Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1809 E. 2022/1738 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1809
KARAR NO : 2022/1738

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/11/2017 ( Dava) – 19/09/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/1086 Esas – 2019/991 Karar
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 10/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/09/2019 tarihli 2018/1086 Esas ve 2019/991 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’ın sürücüsü,diğer davalı sigorta şirketinin ZMM ile sigortacısı olduğu … plaka nolu aracın müvekkilinin kullandığı … plakalı motorsiklete kusurlu olarak çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını ve motorsikletin hasar gördüğünü, hasar ve değer kaybının mahkemece belirlenerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalka kaydı ile şimdilik 9.000,00 TL hasar bedeli ile 1.000,00 TL değer kaybı toplamı 10.000,00 TL’ nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 03/09/2019 ıslah dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile talep ettikleri tazminatı toplam 22.500,00 TL olarak kabulüne karar verilmesini, dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, yargı giderleri ile vekalet ücretinin de davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen kazada kusurun davacıda olduğunu, davacının kusursuz olması durumunda müvekkilinin sigortacısına müracaat edip oluşan zararının tamamını alabileceğini, kazanın meydana geldiği yerin dar bir sokak olduğunu, arkada müvekkilini takip eden davacının kontrolsüz bir şekilde arkadan hızla gelip ters şeride girerek bekleyen dört aracın arasından sollama yaparak müvekkilinin aracına çarptığını, kurallara göre önünde duran araçları beklemesi ve araçların arasındaki daracık boşluktan geçmeye çalışmaması gerektiğini, davacının arkadan gelmesi nedeniyle önündeki araç ile arasındaki fren takip mesafesini ayarlayamayarak çarptığını, hasara sebep olduğunu, davacının sigorta şirketine KTK.m. 97 gereğince zorunlu olan başvuruyu yapmadığını, bu davanın dava şartı eksikliği nedeniyle reddi gerektiğini belirtmiştir.
Davalı sigorta şirketi cevap dilekçesinde özetle; 30.03.2017 tarihli trafik kazasına karışan … plakalı aracın, müvekkili şirket nezdindeki ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle beraber, söz konusu poliçeye göre maddi hasarlarda araç başına azami 33.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin poliçelerden kaynaklanan sorumluluğunun azami teminat limiti dâhilinde gerçek zarar ve sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ile sınırlı olduğunu, sigortalı araç sürücüsüne atfedilen ve müvekkili şirket aleyhine olan kusur oranını kesinlikle kabul etmediklerini, kusura ilişkin raporunun atk trafik ihtisas dairesinden alınmasını talep ettiklerini, somut olayda, davacı sürücünün %100 asli kusurlu olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün hiçbir kusuru bulunmadığını, davacının, maddi zarara uğradığını iddia ettiği kazada, hasarlanan aracındaki hasarın, aracın değer kaybına neden olacak düzeyde olmadığını, davacının aracının 1998 model olup, küçük çaplı hasarın araçta büyük değer kaybına uğradığı iddiasının abartılı olduğunu, ZMMS Genel Şartları A.3-m) bendi gereği “Dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat talepleri”nin teminat dışı olduğunu, değer kaybı hesap edilecekse 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni Karayolları Motorlu Araçları ZMMS Trafik Poliçesi Genel Şartlarının “Ek:1- Değer Kaybı Hesaplanması” yan başlığı altında belirlenen şekilde hesap bilirkişisinin anılan genel şartlar uyarınca bir hesaplama yapmasının yasal zorunluluk olduğunu belirterek, davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece,”…Davanın KABULÜNE; 22.500,00.-TL gerçek zarar bedelinin davalı … yönünden kaza tarihinden itibaren, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … vekili 23/01/2020 tarihli istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin ek kararında eksik harcın yatırılmadığı gerekçesiyle istinaf taleplerinin reddine karar verdiğini, bir ara kararının taraf aleyhine sonuç doğurması için açık ve anlaşılır olması gerektiğini, taraflarına gönderilen 4.11.2019 tarihli muhtırada: aşağıda belirtilen posta gideri ve eksik harcın(eksik harcın ne harcı olduğu dahi açıklanmamıştır.) 7 gün içinde yatırılmasının talep edildiğini, ancak muhtıranın altında veya başka bir yerinde yatırılması gereken tutar ve harç isminin hiçbir şekilde belirtilmediğini, yinede ne olur olmaz denerek 7.11.2019 günü 50 TL gider avansını dosyaya yatırdıklarını, yatırılması gereken harcın tutarının ve harç isminin mahkeme kalemince hesaplanarak muhtırada belirtilmesi gerektiğini, bu nedenle mahkemece verilen kesin mehilin ve istinaf etmemiş sayılma şeklindeki hukuki sonucun yok hükmünde sayılması gerektiğini, bakiye karar harcının kaç kişi olursa olsun davalılardan ayrı ayrı değil sadece bir davalıdan bir kere alınacağını, aynı şekilde nisbi istinaf ve temyiz harcının bir davalı tarafından yatırılması halinde diğer davalılardan da ayrı ayrı davalı sayısı kadar alınmasının söz konusu olamayacağını, istinaf maktu karar harcı ve istinaf yoluna başvurma harcını ilk istinafla birlikte yatırdıklarını, bu başvurularıyla aynı harçların ikinci kere 22.1.2020 tarihinde tekrar yatırılmak zorunda kalındığını, nisbi istinaf harcı ve dosyanın istinafa gidiş geliş masrafının da ilk istinaf yoluna başvuran diğer davalı … A.Ş tarafından dosyaya yatırıldığını, dava dosyası ilk istinaf yoluna başvuran diğer davalının yatırdığı masrafla gidip geleceğine göre taraflarınca ayrıca gidiş geliş masrafı istenip neticede istinaf etmemiş sayılma şeklindeki ara kararı adil yargılama ilkesine aykırı olduğunu, belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, istinaf dilekçesinde belirtilen talepleri uyarınca karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporu hatalı olup denetime elverişli olmadığını, bilirkişi raporundaki kusur dağılımı, kaza tespit tutanağı ile örtüşmediği gibi dava dosyasına ibraz olunan Sigorta Bilgi ve Gözetim merkezinin kusur durumunu gösteren sonuç belgesi ile de örtüşmediğini, dolayısıyla mevcut çelişkinin giderilmesi gerekirken hatalı bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmasının doğru olmadığını, belirlenen kusur raporuna göre davacı ile sigortalı araç sürücüsünün eşit oranda (yani %50’şer) kusurlu olduğunu, buna rağmen mahkemece itibar gören bilirkişi raporunda davacı sürücünün kusursuz; trafik sigortalısı araç sürücüsünün ise asli ve tek (%100) kusurlu gösterildiğini, bu rapora karşı yaptıkları itirazların mahkemece dikkate alınmadığını, öte yandan, hükme esas alınan rapordaki maddi tazminat hesabı da hatalı olup maddi gerçekle örtüşmediğini, dava dosyasının, İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden görevsizlik kararı ile İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne geldiğini, bu nedenle, ilk derece mahkemesince davalı müvekkili şirket lehine AAÜT’ne göre tarifenin 7. maddesi uyarınca vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, bu yönde hiçbir hüküm tesis edilmemiş olmasının da usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek; mahkeme kararının kaldırılmasını, davacının davasının reddini, bu mümkün değilse davanın esası hakkında yasaya uygun yeniden bir karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazasından kaynaklı sigortalı araç sürücüsü ve ZMM sigortacısından maddi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup karar, davalılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Somut olayda; davacı … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosiklet ile seyir halinde iken motosikletinin ön kısımları ile; maliki ve sürücüsü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın “U” dönüşü yaptığı esnada aracının sol ön kısımlarına çarpması sonucunda kaza meydana geldiği, … plaka sayılı aracın davalı … adına davalı sigorta tarafından düzenlenen ZMMS poliçesi ile 12/02/2017-2018 tarihleri arasında teminat altına alındığı limitinin, 33.000 TL olduğu anlaşılmıştır.
Otomotiv bilirkişisi… 15/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; 30/03/2017 tarihinde meydana gelen kazanın oluşumunda davalı tarafa ait … plaka sayılı araç sürücüsünün “%100 oranında tam ve asli kusurlu” olduğu, davacı tarafa ait … plaka sayılı araç sürücüsünün ise “kusursuz”’ olduğu, dava konusu … plaka sayılı araçta yedek parça ve işçilik olmak üzere toplam 26.601 46.-TL (KDV Dahil) hasar meydana geldiği, bahse konu … plaka sayılı aracın kazadan önceki ikinci el piyasa rayiç değerinin 32.500 00 .-TL ve savtaj (hurda) değerinin 10.000 00.-TL olduğu, Yargitay 17. Hukuk Dairesi, 18.05.2016 tarih, 2016/3196 Esas, 2016/6047 Karar Nolu kararı uyarınca kaza sonrası oluşan hasar miktarının, araç rayicinin %50’sini aşması nedeniyle aracın ağır hasarlı olduğu ve pert – total olarak değerlendirilmesinin teknik ve ekonomik açıdan uygun olduğu, Araç Piyasa Değerinin32.500,00.-TL , Aracın Sovtaj (Hurda) Değeri 10.000.00.-TL olduğu aradaki farkın gerçek zarar olduğu, sonuç olarak toplam Gerçek Hasarın 22.500,00.-TL olduğu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 20.02.2017 tarihli, 2016/7867 Esas- 2017/1668 Karar Sayılı Kararında, değer kaybının, aracın piyasa değerindeki azalma olduğu, buna göre pert kabul edilen aracın, piyasa değeri göz önüne alınarak zarar hesaplandığından, araç sahibinin bir zararı oluşmaması nedeniyle değer kaybı oluşmayacağı kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/05/2018 tarihli ve 2017/525 Esas 2018/245 Karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı verildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece 16/12/2019 tarihli ek karar ile,”…Davalı … vekili Av. … 04/11/2019 tarihli dilekçesi ile istinaf başvurusunda bulunmuş ve davalı yönünden istinaf harçlarını eksik yatırmış olduğu anlaşıldığından, davalı vekiline söz konusu eksik harcı yatırması, aksi halde istinaf isteminden vazgeçmiş sayılacağı ihtarını içeren muhtıra çıkartılmış olup, muhtıra 09/11/2019 tarihinde tebliğ edilmiş ve bir haftalık kesin süre içinde eksik harcı yatırmamış olduğu anlaşılmakla HMK.344 maddesine göre istinaf başvurusunun YAPILMAMIŞ SAYILMASINA…” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
1-Dava dosyasının incelenmesinde, davalı … vekilinin 04/11/2019 tarihli istinaf başvuru dilekçesi ile mahkemenin 19/09/2019 tarihli kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurusu üzerine, mahkemece davalı … vekiline eksik yatan 339,84 TL nispi istinaf karar harcı ve 100,00 TL gider avansını yatırması için çıkartılan muhtıranın 04/11/2019 tarihli muhtıranın davalı vekiline 09/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği, eksik istinaf harç ve masraflarının kesin süre içerisinde yatırıldığına dair herhangi bir kayda rastlanmadığı anlaşılmıştır. HMK’nın 344. maddesi uyarınca, davalı Hakan vekiline usulüne uygun olarak eksik yatan nispi istinaf karar harcını ve gider avansını yasal sürede yatırması hususunda ihtar içeren muhtıra usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olmasına rağmen 1 haftalık kesin süre içerisinde eksik hususların tamamlanmamış olması nedeniyle, mahkemenin 16/12/2019 tarihli ara kararı ile HMK’nın 344. maddesine göre istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davalı … vekilinin ara karara ilişkin itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Mahkemece alınan bilirkişi raporu oluşa ve dosya kapsamına uygun, içerik olarak yeterli ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğundan, mahkemece bilirkişi raporu ve dosya kapsamı doğrultusunda davanın kabulüne dair verilen hükümde usul ve esas yönünden hukuka aykırı bir yön bulunmadığından, davalı … A.Ş. vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
3-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331/2 maddesinde; “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder.” biçiminde düzenleme yapılmıştır.
Söz konusu bu hüküm, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda yer almayan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun getirdiği bir yenilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Anılan yasa hükmü ile yargılamanın tekliği esası benimsenmiş ve görevsiz ya da yetkisiz mahkemece yargılama giderlerine hükmedilmeyeceği kabul edilmiştir.
Görevsizlik ya da yetkisizlik halinde verilecek karar “usulden ret” kararıdır (HMK md. 115/2). Diğer bir anlatımla, görevsizlik ve yetkisizlik kararları ile mahkeme davadan elini çekmiş olsa da söz konusu kararlar, davanın esasını çözmeyip, davacı bu kararların kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde görevli veya yetkili mahkemeye başvurarak davaya kaldığı yerden devam olunmasını sağlayabilmektedir (HMK m. 20). Bu nedenle, İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/05/2018 tarihli ve 2017/525 Esas 2018/245 Karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı nedeniyle, taraflar lehine veya aleyhine vekalet ücreti takdirine yasal olarak imkan bulunmaması nedeniyle davalı … A.Ş.’nin bu yöne ilişkin itirazının reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı … vekili ve davalı … A.Ş. vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … vekili ve davalı … A.Ş. vekilinin İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/09/2019 tarihli 2018/1086 Esas ve 2019/991 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a-Davalı …’dan alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcının peşin alınan toplam 429,40-TL’den mahsubu ile geriye kalan 348,70-TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde adı geçen davalıya iadesine, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
b-Davalı … A.Ş.’den alınması gereken 1.536,97-TL istinaf karar harcından peşin alınan 385,00-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.151,97-TL’nin bu davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerlerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 10/11/2022