Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1801 E. 2022/612 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1801
KARAR NO : 2022/612

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/02/2018 (Dava) – 07/11/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/197 Esas – 2019/1188 Karar
DAVA :Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

BAM KARAR TARİHİ : 07/04/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 07/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/11/2019 tarihli 2018/197 Esas ve 2019/1188 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24/08/2013 tarihinde plakası ve kimliği tespit olunamayan bir aracın yaya olan müvekkiline çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını, yaralanma nedeni ile müvekkilinde geçici ve sürekli iş göremezlik durumu oluştuğunu, müvekkiline davalı tarafından ödeme yapılmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100,00 TL geçici ve 100,00 TL maluliyet tazminatının davalılardan başvuru tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 10/09/2019 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde HMK 107 gereği fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile talep ettikleri 200,00-TL tazminat bedelinin arttırılarak 57.188,23-TL’nin başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketinden alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin aleyhine başvuru yapılan sigorta şirketi üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap verme süresinden sonra verdiği cevap dilekçesinde özetle; davacının yapmış olduğu başvuruda gerekli belgeleri sunmadığı ve usulüne uygun başvuru şartı bulunmadığı, açılan işbu davanın dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddini talep ettiklerini, kaza tespit tutanağı dahi gönderilmeden müvekkili şirkete sorumluluk yöneltilmesine dayanak teşkil eden olayın nasıl gerçekleştiğinin dahi anlaşılamadığını, tespit edilemeyen aracın varlığının ve bu kazaya sebebiyet verdiğinin somut delillerle ispatlanmasının gerektiğini, kazaya karışan tarafların kusur oranlarının tespiti Adli Tıp Kurumu vasıtasıyla yapılması gerektiği, davacının daimi maluliyet durumunun tespiti adına Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Dairesinden özürlü Sağlık Raporu alınması gerektiğini, davaya konu maluliyet tazminatını uzman bilirkişilerce hesaplanmasının gerektiğini izah olunan nedenlerle davanın dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddine, davacının delillerinin taraflarına tebliğine, haksız ve mesnetsiz açılan davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece ”…Davacının maddi tazminat davasının kabulü ile 2.190,84 TL geçici iş göremezlik bedeli, 54.997,39 TL sürekli iş göremezlik bedeli olmak üzere toplam 57.188,23 TL maddi tazminnatın dava tarihi olan 14.02.2018 itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 01/06/2015 tarihinden sonra açılacak tüm davalarda, dava açmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna başvuru şartı getirildiğini, dava şartı yokluğunun hakimin resen gözeteceği hususlardan olduğunu, cevap dilekçesi ile itiraz edildiğini, 2918 Sayılı Kanunun 97 nci maddesindeki değişikliğe göre; davacı tarafından maluliyeti sebebiyle tazminat talebine ilişkin olarak, dava öncesinde müvekkili kuruma başvuru yapıldığını, müvekkili tarafından 15 gün içerisinde dönüş yapılarak başvuru sırasında müvekkiline sunulmamış olan tazminat hesabı için zaruri olan, söz konusu kazaya ilişkin ve kusur oranının tespitine yarayacak ayrıntılı bilgi ve belgeler ile davacının davaya konu kazaya bağlı maluliyet oranını gösterir Sağlık Kurulu Raporunun davacı vekilinden yazılı olarak talep edildiğini, davacı tarafın bu belgeleri müvekkili kuruma sunmamış olduğundan, usulüne uygun olarak yerine getirilmiş başvuru şartı bulunmaksızın dava açılmış olduğundan dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, başvuranın bu belgeleri ibraz etmeden başvuru şartını yerine getirmiş sayılamayacağını, davacının maluliyetine neden olduğu iddia edilen kazanın, faili meçhul bir aracın etkisiyle gerçekleşmiş olduğu iddia edilse de, davacı tarafın iddialarından başka, böyle bir kazanın gerçekleştiğini ve davacının bu nedenle malul kaldığını gösteren hiçbir delil bulunmadığını, davaya konu kazanın oluşumundaki kusur oranlarının tespiti adli tıp vasıtasıyla yapılması gerekirken kusur tespitinin hatalı yapıldığını, davacının kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunu, müvekkil kurumun geçici işgöremezlik tazminatından sorumluluğu bulunmadığını, davacının kaza tarihinde emekli aylığı almakta olup kaza tarihinde çalışmakta olduğunu ispatlayamadığını, sosyal güvenlik kurumu tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek müvekkili kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini belirterek, kararının müvekkili kurum lehine bozulmasına ve kararın kaldırılmasına, davanın İstinaf Mahkemesinde görülmesine, davanın İstinaf Mahkemesince görülmemesi halinde de atılı mahkeme kararının kaldırılarak mahkemesine gönderilmesine ve istinaf incelemesi sonuna kadar tehiri icra kararı verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; plakası ve sürücüsü belirlenemeyen aracın neden olduğu trafik kazasından kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlık tazminatının …ndan tahsiline ilişkin tazminat davasıdır.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda;24/08/2013 günü, saat 19:30 sıralarında kimliği tespit edilemeyen sürücü sevk ve idaresindeki plakası tespit edilemeyen aracın, yolun sağ tarafında park halinde bulunan araçların yanından yolun sağını takiben aynı istikamette yürüyen davacı yaya …’ a çarpması sonucu yaralanmasına neden olduğu anlaşılmıştır.
Ege Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 04/10/2018 tarihli ve 2205 sayılı maluliyet raporuna göre, Bulgulara dayanılarak olay tarihinde emekli olduğunu ve aktif olarak sağ elini kullandığını beyan eden 07.08.1955 doğumlu …’da “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği”ne (RG, 11 Ekim 2008 tarih ve 27021 Sayılı) göre hesaplandığında; şahısta olaya bağlı gelişen Meslekte Kazanma Gücündeki Azalma oranı (sürekli iş görmezlik oranı) şahsın olay tarihindeki yaşına göre % 23,2 ve bugünkü yaşına göre de % 24,2 olarak bulunduğunu, tıbbi iyileşme süresinin (geçici iş göremezlik süresinin ) 4 ay olarak kabulünün uygun olacağı mütalaasına varıldığını, geçici iş göremezlik süresi/sürekli iş göremezlik oranı ile gerçekleşen kaza arasında illiyet bağının mevcut olduğu belirtilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 29/03/2019 tarihli ve 14008 sayılı kusur raporuna göre ” kimliği tespit edilemeyen sürücünün % 75(yüzde yetmişbeş) oranında kusurlu olduğunu, yaya davacı …’ın % 25 (yüzde yirmibeş) oranında kusurlu olduğunu mütalaa etmiştir.
Aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen 05/09/2019 tarihli hesap raporunda özetle; davacının teminat limiti dâhilinde talep edebileceği geçici iş göremezlik maddi tazminat tutarı 2.190,84 TL, teminat limiti dahilinde talep edebileceği sürekli iş göremezlik maddi tazminat tutarının 54.997,39 TL olarak tespit edildiği belirtilmiş.

1-Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davalı vekilinin davanın başvuru dava şartı yokluğundan reddi gerektiğine yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Dava tarihi 14/02/2018 olup sigorta şirketine başvuru dava şartı niteliğinde olmakla birlikte, davacı tarafça davadan önce davalı sigorta şirketine başvurulmuş olduğu, davalı sigorta şirketinin eksik belge talep ettiği, sağlık kurulu raporu gibi belgelerin eksik olduğundan bahisle herhangi bir ödeme yapmamış olduğu, bahse konu raporun yargılama sırasında alınması gerekliliği de dikkate alındığında başvuru şartının yerine getirilmiş olduğu anlaşılmış, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekili sürücüsü tespit edilemeyen bir araç nedeniyle yaralandığına dair somut delil bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiş ise de; kaza nedeniyle yaralandığını iddia eden ve yaralanması nedeniyle hakkında maluliyet raporu düzenlenen davacının yaralanmasının kazadan kaynaklanmadığına dair beyanlarının aksini gösterir bilgi ve belgenin de dosyada bulunmadığı, kaldı ki kaza nedeniyle İzmir 25. Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda mahkemenin 20/04/2016 tarihli ve 2014/179 Esas-2016/243 Karar sayılı kararı ile dava konusu kazaya ilişkin olarak vücutta kemik kırılmasına neden olacak şekilde taksirle bir kişiyi yaralamak suçundan açılan davada sanık olarak yargılanan …’in haksız fiili gerçekleştirdiğine dair yeterli delil elde edilememesi, yüklenen suçu işlediğinin sabit olmadığı gerekçesiyle hakkında beraat kararı verildiği; gerekçeli karar içeriğine olayın oluş şekline göre de kazaya sebebiyet veren şahsın veya aracın tespit edilemediği anlaşılmıştır. Dosya kapsamına göre davalı vekilinin bu yöndeki itirazını haklı gösterir herhangi bir delil de bulunmadığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin itirazın reddi gerekmiştir,
3-Davalı vekilinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek müvekkili kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini beyan edilmiş ise de; SGK’nın 29/05/2018 tarihli cevabi yazısının içeriğinden davacıya yaşlılık aylığı ödendiği ancak davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi herhangi bir ödeme yapılmadığı dolayısıyla belirlenen tazminat tutarından mahsubu gereken bir ödeme bulunmadığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin itirazının reddi gerektiği anlaşılmıştır. Diğer taraftan; bilindiği üzere, 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98.maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır. Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında; Anayasa Mahkemesinin KTK 90/İ maddesinin iptali de göz önüne alındığında TBK’nın 54.maddesi ile KTK’nın 98.maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kazadaki yaralanmadan kaynaklanan geçici işgöremezlik zararından sorumluluk, zarara neden olanlar ile bu kişilerin sorumluluğunu poliçe ile üstlenen sigorta şirketine ait olduğunu, geçici işgöremezlik tazminatı teminat kapsamında ise de, somut olayda SGK’nın 29/05/2018 tarihli cevabi yazısının içeriğinden davacıya yaşlılık aylığı ödendiği belirtildiğinden ve davacının da kaza tarihinde çalıştığını iddia ve ispat etmemiş olması karşısında, kaza tarihinde dosyaya yansıyan aktif çalışması bulunmayan davacı lehine geçici iş göremezlik tazminatının hüküm altına alınmasında isabet bulunmadığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının kabulü ile bu hususa ilişkin verilen kararın kaldırılması gerekmiştir.
4-Davalı vekili, davaya konu kazanın oluşumundaki kusur oranlarının tespitinin Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi vasıtasıyla yapılması gerektiği, kusur tespitinin hatalı yapıldığı yönünde itirazda bulunmuş ise de; davalı vekilinin itirazında talep ettiği şekilde mahkemece kusur raporunun İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alındığı, kusur durumunun 29/03/2019 tarihli ve 14008 sayılı rapor ile belirlendiği ve raporunun davalı vekiline 16/04/2019 tarihinde tebliğ edildiği buna rağmen davalı vekilinin bu hususta yapmış olduğu itirazının dosya kapsamına uygun olmadığı, ayrıca alınan kusur raporunun içerik olarak yeterli ve denetime elverişli olması nedeniyle davalı vekilinin bu yöndeki itirazının reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/11/2019 tarihli 2018/197 Esas ve 2019/1188 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
1-Davacının maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile,
54.997,39 TL sürekli iş göremezlik bedeli maddi tazminatın dava tarihi olan 14.02.2018 itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının geçici işgöremezlik tazminatı talebinin REDDİNE,
2-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmış olan 3.756,87 TL nispi harçtan, peşin alınan ve bedel artırımı ile tamamlanan 230,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.525,97 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafın karşıladığı 5,20 TL vekalet suret harcı, 35,90 TL başvuru harcı, 230,90 TL TL peşin ve bedel artırımı ile tamamlanan harç olmak üzere toplam 272,00 TL’in davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 290,88 TL davetiye ve posta gideri, 500,00 TL aktüer bilirkişi ücreti, 380,00 TL maluliyet rapor ücreti, 300,00 TL ATK kusur rapor ücreti olmak üzere toplam 1.470,88 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 1.414,53 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T tarifesine göre takdir ve tayin edilen 6.399,71 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T tarifesine göre takdir ve tayin edilen 2.190,84 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-HMK’nın 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
B-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
C-İSTİNAF AŞAMASINDA;
1-İstinaf başvurusu sırasında davalıdan alınan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2-İstinaf incelemesi esnasında davalı tarafça yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
4-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 07/04/2022