Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1770 E. 2023/110 K. 25.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1770
KARAR NO : 2023/110

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/09/2019 (Dava) – 19/08/2019 (Karşı Dava)6/11/2019 (Karar)
NUMARASI : 2019/326 Esas – 2019/655 Karar
DAVA-KARŞI DAVA : Şirket Ortaklığından Çıkarma-Ayrılma Payı Alacağı
BAM KARAR TARİHİ : 25/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/01/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/11/2019 tarihli 2019/326 Esas ve 2019/655 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’un İzmir … ilçesi, …. Mahallesi, … ada …. parselde bulunan taşınmazla ilgili arsa malikleri ile Karşıyaka 6. Noterliği’nin 28/02/2014 tarih ve 03457 yevmiye nolu kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığını, davalının daha sonra yüklenici olduğu bu sözleşme gereği yapacağı binayı müvekkili ile birlikte kuracağı ortak şirket ile yapmak hususunda teklifte bulunduğunu, davacının bu teklifinin kabul edilmesi üzerinde tarafların sonradan isim değişikliği ile …. Şti.’ni kurduklarını ve İzmir 21.Noterliği’nin 25/06/2014 tarih 17677 yevmiye nolu temlik akdi ile kat karşılığı inşaat sözleşmesinin şirkete devredildiğini, anılan şirkette tarafların %50 oranında hissedar ve müştereken temsil yetkisini haiz oldukları, inşaat devam ederken arsa sahipleri tarafından yüklenici şirkete verilmesi gereken bir kısım bağımsız bölümlerin devrinin gerçekleştirildiği, devredilen bu bağımsız bölümlerden davalının hissesine düşen dairelerin davalı tarafından 3. şahıslara satıldığını, bilahare inşaat tamamlanarak yapı kullanım izin belgelerinin alındığını, arsa sahiplerine düşen bağımsız bölümlerin arsa maliklerine teslim edildiğini, yüklenici firmanın sözleşme gereği alması gereken 1 dükkan ile 6 adet konutun kaldığını, davalının koyduğu sermaye bedeli ile hissesi esas alındığında kendisine düşecek taşınmazlardan fazlasını alıp sattığından, kalan bağımsız bölümler yönünden maddi bir kazınımının kalmadığını, davalının telkinleri sonucunda arsa sahiplerinin bağımsız bölümleri şirkete devretmekten vazgeçtiklerini, davalı ortak ile birlikte hareket ederek şirkete ait olması gereken taşınmazları paylaşmayı tercih ettiklerini, dava dışı arsa sahiplerinin bir kısım eksik ve ayıplı imalatları neden göstererek bu yükümlülüklerinden sakınmaya çalıştıklarını, yüklenici firmanın, arsa sahiplerine karşı …. blok …, … ve …. no’lu bağımsız bölüm mülkiyetlerinin devralınması amacıyla açılan Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/338 E. sayılı tapu iptali ve tescil davasının sonucu beklenirken, şirkete devredilmesi gereken bir kısım bağımsız bölümlerin arsa sahipleri tarafından hileli olarak davalı …’a, bir kısmının kızı ….a devredilmiş olduğunun, bir kısım taşınmazların ise arsa sahipleri tarafından başkalarına satılmış olduğunun öğrenildiğini, devredilemeyen taşınmazlardan …. blok …. no’lu daireye ise ilgili mahkeme tarafından tedbir konulduğunu, bunun üzerine …. firması tarafından teminat amacıyla bırakılan bir daire ve davası açılan diğer bağımsız bölümler hariç olmak üzere kalan 3 daire için arsa sahipleri ve 3. kişilere karşı Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/725 E.s., Karşıyaka 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/938 E.s davalar açıldığını, akabinde davalının yaptığı hukuksuzlukları örtmek amacıyla şirket ortaklığını kötüye kullanarak bir takım eylemlere giriştiğini, Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/338 E.s.ayılı dosyasının duruşmasında davalı arsa sahipleri lehine hareket ettiğini, şirket lehine açılmış bulunan davaya muvafakat etmediğini, sunduğu protokol doğrultusunda davanın şirket aleyhine reddini talep ettiğini, protokolün arsa sahipleri ile muvazaalı olarak yapıldığını, böylece davalı ortağın yaptığı protokol sonucunda uhdesine geçmesi gereken 6 daire ve bir dükkanı kaybettiğini, davalının şirketin çıkarlarını zedeleyecek davranışlarda bulunduğunu ileri sürerek, dava süresince davalının şirket adına işlem yapma ve temsil yetkisinin tedbiren durdurulmasına, davalı …’un … Şti. ortaklığından çıkarılmasına, şirkete mevcut hissedar ile devam edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davalı … 19.08.2019 tarihli cevap ve karşı dava dilekçesi ile; iddiaların yersiz olduğunu, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin akdedildiğini ancak kat karşılığı inşaat sözleşmesinin ortağı olduğu ve diğer ortağı dava dışı … olan …. ve ….. Şti.’ne devredildiğini, birlikte bir şirket kurma durumunun söz konusu olmadığını, davacının sözleşme ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, ortak ….’in kendi hissesini ….’ye, onun da bilahare hissesini …’a devrettiğini, satışı gerçekleştirilen dairelerden elde edilen gelirin şirket hesabına aktarıldığını, bağımsız bölümlerden 5 tanesinin soy isminden de anlaşılacağı üzere …. isimli akrabasına, bedelinin altında ivazsız olarak devredildiğini bildirerek, davanın reddini savunmuş, ayrıca bu sebeplere ilaveten davacı-karşı davalının şirkete karşı açılan icra takiplerine hiçbir ödeme gerçekleştirmediğini ve şirketle ilgilenmediğini, senetleri kefil olarak imzaladığı için kendisinin icra tehdidi altında kaldığını, kendisinden habersiz olarak Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığını, ortaklar arasında güven ilişkisinin zedelendiğini savunarak, davacı-karşı davalı …’ın şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “… Yasal düzenleme karşısında, bir şirket ortağının, şirketten çıkarılması dava ve talep hakkı, şirkete aittir. Haklı nedenle ortaklıktan çıkartma için limited şirket tarafından mahkemeye başvurulmasından önce limited şirket genel kurulunun bu kapsamda bir genel kurul kararı alması gerekmektedir. Söz konusu genel kurul kararı, limited şirketler açısından genel kurulun devredilemez yetkileri arasında olması sebebiyle önemli kararlar arasındadır. Bu nedenle, ilgili genel kurul kararının alınması için gerekli nisap, genel kurulda temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunmasıdır. Asıl davada davalı …’un, karşı davada karşı davalı …’ın şirket ortaklığından çıkarılması konusunda alınmış ortaklar genel kurul kararının davanın ön şartını oluşturması, davalı ve karşı davalının şirketten çıkarılması konusunda alınmış ortaklar genel kurul kararının bulunmaması karşısında, limited şirketin ortağı olan davacı …’ın şirket ortağı davalı …’un ortaklıktan çıkarılması ile şirkete mevcut hissedar ile devam edilmesi, karşı davacı …’un, davalı limited şirketin ortağı olan karşı davalı …’ın ortaklıktan çıkarılması talepleri yönünden, TTK.’nun 640/3 md. hükmüne göre aktif dava ehliyetlerinin bulunmadığı sonucuna ulaşılmış…” gerekçesiyle, davacı … tarafından açılan davanın usulden REDDİNE, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE, karşı davacı … tarafından açılan karşı davanın usulden REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı-karşı davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin gerekçeli kararına dayanak gösterdiği TTK640/III maddesindeki yasal düzenlemenin, dava konusu olaya uygulanmasının mümkün olmadığını, TTK’nın 640/III maddesinin; limited şirketlerde ortağın haklı nedenle çıkarılması davası açılabilmesi için ortaklar kurulunun, ortak sayısı ve temsil ettikleri sermaye payı bakımından 2/3 ağırlaştırılmış oy nisabıyla karar almasını şart koştuğunu, kanun maddesinin, üç veya daha fazla ortaklı şirketler için düzenlendiğini göstermekte olup buna karşılık iki ortaklı şirkette 2/3 oy nisabının sağlanmasının fiilen mümkün olmadığını, hakimin davanın esasına dair TTK 636/3 maddesi uyarınca öngörülen kararlar birlikte aynın maddenin dördüncü fıkrasında belirtilen tedbir mahiyetindeki düzenlemeyi göz ardı etmemesi gerektiğini, bir ortağın şirkete zarar verdiğinin, somut delillerle gözler önüne serilmesi halinde, ortağın yönetici sıfatını ve yetkilerini kullanmasının tedbiren durdurulması gerektiğini, tek ortaklı limited şirket kurulmasının önünün açılmasıyla birlikte, iki ortaklı firmalar için açılacak haklı nedenle ortaklıktan çıkarma davalarında şirketin feshine karar vermeye gerek kalmayacağının ifade edildiğini, davanın kabul edilmesi durumunda ticari hayatın vazgeçilmez unsuru olan ticari şirketlerin varlığını devam ettirme olanağı sağlayacağını, ayrıca TMK 4. Maddesi gereği şirketi zarara uğratan ortakla, görevlerini ifa eden ortağın aynı yaptırımlara maruz kalmasının önleneceğini, TMK 4. maddesi doğrultusunda hakimin hakkaniyete uygun ve adil bir karar vermesinin sağlanacağını, aksi bir durumda hukukun temel ilkesi olan hakların kötüye kullanılması ilkesinin ihlal edilerek, haksız bir duruma hukuki zemin oluşturulacağını, somut davada, davalı diğer şirket ortağının, şirkete ait olması gereken taşınmazların bir kısmını kızı vasıtasıyla üstüne aldığını, bedellerini satarak kendi hesabına geçirdiğini, şirketin kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca alması gereken diğer bağımsız bölümleri ise menfaat çatışması yaşanan arsa sahiplerine bıraktığını, davalı-karşı davacının şirketi zarara uğrattığı hususunun, şirket lehine açılan davalara müdahale ederek davalardan feragat etmeye çalışmasıyla da ortada olduğunu, davalı-karşı davacı, sermaye koyma taahhüdüne uymadığı gibi, ortaklık hukukundan doğan tüm yetkileri ile müşterek temsil yetkisini şirketini zarara uğratacak şekilde kullandığını, şirketi faaliyet gösteremez hale getirerek, haksız kazanımlarını korumaya çalıştığını, yerel mahkemenin yasada belirtilen 2/3 oy nisabının, dava konusu iki ortaklı şirket için uygulanmasının mümkün olmadığını tespit etmesi ve bu nedenle davanın esasına girerek yargılama yapması gerektiğini, yargılamada da ortakların şirketi temsil ederken hangi ortağın şirkete faydasının olduğunun, hangi ortağın şirketi zarara uğrattığının tespit edilmesi ve sonrasında ise iki ortaklı Limited Şirket için bu konuda kanun boşluğu olduğunu belirlemesinin gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl ve karşı dava, davacı/karşı davalı ile davalı/karşı davacının iki kişi olarak ortak oldukları limited şirketin ortaklıktan çıkarılması istemine ilişkindir.
Mahkemece; asıl ve karşı davanın usulden reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı/karşı davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 640. maddesinin 3. fıkrası gereğince haklı sebebe dayalı olarak ortağın şirketten çıkarılması için şirket dava açabilir. Ortağın bir başka ortağın şirketten çıkarılmasını isteyebileceğine dair yasada düzenlenmiş bir hüküm bulunmamaktadır. Ayrıca şirketin bu davayı açabilmesi için de aynı yasanın 616. maddesinin birinci fıkrasının h bendi gereğince, genel kurulun bu konuda bir karar vermesi gerekir. Bu durumda, davacı ve karşı davacının aktif dava ehliyeti olmadığı gözetilerek asıl ve karşı davanın bu nedenle reddi doğru olmuş, davacı/karşı davalı vekilinin istinaf itirazları ise yerinde görülmemiştir. ( bnkz aynı yönde Yargıtay 11. HD.nin 26.04.2022 tarih 2021/3202 E. – 2022/3425 K. ; 08/02/2016 tarih 2016/24 E. – 2016/1120 K.; 28/04/2016 tarih 2015/10688 E. – 2016/4780 K. sayılı içtihatları)
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı-karşı davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı/karşı davalı vekilinin Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/326 Esas ve 2019/655 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 135,50-TL’nin davacı/karşı davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı/karşı davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 25/01/2023