hükmün icraya konulması ile müvekkili şirket tarafından İzmir 5. İcra Müdürlüğü 2018/7737 İcra sayılı dosyasına hükümde geçen tüm kalemler ve icra kalemleri de dahil olmak üzere toplamda 31.996,40-TL ödeme yapıldığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsü olan …’in 0,70 promil alkollü olduğunun sabit olduğunu, yasal sınır 0,50 promil iken sürücünün yasal sınırdan çok daha fazla alkollü olduğu somut olayda kazanın salt alkolün etkisi ile olmadığından bahsetmenin mümkün olmayacağını, ancak hükme esas bilirkişi raporunda kazanın salt alkolün etkisi ile oluşmadığının belirtildiğini, kazanın müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsü tarafından tek taraflı olarak meydana geldiğini, düz ve herhangi bir olumsuz koşul bulunmadığı tespit edilen yolda, başka hiçbir etken tespit de edilmemiş iken direksiyon hakimiyetini kaybederek bariyerlere ve park halinde bulunan bir araca çarparak oluşan kazanın salt alkolün etkisi ile oluşmadığını beyan etmek ve bu durumun hükme esas alınmasının hukuki bir garabet olduğunu, hükme esas olan bilirkişi raporunun kazanın oluş nedenini salt alkole bağlamadığını ancak başka bir sebep de belirtmediğini, işbu halde hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, müvekkili şirket tarafından sigortalı araç sürücüsünün kusuru sebebi ile oluşan hasar ile ilgili olmak üzere toplamda 31.996,40-TL ödeme yapıldığını ve müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu şekilde, yasal sınırın çok üstünde alkollü olarak ve salt alkolün etkisi ile hasara sebebiyet verdiğinden, müvekkili şirket sigortalısı ve araç sahibi davalı …. Şti. olduğundan, müvekkili şirketin muhatabı ve sigorta sözleşmesinin tarafı olduğunu, hatalı tespit ve görüşlere dayanan bilirkişi raporuna dayanarak davanın reddine dair hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına, davanın kabulü ile İzmir 23. İcra Müdürlüğü 2018/13175 İcra sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; ZMMS poliçesi kapsamında dava dışı zarar görene yapılan ödemenin sigortalısından rücuen tahsili amacıyla başlatılan takibe davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
Somut olayda; Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olan maliki davalı adına tescilli … plakalı araç sürücüsü …’in sevk ve idaresinde bulunan araç ile direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda bariyerlere ve park halinde bulunan … plakalı araca çarpması ile kaza meydana geldiğini, kazada sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu bulunduğu; davalıya ait aracın davacı sigorta şirketi tarafından 15/10/2015-15/10/2016 tarihlerini kapsar şekilde zorunlu trafik poliçesi ile teminat altına alındığı, davaya konu kazanın teminat süresi içerisinde 19/03/2016 tarihinde meydana geldiği, oluşan hasarın tazmini için davacı şirket aleyhine İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/386 Esas sayılı dosyası ile tazminat talep edildiği, mahkemenin 2018/634 esas sayılı kararı ile davanın kabulü üzerine, verilmiş olan hükmün icraya konulması ile davacı şirket tarafından İzmir 5. İcra Müdürlüğü 2018/7737 İcra sayılı dosyasına 28/06/2018 tarihinde hükümde geçen tüm kalemler ve icra kalemleri de dahil olmak üzere toplamda 31.996,40-TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişiler trafik uzmanı …, nörolog doktor …. ve sigorta aktüerya bilirkişisi … tarafından düzenlenen 14/10/2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; davacı sigorta şirketinde ZMSS poliçesi bulunan, davalı şirkete ait … plakalı araç sürücüsü olan dava dışı …’in kazanın meydana gelmesinde %100 (Yüzde yüz) oranında asli ve tam kusurlu olduğu; park halindeki … plaka sayılı aracın sürücüsünün kusursuz olduğu; sigortalı araç sürücüsünün kaza sırasında 0,72 promil alkollü oluşunun kazaya etkisi olduğunun söylenebileceği ancak salt etkisi olduğunun kesin olarak söylenemeyeceği, KTK 95 maddesi ve kaza tarihinde yürürlükte olan ZMSS Genel Şartları B.4.c maddesine istinaden davacı sigortacının zarar görene ödediği gerçek zarar miktarı 19.500,00.-TL.sını rücuen sigortalısı davalıdan talep edebileceği, ZMSS Genel Şartlarına göre sigortalı araç sürücüsünün alkollü oluşunun kazanın meydana gelmesinde salt etkili olmadığı ve bu nedenle davacı sigortacının zarar görene ödediği tazminatı rücuen sigortalısında talep edemeyeceği, ancak davacının sigortalısına rücu edeceği kabul edildiği takdirde İzmir 23.İcra Müdürlüğünün 2018/ 13175 sayılı takip dosyasında takip tarihi itibari ile asıl alacak tutarının 19.500,00.-TL, işlemiş faiz miktarının 572,15.-TL olduğu yönünde görüş bildirmişlerdir.
2918 sayılı KTK’nun 48. maddesinde, alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97/1. maddesinde, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan “b-2” bendinde, alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.
01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinde, tazminatı gerektiren olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydan geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasar poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Mahkemece, alınan 14/10/2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda davalı şirkete ait … plakalı araç sürücüsü olan dava dışı …’in kaza sırasında 0,72 promil alkollü oluşunun kazaya etkisi olduğunun söylenebileceği ancak salt etkisi olduğunun kesin olarak söylenemeyeceğinin bildirildiği, böylelikle davacı sigorta şirketince hasarın, zorunlu trafik sigorta poliçesi teminatı kapsamı dışında kaldığı hususunun ispatlanamadığı anlaşıldığından, mahkemece davanın reddine karar verilmiş olduğu, yukarıda da bahsedildiği üzere somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olan heyet raporuna itibar edilerek davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/12/2019 tarihli 2019/719 Esas ve 2019/820 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 26,30-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/12/2022