Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1729 E. 2022/1768 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1729
KARAR NO : 2022/1768

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/06/2016 (Dava) – 02/10/2019 (Karar)
NUMARASI : 2016/792 Esas – 2019/916 Karar
DAVA : Maddi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 23/11/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 23/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/10/2019 tarihli 2016/792 Esas ve 2019/916 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı işçi … arasında imzalanan belirli süreli iş sözleşmesi ile davalının, hafta içi her gün 07.45-09.15 arası … A.Ş.’de, pazartesi-çarşamba-cuma günleri saat 12.00-13.30 arasında diğer davalı … Ltd Şti.’nde işyeri hekimi olarak çalışmak üzere istihdam edildiğini, davalı … ile müvekkili arasında imzalanan belirli süreli hizmet sözleşmesinin “Rekabet Yasağı ve Sır Saklama Yükümlülüğü” başlıklı 6. maddesinin b bendinin; “Hekim, işyerinde çalıştığı sürece veya bu sözleşmenin herhangi bir sebeple sona ermesinden itibaren 12 ay süreyle işbu Hizmet Sözleşmesi kapsamında çalıştığı işveren Şirket’in anlaşmalı işyerleri ve bu anlaşmalı işyerlerinin şirketlerine bağlı firmalar ile gerek kendisi, gerek üçüncü kişilerin nam ve hesabına işyeri hekimliği yahut benzeri sağlık hizmeti işi yapmamayı kabul ve taahhüt etmiştir.” hükmünü içerdiğini, taraflar arasında bu şekilde rekabet yasağı sözleşmesi olduğunu, iş sözleşmesinin 07/01/2016 tarihinde davalı-işçinin ihbarnamesi ile son bulduğunu ve davalıya tüm işçilik alacaklarının ödendiğini, iş sözleşmesinin sonlanması sonrası, müvekkilince 10/04/2013 tarihinden beri iş güvenliği ve işçi sağlığı hususlarında hizmet verilen diğer davalı … Şti.’nin müvekkili ile arasındaki “İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmet Sözleşmesi” ni 09/03/2016 tarihinde tek taraflı olarak feshettiğini, müvekkilinin daha sonra ticari çevresinden aldığı bilgi ile davalı …’nun, henüz 12 ay geçmeden diğer davalı …. Şti. bünyesinde iş yeri doktoru olarak çalışmaya başladığını öğrendiğini, davalı şirketin müvekkiliyle olan sözleşmeyi feshetmesinin nedeninin, davalı …’nun müvekkili ile arasındaki hizmet sözleşmesine aykırı olarak tam zamanlı iş yeri doktoru olarak bu şirkette çalışmaya başlaması olduğunu, davalının hizmet sözleşmesi ile müvekkili şirkette çalıştığı süre boyunca vakıf olduğu müşteri çevresi bilgisini kullanarak hizmet sözleşmesine aykırı olarak davalı …. Şti. şirketinde işe başladığını, davalı … Şti.’nin de müvekkili ile işçisi arasındaki rekabet yasağı sözleşmesinden haberdar olduğu halde kötü niyetli olarak davalıyı işe aldığını, bu hususun tanık beyanları ile ispat olunacağını, müvekkilinin, davalı … Şti.’nin sözleşmeyi feshetmesi sebebi ile yaşanan gelir kaybı sonucu maddi zarara uğradığını ve kazanacağı kardan mahrum kaldığını, yapılacak bir bilirkişi incelemesi ile müvekkilinin uğradığı zararın ve mahrum kaldığı karın hesaplanmasının mümkün olduğunu belirterek, rekabet yasağına aykırı davranan davalıdan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla zararı tam belirleyemedikleri için belirsiz alacak davası olarak, şimdilik 5.000-TL zararın tahsil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 6.438,81-TL’ ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; iş akdinin karşı tarafın kabulünde olduğu üzere müvekkilinin haklı nedenlerle feshetmesi ile son bulduğunu, davacı şirketin müvekkilinin işçilik alacaklarını zamanında ödemeyerek ve bunu sürekli hale getirmesi nedeni ile iş akdinin haklı nedenlerle feshedilmek zorunda kalındığını, işçilik alacakları için davacı aleyhine Manisa 5. İcra Müdürlüğünün 2016/1442 sayılı icra dosyası ile başlatılan takip nedeniyle davacı tarafından ödeme yapıldığını, akdedilen belirli süreli iş sözleşmesinin içeriğindeki rekabet yasağı hükmünün hukuki bir geçerliliğinin olmadığını, rekabet yasağının davacının iddia ettiği şekilde mutlak ve sınırsız olmadığını, aksi şekilde yorumlanmasının sözleşme yapma hürriyeti, çalışma hürriyeti gibi Anayasa ile güvence altına alınan özgürlüklerin kısıtlanması sonucunu doğuracağını, Yargıtay’ın konuyla ilgili kararları dikkate alındığında; işçinin, iş sözleşmesini işverenin kusuru ile haklı nedenlerle feshetmesi halinde rekabet yasağının son bulduğunu, ayrıca akdedilen belirli süreli iş sözleşmesindeki rekabet yasağına ilişkin düzenlemenin tüm Türkiye’yi kapsar nitelikte olduğunu, müvekkilinin ekonomik mahvına sebep verdiğini, doğduğu iddia edilen zarar ile müşteriyi tanıma veya iş sırlarını öğrenme arasında illiyet bağı olmadığını, işçinin kişisel yetenek niteliklerinden ileri gelen rekabet yasağının geçerli olmadığını, avukatlık, doktorluk, diş hekimliği, kuaförlük gibi mesleklerin kişisel yeteneğe dayandığını, müvekkilinin hekim olduğunu ve bu niteliğine istinaden aynı hizmeti anlaşma yaptığı herkese verdiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. Şti. vekilinin süresinde cevap dilekçesi sunmadığı, ancak beyan dilekçesinde özetle; davacının talebinin sonucu ile bağlı olduğunu, talep sonucunu dilediği zaman dilediği gibi değiştiremeyeceğini, davanın genişletilmesine muvafakatlerinin olmadığını, dava dilekçesinde rekabet yasağına aykırı davranan davalıdan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla zararı tam belirleyemedikleri için belirsiz alacak davası alarak şimdilik 5.000-TL zararın tahsil edilmesine şeklinde talepte bulunduğunu, müvekkili …’ın, davacı ile diğer davalı … arasında imzalanmış bulunan belirli süreli hizmet sözleşmesinin tarafı olmadığı aşikar olduğundan davacının talep sonucunda bahsettiği davalının müvekkili … olmadığının da izahtan vareste olduğunu, bu halde müvekkili …’ın huzurdaki davanın tarafı dahi olmadığını, bu nedenle müvekkiline yöneltilmeyen davaya cevap da verilmediğini, davacının 30.12.2016 tarihli dilekçesinde müvekkilinin davalı gösterilmesi hususunda “dava dilekçesinin sonuç ve talep kısmındaki tüm taleplerinin davalı … Ltd. Şti yönünden de kabulünü talep ettiğimizi açıklamak zarureti doğmuştur.” şeklinde bir açıklama yaptığını, davacının davayı ıslah etmeksizin salt böyle bir açıklama ile müvekkilinin de davaya dahil edilmesinin mümkün olmadığını, davanın genişletilmesine ve değiştirilmesine muvafakat etmediklerini, davacının talebini müvekkili …’a da yöneltmek istiyorsa davasını ıslah etmek zorunda olduğunu, davacının, dava dilekçesinin sonuç ve talep kısmında yer alan “davalıdan” ibaresinin HMK m.183 hükmündeki maddi hata kapsamında kabul edilerek ”davalılardan” şeklinde değiştirilmesi talebinin kabul edilemeyeceğini, ayrıca müvekkili ile davacı arasında herhangi bir rekabet yasağı veya böyle bir yükümlülük bulunmadığını, müvekkilinin davacı ile olan sözleşmesini verilen hizmetlerdeki aksaklıklar (bilgi verilmeden ve onay alınmadan iş yeri hekimi değişikliği yapılması, Çalışma Bakanlığı denetiminde eksiklikler bulunması ve bunların müfettişler tarafından raporlanmış olması vs.) nedeniyle feshettiğini ve feshi müteakip iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı gereği zorunlu olduğundan aynı konuda hizmet almak üzere davadışı … (… OSGB) firması ile yeni bir sözleşme akdettiğini, müvekkili …’ın, davalı …’nu hiçbir zaman istihdam etmediğini, davalının … OSGB bünyesinde bulunup bulunmamasının müvekkilini ilgilendiren bir husus olmadığını, müvekkilinin … adı geçen davalının imzalamış olduğu kişiye özel iş akdinde rekabet yasağı olduğunu bilmek zorunda da olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…Toplanan tüm deliller karşısında; davacı ile davalı … arasında önce 01/10/2015 tarihli 1 yıl süreli ve daha sonra 01/01/2016 tarihli 1 yıl süreli belirli süreli hizmet sözleşmesinin imzalandığı, davalı …’nun İzmir 8.Noterliği’nin 07/01/2016 tarihli ihtarnamesiyle ücretlerinin sözleşme gereği ödenmediğinden bahisle sözleşmeyi feshettiği, daha sonra davalı … Ltd Şti’nin davacı ile olan iş sağlığı ve güvenliği hizmet sözleşmesini 09/03/2016 tarihinde tek taraflı olarak feshettiği, davalı …’nun ortağı olduğu … OSGB şirketinin … Ltd Şti ile işyeri hekimliği ve hizmet sözleşmesi akdetmesi nedeniyle …’nun … Ltd Şti’ne işyeri hekimliği hizmeti sunduğu, davalı …’nun davacı ile akdettiği sözleşmenin 6/b maddesinde rekabet yasağına ilişkin hükmün bulunduğu, TBK 447/2 maddesinde; ‘Sözleşme, haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilirse, rekabet yasağı sona erer’ hükmüne yer verilmiş olduğu, davacı ile davalı … arasındaki belirli süreli hizmet sözleşmesi davacı işverenin davalı …’nun işçilik alacaklarını sözleşme hükümleri kapsamında ödememesi nedeniyle sona erdirildiğinden …’nun feshinden sonra giriştiği Manisa 5. İcra Dairesinin 2016/1442 sayılı dosyasından …’nun davacıdan işçilik alacağının olduğu anlaşıldığından ve bu nedenle TBK 447/2. maddesi uyarınca rekabet yasağına ilişkin hüküm fesih tarihi itibariyle sona ermiş bulunduğundan davacının davalı …’ndan rekabet yasağına ilişkin tazminat talebinin yerinde olmadığı, BU NEDENLE İŞBU DAVADA İLERİ SÜRDÜĞÜ TAZMİNAT TALEBİNİN REDDİNE KARAR VERİLDİĞİ, davacı tarafça, davalı … arasındaki sözleşmedeki rekabet yasağı hükmünün … Ltd Şti tarafından bilindiği, buna rağmen davalı …’nun işyeri hekimi olarak çalışmasına onay verildiği ve zarardan sorumlu olduğu ileri sürülerek, … Ltd Şti’nden de tazminat talep edilmiş ise de, davalı … Ltd Şti’nin … ile davacı arasındaki sözleşmedeki rekabet yasağı hükmünü bildiği ve davacının zararını bilerek hareket ettiği ispatlanamadığı gibi, …’nun işçilik alacaklarının ödenmemesi nedeniyle davacı ile olan iş sözleşmesini feshetmesi nedeniyle sözleşmesindeki rekabet yasağı hükmü TBK 447/2. maddesi uyarınca sona erdiğinden davacının davalı … Ltd Şti’nden tazminat talep edemeyeceği sonucuna ulaşılmakla, BU DAVALI ALEYHİNDEKİ DAVANIN DA REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili tarafından, “…Dosyaya sunulu hizmet sözleşmesinin 6.(b) maddesi uyarınca davalı …’nun iş akdinin hangi nedenle ve kim tarafından sona erdirilmiş olduğuna bakılmaksızın davalının müvekkiliyle rekabet etmeme, müvekkili şirketin anlaşmalı işyerlerine gerek kendi gerek 3. kişilerin nam ve hesabına hizmet vermeme yükümlülüğü altına girdiğini, buna rağmen davalının rekabet yasağına esas 12 aylık süre geçmeden müvekkili şirketin hizmet verdiği anlaşmalı kurumlardan olan diğer davalı … Şirketi bünyesinde çalışmaya, davalı şirkete hizmet vermeye başladığını, ayrıca davalı yanın iş akdini haklı nedenle feshetmiş de olmayıp, aksine haksız şekilde tek taraflı olarak feshettiğini, davalı … tarafından işçilik alacaklarının tahsili adına icra takibine girişildiğini, bunun üzerine müvekkilince davalının talep etmiş olduğu alacak kalemlerinin haciz ve icra tehdidi altında ödendiğini, davalı …’nun iş akdini haklı nedenle feshetmiş olduğuna dair ve davalının müvekkilinden alacaklı olduğu tespitlerini içerir hiçbir mahkeme kararı olmadığı gibi, tacir olan müvekkilinin icra tehdidi altında icra takibine konu borcu ödemiş olmasının, iş akdinin haklı nedenle feshedildiği sonucunu da doğurmayacağının izahtan vareste olduğunu, rapora yönelik itirazlarının gözetilmediği, eksik tetkik ile yetinilerek hüküm tesis edildiğini, yüksek mahkeme içtihatlarında da, eğer devam eden işçilik alacağı konulu bir dava varsa dahi bu davanın kesinleşmesinin beklenmesi, sonucuna göre rekabet yasağı hükümlerinin incelenmesi gerektiği vurgulanmış iken; mahkemece, ortada herhangi bir mahkeme kararı dahi olmamasına karşılık üstelik, iş akdinin haklı nedenle feshedilip feshedilmediği ve davalının alacaklı olup olmadığı hususunda inceleme yapma ve karar verme görevi iş mahkemelerinin görev alanına girmekte iken, bu hususta karar vermiş olmasının usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, iş akdinin haklı nedenle sona erdirildiği iddiasının davalı yanca hiçbir surette ispat edilemediğini, diğer davalı… Şti. firması yönündense davalı şirketin iş sağlığı ve güvenliği konulu hizmet sözleşmesini tek taraflı olarak sona erdirme nedeninin; davalı …’nun davalı şirkette iş yeri doktoru olarak çalışmaya başlaması olduğunu, davalı …’nun iş akdini sonlandırma tarihi ile müvekkili ve davalı şirket arasındaki hizmet sözleşmesinin fesih tarihleri arasındaki bağlantı ve davalı şirketin hizmet sözleşmesini hiçbir neden göstermeksizin tek taraflı feshetmiş olduğu gerçeği düşünüldüğünde, aksinin kabulü ile davalı şirketin sorumlu olmadığından ve iyiniyetinden bahsedilmesinin hayatın olağan akışına ters düştüğünü, davalı şirketin davalının rekabet etmeme yükümlülüğü altında olduğunu bildiği halde kötüniyetli olarak davalıyı işe aldığını, davalı …’nun kendi bünyelerinde işyeri hekimi olarak çalışmaya başlaması nedeniyle davalı şirketin, müvekkili şirket ile karşılıklı akdedilmiş olan işyeri hekimliği hizmet sözleşmesini tek taraflı olarak feshettiğini, kabul etmemekle beraber; mahkemenin bu husustaki değerlendirmesinin aksine, davalı şirketin basiretli tacir gibi hareket etme ve rekabet yasağına dair gereken araştırmayı yapma yükümlülüğü olması nedeni ile de sonuçlarına katlanma yükümlülüğü altında olduğunu….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, rekabet yasağına aykırılık nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
6098 sayılı TBK’nın 444. maddesi uyarınca, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.
Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Yani, rekabet yasağı kaydı karşısında, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması aranmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde; davalı …’nun, davacı ile imzaladığı rekabet yasağı hükmünde yapılan sınırlamalara göre bu hükmün geçerli olduğu, davalının davacıyla olan iş akdini feshettikten sonra (rekabet hükmündeki 12 aylık süre içinde) daha önceden davacı şirket bünyesinde iken işyeri hekimliği hizmeti verdiği davalı şirkette işyeri hekimi olarak göreve başlamasının (ve bunun sonucu olarak davalı şirketin de davacı ile olan sözleşmesini feshetmiş olmasının), başka bir şirket adı altında da olsa aralarındaki rekabet yasağı maddesindeki “…gerek kendisi gerek 3.kişilerin nam ve hesabına..” şeklindeki açık hüküm uyarınca rekabet yasağına aykırılık teşkil edeceği anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte, mahkemece öncelikle davalı …’nun iş akdini feshinin tartışılması gerekmektedir. Taraflar arasındaki rekabet yasağına dair hükümde “fesih hangi nedenle olursa olsun” denilmiştir. Davalı işçi tarafından gönderilen ihbarnamede, “ödenmesi gereken hizmet bedellerinin düzensiz ve zamansız ödendiği, ocak 2016 itibariyle çalışma süreleri değiştiği halde yeni çalışma sürelerinin belirlenmediği” gerekçeleriyle sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiği bildirilmiştir. Bu ihbarnamenin tarihi 07.01.2016 olup, davacı ile anılan davalı arasındaki yenilenen iş akdinin tarihinin ise 01.01.2016 olduğu da görülmektedir. İş akdinin içeriğinde çalışma saatlerinin düzenlenmiş olduğu, ayrıca davalı işyeri hekiminin geçmiş yıllardan kaynaklı 12.000-TL tutarında kullanılmayan yıllık izin ücreti olduğunun yazılı olduğu görülmektedir. Davalı tarafça davacıya karşı yapılan icra takibinde 8.000-TL ödendiğine ve davacının ibra edildiğine dair dosyaya sunulan evrakın, davalının birikmiş yıllık izin ücreti alacağı da dikkate alınarak değerlendirilmediği, ayrıca taraflar arasında herhangi bir iş mahkemesinde görülen dava dosyası bulunup bulunmadığı ve ilaveten davalı … tarafından davacıya (fesih ihbarı öncesinde) ücretler ve çalışma saatleri konusunda gönderilmiş herhangi bir ihtarname olup olmadığı hususlarının irdelenmemiş olduğu görülmekle, mahkemece iş akdinin davalı tarafça haklı olarak feshedilip edilmediğine dair eksik inceleme ve değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi yerinde görülmemiştir. Mahkemece yapılması gereken iş; belirtilen hususların araştırılarak feshin haklı olup olmadığına karar verilerek sonuca gidilmesi, tazminat sorumluluğunun kabulü halinde de davacı tarafın tazminat tutarına ilişkin itirazları gözetilerek tazminat miktarının hesaplanmasından ibarettir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜNE; İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/792 Esas – 2019/916 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan 44,40-TL istinaf karar harcının istek halinde davacı tarafa iadesine,
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 23/11/2022