Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1761 E. 2022/1681 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1761
KARAR NO : 2022/1681

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/03/2019 (Dava) – 23/10/2019 (Karar)
NUMARASI : 2019/500 Esas – 2019/700 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 09/11/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 09/11/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/10/2019 tarihli, 2019/500 Esas ve 2019/700 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sevk ve idaresindeki …. plakalı araç ile … plakalı araçların 01/12/2018 tarihinde maddi hasarlı trafik kazasına karıştıklarını, kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsü …’ın, arkadan çarpmak kusurunu ifa suretiyle asli kusurlu olduğunu, davalı … şirketinin kazada kusurlu olan … plakalı aracın ZMM sigortasını (poliçe limiti 36.000 TL) tanzim eden şirket olduğunu, hasardan poliçe limitleri ile sorumlu olduğunu, hasar bedelinin tespiti maksadıyla İzmir 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/207 D. İş sayılı dosyası ile delil tespiti talep edildiğini ve anılan dosyada makine mühendisi bilirkişinin düzenlemiş olduğu raporda müvekkiline ait araçta 8.864-TL tutarında hasar olduğunun tespit edildiğini, davalının resmi kayıtlı elektronik posta adresine başvuru yapıldığını, ancak bugüne değin olumlu ya da olumsuz bir yanıt alınamadığını, yürütülen arabuluculuk müzakerelerinde de anlaşma sağlanamayınca ödenmeyen hasar bedeli alacağının tahsili için işbu davanın ikamesinin zorunlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, dava konusu araçta oluşan hasar bedeline mahsuben 3.000-TL ile değer kaybı alacağına mahsuben 10 TL olmak üzere toplamda 3.010-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, toplam 1.147,60-TL delil tespit giderinin yargılama gideri olarak davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile 8.864-TL hasar bedeli ve 2.062-TL değer kaybı olmak üzere talebini toplam 10.926-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava ile ilgili delillerini müvekkili şirkete tebliğ etmesi gerektiğini, müvekkili şirketçe tazminat ödenebilmesi için gerekli ve yeterli belgeleri sunmadan işbu davanın açıldığını, oysa bunun bir dava şartı olup yerine getirilmediğinden davanın reddinin gerektiğini, tespit raporunun kendilerine tebliğ edildiğini, bu hususta bir uyuşmazlık olmadığını, bu rapora itiraz edilmiş olmasının mevzuatın müracaat için aradığı şartın ifası niteliğinde olmadığını, davacı tarafın sigorta şirketinin inceleme ve araştırma yapması, ekspertiz raporu alması ve sorumluluğunu belirleyebilmesi bakımından dava şartı olan 2918 sayılı Kanun’un 99. maddesi ile belirttiği belgeleri sigorta şirketine ibraz etmesi ve sigortacıya ödeme yapması için imkan vermesi gerektiğini, ayrıca TTK 5/A maddesi uyarınca ticari davalarda arabuluculuğun da dava şartı olduğunu, davacının buna uymadığını, haksız ve suiniyetli davasının reddinin gerektiğini, davacı taraf her ne kadar ikinci dava şartı olan arabulucuya gitmiş ise de arabuluculuk tutanakları incelendiğinde görüleceği gibi, bu aşamada da maluliyet raporu olmadığından netice alınamadığını, bu bakımdan da dava şartını yerine getirdiğinin söylenemeyeceğini, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının talebinin fahiş olduğunu, davacı tarafın uğradığı zararı, kusuru, müvekkilinin sorumluluğunu, aktif husumet ehliyetini ispat etmesi gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; uyuşmazlığın kazaya karışan araç sürücülerinin olayda kusurlarının bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise oranının ne olduğu, davacıya ait araçta kaza nedeniyle meydana gelen hasarların neler olduğu, hasardan davalı şirketin sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, davacının hangi tarihten itibaren ne tür faiz talebinde bulunabileceğinin tespiti noktalarında toplandığı anlaşılmakla, yapılan yargılamada toplanan deliller ve bilirkişi raporu kapsamına göre; davalı … nezdinde 16/05/2018-16/05/2019 tarihleri arasında ZMMS trafik poliçesiyle sigortalı … plakalı otomobil sürücüsü dava dışı …’ın kazanın oluşumunda %100 asli tam kusurlu olduğu, … plakalı 2012 model otomobil sürücüsü davacı …’nun kazanın oluşumunda kusursuz olduğu, trafik kazası tespit tutanağı, bilirkişi raporu ve dava dosyasına sunulu fotoğraflar çerçevesinde hasarlı olduğu anlaşılan parçaların dava konusu maddi hasarlı trafik kazası ile uyumlu olduğu, … plakalı … … 1.6 Tdi 90 Ps … 2012 model otomobilde 01/12/2018 tarihli kaza sonucunda hasarların onarımı için gereken bedelin yedek parça ve işçilik dahil 8.864,00 TL (KDV dahil) olduğu, kaza nedeniyle davacıya ait otomobilde oluşan değer kaybı zararının 2.062,00 TL olduğu anlaşılmakla, açılan davanın kabulü ile değişik iş tespit giderlerinin yargılama gideri kapsamında değerlendirilmesine karar verilerek, sonuç olarak; DAVANIN KABULÜ İLE, araç hasar bedeli için 8.864,00 TL, araç değer kaybı bedeli için 2.062,00 TL olmak üzere toplam 10.926,00 TL’ nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı vekili tarafından, “….Arabulucuk dava şartı yerine getirilmeden dava açıldığını, TTK 5/A maddesinin arabulucu şartının açıkça bir dava şartı olduğunu hüküm altına aldığını, davacı tarafın ise buna uymadığını, 6325 sayılı Kanunun 18/A maddesinin 2. fıkrasındaki ‘Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.’ hükmü gereği davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, bilirkişi raporuna itirazlarının irdelenmediğini, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, raporun, sigorta genel şartlarındaki esaslara uygun yapılmadığı gibi fotoğraflardan da görüleceği üzere aracın değişmeyen bagaj kapağının değişmiş gibi rapora alınarak değer kaybı doğmasına sebebiyet verildiğini, ehil olmayan bilirkişinin hatalı raporuna göre hüküm kurulması sebebi ile de kararının bozulmasını talep ettiklerini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle araç hasar bedeli ve değer kaybı tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davalı … vekilinin istinaf itirazında ileri sürdüğünün aksine taraflar arasında arabuluculuk görüşmelerinin yapıldığı ve son tutanağın da “anlaşamama” şeklinde düzenlenip imzalanmış olduğu anlaşıldığından, bu yöndeki itirazın reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin ikinci istinaf itirazı ise, bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının incelenmediğine ilişkin olup, buna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede; mahkemece makine mühendisi bilirkişiden alınan rapora davalı tarafça süresinde itiraz edildiği, itiraz olarak yalnızca davacı taraf aracının bagaj kapağının değiştirilmediği, değiştirilmesini gerektiren bir hasarın sözkonusu olmadığı itirazında bulunularak yeniden hesap yapılmasının istendiği görülmekle, dosya kapsamındaki fotoğraflarda davacı aracının arkadan aldığı darbe ile bagaj kapağının da hasarlanmış olduğunun görüldüğü, davadan önce yapılan tespitte düzenlenen bilirkişi raporunda da bagaj kapağının hasarlı halinin fotoğrafları eklenerek bu yönde hesaplama yapılmış olduğu anlaşılmakla, bu itirazın da yerinde olmadığı, yine uyuşmazlık bakımından uzman makine mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen raporun usul ve yasaya uygun olup, denetime de elverişli bulunduğu anlaşılmakla, bu yöndeki itirazların da esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı vekilinin İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/500 Esas – 2019/700 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 746,36-TL istinaf karar harcından peşin alınan 187,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 558,96-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/11/2022