Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1712 E. 2022/1624 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1712
KARAR NO : 2022/1624

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/05/2017 (Dava) – 04/10/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/582 Esas- 2019/1002 Karar
DAVA : Trafik Kazasından ve Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 27/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/10/2019 tarihli 2017/582 Esas ve 2019/1002 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27.08.2016 tarihinde …’e ait ve sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, müvekkili …’na ait ve onun sevk ve idaresindeki … yabancı plakalı araca çarpması sonucunda maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, resmi görevlilerce tanzim edilen kaza tespit tutanağı ile sabit olduğu üzere davalı sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda asli ve tam kusurlu bulunduğunu, davalı tarafın kaza tarihinde geçerli olan zorunlu trafik sigorta poliçesinin davalı … tarafından tanzim edildiğini, bu nedenle kaza neticesinde oluşan maddi zararlardan davalı … şirketinin de sorumlu olduğunu, müvekkili aracının kaza tarihi itibariyle hasarsız haldeki rayiç değerinin tespiti Almanya’da bulunan bilirkişi bürosu tarafından KDV dahil 6.500,00 Euro olarak hesaplandığını, ayrıca müvekkilini aracının kaza yerinden kaldırmak için 27.08.2016 tarihli fatura karşılığı 250,00 TL ve aracının gümrüğe çekilmesini sağlamak için 31.08.2016 tarihli fatura karşılığı 354,00 TL olmak üzere toplam KDV dahil 604,00 TL çekici ücreti ödediğini, hasar ihbarının 10.04.2017 tarihinde davalı … şirketine yapıldığını, KTK’nun 99.maddesi gereğince davalı … şirketinin ödemekle yükümlü olduğu hasar miktarı bakımından ihbarı izleyen sekizinci iş günü sonu olan 21.04.2017 tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmolunması gerektiğini bildirerek, 6.500,00 Euro maddi tazminatın davalı …’den 27.082016, davalı … bakımından temerrüt tarihi olan 21.04.2017 tarihinden itibaren yabancı para bakımından 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektik Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak müştereken ve müteselsilen tahsiline, 27.08.2016 tarihli fatura karşılığı ödenen 250,00 TL ve 31.08.2016 tarihli fatura karşılığı ödenen 354,00 TL olmak üzere toplam 604,00 TL çekici ücretinin davalı …’den tahsiline, müvekkilinin bilirkişi ücreti olarak ödediği 100,00 Euro’nun fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektik Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak yargılama giderlerine dahil edilerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle; KTK’nun 97.maddesi gereği davacı tarafça usulüne uygun şekilde kusur, hasar ve gerçek zarar miktarını tam olarak saptamaya yarar delil ve belgelerle yapılmış bir hasar başvurusunun bulunmadığını, davacı tarafın usulen dava şartını yerine getirmiş gibi gözükmek için kötüniyetli bir başvuruda bulunduğunu, poliçeden dolayı müvekkili sigorta şirketinin aracın kullanılmasından doğan ve genel hükümler dahilinde araç sahibine düşen hukuki sorumluluğu sigortalısının kusuru oranında olmak üzere poliçede yazılı azami miktara kadar ve gerçek zarar miktarı ile sınırlı olmak kaydıyla güvence altına alındığını, davacı tarafın talep etmiş olduğu hasar miktarının tümüyle fahiş ve gerçek zararı yansıtmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’e usulüne uygun tebligat yapılmış olmasına rağmen cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; “…her ne kadar davalı vekili tarafından talep edilen tazminat tutarının sigorta poliçesindeki teminat limitinin 29.000,00 TL olması nedeniyle sigorta teminatı limitini aştığı savunulmuş ise de, dosyada mevcut poliçenin incelenmesinden araç başına maddi zarara ilişkin teminat limitinin 29.000,00 TL olduğu, iş bu poliçenin kaza tarihini de kapsar şekilde 16.12.2015-16.12.2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere düzenlendiği, davanın açılmış olduğu tarih olan 17.05.2017 tarihi itibariyle davacı tarafın talep etmiş olduğu tazminat tutarı olan 6.500,00 Euro’nun TL karşılığının (6.500,00 Euro x 3.9588 TL =) 25.732,20 TL olması nedeniyle dava tarihi itibarıyla geçerli olan poliçe limiti olan 29.000,00 TL’nin altında olduğu, bu nedenle davalı … şirketinin dava tarihi itibarıyla sigorta poliçe limitinin altında kalan 6.500,00 Euro’nun tamamından sorumlu olduğu…” gerekçesiyle “…davanın kabulüne…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davalı …vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı …vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararın müvekkili sigorta şirketi yönünden çok açık bariz maddi hatalar içerdiği gibi, hükme esas alınan raporla yine tümüyle hatalı şekilde yabancı plakalı gümrüğe terk edilen araçlarla ilgili Yargıtay’ın emsal uygulaması ve kararları ile de bire bir çelişildiği, ortada hükme esas alınacak nitelikte yapılmış bir hesaplama olmadığı halde, hatalı rapora istinaden doğrudan karar tesis edilme yoluna gidildiğini, kararın mutlak surette kaldırılmasını gerektiren hususun, kararda müvekkil sigorta şirketinin sorumluluğunun riziko tarihi itibariyle belirlenen poliçe teminat üst limiti ile sınırlı olduğunun belirtilmemesi, müvekkil sigorta şirketinin kaza tarihi itibariyle araç başına maddi hasarlarda belirtilen poliçe teminat üst limiti olan 31.000 TL.’yi fazlasıyla aşar şekilde 6.5000 Euro hasar bedelinin tamamından diğer davalıyla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuş olması olduğunu, kaza tarihi 27.08.2016 tarihi olup, kaza tarihi itibariyle müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun araç başına maddi hasarlarda maksimum teminat üst limiti olarak 31.000 TL ile sınırlı olduğunu ancak mahkemece bu yönde hiçbir ayrım ve açıklama yapmaya gerek görülmeden, yani müvekkili sigorta şirketinin hükmedilen tazminat miktarı 6.500 Euro’nun en fazla kaza tarihi itibariyle geçerli poliçe teminat üst limiti olan 31.000 TL.’lik kısmından sorumlu olduğu belirtilmeden, bu husus ayrıca ve açıkça gösterilmeden, poliçe teminat limitleri aşılarak müvekkili sigorta şirketinin doğrudan 6.500 Euro’nun tamamından sorumlu tutulmasının kabul edilemez bir durum olduğunu, müvekkili sigorta şirketi kaza tarihi itibariyle geçerli poliçe teminat limitleriyle sınırlı olmak kaydıyla, sigortalısının kusuru oranında ve tespit edilen gerçek zarar miktarı kadar zarar gören 3. şahsa karşı sorumlu ve tazminle yükümlü olduğunu, kaza tarihi itibariyle geçerli poliçe teminat limitlerini gösterir poliçe örneği ile Hazine Müsteşarlığı’nca yayınlanmış trafik sigortasında yıllara göre sorumluluk teminat limitlerini gösterir çizelgeyi istinaf gerekçelerindeki haklılıklarını somut bir şekilde ortaya koymak adına ekte ayrıca ibraz ettiklerini, olması gereken çokça beyanlarımızda da geçtiği üzere, kaza tarihi itibariyle Türkiye’de geçerli parça ve işçilik fiyatları üzerinden bir liste yapılarak her bir parça ve işçilik kalemi ve bunun bedeli tek tek gösterilmek suretiyle kaza tarihindeki aracın onarım maliyetinin çıkarılması ve yine aracın kaza tarihi itibariyle yurt dışındaki 2. el piyasa değerinin yine piyasa araştırması sonuçlarıyla, alınan fiyat teklifleriyle, üzerlerine pazarlık payları eklendiği de hesaba katılarak internet araç alım satım sitelerindeki ilan fiyatları dikkate alınarak ciddi pazar araştırmasıyla belirlenmesi ve buna göre hangi yöntem ekonomik ve makulse onun tespit ve tercih edilmesi gerektiğini, ancak hükme esas alınan raporun bu noktada somutluktan ve objektiflikten uzak olduğunu, raporda aracın ne Türkiye’deki onarım bedeline, ne de Almanya’daki ikinci el piyasa değerine dair yapılmış bir hesap ve araştırma yer almadığını, çıkan fahiş, abartılı ve gerçek zararı yansıtmaktan uzak rakamları kesinlikle kabul etmediklerini, karara dayanak aynı bilirkişi tarafından verilen 15.03.2019 tarihli raporda önce hatalı şekilde ve konuyla, hesaplama yöntemi ile alakasız olarak Türkiye’deki 2. el piyasa değeri 30.000 TL denilmiş iken, bu defa raporda hata yapıldığı anlaşılınca, bu yönde ara kararı kurulunca sadece sonuç değişmesin diye sadece afaki ve soyut bir şekilde aracın Türkiye’deki onarım maliyeti de 30.000 TL.’dir denilmekle yetinildiğini, bu durumun inandırıcılıktan uzak olduğunu, bu rakamın nasıl bulunduğunu anlamadıklarını, dosyada mevcut tüm beyan ve savunmalarında ayrıntılarıyla açıklamaya çalıştıkları gibi dava konusu olayda davacıya ait gümrüğe terk edildiği belirtilen araçta oluşan hasar nedeniyle ödenmesi gereken gerçek zarar bedelinin tespiti için hem ciddi bir piyasa araştırması ile aracın muadillerine uygun kayıtlı olduğu ülkedeki 2. el piyasa değerinin belirlenmesi, hem de aracın Türkiye’deki yani Türkiye piyasası ve Türkiye şartları ve Türkiye’nin onarım, parça, işçilik maliyetleri dikkate alınarak Türkiye’deki onarım giderinin belirlenmesi, bunlar arasında kıyaslama yapılarak, hangisi ekonomik ve makulse, yani tespit edilecek aracın Yurt dışındaki 2. el piyasa değeri ile Türkiye’deki onarım maliyetinden makul ve ekonomik olan yöntemin tercih edilmesi, esas alınması, ödenmesi lazım gelen gerçek zararın hesaplanması gerektiğini, davaya konu aracın o da sadece davacı tarafça tek taraflı şekilde yurt dışından aldırılan rapora bire bir itibar edilmek ve rapordaki rakamlar bire bir tekrar edilmek suretiyle sadece aracın yurt dışındaki pert total değeri 6.500 Euro olarak yazılıp, Türkiye’deki pert total değeri de sadece takdire dayalı olarak 30.000 TL olarak belirtilip, aracın yurt dışındaki pert total değeri daha makuldür denilmekle yetinilen, tüm bu haklı, somut, esaslı hiçbiri karşılığını bulmayan itirazları ile emsal Yargıtay kararları ve gösterilen izlenmesi gereken yol kapsamında, kararlarda da belirtildiği üzere, hüküm tesis etmeye elverişli, itirazlarının karşılanacağı, gerçek zarar miktarının belirtilen ilkeler de dikkate alınarak yapılacak detaylı, kapsamlı bir inceleme ile tespit edileceği mahiyette, İtü Otomotiv Bölümü’den ya da Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik-Fen Heyetinden ya da yeni oluşturulacak bir bilirkişi heyetinden veya en azından bir başka bilirkişiden yeniden bir rapor aldırılması gerekliliğinin muhakkak olduğunu beyanla, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle davacıya ait yabancı plakalı araçta oluştuğu iddia olunan hasar bedeline ilişkin tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalılardan sigorta şirketi vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacıya ait araç yabancı plakalı olup, kaza sonucu hasar görmüştür. Davacı tarafından hasarlı araç yurt dışına çıkarılamadığından Gümrük Müdürlüğü’nün yazısına göre gümrüğe kati olarak terk edilmiştir. Kazadan sonra Almanyada bir Mühendislik Bürosundan aldırılan 20/03/2017 tarihli eksper raporunda davacıya ait aracın Almanya’daki piyasa değerinin 6500 Euro takdir edilmiş,, dosyada bilirkişi …’den alınan ek raporda ise; ülkemiz piyasa şartlarına göre hasarlanan araçla ilgili işçilikler ve yedek parçalar toplamının 40.000 TL olduğu, aracın tamirinin ekonomik olmadığı, aracın sovtaj değerinin 10.000 TL olduğu, ancak aracın gümrüğe terk edilmesi ve millileşmesi sonucu araçta sovtaj değerinin oluşmayacağı, kaza tarihi itibarıyla Almanya’daki rayiç değerinin 6.500,00 Euro belirlendiği görülmüştür.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre; yabancı plakalı araç, kazadan sonra tamir ettirmeden hasarlı olarak gümrük dairesine terk edildiğine göre, davacı zararı, aracın Almanya’daki olay günündeki rayiç değerine göre belirlenmelidir. (Yargıtay (kapatılan)17. Hukuk Dairesinin 2015/16439 Esas, 2018/8565 Karar sayılı ilamı aynı doğrultudadır.)
Otomotiv bilirkişisi …’den alınan ek raporun, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli, dosya kapsamı ile uyumlu olup, Almanya’daki piyasa şartlarına göre aracın rayiç değerinin belirlendiği ve aracın gümrüğe terki nedeniyle sovtaj (hurda) değerinin mahsup edilmediği anlaşıldığından, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazları yerinde görülmemiş, esastan reddi gerekmiştir.
Ancak davacı dava dilekçesinde, davalının sigorta poliçe limiti içerisinde maddi zarardan sorumlu olduğunu açıkça bildirmesine ve davalının sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olmasına karşın, mahkemece bu hususa riayet edilmeksizin ve taleple bağlılık ilkesi aşılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Bu durumda, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca, davalılarından sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden esas hakkında karar verilmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı …A.Ş. vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle ESASTAN KABULÜNE; İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/10/2019 tarihli 2017/582 Esas ve 2019/1002 Karar sayılı kararının HMK’nın 353-1-b-2 maddesi gereğince, KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
a-)Davanın KABULÜNE,
6.500,00 EURO tazminatın (davalının kaza tarihindeki poliçe limiti olan 31.000 TL ile sınırlı olmak üzere) davalı … yönünden 21/04/2017 temerrüt tarihinden, davalı … yönünden ise 27/08/2016 tarihinden itibaren yabancı paralar için 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre işletilecek değişken faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası olarak müştereken müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
b-)Kabul edilen bedel üzerinden hesaplanan 1.757,76 TL harçtan, peşin alınan 446,24 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.311,52 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE GELİR OLARAK KAYDINA,
c-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden vekilin harcadığı emek ve mesaiye karşılık yürürlükte bulunan AAÜT ne göre 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
ç-)Davalı …A.Ş. kendisini vekille temsil ettirdiğinden vekilin harcadığı emek ve mesaiye karşılık yürürlükte bulunan AAÜT ne göre 397,95-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …ye verilmesine,
d-)Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvuru harcı, 450,00 TL bilirkişi ücreti, 84,00 TL tebligat ve yazışma gideri ile 493,19 TL dosya masrafı olmak üzere toplam 1.058,59 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 1.042,46-TLsinin davalılardan müştereken müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
e-)Davacı tarafça talep edilen 100 EURO yurt dışında yaptırılan bilirkişi ücreti masrafının fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak belirlenen yargılama giderinin ( yurtdışı bilirkişi masrafının poliçe limiti ile sınırlı olacağı gözetilerek) davalılardan müştereken müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-İstinaf İncelemesi Yönünden Harç ve Yargılama Masrafları;
a-)Davalı … tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince anılan davalıya iadesine,
b-)Davalı … tarafından yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL nin hazineye gelir olarak kaydına,
c)Davalı … tarafından yargılama sırasında yapılan 121, 30 TL istinaf başvuru harcı ile 19,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 140,30 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … şirketine verilmesine,
c-)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
d-)Davalı tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının mahkemesince istinaf eden davalıya iadesine,
e-)Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 27/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.