Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1820 E. 2021/903 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1820
KARAR NO : 2021/903

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/12/2019
NUMARASI : 2017/1008 Esas, 2019/1388 Karar
DAVA : Trafik Kazasından Kaynaklanan Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi Tazminat (Geçici/Sürekli İş Göremezlik/ SGK ca Karşılanmayan Tedavi Giderinden Kaynaklı)
KARAR TARİHİ : 07/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/10/2021

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/12/2019 tarihli, 2017/1008 esas ve 2019/1388 karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 22.09.2016 tarihinde plakası belirlenemeyen bir aracın ile müvekkilinin sevk ve idaresindeki araca çarparak trafik kazasına sebebiyet vermesi sonucu yaralandığını, kaza sonrası İzmir C.Başsavcılığının 2016/11585 plakalı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, kaza nedeniyle müvekkilinin işgöremezliğe uğradığını, fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydı ile belirsiz alacak davası olarak, şimdilik 250,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 250,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 500,00 TL maddi tazminat ile SGK tarafından karşılanmayan 3.500,00 TL tedavi giderinin davalıya ilk başvuru tarihi olan 26.10.2016 tarihinden itibaren işletilecek en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, dava açılmadan önce kuruma başvurulmadığını, plakası tespit edilemeyen araçların somut delillerle ispat edilmesi gerektiğini, müvekkili kurumun geçici iş göremezlik, tedavi ve bakıcı giderinden kaynaklanan tazminat sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin sorumluluğunun ZMM poliçe teminat limiti ile sınırlı olduğunu, kazanın meydana geldiği 22.09.2016 tarihi itibari ile maluliyet halinde teminat limitinin 310.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece, 22.09.2016 tarihinde plakası belirlenemeyen bir aracın sebebiyet verdiği kaza ile, davacının yaralandığı, olayın meydana gelmesinde davacının bir kusurunun bulunmadığı, plakası belirlenemeyen araç sürücüsünün %100 oranında tam ve asli kusurlu olduğu, ATK 2. İhtisas Dairesinin 18.03.2019 tarihli maluliyet raporuna göre, davacının %38 oranında sürekli maluliyetinin bulunduğu, geçici iş göremezlik süresinin ise dokuz ay olduğunun belirlendiği, aktüer bilirkişiden alınan ek rapora göre, davacının talep edebileceği maluliyet tazminatının 235.914,46 TL olduğu, geçici iş göremezlik zararının 12.533,03 TL olduğu, 3.500,00 TL tedavi gideri zararı bulunduğu, dolayısı ile toplam 251.947,49 TL zararının bulunduğunun bildirildiği, davacı vekilinin 27.09.2018 tarihli dilekçesi ile dava değerini artırmış olduğu, kaza sonrası davacının davalı kuruma başvurduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 12.533,03 TL geçici maluliyet, 235.914,46 TL kalıcı maluliyet ve 3.500,00 TL tedavi gideri alacağı toplamı 251.947,49 TL alacağın 11/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, maluliyet raporları arasındaki çelişkinin giderilmeksizin hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, geçici iş göremezlik kaybından doğan zararının tazmininin müvekkilinin sorumluluğun da bulunmadığını, …’nın tedavi giderinden dolayı da sorumluluğunun olmadığını, faiz başlangıç tarihinin hatalı olarak tespit edildiğini, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası sonucu uğranılan iş göremezliğe ilişkin maddi ve manevi zararın tahsili ile SGK tarafından karşılıanmayan tedavi giderinin tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacının kullandığı araca çarpan aracın plakası ve sürücüsü tespit edilememiştir.
Trafik kazalarında araçların sigortasının bulunmaması ya da plakası tespit edilmeyen veya tescilsiz araçların neden olacakları trafik kazalarında …’nın sorumluluğu gündeme gelir.
… yönetmeliğinde bu durum açıkça belirlenmiştir.
Hesaba başvurulabilecek haller MADDE 9 –(1) (Değişik ibare:RG-19/6/2009-27263) Hesaba zorunlu sigortalara ilişkin olarak;
a) (Değişik:RG-19/6/2009-27263) Sigortalının veya sigortayı yaptırmakla sorumlu olanın tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için,
b) Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için,
c) Zorunlu sigorta teminat limitleri ile sigorta poliçesinde belirtilen teminat arasındaki fark kadar ödenecek bedensel tazminat tutarları için,
ç) Sigorta şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddi ve bedensel zararlar için,
d) Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada,13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar için, başvurulabilir.’
Davalının kazanın meydana gelmesinde, plakası tespit edilemeyen aracın varlığına, kusur durumuna yöneltilen istinaf talebi bulunmamaktadır.
-Davalı vekilinin geçici iş göremezlik zararlarından sorumluluğu bulunmadığına yönelik istinaf talebi yönünden yapılan değerlendirmede;
6098 Sayılı TBK’nun 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş göremezlik zararları da bu kapsamdadır. Sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş göremezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince (sigortanın sorumluluğu TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları da 2918 Sayılı Kanunun 92. Maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından) davalıdan talep edilebilir. Diğer yandan geçici iş göremezlik zararı tedavi gideri olmadığı gibi SGK’nun sorumluluğunu düzenleyen, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde geçici iş göremezlik zararlarının SGK’nun sorumluluğunda olduğuna ilişkin düzenleme de yer almamaktadır.
Nitekim, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi tarafından geçici iş göremezlik zararları tedavi gideri kapsamında görülmediği gibi, Yargıtay 10. H.D.’nin 2016/10172 E. – 2019/10217 K. Sayılı ve 24.12.2019 tarihli kararında, “6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemeleri yasa kapsamı içerisinde bulunmamaktadır.” denilerek, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatlarından farklı bir değerlendirme yoluna gidilmemiştir.
Geçici iş göremezlik zararlarının, TBK’nun 54. maddesi kapsamındaki zararlardan olması ve araç işletenin sorumluluğunda bulunması, kaza tarihinde yasanın 92. maddesinde açıkça sigorta teminat dışında sayılmaması nedeniyle geçici iş göremezlik zararları davalının sorumluluğundadır. Genel Şartlarda sigorta primine esas alınan bu zararların SGK sorumluluğunda olduğu belirtilmiş ise de, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesine aykırı şekilde SGK’nın sorumluluğunda olduğunun düzenlenmesi, davalının geçici iş göremezlik zararlarından sorumlu olmadığı sonucunu doğurmaz. Genel şartlar ile sorumluluğu kanun ile belirlenen SGK’nın, aktarılan prim sebebiyle geçici iş göremezlik ödemesinden de sorumlu olacağına ilişkin düzenleme, SGK yönünden bağlayıcı olmadığından, zarar görene karşı da ileri sürülemez. Bu nedenle davalının geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığına ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
-Davalı vekilinin tedavi giderinden müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığına dair istinaf itirazına gelince; Mahkemece davacının tedavi giderine yönelik 3500 TL lik maddi tazminat isteminin kabulüne kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamından dava konusu tedaviye ilişkin … Üniversitesi Tıp Fakültesi Muhasebe Yetkilisi Mutemedi alındısı makbuzuna göre 3500 TL davacı tarafından yatırılmış, makbuzun içeriğine göre davacının hangi tedaviye yönelik bu bedeli yatırdığı anlaşılamamakta ise de doktor(tıp) aynı zamanda aktüer bilirkişi Olan Dr. …’den alınan 20/06/2019 tarihli ek bilirkişi raporuna göre söz konusu giderin hastanede yapılmış ek ödemelerden ve katkı paylarından kaynaklandığı, bu sebeple SGK nın sorumluluğunda bulunmadığı bildirilmiştir. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere göre, 2918 sayılı Yasanın 98.maddesinde belirtilen belgeli tedavi giderleri yönünden Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumlu olması gerekir ise de hüküm altına alınan tedavi giderleri, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesi kapsamı dışında kalan tedavi giderleri olduğundan, davalının söz konusu tedavi giderinden sorumlu bulunduğu anlaşıldığından, bu yöne ilişen davalı vekilinin istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir.
-Davalı vekilinin faizin başlangıcına ilişkin istinaf sebeplerine gelince; 2918 sayılı KTK’nın 99. maddesi “Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” düzenlemesi gereğince, davalının temerrütü için Genel Şartlarda belirtilen belgeler ile davalı kuruma müracaat zorunludur. Davacı tarafından tazminat hesabına esas maluliyet raporu olmaksızın davalıya 26/10/2016 tarihinde müracaat etmesi nedeniyle, davadan önce muaccel olan tazminat alacağı yönünden, 04/11/2016 tarihinde davalının temerrüdü gerçekleştiğinden, bu itibaren itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken yazalı şekilde 11/11/2016 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi doğru görülmemiş ise de, istinaf edenin sıfatına ve aleyhe hüküm verme yasağına göre bu husus kaldırma nedeni yapılmamıştır.
-Davalı vekilinin maluliyet konusunda alınan raporlar arasında çelişki giderilmeden hüküm kurulduğuna yönelik istinaf itirazına gelince;Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 22/06/2021 tarih ve 2021/3089 E, 2021/3441 K sayılı ilamı aynı doğrultudadır.) Somut olayda kaza tarihi 22/09/2016 tarihi olup, Mahkemece hükme esas alınan ATK 2.İhtisas Kurulunun 18/03/2019 tarihli raporu Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre hazırlanmış ve davacının maluliyet oranı %38, iyileşme süresinin ise 9 aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir.22/09/2016 kaza tarihi itibari ile Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlükte olup, hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 18/03/2019 tarihli raporu kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmeliğe göre düzenlendiğinden, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulundan yargılama sırasında alınan 20/06/2018 tarihli ilk rapor Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre hazırlandığından, her iki rapor arasında çelişki olduğu söylenemez. Bu itibarla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazlarına itibar edilmemiştir.
Hak sahiplerinin bakiye ömür süreleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF 1931” cetvellerine göre saptanmakta ise de; …, … Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, … Danışmanlık, … Üniversitesi ve … Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Yargıtay 4. Hukuk Dairesince de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.
Somut olayda; 20/06.2019 tarihli ek aktüerya raporunda, davacı için muhtemel bakiye ömür süresinin, TRH 2010 Tablosu’na göre belirlenmek ve 1.8 teknik faiz uygulanmak suretiyle tazminat hesabı yapıldığı görülmüştür.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK.nın 90.maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme ve zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamı dışında bulunan hallerin düzenlendiği 92/i maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre belirleneceğine dair ve sigorta tazminatı dışında kalan hallerin poliçe şartları ile düzenleneceğine dair düzenleme iptal edilmiştir.
T.C. Anayasası’nın 153/6. maddesinde, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK’nın ve 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan yapılması gereklidir ki, İDM tarafından hükme esas alınan 20/06/2019 rapor bu yönüyle yeterli bir rapor değildir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; davacı için, TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve % 1,8 teknik faiz uygulanmadan tazminatın hesaplanması; bilinmeyen/ işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması için rapor düzenleyen Dr. …’ den ek rapor alınıp, oluşacak sonuca göre ve davacının kararı istinaf etmediği, bu durumda davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşacağı gözetilerek karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK nın 353/1-a/6 maddesi uyarınca kaulü ile kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile; İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/12/2019 tarihli, 2017/1008 esas ve 2019/1388 karar sayılı hükmünün, HMK’nın 355. ve 353/(1).a.6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunun kabulü nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi davalıya iadesine,
4-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai hükümde değerlendirilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6. bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.