Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1711 E. 2022/1788 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1711
KARAR NO : 2022/1788

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2016 (Dava) – 14/11/2017 (Karar)
NUMARASI : 2016/173 Esas- 2017/1002 Karar
DAVA : Trafik Kazasında Uğranılan Bedensel Zarardan Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 24/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/11/2017 tarihli 2016/173 Esas ve 2017/1002 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’un sürücüsü, diğer davalı …’ın maliki olduğu … plakalı aracın aynı yönde seyir halinde olan davacıya ait … plaka sayılı araca arka taraftan çarparak davacının aracının savrularak karşı şeride geçmesine ve dava dışı… plaka sayılı araca çarpmasına neden olduğunu, kaza sonrasında aracında sıkışan davacının ağır yaralı bir şekilde Bozyaka Hastanesi’ne kaldırıldığını, kaburgalarında ve bacak kemiklerinde kırıklar oluştuğunu, ameliyat geçirdiğini, bir dönem yatağa bağlı yaşamak zorunda kaldığını, halen tedavisinin devam ettiğini, uzun süre yürüyemeyecek ve çalışamayacak olmasının maddi anlamda güçlük yaratacağını, davacının aracının ise kullanılamaz hale geldiğini, kaza tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere davalı sürücünün kazada tam kusurlu olduğunu bildirerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00-TL maddi, 60.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili şirket tarafından zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, talep edilen tazminatlar yönünden zamanaşımı süresinin dolduğunu, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, manevi tazminat talebinin yerinde olmadığını, herhangi bir sorumluluklarının bulunmadığını bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılara dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen cevap dilekçesi sunmadıkları görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; “…tarafların arabulucu sonucunda anlaştıkları, anlaşma belgesinin 4. maddesinde açacakları tüm davalardan peşinen feragat ettiklerini kararlaştırdıkları, uzlaşmanın Arabulucuk Kanununa uygun olarak yapıldığı, benzer düzenlemenin yukarıda anılan Ceza Muhakemeleri Kanununda da bulunduğu, dolayısıyla davacının yeniden dava açmasının iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığı gibi anılan yasal düzenlemelere de aykırı olduğu, bu haliyle davanın dinlenmesinin mümkün olmadığı…” gerekçesiyle “…maddi ve manevi tazminat davalarının reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; taraflar arasında her ne kadar uzlaşma olduğu yönünde belgeler olsa da müvekkiline tazminat bedeli ödenmediğini, uzlaşma şartlarının yerine getirilmediğini, duruşmalar esnasında müvekkiline 12.600 TL tazminat bedeli ödendiği söylense de söylenenlerin gerçeğe aykırı olduğunu, uzlaşmanın geçersiz olduğunu, hatta bu konuda …’un İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapmış olduğu şikayeti bulunduğunu, …’un beyanına göre …’na uzlaşma bedeli olan 12.000,00 TL’yi müvekkiline vermesi için teslim ettiğini ancak …’nun bu bedeli müvekkiline ödemediğinin belirtildiğini, ancak delil yetersizliği sebebiyle İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı 2016/85821 Sor.Nolu dosyası üzerinden takipsizlik kararı verildiğini, uzlaşma bedelini ödemekle yükümlü olan ve dava esnasında parayı verdiğini söyleyen … dahi savcılığa bu konuda şikayette bulunmuşken uzlaşmanın gerçekleştiğinin kabul edilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için müvekkilinin uzlaşma bedelini aldığını düşünecek olsak bile davanın reddine karar verilmesinin yine de hukuka aykırı olacağını çünkü müvekkiline ödeneceği beyan edilen bedel ile hakkı olan tazminat bedeli arasında fahiş fark bulunduğunu, müvekkiline ait maluliyet raporuna göre %27,2 maluliyeti olduğunun açıkça ortada olduğunu, müvekkilinin hak kazandığı tazminat bedelinin uzlaşma bedeli olan 12.000,00 TL’den oldukça fazla olduğunu, aradaki fahiş farkın aktüeryal kesaplama neticesinde otaya çıkacağını, dosyanın aktüer bilirkişiye gönderilerek aradaki farkın hesaplanması gerekirken davanın reddine karar verilmesinin hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, müvekkilinin kaza sebebiyle hala çalışamadığını ve sürekli sakatlığı bulunduğunu, dosyanın esas yönünden incelenmesinin yapılmak üzere yeniden yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, bahse konu kazadan sonra müvekkilinin hayatının çekilmez bir hal aldığını, en basit işleri bile çoğu zaman yerine getiremediğini, kaza sonrası zorlu tedavi süreci yaşadığını, acı ve ızdırap çektiğini, bunun yanında kalıcı sakatlığı sebebi ile tam anlamıyla eski haline dönememiş olmanın verdiği üzüntüyü de yaşadığını, müvekkilinin talep ettiği tazminat bedellerinin ödenmesine hükmedilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, kararın kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle uğranılan bedensel zarardan kaynaklanan maddi ve manevi tazminatın, kazaya sebep olduğu ileri sürülen aracın, zorunlu trafik sigortacısı, işleteni ve sürücüsü olan davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; uzlaşma nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olup; hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
5271 sayılı Ceza muhakemeleri kanunun 253. maddesinde kanunda belirtilen suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulacağı belirtilmiş, aynı yasanın 252/19. maddesinde de “Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde, 171 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” düzenlemesi yapılmıştır.
5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 17. bendinde “Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder.”, yine aynı maddenin 19. bendinde ise “…Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmü yer almakta olup, buna göre usulüne uygun uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden, 30/04/2013 tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazası nedeniyle, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2015/50719 sayılı hazırlık soruşturması yapıldığı, soruşturma sırasında dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilerek taraflar arasında uzlaşma sağlanması için uzlaştırmacı görevlendirildiği, 19/09/2015 tarihinde düzenlenen uzlaştırma raporuna göre müşteki …’nın, şüpheli araç sürücüsü … tarafından 05/11/2015 tarihine kadar 12.000 TL ödemesi karşılığında şikayetinden vazgeçtiği, davacının uzlaşma teklif formunu imzaladığı, imza inkarında bulunulmadığı, uzlaştırma nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili 27/05/2015 tarihinde açtığı eldeki dava ile 30/04/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığını belirterek, kazaya neden olan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısından, işleteninden ve sürücüsünden geçici ve sürekli iş göremezlik zararı ile manevi tazminatın tahsilini istemiştir.
Uyuşmazlık, trafik kazasında yaralanan davacı ile araç sürücüsü … arasında düzenlenen uzlaşma tutanağı nedeniyle hukuk mahkemesinde aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısına, sürücüsüne ve işletenine karşı dava açılıp açılamayacağı ve CMK.nın 253/19. Maddesinin hukuk davası açılmasına engel teşkil edip etmeyeceği, uzlaşmanın iptalinin talep edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Davacının, asıl fail konumunda bulunan araç sürücüsü ile uzlaşması aynı eylemden sigorta poliçesi sebebi ile hukuki sorumluluğu üzerine alan davalı sigorta şirketini ve işleteni kapsamaktadır. Ancak somut olayda, uzlaşmanın hukuki sonuçlarının davacıya usulüne uygun şekilde açıklanmadığı gibi ediminde defaten yerine getirilmediği, bu haliyle ortada usulüne uygun yapılmış bir uzlaşmanın varlığından söz edilemeyeceği anlaşıldığından, davacının ceza soruşturmasında verdiği beyanlarının uzlaşmanın şartları bakımından hukuki değer taşımayacağı açıktır.
Bu itibarla, uzlaşma sürecinin usulüne uygun olarak yürütülmemiş olması hususunun, davacının dava açmasına engel olmadığı kanaatine varılarak, mahkemece işin esasına girilerek, taraf delilleri toplanıp davalılardan Mevlüt tarafından ödenen bedelin ödeme tarihine göre güncellenerek hesaplanacak tazminattan mahsubu ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile; İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/11/2017 tarihli 2016/173 Esas ve 2017/1002 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 24/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.