Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1736 E. 2022/1790 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1736
KARAR NO : 2022/1790

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/04/2019 (Dava) – 01/11/2019 (Karar)
NUMARASI : 2019/123 Esas- 2019/1131 Karar
DAVA :Zorunlu Trafik Poliçesinden Kaynaklanan Maddi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 24/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/11/2019 tarihli 2019/123 Esas ve 2019/1131 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; maliki …, sürücüsü … olan … plakalı aracın, müvekkilinin idaresindeki… plakalı araca çarptığını, müvekkiline ait araçta maddi hasar meydana geldiğini, … plakalı araç sürüsünün davalı … şirketince zorunlu mali mesuliyet sigortası ile teminat altına alındığını, müvekkili aracındaki hasar bedelinin İzmir 7.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/172 Değişik İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda kdv dahil toplam 16.728,22-TL tespit edildiğini, hasar bedelinin ödenmesi amacıyla davalı … şirketine yapılan başvurudan sonuç alınmadığını, davalı … şirketinin meydana gelen kaza nedeniyle gerçek zararı tazmin etmekle yükümlü olduğunu bildirerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kadıyla 100 TL hasar bedeli ve 10,00 TL değer kaybı olmak üzere şimdilik 110,00 TL maddi tazminatın, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava değeri davacı tarafça kesin şekilde biliniyor olmakla belirsiz alacak davası açılmasının mümkün olmadığını, … plaka sayılı aracın, 16.07.2018/2019 tarihleri arasında müvekkili şirket nezdinde zorunlu mali sorumluluk (trafik) poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalısının kusuru ile sınırlı olduğunu, davaya konu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığını bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; “…… plakalı aracın davalı … şirketinde 16/07/2018-16/07/2019 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ZMMS sigorta poliçesi ile sigorta kapsamına alındığı, poliçede araç başına maddi 36.000,00 TL sigorta limitinin belirlenmiş olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olan bilirkişi raporuna göre davalı … şirketinde sigortalı … plakalı aracın kazanın oluşunda %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu,… plakalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda kusursuz olduğu, dava konusu araçta 16.728,22 TL hasar meydana geldiği, aracın kazadan önceki ikinci el piyasa rayiç değerinin 20.000,00 TL ve sovtaj değerinin 10.000,00 TL olduğu, kaza sonra oluşan hasar miktarının araç rayicinin %50’sini aşması nedeniyle aracın ağır hasarlı olduğu ve pert total olarak değerlendirilmesinin teknik ve ekonomik açıdan uygun olduğu, buna göre araç piyasa değeri, 20.000,00TL, aracın sovtaj değeri 10.000,00TL, toplam gerçek hasar 10.000,00 TL olarak bulunduğu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 20/02/2017 tarihli, 2016/7867 esas, 2017/1668 karar sayılı kararında “pert olan araçta değer kaybı oluşmasının mümkün bulunmadığı” hususunun hükme bağlandığı, değer kaybının, aracın piyasa değerindeki azalma olduğu, buna göre pert kabul edilen aracın piyasa değeri göz önüne alınarak zarar hesaplandığından, araç sahibinin bir zararı oluşmaması nedeniyle değer kaybı oluşmayacağı, bu miktarın sigorta poliçe limiti dahilinde kaldığı, davacının davayı açmakta hukuki yararının olduğu, davalı … şirketinin sigortalısının vermiş olduğu zarardan sigortalının kusur oranında ve poliçe limiti ile sorumlu olduğu…” gerekçesiyle “…davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, 10.000,00 TL hasar bedelinden ibaret maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 25/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; işbu davanın belirsiz alacak olarak açılmasıyla davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerekeceğini, zira ortada belirlenemeyen bir alacak olmayıp, hasar miktarının dolayısıyla dava değerinin biliniyor olması karşısında davacının artık belirsiz alacak davası açmasının mümkün olmadığını, davanın usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, bilirkişi raporunda hasar bedelinin tespitinde ayrıca bir araştırma yapılmaksızın İzmir 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/172 D.İş nolu tespit dosyasında alınan tespit raporunun değerlendirmeye esas alındığını, 16.728,22 TL gibi fahiş bir bedele takdir edildiğini, davacıya ait aracın ticari oluşu, km’sinin yüksek oluşu ve hasar geçmişinin çok oluşu hususları ile kaza tarihindeki rayiç değerinin araştırılmaması hususu dikkate alınınca düzenlenen raporun hatalı olduğunun kabulü ile raporda belirtilen aleyhe miktarların reddi gerektiğini, davacının yerel mahkeme dosyasına talep ettiği hasar bedeline ilişkin faturaları taleplerine rağmen ibraz etmediğini, davaya cevap dilekçelerinde davacının talep ettiği hasar bedeline ilişkin faturaları Mahkeme dosyasına sunulması talep edilmişse de yerine getirilmediğini, davacı tarafın müvekkili sigorta şirketinin araç üzerinde eksper raporu için inceleme yapmasına müsade etmediğini, Trafik Poliçesi Genel Şartlarına Göre zarar gören, hasarı ve hasar gören aracı müvekkili şirkete bildirmek zorunda olduğunu, Trafik Poliçesi Genel Şartlarına göre “2.1. Sigortacı; hak sahibinin, kaza veya zararın tespit edilebilmesi için bu genel şartlar ekinde yer alan gerekli tüm belgeleri sigortacının merkez veya şubelerinden birine ilettiği tarihten itibaren sekiz işgünü içinde tazminatı hak sahibine öder. Sigortacının kendisine iletilen belgelere haklı olarak itiraz etmesi veya kendisinin hak sahibinden ya da başka bir kurumdan haklı olarak yeni bir belge talep etmesi halinde söz konusu süre yeni talep edilen belgenin sigortacının merkez veya şubelerinden birine iletilmesinden sonra başlar. Sigortacı hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebilir” olduğunu, zarar görenin hasarı ve hasar gören aracı müvekkili şirkete bildirmek zorunda olduğunu, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte aracın rayiç bedeline ilişkin tespitlerinin gerçeğe uygun olmadığını, Yerel Mahkemece alınan raporda aracın rayiç bedelinin çok yüksek belirtilmiş olup sovtaj değerinin ise çok yüksek şekilde belirtildiğini, söz konusu aracın yaşı, özellikleri ve modeline bakıldığında aracın piyasa değerinin 20.000,00 TL civarında olmasının imkansız olduğunun anlaşılacağını, keza araçta meydana gelen hasara göre de sovtaj değerinin oldukça düşük olarak belirlendiğini, dolayısıyla işbu tespitler için yapılan araştırmaların yetersiz olup, bunun sonucunda varılan değerlendirmelerin de hatalı olduğunu, söz konusu aracın ticari taksi oluşu ve km’si gö önüne alındığında bu şekilde rayiç bedel ortaya çıkmasının söz konusu olmadığını, Yargıtay içtihatları uyarınca da, aracın markası, modeli, yaşı, kilometresi ve diğer özellikleri itibariyle, dava konusu kazadan önceki haliyle 2.el piyasa rayiç fiyatının ve meydana gelen hasar sonrasında ( değişecek parçalara göre onarılmış haliyle ) 2. el piyasa rayiç fiyatının, dolayısıyla, dava konusu kaza nedeniyle araçtaki değer kaybı zararının belirlenmesi yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alındıktan sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğini, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık olmayan işbu raporda belirtilen 16.728,22 TL hasar bedelinin aracın rayiç değerini %50’sini aştığı gerekçesi ile araç piyasa değeri ile sovtaj değeri hesaplandığını ancak araç değerinin piyasa değerinin çok çok üzerinde kabul edildiğini, bilirkişi her ne kadar aracın rayiç değerine ilişkin raporunun ekinde internetten ilan görüntüsü sunmuş ise de bu ilanlara göre aracın piyasa değerinin belirlenmesinin kabul edilemez olduğunu, kazanın olduğu tarihe göre aracın rayiç piyasa değerinin hesaplanması gerektiğini, zira artan enflasyon, araçtaki bedellerin artması hususları da göz önüne alındığında 1 yıl içinde bile aracın bedelinde çokça artış olduğunun görüleceğini, diğer yandan hem Eylül-Ağustos aylarına göre aracın rayiç değerinin hesaplanıp hem de Ocak 2019’dan beri faiz işletilmesi sebepsiz zenginleşmeye yol açacak olup poliçe limitleri bir zenginleşme aracı olmayıp gerçek zararı karşılamaya yönelik güvenceler olduğunu, davacı tarafından eldeki dava öncesinde Sulh Hukuk Mahkemesinde tespit davası açılmış olup hasar bedeline ilişkin belirsizlik somut olarak giderilmesine rağmen işbu davanın belirsiz alacak olarak açması ve Yerel Mahkemece bu hususun kabul edilmesi hukuka aykırılık olduğunu, öte yandan, Yerel Mahkemece alınan 10.09.2019 tarihli bilirkişi raporu ertesi davacı tarafından sunulan 9.900,00 TL’ ye ilişkin dava değerinin artırılması dilekçesine istinaden harç da ıslah harcı olan 170,00 TL üzerinden ödemesi yapıldığını, işbu dilekçenin bir değer artırım dilekçesi olmayıp ıslah dilekçesi olduğunun açık olduğunu, mahkemece bu husus göz ardı edilerek ıslah harcına rağmen faize ilişkin hüküm tesissinde ıslah dilekçesinin sunulduğu tarihten itibaren değil de tüm talepler için 25.01.2019 tarihinden itibaren faiz işletilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira eldeki davanın gerçek bir belirsiz alacak davası olması halinde davacı tarafından sunulan değer artırımına ilişkin dilekçesini tamamlama harcı ile harçlandırılıp Yerel Mahkemeye sunması gerektiğini, Yerel Mahkeme hükmünün 2. Maddesinde de görüleceği üzere davacının dilekçesini ıslah harcı ile harçlandırdığının farkında olmakla birlikte dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafından ıslah harcı ile harçlandırılıp sunulan ıslah dilekçesinde bildirilen taleplerine ilişkin faizlerin ancak ıslah edilen tarihten itibaren işleyebileceğini, neticeten, davacı tarafından bile ıslah dilekçesi olarak sunulan dilekçedeki taleplere istinaden faizlerin temerrüt tarihi olarak Mahkemece kabul gören 25.01.2019 tarihinden itibaren işletilmesinin hatalı olduğunu, keşif taleplerine rağmen, araç üzerinde keşif yapılmaksızın hüküm tesis edildiğini, hasarın kaza ile uyumlu olup olmadığı hususunun tespit edilmediğini, dava konusu kazada sigortalı araç sürücüsü dışında 2 araç hasar görmekte olup müvekkili şirketin sorumluluğunun belirlenmesi açısından ve gerekirse hasarlar arasında proporsiyon uygulanması gerektiğinden 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmasının beklenilmesi gerektiğini, İzmir 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’ nin 2018/172 D.İş dosyası yargılama giderlerinin müvekkili aleyhine hükmedilemeyeceğini, arabuluculuk ücretinin müvekkili aleyhine hükmedilemeyeceğini beyanla, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından dolayı davacının kullanmış olduğu araçta oluşan hasar bedeli ve değer kaybı bedeline ilişkin tazminat davasıdır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli olmasına, davaya konu alacağın belirsiz alacak davası şeklinde açılmasında davacının hukuki yararının bulunmasına, kazanın resmi makamlarca tutulan tutanakla sabit olmasına, kaza tespit tutanağının aksinin aynı kuvvetteki deliller ile ispat edilmesinin gerekmesine, hasara dair fotoğrafların tespit dosyası içinde yer almasına, aracın rayiç değerinin piyasa şartlarına belirlenmesine, belirsiz alacak davasında alacağa işletilen faizin temerrüt tarihinden itibaren başlatılmasına, poliçe limitinin 36.000 TL olup, hüküm altına alınan hasar bedelinin 10.000 TL olmasına, delil tespiti giderlerinin yargılama giderlerinden sayılmasına ve arabuluculuk ücretinin davada haksız çıkan taraftan alınmasına göre, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/11/2019 tarihli, 2019/123 Esas ve 2019/1131 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalıdan alınması gereken 683,10 TL istinaf karar harcından peşin alınan 170,80 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 512,30 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 24/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.