Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/182 E. 2021/305 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/182
KARAR NO : 2021/305
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/09/2017
NUMARASI : 2013/185 Esas- 2017/835 Karar
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ : 01/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/04/2021
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/185 Esas- 2017/835 Karar sayılı kararının dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesi süresi içinde usulünce verilmiş olmakla; raportör hakim tarafından hazırlanan rapor, dosyadaki dilekçe, lahiyalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler incelendi.
DAVA
Davacı vekili, davacı şirket ortaklarından … ve oğlu olan davalı, 108 payı …’a, 12 payı diğer ortak davalıya ait olacak şekilde 1993 yılında faaliyet alanı kuyumculuk olan iki ortaklık şirket kurduklarını, ana sözleşme ile her iki ortağın 10 yıl boyunca müdür olarak görevlendirildiklerini, süre sonunda yeni bir müdür ataması yapılmadığını, davalının 2000 yılından itibaren şirkete ait kapı, kasa gibi yerlerin şifrelerini ve anahtarlarını değiştirerek işyerini fiilen ele geçirmiş, diğer ortağın şirkete girmesine engel olmaya başladığını, diğer ortağa kar yapı vermediğini, şirkete ait defter ve diğer belgelerin diğer ortak tarafından incelenmesine engel olduğunu, şirketin mali durumu hakkında bilgi vermediğini, şirket işlemleri ile ilgili olarak evrakta sahtecilik yapmaya başladığını, davalı hakkında sahte özel evrak tanzim etmek suçundan İzmir 9 Asliye Ceza Mahkemesinin 2004/645 esas sayılı dosyası ile ceza davası açıldığını, karar defterine …’un yerine sahte imza atarak tasdik ettirdikten sonra ticaret sicilde yayınlattığı kasıt altında birden fazla işlenmesi nedeniyle cezanın artırılmasına karar verildiği temyizi ile bozulması sonrasında birinin zamanışımı nedeniyle bozulması diğer suçlara ilişkin mahkumiyetine karar verildiğini, fiili durumun devamı ile davalının kendisine menfaat sağladığını, şirkete ait mal varlığı ile davalının lehine sağladığı menfaatler tasfiye öncesi şirket malvarlığına dahil edilmesi gerektiğini, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/647 esas 2011/468 karar sayılı ilamı ile ortaklardan …’un fesih davasının kabul edilerek 03/05/2012 tarihinde kesinleştiğini, ortaklardan … tarafından İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/13 değişik iş sayılı dosyasında müvekkili şirket adresinde 12/01/2004 tarihindeki tespit sırasında 14 gr 2 adet ziynet ata, 21.60 gr 3 adet ata lira, 17.50 gr 5 adet yarım ata, 29.75 gr 17 adet çeyrek altın, 982.90 gr 22 ayar bilezik, 5218.11 gr 14 ayar bilezik, 52.60 gr 8 ayar altın, 18.30 gr 22 ayar hurda altın, 23.66 gr 14 ayar hurda altın, 172 gr 8 ayar hurda altın, 1.428,00 TL nakit para bulunduğunun tespit edildiğini, davalının 12/01/2014 tarihinde yaptırılan tespit sırasında bulunan muhtelif cins ve miktarlarda altının, 22 ayar altına çevrildikten sonra toplam 4156 gr altının şirket kasasına iadesi ile bugüne kadar elde ettiği menfaatlere karşılık olmak üzere HMK 107/1 mad gereği belirsiz alacak niteliğinde olarak şimdilik 500,00 TL şirkete iade edilmesi gereken kar payının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış, açılan davanın reddini talep etmiştir.
Dava; davacı şirket ortağı olan davacının ve oğlu olan davalıdan 1993 yılında faaliyet alanı kuyumculuk olan iki ortaklı davacı şirketi kurdukları, daha sonra ortaklar arasındaki anlaşmazlığın meydana geldiği, 12/01/2004 tarihinde yapılan tespit sırasındaki muhtelif ziynet eşyalarının tespit dosyasında tespit edilen malların davacıya davalıdan alınarak tahsiline, mümkün olmadığı takdirde karar tarihi itibariyle 4156 gr altına tekabül eden TL karşılığının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, tasfiye halindeki limited şirketinin daha önce şirket ortağı olan davalıya, söz konusu ortaklığa ilişkin davalıda kaldığı iddia edilen kuyumcu dükkanındaki altınların aynen, olmadığı takdirde karar tarihi itibariyle TL karşılığı olarak ödenmesinin talep edildiği, alınan bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere ticari defter ve belgelerin TTK anlamında usulüne uygun tutulmadığı ve bu şekilde HMK uyarınca davacı lehine defter ve belgelere delil olarak dayanılamayacağı, davacı şirketin 2008, 2009 ve 2010 yılı ticari defterlerinde noter açılış onayları ile noter açılış onaylarına ilişkin sorumluluklarına yerine getirdiği ancak kapanış onaylarına ilişkin sorumluluklarını yerine getirmediği, davacı şirketin 2010 yılı yasal ticari defterlerinin işlenmemiş boş olduğu ve bilirkişi heyetince raporun bu şekilde hazırlandığı ve ispat külfeti kendisinde olan davacının, davalı şirket ortağından olan alacağını yasal delillerle ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin yönetiminin fiilen davalıda olduğunu, bu sebeple davalıdan başkasının şirket yönetimine müdahalesinin mümkün olmadığını, tespit konusu altın ve paraların davalının uhdesinde bulunduğunu, bunların şirkete iade edilmediğini, davalının şirket uhdesindeki malları kendi adına yaparak kullanmaya başladığını, kasten şirkete zarar verdiğini ve defterler davalının uhdesinde bulunduğundan tasdikin yapılmasından da davalının sorumlu olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı vekili, davacı şirketin 1993 yılında faaliyet alanı kuyumculuk olarak iki ortaklı şekilde kurulduğunu, 108 payın …’a, 12 payın ise oğlu olan …..’a ait olduğunu, 2000 yılından itibaren davalının işyerini fiilen ele geçirdiğini, diğer ortağın şirkete girmesine ve incelemeler yapmasına engel olduğunu, diğer ortağa kar payı ve mali durum hakkında bilgi vermediğini, evrakta sahtecilikler yaptığını, söz konusu anlaşmazlık ve fiili durumun devam etmesi üzerine İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/647 esas, 2011/468 karar sayılı ilamı ile ortaklardan …’un açtığı davada şirketin feshine karar verildiğini ve kararın 03/05/2012 tarihinde kesinleştiğini, bunun yanı sıra yine ortaklardan … tarafından İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/13 değişik iş sayılı dosyasında davacı şirketin adresinde 12/01/2004 tarihinde yaptırılan tespitte bir kısım altın ve 1.428 TL nakit para bulunduğunun tespit edildiğini, bu tespitte belirtilen altın ve paranın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında dava değerinin harca esas değer olarak belirttikleri 200.000 TL olduğunu, fazlaya dair haklarını da saklı tuttuklarını belirtmiştir.
Davalı ise söz konusu iddiaların doğru olmadığını, diğer ortak …’un aile içi sorunların çıktığı 2003 yılı sonlarından itibaren işyerine sadece bir kez mahkeme tespiti yapmak için geldiğini, bunun haricinde şirketle herhangi bir şekilde ilgilenmediğini, genel kurul toplanmasına engel olarak şirketi organsız ve temsilcisiz bıraktığını, bu sebeple şirketin faaliyetinin durdurulmak zorunda kaldığını, davalının şahsi işletmesi olan kuyumculuk işi ile ilgilendiğini, tasfiyeye kadar şirket defterlerinin aynı muhasebecide bulunduğunu, davalının şirket gayri faal olduğu için ve 2003 yılından itibaren organsız olması sebebiyle şirketle herhangi bir uğraşısının bulunmadığını, davacının şahsi ve ailevi husumetlerle hareket ederek bu davayı açtığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece davacı şirkete ait defterlerin kimde olduğunun tespiti ile ilgili Konak Vergi Dairesi Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davacı şirketin muhasebecisinin kim olduğu sorulmuş, verilen cevapta muhasebecinin ….. olduğu tespit edilmiş, anılan şahsın mahkemeye verdiği dilekçesi ve ekindeki tutanak uyarınca 2008-2010 yılları arasındaki kanuni defter ve belgeleri şirketin tasfiye memuru olan ….. ‘a teslim ettiğini belirtmiştir.
Dava, davacı şirketin önceki dönemlerde müdürlüğünü yapan davalı ortağın zarara neden olduğu iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. İşbu dava, yönetici hakkındaki sorumluluk davası niteliğindedir. Davalı, davacı şirkette kuruluştan itibaren müdür olarak görev yapmıştır. Dava konusu edilen eylem ve işlemler müdürlük yapılan yıllara ilişkindir. Söz konusu işlemlerin gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı TTK’nın 556. maddesi hükmünde şirket yöneticilerinin sorumlulukları hakkında anonim şirketin bu hususlara ilişkin hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüş olup, bu yollama ile uyuşmazlığa aynı Yasa’nın 341. maddesi hükümleri uygulama olanağı bulacaktır. Mülga 6762 sayılı TTK’nın 341. maddesi uyarınca davacı şirket yönetim kurulu üyesi hakkında böyle bir davanın açılabilmesi için genel kurulda dava açılması yönünde karar alınması gerekmektedir. Somut olayda davalı yönetici aleyhine tazminat davası açılması yönünde alınmış bir kararın olup olmadığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Böyle bir kararın varlığı dava şartı olup, mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir. Bu durum karşısında mahkemece, genel kurulda davalı hakkında dava açılması yönünde alınmış bir karar var ise ibrazının sağlanması, yoksa anılan eksikliğin giderilmesi için davacı tarafa uygun süre verilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde doğrudan işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş, davacı tarafın istinaf isteminin HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin yukarıda açıklanan nedenle KABULÜNE,
2-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/185 Esas- 2017/835 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Yukarıda yapılan açıklamalara göre davanın yeniden görülüp istinaf denetimine uygun bir Yargılama yapılarak varılacak sonuca göre bir karar vermek üzere Mahkemesine İADESİNE,
4 -Kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6- İstinaf yoluna başvuran davacıdan başlangıçta alınan 31,40 TL istinaf maktu karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,
7- İstinaf yoluna başvuran davacıdan başlangıçta alınan 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcının ilk derece mahkemesince yargılama giderlerinde değerlendirilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/04/2021