Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/172 E. 2021/273 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/172
KARAR NO : 2021/273

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2017
NUMARASI : 2017/8 Esas- 2017/169 Karar
DAVA : Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara
Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
KARAR TARİHİ : 01/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/04/2021

İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/8 Esas- 2017/169 Karar sayılı kararının dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesi süresi içinde usulünce verilmiş olmakla; raportör hakim tarafından hazırlanan rapor, dosyadaki dilekçe, lahiyalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler incelendi.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı ….. Ltd. şirketi ile anlaşma yaptığını, geliştirdiği tasarımı Bostanlı’da kurulacak kafe için üretip teslim ettiğini, kafe iç mekan tasarımının ilgiliye başka yerde ve başka kişilerce kullanılmamak kaydıyla verildiği halde, davalı …’ın tasarımı izinsiz olarak franchise verdiği firmalara kullandırdığını, … … Ltd. şirketi unvanlı diğer davalının Gaziemir’deki kafesindeki haksız eylemi tespit ettiklerini belirterek, gerek eserden mali haklarının ihlal edildiğini, gerekse tasarım tescil başvurusu yapan davalı …’ın aynı zamanda tasarım gaspı yaptığını ileri sürmüştür.
Öncelikle davalılardan … Şirketinden proje tasarımını franchise vererek çoğaltıp yaydığı için FSEK 68. maddeye göre belirsiz alacak olarak şimdilik 10.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden ticari faiziyle tahsilini,
Diğer davalı ….. Ltd. şirketinin tasarımı izinsiz kullanmasının FSEK 77 ve SMK 159’a göre ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesini,
Tecavüzün SMK 149 ve FSEK 66. maddeye göre ref edilmesini,
FSEK 68. maddeye göre belirsiz alacak olarak şimdilik 10.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden ticari faiziyle tahsilini,
Her iki davalının eylemleri nedeniyle tasarım gaspının belirlenmesini, SMK 71. madde gereğince müvekkilinin davaya konu tasarımlar yönünden tasarım sahibi olarak tespit edilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle usulü eksiklikler bulunduğunu, belirsiz alacak davası şartları olmadığını, talep sonucunun açık olmadığını, dava dilekçesinde sözleşme kapsamında tasarım uygulama ve hizmet bedelinin 10.000 TL olduğu taraflarca belirtildiğinden bir belirsiz alacak davası şartları bulunmadığını ileri sürmüştür.
Müvekkili …’ın tasarım tescil başvurusu yaptığını ve davacının da itirazda bulunduğunu, bu konunun bekletici sorun sayılmasını talep etmiştir.
Öte yandan, esasen de Bostanlı için hazırlanan tasarımın davacı tarafından bitirilmiş olmadığını, konseptin meydana getirilmesine davacı ile başlandığı halde … firmasınca tamamlandığını, davacının bittikten sonra diğer şubelere de uygulama talep ettiğini, ancak anlaşmaya sadık kalmadığını, kendilerinden bağımsız olarak bazı illerde ürün ve fiyat belirlediklerini ileri sürmüştür.
Söz konusu tasarımın özgün olmadığını, şartları taşımadığını, eser sayılamayacağını,
Davacı … firmasının gönderdiği tasarımın farklı olduğunu, ekte gösterdiklerini, işi yetiştiremedikleri için Bostanlı mekanına uygulanamadığını, yukarıda belirttikleri firma ile görüşüp tamamlatıldığını, yine bu tasarımın SMK. kapsamında koruma şartlarının bulunmadığını savunmuştur.
02/02/2015 tarihli hizmet sözleşmesinin kabul şartının gerçekleşmediğini, müvekkilinin tasarıma ekleme ve değişiklikler yaptığını, … firmasınca hazırlandığını ileri sürmüştür. Davacının 2016/95 D.iş tespiti yaparak müvekkilinden fahiş taleplerde bulunduğunu ileri sürmüştür.
Öte yandan, söz konusu tasarımın davacıya ait bir tescili bulunmadığını, tersine başvuruyu müvekkilinin yaptığını, son şekli verilen mimari tasarımın konu edildiğini belirterek açılan davanın reddini, öncelikle Türk Patent ve Marka Kurumundaki tescilin bekletici sorun yapılmasını istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesi gerekçeli kararı “…. Dava, proje telif hakkının ihlali nedeniyle tecavüzün ref’i ve tazminat davasıdır.
Davacı taraf mimari ve tasarım hizmetleri verdiğini belirterek, davalılardan … A.Ş’nin kendileri tarafından hazırlanan konsept tasarım çizimlerini Bostanlı şubesine uygulama yapıldıktan sonra, izinsiz olarak çeşitli yerlerde çoğaltma yaparak kullandıklarını, Gaziemir’de tespit yapıldığını, diğer davalı … Ltd.’nin burada tasarımı kullandıklarını belirlediklerini, dosyaya sundukları çizim ve kataloglarının aynısı olduğunu, haklarının SMK’nın tasarımdan ilişkin hükümleri ve 5846 sayılı FSEK hükümlerine dayandığını, sundukları plan, proje ve rölevenin mimarlık eseri olduğunu, SMK’nın 55. maddesine göre tescilsiz tasarım olduğunu ileri sürmüştür.
Bununla birlikte, işin teknik niteliği gözetilerek iç mimar, mimar Öğr. Üyesi ve patent vekili bilirkişiden kurul oluşturmak gerekmiştir. Bilirkişi kurulundan öncelikle anılan projelerin eser niteliği taşıyıp taşımadığı, haksız eser çoğaltması ve uygulaması yapılıp yapılmadığı, SMK anlamında tasarım niteliği taşıyıp taşımadığı konularında rapor alınmıştır.
Dava, SMK’nın yürürlüğünden sonra açılmış bulunmaktadır. Tescilsiz tasarımlarda artık SMK kapsamında tasarım korumasına dahil edilmiştir (SMK’nın 55/4 vd.). Buna göre, yenilik ve ayırt edicilik ilk kamuya sunum bakımından aranan koruma şartlarıdır. Davacı projelerin mali hak sahibi olarak bu şartları karşıladığı takdirde korumadan yararlanabilecektir. Öte yandan, bu projelerin sahibinin hususiyetini taşımaları, orijinal ve sahibine özgü eser olmaları halinde FSEK kapsamında iç mimarı proje veya proje olarak değerlendirilmeleri mümkün olacaktır. Bununla birlikte teknik kurul, davacının dayandığı, haksız çoğaltma ileri sürdüğü projelerin FSEK kapsamında hususiyet içeren ve eser olabilecek nitelikte olmadığını, kurallı mimari plan çizimleri olmadığını, ölçü alınırken röleve çizimlerinde ve sair çizimlerde tente ölçüsü hariç ölçü bulunmadığını, mobilya ve teftiş içi yerleşim planının boş bulunduğunu, bir kaç çizimden ibaret görünüşlerin mekana uyup uymadığının anlaşılamadığını, dolayısıyla eser kabul edilemeyeceğini belirtmişlerdir. Öte yandan, ifade edilen yetersizlikler plan ve projenin tasarım olarak da somutlaşmadığını göstermektedir. Bilinen Osmanlı tarzı mobilya unsurlarının varlığı yenilik sağlamayacağını belirtmişlerdir. 16. yy.’dan beri Avrupa’da görülen koltuk ve mobilya modellerinin neredeyse bire bir benzerlerinin kullandığını; duvar bezemelerinin de bilinen Osmanlı, Selçuklu, Endülüs motiflerinin benzerleri olduğunu ve özgünlükten söz edilemeyeceğini bildirmişlerdir. Bu durumda SMK kapsamında yenilik ve ayırt edicilik bulunmadığını tespit etmişlerdir. Gerçekten de davacının ibraz ettiği projelerde oda onayı ve ölçekler yer almamaktadır. Bu bakımdan, FSEK ve SMK kapsamında şartlara uymayan çizimler nedeniyle, fikri ve sınai hakka tecavüzden söz edilemeyecektir.
Her ne kadar, davacının son vekili karar celsesinden önce tekrar proje sunarak aslında asil ile önceki vekil arasında bir iletişimsizlik bulunduğunu, projenin tamamlanmaksızın çizim halinde dosyaya sunulduğunu belirterek, tekrar bu belge üzerinden inceleme talep ettiyse de, yargılamada delil toplama aşaması bittiğinden, deliller üzerinden teknik inceleme de yapılmış bulunduğundan, talep yerinde görülmemiştir. Öte yandan, davalı vekili de yeni kanıt sunumuna muvafakat etmemiştir. Kaldı ki, sunulan projenin dahi meslek odası onayı taşımadığı görülmüştür. Bu kez “…” başlıklı bir proje sunulduğu, proje evresi olarak kesin ve kapsamı olarak plan hücrelerinin işaretlendiği, ancak, yine oda onayı taşımadığı, sadece davacının antetini taşıdığı 1/50 ölçeğinin eklendiği görülmüştür. Bu haliyle de önceki değerlendirmelerin kapsamında olduğu görülmüştür.
Bu bakımdan, davalılardan … … AŞ’ye karşı tasarım ihlali, gaspı, tecavüzün ref’i ve maddi tazminat davasının reddi gerekmektedir. Yine, diğer davalıya karşı açılmış bulunan tasarımın izinsiz kullanımının önlenmesi, tecavüzün ref edilmesi ve maddi tazminat davasının reddi gerekmektedir…”şeklindedir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, sunulan projenin oda onayı taşımamasının projenin geçerlilik şartına etki etmeyeceğini, sunulan projenin mahkemece hatalı şekilde yeni delil kabul edildiğini ve davalının da yeni delile muvafakat etmemesi nedeniyle sunulan bu son proje ile ilgili ek rapor alınması taleplerinin haksız şekilde reddedildiğini, sundukları projenin yeni delil olmadığını, aksine dosyaya sunulan projenin DWG formatında açılan daha ayrıntılı çizimleri içeren hali olduğunu, asil tarafından dosyadaki daha önce yer alan vekile mahkemenin reddettiği projenin eksiksiz gönderildiğini, fakat önceki vekil tarafından söz konusu daha sonra sunulan çizimlerin yanlışlıkla sunulamadığını, yani sonuç olarak ortaya ileri sürülen yeni bir delilin bulunmadığını, mahkemenin bu yeni sunulmuş olan projeyi bilirkişi incelemesine göndermesi halinde haklılıklarının ispat edileceğini, bunun yanı sıra bilirkişi raporunun da değerlendirilmelerinin hatalı olduğunu, davacıya ait proje ve çizimlerin FSEK anlamında eser olduğu hususunun tartışmasız olduğunu, yine tasarım yönünden ürünlerinin yeni ve ayırt edici olmasına rağmen bilirkişi heyetinin yanlış değerlendirme yaparak hukuka aykırı bir sonuca ulaştığını ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, davacıya ait tasarım/projenin izinsiz kullanımı ve yayılması sebebiyle FSEK ve SMK kapsamında tecavüzün ref’i ve maddi tazminatın tahsili davasıdır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, davacının bilirkişi raporunun alınmasından sonra sunmuş olduğu deliller için davalının muvafakat vermemesi ve delil toplama aşamasının da sona ermiş olduğu nazara alındığında sunulan bu yeni delillere dayalı olarak ek bilirkişi raporu alınmasının reddine dair mahkemenin verdiği kararın yerinde olduğu, kaldı ki davacının sunmuş olduğu yeni delillerin bilirkişi raporundaki değerlendirmelerin kapsamında olduğunun mahkeme gerekçesinde yer aldığı da nazara alındığında davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/8 Esas- 2017/169 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
3-a) İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 59,30 TL harçtan başlangıçta alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 23,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
b) Davacı tarafın yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 98,10 TL’nin hazineye gelir yazılmasına,
4-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan istinaf gider avansının istek halinde HMK’nun 333. Maddesi gereğince yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/04/2021