Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1755 E. 2022/1735 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1755
KARAR NO : 2022/1735

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/11/2017 (Dava) – 27/09/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/1244 Esas – 2019/961 Karar
DAVA : Alacak (Kooperatif Üyeliğinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 10/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/09/2019 tarihli 2017/1244 Esas ve 2019/961 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı kooperatifte 2004 yılından başlamak üzere 21.06.2008 tarihine kadar yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığını; 21.06.2008 ve 19.10.2008 tarihlerinde yapılan genel kurul toplantılarında, yönetim ve denetim kurulu başkan ve üyelerine huzur hakkı ödenmemesi yönünde karar alındığını ancak sözü edilen kararların mahkeme kararı ile iptal edildiğini; İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, E.2012/524 – K.2013/197 sayılı kararının, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin E.2014/2423 – K.2014/6683 sayılı kararı ile onanarak 30.12.2014 tarihinde kesinleştiğini, müvekkilinin görev yaptığı dönem için Genel Kurulca kararlaştırılan huzur hakkının aylık 250,00 TL olduğunu ancak müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenle şimdilik 1.500,00 TL’nin, davalı kooperatiften alınarak, davacıya ödenmesine karar verilmesini istediklerini, borcunu ödemesi için 17.07.2017 tarihinde ihtarname keşide edilmesi üzerine müvekkilinin, 31.07.2017 tarihinde gerçek borcu olan 2.415,00 TL’yi ödediğini; buna rağmen 21.08.2017 tarihinde yeniden ihtarname keşide edildiğini; ortaklıktan ihraç edilme baskısı altında kalan davacının, 11.09.2017 tarihinde 4.585,00 TL daha ödemek zorunda kaldığını; haksız olarak zorla kendisinden tahsil edilen bu paranın da müvekkiline iadesini istediklerini belirterek, huzur hakkı alacağına karşılık şimdilik 1.500,00 TL’nin, 21.06.2008 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte, fazla tahsil edilen alacağına karşılık şimdilik 1.000,00 TL’nin, ödeme tarihi olan 11.09.2017 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte, davalı kooperatiften tahsil edilerek, davacıya ödenmesine karar verilmesini dava ve talep ettiği görülmüştür.
Davacı, 28/06/2019 tarihinde davasını ıslah ederek, dava dilekçesinde talep edilen huzur hakkı alacağının arttırılarak 4.400,00 TL olarak 21.06.2008 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, dava dilekçesinde müvekkilinden fazladan tahsil edilen 1.000,00 TL’nin iadesine ilişkin talebinin arttırılarak 3.216,84 TL olarak 11.09.2017 ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Dava dilekçesi ve eklerinin davalı tarafa usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmiş olmasına rağmen, davalının davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, ”…Davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, davacının yönetim kurulu üyeliğinden kaynaklanan 1.500,00 TL huzur hakkı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve davacının üyelik aidat borcundan dolayı fazladan yaptığı 3.216,84 TL ödemeden kaynaklı alacağın 11/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin zamanaşımı değerlendirmesinin hatalı olduğunu, zira dava konusu ettikleri huzur hakkının dayanağı olan kooperatif genel kurulu kararlarının davalı tarafça iptal edildiğini bu kararlara karşı açmış oldukları davanın İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/524 Esas 2013/197 K sayılı dosyasında görüldüğünü ve bu kararın Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2014/2423 E 2014/6683 K sayılı ilamıyla onanarak 30.12.2014 tarihinde kesinleştiğini, müvekkilinin huzur alacağının başlangıç tarihinin bu kararın kesinleştiği 30.12.2014 tarihi olup davayı ıslah tarihleri olan 28.06.2019 tarihinde 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığını, bu nedenle davanın ıslah ettikleri tutar yönünden de kabulü gerekirken reddine dair verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf taleplerinin kabulü ile, kararın kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesi, müvekkili kooperatife usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğinden dolayı, davaya cevap vermediklerini, müvekkili kooperatifin merkezinin … Mah…. Bulv…. İş Merkezi,No:…. …./İZMİR’e taşınmasına ilişkin Yönetim kurulu Kararı, 31.01.2018 tarihinde alınmış olup; bu kararın … Müdürlüğü’ne tescili tarihinin 16.02.2018 olduğunu, iş bu davada müvekkiline dava dilekçesinin yapılmış kabul edildiği tebligatın … Bulv.No:… … Plaza D… …/İZMİR adresine Tebligat Kanunu’ nun 35. maddesine göre, tebligat zarfında yazılı muhatap adresindeki kapısına yapıştırma işleminin 19.02.2018 tarihinde yapıldığını, müvekkilinin adresinin değişikliğine ilişkin kararın 31.01.2018 tarihinde alındığı,fiilen hemen taşınıldığı;ancak, adres değişikliğinin 16.02.2018 tarihinde tescil edildiği ortada iken, müvekkili kooperatife Tebligat Kanunu’nun 35.Maddesine göre, tebligat yapılmasının mümkün olmadığını, ortada usule uygun olmayan bir tebligatın söz konusu olduğunu bu işlemin yapılmamasının müvekkili kooperatifin mağduriyetine yol açtığını, davaya karşı ileri sürülen zamanaşımı defiinin, mahkemece süresinde kullanılmamış gibi değerlendirildiğini, oysa, müvekkili kooperatifin, davadan haber alır almaz, zamanaşımı savunmasını süresinde ileri sürdüğünü, Tebligat Kanunu ve mevzuatına uygunluk denetimi, kamusal bir görev olup, re’sen nazara alınacak bir husus olduğunu, davacının huzur hakkına ilişkin alacağının yalnızca ıslahtan sonraki kısmının değil; tamamının, zamanaşımına uğradığının kabul edilmesi gerektiğini, mahkemenin dosyaya rapor sunan bilirkişinin davacının 3.216,84.-TL fazla ödeme yaptığına dair tespitine katılarak, bu doğrultuda hüküm tesis etmesinin de hukuka aykırı olduğunu, Kooperatif tarafından talep edilen kalemlerde ve faiz oranlarında hata bulunmadığını, yapılan ana para ve faiz hesaplamalarının, B.K.’nun 120 Maddesinin 2. fıkrası, henüz yürürlükte değilken, alınan genel kurul kararlarına ve hukuka uygun olarak yapıldığını, Kooperatifler Kanunu’nun 23. Maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine uygun olarak, bütün üyelerden talep edildiği şekilde talep edildiğini, bu sebeple davacıdan alınan fazla bir para bulunmadığını belirterek öncelikle haksız kararın, İzmir 24.İcra Müdürlüğü’nün 2019/14739 E. Sayılı dosyası ile icraya konulması nedeniyle tehir-i icra taleplerinin kabulü ile, kararın istinaf incelemesi sonucunda kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; kooperatif yönetim kurulu üyeliğinden doğan huzur hakkı alacağı ile kooperatif üyeliğinden dolayı fazladan yapılan aidat ödemesinin iadesi istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, karar davacı vekili ve davalı vekilince istinaf edilmiştir.
Kooperatif uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 24/06/2019 tarihli raporda özetle; Davalı kooperatife ait defter ve kayıtlara göre davacı …’e, 2006/Eylül ayına kadar olan huzur hakkı alacaklarının ödendiğini, yönetim kurulu üyesi olarak defter ve kayıtların gerçeğe uygun olarak tutulmasından ve muhafaza edilmesinden sorumlu olan davacının, defter ve kayıtların gerçeği yansıtmadığından hareketle, 2004/Temmuz ile 2006/Ağustos aylarını kapsayan döneme ait huzur haklarının ödenmediğini ileri süremeyeceği, 2006/Eylül ile 2007/Aralık dönemine ait huzur hakları (3.200,00 TL) tahakkuk ettirildiğini ancak davacıya ödenmediğini, 2008/Ocak-Haziran dönemi için huzur hakkı tahakkuk ve ödemesine rastlanmadığını, buna göre davacının, 2006/Eylül ile 2008/Haziran aylarını kapsayan dönem için 200,00 TL x 22 ay = 4.400,00 TL huzur hakkı talep edebileceği, davalı kooperatif tarafından, 17.07.2017 ve 21.08.2017 tarihlerinde keşide edilen ihtarnameler ile davacı …’den, toplam 6.997,17 TL talep edildiğini, 2017/Haziran ayı itibariyle hesaplandığı, anapara borcunu kabul ederek 31.07.2017 tarihinde 2.415,00 TL ödeme yapan davacı, ortaklık çıkarma baskısı ile karşılaşınca, 11.09.2017 tarihinde 4.585,00 TL daha ödeme yapmak zorunda kaldığını, buna göre davacı tarafından yapılan ödemelerin toplamı 7.000,00 TL olduğunu, davacı …’ün, 2017/Haziran ayı itibariyle, davalı … Kooperatifine olan borcu 2.003,71 TL + 1.779,45 TL = 3.783,16 TL olarak hesaplanmış olup, buna göre 7.000,00 TL – 3.783,16 TL = 3.216,84 TL fazla ödeme yapılması söz konusu olduğundan, bu meblağın iadesinin istenebileceği belirtilmiştir.
TBK 147/4.maddesine göre, bir ortaklıkta ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasındaki; bir ortaklığın müdürleri, temsilcileri, denetçileri ile ortaklık veya ortaklar arasındaki alacaklar için beş yıllık zamanaşımı uygulanır.
1-6100 sayılı HMK’nın 341/2. maddesinde; “Miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.” hükmü mevcuttur. Mahkeme karar tarihi 27/09/2019 olup, hükmün verildiği 2019 yılı itibariyle yeniden değerleme oranında artırım yapıldığında istinaf sınırı 4.400-TL’dir. Davacının ıslah ile huzur hakkı alacağını 4.400,00 TL olarak ıslah ettiği, mahkemece talebin kısmen kabulü ile talebin 1.500,00 TL yönünden kabul edildiği, 2.900,00 TL yönünden talebin reddine karar verildiği, davacının istinaf itirazına konu reddedilen miktarın toplamda 2.900,00-TL olduğu anlaşıldığından, reddedilen miktara ilişkin karar miktar itibarıyla kesin karar olduğundan talebin kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle davacı vekilin reddedilen huzur hakkı tazminatına yönelik istinaf itirazının usulden reddi gerekmiştir.
2-Dava, davacı kooperatif üyesinin davalı kooperatiften olan alacaklarının tahsili istemine ilişkin olup TBK’nın 147/4. maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Huzur hakkı alacağının doğduğu tarihte yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunun 126/4 ve TBK.nun 147/4 maddeleri uyarınca işbu alacak yönünden zaman aşımı süresinin 5 yıl olarak düzenlendiği; somut olayda huzur hakkı alacağı bakımından dava konusu edilen huzur hakkının dayanağı olan kooperatif genel kurulu kararlarının iptali için dava dışı …. tarafından açılan davanın İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/09/2013 tarihli 2012/524 Esas 2013/197 K sayılı kararı ile davalı kooperatifin 19/10/2008 tarihli genel kurul kararının 21. Maddesi ile huzur hakkı ödenmemesine ilişkin kararın iptaline karar verildiği, bu kararın Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 30.12.2014 tarihli ve 2014/2423 E 2014/6683 K sayılı ilamıyla onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır. Her ne kadar söz konusu davada davacı taraf değil ise de, dava konusunun eldeki davada talep edilen huzur hakkı alacağının alınmaması yönünde alınan genel kurul kararının iptaline ilişkin olması ve dava konusu alacak yönünden, söz konusu kararın hukuki sonuçlarından davacı da yararlanacağı, mahkemece verilen genel kurul kararının iptali kararının 2014 yılında kesinleşmiş olması nedeniyle davacının bu tarihte huzur hakkı alacağını talep etme hakkının olduğunu öğrenmiş sayılacağı, bu durumda talebe yönelik dava zamanaşımının 2014 tarihinde başlayacağı, eldeki davanın ise 2017 tarihinde açıldığı, dolayısıyla zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin itirazının reddi gerekmiştir.( Yargıtay 23. HD. 2016/4884-2018/4769)
Diğer yandan davacının talep etmiş olduğu fazla ödenen aidat alacağının tahsil tarihinin 2017 tarihli olduğu ve dava tarihi itibarıyla 5 yıllık zamanaşımı süresinin dava tarihi itibarıyla dolmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının usulden reddine ve davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının kesinlik sınırının altında kaldığından ve reddedilen tutar kesin nitelikte bulunduğundan 6100 sayılı HMK’ nın 352/1-b maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27/09/2019 tarihli 2017/1244 Esas ve 2019/961 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının istek halinde ve karar kesinletiğinde davacıya iadesine,
b-Davalıdan alınması gereken 322,20-TL istinaf karar harcından peşin alınan toplam 80,55-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 241,65-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
4-Davacı ve davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 10/11/2022