Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1775 E. 2022/2106 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1775
KARAR NO : 2022/2106

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/08/2019 (Dava) – 26/12/2019 (Karar)
NUMARASI : 2019/370 Esas- 2019/846 Karar
DAVA : İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 29/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/12/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/12/2019 tarihli 2019/370 Esas ve 2019/846 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, müvekkili kooperatifin 19/04/2011 tarihinden beri ortağı konumunda olduğunu, kendisinin kooperatifçe A blok 3+11.19 numaralı dairenin hak sahibi olduğunu, davalının kooperatif ortağı sıfatıyla kooperatif kayıtlarında toplantı hazirun cetvellerinde imzasının bulunduğunu, davalının kooperatif ortaklığı sürerken 14/01/2018 tarihli genel kurul kararı ile doğan A blok 19 numaralı dairesi için 17.100,00 TL ek ödeme yapması gerektiğini, borçlarının ödenmemesi üzerine Karşıyaka 3. İcra Dairesinin 2018/4869 Esas sayılı dosyası ile asıl alacak ve işlemiş faiz toplamı olan 17.416,23 TL.’nin tahsili için başlatılan icra takibine davalının itirazı nedeniyle takibin durduğunu, davalının işbu itirazının itirazın iptali ile Karşıyaka 3.İcra Dairesinin 2018/4869 Esas sayılı dosyasına konu icra takibinin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı defi, hak düşürücü süre, hukuki yarar ve husumet, derdestlik itirazlarında bulunduğunu, alacak dayanağı 14/01/2018 tarihli genel kurulda alınan ek ödeme kararı 114 üyenin 53′ ünün kabul kararı ile alındığını, alınan kararın 3/4 karar nisabına uymadığı için geçersiz ve yok hükmünde bulunduğunu, kooperatif üyelik sözleşmesinin 4.maddesinde dairenin belirlenmiş fiyatı dışında inşaat maliyeti için herhangi bir bedel alınmayacağının hükme bağlandığını, bu ek ödemeler nedeniyle müvekkilinin konutunu 2016 yılında satıp tapuyu devrettiğini, ek ödeme taleplerinin iyi niyete aykırı olduğunu, bu meblağın kooperatif yöneticilerinin usulsüz işlemlerinden kaynaklanan zarar olduğunu bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “…Davanın kabulü ile davalının Karşıyaka 3. İcra Dairesinin 2018/4869 esas sayılı icra takibine itirazının iptali ile icra takibinin 17.100,00 TL lik bölümüne yönelik haksız itirazının iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, %20 icra inkar tazminat(3.420,00 TL’nin) davalıdan alınarak davacıya verilmesine… ” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin sehven ödenmesi talep edilen meblağı aidat olarak değerlendirdiğini ve 1163 sayılı kanun 52. Maddeye ilişkin değerlendirmede hata yaptığını, oysa talep edilen ödemenin aidat değil ek ödeme olduğunu, genel kurul gündem ilanı ve kararında bunun açıkça belirtildiğini, mahkemenin genel kurul kararının geçerliliği konusunda da sehven hataya düştüğünü, genel kurul kararında itiraz ettikleri usulsüzlüğün hatalı işlemin iptali kapsamında değil yok hükmündeki işlemin tespiti kapsamında değerlendirilmesi ve ön sorun olarak ele alınması gerektiğini, yine 1163 sayılı kanunun 31. maddesine göre: “… ek ödemelerin yalnız bilanço açıklarını kapatmada kullanılması şarttır…” ve yine aynı kanunun 24/2. Maddesine göre: “Talep eden ortaklara bilanço ve gelir gider farkı hesaplarının birer suretinin verilmesi mecburidir” olduğunu, davacı kooperatifçe talep edilen ek ödemelerin dayanağı hakkında bilgilendirme yapılmadığı gibi müvekkili tarafından talep edilen evrak ve bilgilerin yine davacı kooperatif tarafından müvekkiline verilmediğini, mahkemenin, TMK-2’den kaynaklı itiraz ve beyanlarını kararında değerlendirmediğini, üyelikten çıkma talebinin kooperatif tarafından dikkate alınmamasının da değerlendirilmediğini, davalı müvekkilinin, tapuda devir işlemlerini gerçekleştirip, kooperatif üyeliğinden çıkma isteğini de kooperatif yönetimine bildirdiğini fakat davalının bu talebinin, kooperatif yönetimi tarafından işleme konulmadığını, üyelikten çıkma talebi üzerine ilgili konut, kooperatif yönetimi ve müteahhitinin bulduğu alıcıya, 2016 yılında satılıp, tapu devri yapıldığını, sonraki dönem için ek ödeme talep edilmesinin, iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, kooperatif üyeliğinden çıkma isteğinin, TMK-2’ye aykırı olarak işleme konulmadığını, mahkemenin, ödenmesi istenen bedellere konu kooperatifin borçlarının niteliğini incelemeyip, gerekçeli kararda bunların ne olduğunu da belirtmediğini, mahkeme, sundukları üyelik sözleşmesindeki ek ödeme istenemez maddesini genel kurul kararı olmadığı gerekçesiyle reddetmişse de bu üyelik sözleşmesinin kendisi olduğundan ayrıca genel kurul kararına gerek olmadığını, dosyada yer alan 27/11/2019 tarihli bilirkişi raporunun usule aykırı olarak düzenlendiğini, bu hususun 11/12/2019 tarihli beyan dilekçelerinde de belirtildiğini fakat usule ilişkin itirazlarının yerel mahkemece değerlendirilmediğini, bilirkişi raporunda yer alan müvekkili aleyhindeki hususların hiçbirinin taraflarınca kabul edilmemekle birlikte 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. Maddesine göre: “(1) Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir…” Fakat bilirkişinin görevi, yalnızca çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlarda açıklamalarda bulunduğunu, hukuki nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunma görevi hâkime ait olup yine aynı kanunun 279. Maddesinin 4. Fıkrasına göre: “(4) (Değişik: 3/11/2016-6754/54 md.) Bilirkişi, raporunda ve sözlü açıklamaları sırasında çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlar dışında açıklama yapamaz; hâkim tarafından yapılması gereken hukuki nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunamaz.” Mevcut raporda bilirkişi tarafından hukuki değerlendirmelere yer verilmiş olup bu nedenle HMK-279/4 hükmüne, dolayısıyla usule aykırı olduğunu, son olarak icra inkar tazminatının hakkaniyete uygun olmadığını, mahkeme aleyhe karar verse dahi inkar tazminatına karar verirken itirazların makul olup olmadığını da değerlendirmesi gerektiğini, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu uyarınca ek ödemenin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davaya konu alacağın konu edildiği 14/01/2018 tarihinde yapılan 2017 yılının olağan genel kurul toplantısında alınan genel kurul kararı 114 ortağın 74′ ünün toplantıya katılımı ve 21 üyenin red, 53 üyenin kabul oyuna karşılık kabul edildiği, davalının toplantıya asaleten katıldığı ve karara muhalefet şerhi koymadığı, takip talebinde söz konusu alacağın ek ödeme alacağı niteliğinde bulunduğunun belirtildiği, davalının tapuyu devrettiğini belirttiği bu yönde dosya içeriğine delil sunmadığı ve mahkemece bu hususta her hangi bir araştırma yapılmadığı anlaşılmıştır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. maddesi, “Genel kurul sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4′ ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır.” hükmünü; aynı Kanun’un 51/1. maddesi ise “Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur” hükmünü; anasözleşmenin 33. maddesinin 1. fıkrası, “Genel kurulun toplanabilmesi ve gündemdeki konuları görüşebilmesi için, kooperatife kayıtlı ortaklardan genel kurula katılma hakkına sahip olanların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen toplantıda hazır bulunması gerekir. İlk toplantıda nisap temin edilmediği takdirde ikinci toplantıda nisap aranmaz.” hükmünü; 2. fıkrada ise “Genel kurulda kararlar, ortaklar cetvelinde imzası bulunanların yarıdan fazlasının oyu ile alınır.” hükmünü içermektedir. Anılan hükümler emredici nitelikte olup, bu hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararları, BK’nın 19 ve 20. maddeleri hükümlerine göre mutlak butlanla batıldır. Yok hükmünde olan kararlar, baştan beri hüküm ifade etmezler ve bunların yok hükmünde olduğunun tespiti için açılacak davalarda genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmayacağı gibi, bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olmaları da dinlenmeleri yönünden zorunlu değildir. Sonradan icazetle dahi geçerli hale gelmezler. Yokluk halinde, hukuki işlem bir veya daha fazla unsurunun yokluğu nedeniyle şeklen dahi olsa mevcudiyet (varlık) kazanamamaktadır. Hukuken yok olan bir işleme hiçbir hukuki sonuç bağlanabilmesi mümkün değildir. İptali kabil kararlar ise, daha çok ortakların menfaatlerini koruyan düzenlemelere aykırılık teşkil eden, emredici kurallar dışında, yorumlayıcı ve şekle ilişkin kuralların ihlal edildiği kararlardır. İptali gereken kararlar, baştan itibaren geçersiz olmadıklarından, iptal edilinceye kadar geçerli bir kararın hüküm ve sonuçlarını doğururlar. Bu nitelikteki kararların yokluğunun tespiti davası açabilmek için kararlara muhalif olmak gerekmediği gibi, açılacak dava da herhangi bir süreye tabi değildir.
Öte yandan,1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, genel kurulda alınan kararların, geçersiz olması (yokluk) hali, oyunu kullanmasına haksız yere izin verilmemesi, çağrılmama, çağrının usulsüzlüğü, gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmemesi veya toplantıya ve karara yetkili olmayan kimselerin iştirak etmesi iddiaları dışında yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için, toplantıya katılan üyenin red oyu vermesi ve karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi ve davanın bu iddiaların tümü bakımından toplantıyı izleyen bir ayın içinde açılması gerekmektedir.
Bu durumda mahkemece, davalı kooperatifin defter, kayıt ve belgeleri, bilanço ve gelir gider cetvellerinin öncelikle kooperatiften istenilmesi, ibraz edilmezse kooperatifin adresinde defter ve kayıtları incelenmesi için keşif yapılması, buna rağmen inceleme yapılamaz ya da defter ve belgelere ulaşılamaz ise bilanço ve gelir gider cetvelleri ile yönetim ve denetim kurulu raporları Ticaret Sicil Memurluğu’ndan veya anasözleşmenin 41. maddesi uyarınca bu belgelerin gönderildiği Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü’nden getirtildikten sonra, kooperatif mevzuatı ve mali konularda uzman bilirkişiler aracılığı ile yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda uyuşmazlığın esası ile ilgili inceleme yaptırılarak, genel kurul tarihi itibariyle kooperatifin bir bilanço açığının bulunup bulunmadığı, karar altına alınan ödemenin hangi amaçla, nerelere kullanılacağı hususlarında gerekçeli ve istinaf kanun yolu denetimine olanak sağlayacak şekilde rapor alınması, buna göre genel kurulda getirilen yükümlülüğün 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 31. ve 52. maddelerinde düzenlenen ek ödeme niteliğinde bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi, kararın ek ödeme olduğu sonucuna varılır ise yeterli karar nisabı sağlanmadığından davanın reddine, söz konusu kararın bir ek ödeme olmayıp, iptali kabil bir karar olduğu sonucuna varılması halinde ise, davalının dava konusu genel kurulda muhalefet şerhi bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun esastan kabulü ile, istinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın. 353/(1)-a-6. maddeleri gereğince kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kararın kaldırılma sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/12/2019 tarihli 2019/370 Esas ve 2019/846 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a-)-6) maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edene iadesine, istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
5-İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın kaldırılma şekline ve sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair; 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 29/12/2022 tarihinde KESİN olarak karar verildi.