Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1821 E. 2022/1787 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1821
KARAR NO : 2022/1787

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2018 (Dava) – 25/12/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/149 Esas- 2019/924 Karar
DAVA :Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
BAM KARAR TARİHİ : 24/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/12/2019 tarihli 2018/149 Esas ve 2019/924 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların oğlu …’ın 30/10/2009 tarihinde … plakalı araçta meydana gelen kaza neticesinde vefat ettiğini, davalıdan çocuklarının ölümünden dolayı destekten yoksun kalma tazminatı talep edildiğini, ancak davalı tarafça herhangi bir ödeme yapılmadığını, kazada vefat eden …’ın %100 kusursuz olan araçta yolcu konumunda bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla her bir müvekkili lehine ayrı ayrı 1000 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ikametgah adresinin Şişli/İstanbul olduğundan mahkemenin yetkisiz olduğunu, İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacı tarafça kuruma yapılan başvuruya 15 gün içerisinde cevap verildiğini, eksik evrakların gönderilmesi halinde dosyanın değerlendirme alınacağının bildirildiğini, ancak davacı tarafça eksiklik giderilmeden dava yoluna gidilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, poliçe limitinin 150.000 TL ile sınırlı olup teminat limitini bildirmelerinin davayı kabul anlamına gelmediğini belirterek, davanın öncelikle usulden, aksi halde esastan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; “…taraflar arasındaki uyuşmazlığın 30/10/2009 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle davacıların destekten yoksun kalma tazminatları için davacılardan … için 67.341,08 TL, … için 69.937,13 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemine yönelik olduğu,davalı tarafça yetki itirazında bulunularak esasa yönelik olarak da haksız olarak açılan davanın reddi gerektiği istemine yönelik olduğu, 30/10/2019 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan …’ın vefat ettiği, aldırılan bilirkişi raporunda yapılan tespite göre müteveffanın toplam destek süresinin 43 yıl olarak hesaplandığı, destek süresinin baba … için 30/04/2035’te, anne … için 30/02/2036 da sonlanacağı, Hazine Müsteşarlığı’nca 30/10/2019 tarihi itibariyle teminat limitlerinin 150.000 TL olduğunun belirlendiği, davalı tarafça davacıya önceden yapılmış herhangi bir ödeme bulunmadığı gibi SGK tarafından da ödeme yapılmadığının tespit edildiği anlaşılmakla, 30/10/2019 tarihinde hayatını kaybeden …’ın babası …’ın 67.341,08 TL, annesi …’ın 69.937,13 TL olmak üzere davacıların toplam maddi tazminat alacağının 137.278,21 TL olarak hesaplandığı, davacıların uğradıkları zarara bağlı olarak talep ettikleri hak salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp bilimsel ve yargıtay içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. Bu nedenle ölenin kusuru, ölenin desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceğinden davalı …’nın zararın tamamından sorumlu olduğu Mahkememizce kabul edilerek…” gerekçesiyle “…. davanın kabulü ile 137.278,21 TL tazminatın kaza tarihi olan 30/10/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile, 67.341,08 TL sinin davacı …’a, 69.937,13 TL sinin davacı …’a ödenmesine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemede görülmekte olan dava ile ilgili olarak, yine aynı kaza ve aynı tarafın Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2017/142 E. 2019/224 K. sayılı ve 16/05/2019 tarihli ilamının mevcut olduğunu, buna göre, yerel mahkemede 21/12/2018 tarihinde açılmış olan davanın … yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, dava şartları, mahkeme tarafından yargılamanın her aşamasında re’sen araştırılacağı gibi, taraflarca da her zaman dava şartı eksikliği ileri sürülebileceğini, yukarıda açıklandığı üzere söz konusu kazadan dolayı vefat eden …’ın babası … adına açılmış olan iki dava bulunduğunu, iş bu sebeple, İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/149 E. Sayılı dosyasının … yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, anne … yönünden başvuru şarı yerine getirilmediğinden usulden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, esas incelemesine geçilmiş olmasının hatalı olduğunu, 26.04.2016 tarihli Resmi Gazete’ de yayımlanan 6704 Sayılı Yasanın 5. maddesi ile 2918 Sayılı Yasanın 97. maddesinde yapılan değişiklik sonucunda, zarar görenin dava açmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuruda bulunması ve bu başvurudan itibaren en geç 15 gün içinde başvurunun yazılı olarak cevaplanmaması veya cevabın talebi karşılamadığına dair uyuşmazlık olması durumunda zarar görenin dava açabileceği düzenlendiğini, yukarıda maddede yapılan değişiklikle, zarar gören hak sahiplerinin ZMMS sigortacısına karşı artık doğrudan dava açamayacakları, öncelikle sigortacıya tazminatın ödenmesi için genel şartlarda belirtilen belgeler ile yazılı olarak başvuracakları ve yazılı başvurudan itibaren 15 gün içinde kendilerine cevap verilmez ya da verilen cevap hak sahibinin talebini karşılamaz ise, hak sahibi tazminat için dava açabileceği gibi tahkime de başvurabileceklerini düzenlendiği, bu hali ile trafik kazaları nedeniyle zarara uğrayanların sigortaya davadan açmadan önce mutlaka sigortacıya yazılı başvuruda bulunmak zorunda oldukları anlaşıldığını, dava açmak için yazılı başvurudan itibaren 15 günlük sürenin dolmuş olması gerektiğini, bu sebeplerle davadan önce yazılı başvuruda bulunmak ve başvurudan itibaren 15 günlük sürenin geçmesi ZMMS sigortacısına tazminat davası açılmasının ön şartı olduğunu, bu hususun anılan maddenin değişiklik gerekçesinde de vurgulandığını, 6100 Sayılı HMK 114. maddede dava şartları düzenlenmiş olup, 114/2. maddede de diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğunun belirtildiğini, aynı kanunun 115. maddesinde ise “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder” şeklinde düzenleme yapıldığını, davacı olarak bulunan anne için kuruma yapılan başvuru bulunmadığından anne için başvuru şartı gerçekleşmediğinden davanın anne yönünden usulden reddine karar verilmesi gerekirken esastan incelemeye geçilmesi hatalı olup, hakkaniyete aykırı olarak esastan incelenmesine karar verilen yerel mahkemenin kararının kaldırılması gerektiğini, hatır taşıması ve müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, meydana gelen tek taraflı kazada, kazaya karışan sürücünün alkollü olması nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, ayrıca yine söz konusu araca herhangi bir bedel karşılığı binmemiş olduğu anlaşıldığından bu aşamada Yargıtayında görüşleri doğrultususunda hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, yine Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamasında açıkça görüldüğü üzere, zarar görenin müterafik kusurunun bulunması durumunda hesaplanan tazminattan hakkaniyete uygun bir indirim yapılması veyahut tazminatın tamamen kaldırılması gerektiğini, davacı tarafın; lehine hükmolunacak tutara temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi işletilmesini talep ettiğini, başvurucunun bu talebinin de mesnetsiz olduğunu, zira faiz talebinin ön koşulunun, başvurucunun muaccel hale gelen bir alacağa sahip olması ve bu alacak nedeniyle davalı şirketi BK. Md. 101 ve devamı uyarınca temerrüde düşürmesi olduğunu beyanla, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacıların çocuklarının ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatının, kazaya neden olan aracın zorunlu trafik sigortası bulunmaması nedeniyle davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup; hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
1-Davalı vekilinin dava açılmadan önce davacıların başvuru şartını yerine getirmediklerine ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesinde;
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi gereği, KTK 85. maddesinde belirtilen, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda, poliçe limiti dahilinde işletenin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere, mali sorumluluk sigortası yaptırılması zorunludur. Kaza tarihi itibari ile aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasının yaptırılmaması durumunda Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi gereği, zorunlu mali sorumluluk sigortasının kaza tarihindeki limitleri dahilinde işletenin üçüncü kişilere karşı sorumluluğunu … karşılayacaktır. …nın sorumluluğunun kapsamı ise kaza tarihi itibariyle 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre belirlenecektir.(Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/10646 Esas, 2022/2243 Karar Sayılı ilamı aynı doğrultudadır)
2918 Sayılı KTK’ nın 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun ile yapılan ve 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle; “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” denilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; kaza tarihi 30/10/2009’dur. Dava tarihi 20/12/2018 tarihi olup, dava tarihi itibariyle başvuru dava şartı niteliğinde ise de; kaza tarihinde davalıya başvuru zorunlu dava şartı niteliğinde değildir. Bu sebeple davalının bu yöne ilişen istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin davacı … yönünden derdest dava bulunduğu yönündeki istinaf itirazının incelenmesinde;
Dava şartlarını düzenleyen 6100 sayılı HMK’nun 114/1. maddesinin (1) bendinde “aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması” şeklinde ifade edilen derdestlik, dava şartlarındandır. Açılmış olan bir davanın görülebilmesi için bulunması ya da bulunmaması gereken dava şartlarından biri olan derdestlikten söz edilebilmesi için, daha önce açılmış olan davanın tarafları ile konusunun ve dava sebebinin aynı olması gerekmektedir. Dava şartı olan derdestlik nedeni ile davanın reddi için iki davanın taraflarının, konusunun ve dava sebeplerinin aynı olması gerekir.
Somut olayda; davacılardan … vekili tarafından davalı … aleyhine 02/04/2017 tarihinde Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesine 30/09/2009 tarihli trafik kazasında oğlu olan …’ın hayatını kaybetmesi sebebiyle destekten yoksun kalma istemli dava açıldığı, mahkemece 16/05/2019 tarihinde 2019/224 Karar sayılı ilam ile davanın kısmen kabulü ile davacı … için hesaplanan 80.913,00 TL tazminatın, 1.000,00 TL’ sinin dava tarihinden, 79.913,00 TL’ sinin ıslah tarihi olan 29/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiği, hükmün taraflarca istinaf edildiği ve henüz kesinleşmediği, anılan dosyanın dava konusu, davanın taraflarının dosya davalısı … ile dosya davacılarından … olduğu anlaşılmıştır.
Bu bakımdan, davacı … yönünden derdestlik dava şartı nedeniyle davanın usulden reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu yöne ilişen davalı vekilinin istinaf itirazı yerinde bulunmuştur.
3-Davalı vekilinin hatır taşıma indirimi yapılmasına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; Hatır taşıması indirimi yapılabilmesi için, davalı tarafın cevap dilekçesinde, bu yöndeki savını ileri sürmesi ve taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartlarını ortaya koyması gerekmektedir. (Yargıtay (kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 2019/818 Esas, 2019/9417 karar sayılı ilamı da aynı doğrultudadır) Eldeki davada, davalı … vekili cevap dilekçesinde hatır taşıması yönünde bir savunmada bulunmadığı gibi, zorunlu trafik sigortası bulunmayan araç, davacılardan …’a aittir. Müteveffa … ise davacıların oğlu olup, olayda hatır taşıması da söz konusu değildir. Anılan nedenlerle, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
4-Davalı vekilinin faiz başlangıç tarihine yönelik istinaf itirazının incelenmesinde; … yönünden faizin başlangıç (temerrüt) tarihi belirlenirken, ilgililerce gerekli belgeler de ibraz edilerek … Yönetmeliğinin 9, 14. ve 15. maddelerinde yazılı biçimde fona başvurulduğu halde ödeme yapılmamışsa başvuru tarihinden itibaren …nın temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. Gerekli belgeler ibraz edilmeksizin başvuruda bulunulmuş ya da hiç müracaat edilmemiş ise …nın temerrüdünden bahsedilemeyeceğinden, faiz başlangıcının dava tarihi olarak kabulü gerekir.
Somut olayda, davacılarca davalı kuruma başvuru yapılmadığından, faizin başlangıç tarihinin dava tarihi olarak kabulü gerekir. Mahkemece, yanılgılı değerlendirme ile kaza tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi hatalı olmuştur. Davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazı yerinde görülerek kararın bu yönden kaldırılması gerekmiştir. .
5-Davalı vekilinin müterafık kusur indirimi yapılması yönündeki istinaf itirazlarının incelenmesinde;
6098 sayılı Borçlar Yasasının, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi ile (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43.maddesi); Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır.
Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Kanununun 52.maddesinde (Borçlar Kanunu 44. madde) öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. “Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır.
Somut olayda, davacıların oğlu …’ın bulunduğu aracın sürücüsü …’nın otopsi raporunda kan örneğinde, yüksek oranda alkol bulunduğu belirlenmiştir. Müteveffa destek …, alkollü olduğunu bildiği sürücü …’nın aracına bindiğinden ve gerçekleşen kaza sonucu vefat ettiğinden zararın artmasına kendisi de sebep olduğundan müterafık kusurludur.
O halde mahkemece, davacılardan …’ın hak ettiği destekten yoksun kalma tazminatından, desteğin müterafık kusurlu olduğu gözetilerek, resen % 20 oranında müterafık kusur indirimi yapılmaması doğru olmamıştır.
Bu itibarla, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazının da kabulü ile kararın kaldırılarak, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile; İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/12/2019 tarihli 2018/149 Esas ve 2019/924 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
1-Davacılardan … yönünden, 6100 sayılı HMK’ nın 114/1-ı ve 115/2 maddeleri uyarınca derdestlik nedeniyle, dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE,
2-Davacılardan … yönünden DAVANIN KISMEN KABULÜNE; 69.937,13 TL tazminattan %20 müterafık kusur indirimi yapılması sonucunda belirlenen 55.149,71-TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi olan 21/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacı …’a ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Peşin alınan 35,90 TL harç ile 466,00 TL ıslah harcının alınması lazım gelen 3.767,27 TL’ den mahsubu ile kalan 3.265,37 TL’ nin davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 35,90 TL başvurma harcı, 35,90 TL peşin harç, 466,00 TL ıslah harcı, 501,00 TL posta-tebligat-bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.038,80TL yargılama giderinden davacı … için yapılan giderler düşüldükten sonra kalan 519,40 TL davalıdan tahsili ile davacılardan …’a verilmesine, kalan kısmın davacı … üzerinde bırakılmasına,
5-Davacılardan … kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca, takdir ve tayin edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak anılan davacıya verilmesine,
6-Davacılardan … yönünden reddedilen kısım müterafık kusur indiriminden kaynaklandığından, davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Davacılardan … yönünden dava, usulden reddedildiğinden, davalı lehine hüküm tarihinde geçerli bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin anılan davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde davacılara resen iadesine,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
B-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
C-İSTİNAF AŞAMASINDA;
1-İstinaf başvurusu sırasında davalıdan alınan 2.399,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2-İstinaf incelemesi esnasında davalı tarafça yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir olarak kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davalı tarafça yapılan 148,60 TL harçtan ibaret yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 24/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.