Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1705 E. 2022/1641 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1705
KARAR NO : 2022/1641

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/04/2016 (Dava) – 05/11/2019 (Karar)
NUMARASI : 2016/493 Esas – 2019/1221 Karar
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 27/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/11/2019 tarihli 2016/493 Esas ve 2019/1221 Karar
sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 13.04.2014 tarihinde davacının kullandığı … plakalı traktöre, davalılardan …’ın maliki olduğu, davalı …’ın sürücüsü olduğu, davalı Sigorta Şirketine ZMM poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın çarpması sonucu davacının yaralandığını, iki kolunun kırıldığını, traktördeki zararın Urla Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/17 D.İş sayılı dosyası ile tespit edildiğini, müvekkilinin ziraatçi olduğunu, Urla’da bulunan tarım arazilerinde traktör ile sürme ve çapalama, bitkisel artıkları toplama işi ile uğraştığını, gelirinin günlük olarak net 100,00-TL olduğunu, manen yaşadığı acı ve ızdırap nedeni ile üzüntü duyduğunu, bu nedenlerle zarar miktarı belli olmadığından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile ve daha sonradan artırılmak üzere 10.000,00-TL geçici iş gücü kaybı nedeni ile maddi ve 20.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden (…A.Ş. için şimdilik maddi tazminat ile sınırlı kalmak ve poliçenin görülmesinden sonra manevi tazminat klozu varsa buna ilişkin talep hakkımız saklı kalmak kaydı ile 21.07.2014 tarihinden itibaren) yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca yargılama giderleri, Urla Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/17 D.İş sayılı dosyası masrafları ve vekalet ücretinin davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalılar … ve … cevap dilekçelerinde özetle; davanın zamanaşmına uğradığını, yetkili Mahkemede açılmadığını, delil tespiti raporunu kabul etmediklerini, müvekkili …’nın araç maliki olarak sorumluluğu bulunmadığı, davacının sürücü belgesinin bulunmadığı, kazanın oluşunda davacının kusurlu olduğu, müvekkili…’nın 0,28 promil alkollü olduğu, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı …A.Ş. sunduğu cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı oldukları, sorumluluklarının poliçe limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ile sınırlı olduğu, kusur durumunun adli tıp tarafından tespit edilmesini, sigortalısının olayın meydana gelmesinde bir kusurunun bulunmadığını, hesaplama yapılırken ücretin net olarak tespitini aksi halde asgari ücretin baz alınması gerektiğini, iş göremezlik derecesinin adli tıp 3.İhtisas kurulunca belirlenmesini, davacıya ödeme yapılıp yapılmadığının SGK kurumunda sorulması, geçici iş göremezlik taleplerinin teminat kapsamında olmadığı, davacının emniyet kemeri takmadığından müterafık kusurlu olduğu, manevi tazminat taleplerinin ZMSS teminatları içinde yer almadığı, dava tarihinden itibaren faiz talep edilebileceği beyan edilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, ”…Maddi tazminat talepleri yönünden davanın KISMEN KABULÜ ile, 2.682,57 TL geçici işgöremezlik zararı ile 43.481,24 TL kalıcı işgöremezlik zararı toplamı 46.163,81 TL maddi zarar toplamının davalılar … ve …yönünden kaza tarihinden itibaren, davalı …yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat talebi yönünden davanın KISMEN KABULÜ ile, takdiren 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve…’dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; delillerini sundukları ve bilirkişi tarafından da tazminata esas ücret belirlendiği halde, hatalı değerlendirme ile asgari ücret üzerinden hesaplama yaptırılarak, maddi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin kaza nedeni ile iki kolunun omzuna kadar kırıldığını, aylarca tuvalete dahi tek başına gidemeyip hiç bir işini tek başına yapamadığını, müvekkilinin olay nedeni ile çektiği fiziksel acının da başka bir durum olduğunu, manevi tazminatın zenginleşme aracı olmaması ama bu denli düşük de olmaması gerektiğini, 5.000,00-TL manevi tazminatın olayın oluş şekli, meydana gelen cismani zararın büyüklüğü, çekilen fiziksel ve ruhsal acı karşısında 2014 yılı için bile son derece düşük olduğunu, aylarca kollarını kullanamayan, iş gücünü % 13,2 kaybeden müvekkili için reva görülen tazminatın bu olmaması gerektiğini, birde reddedilen kısım üzerinden 2.725,00-TL vekalet ücreti ödemek durumunda olduğundan müvekkiline hükmolunan manevi tazminatın hiç bir tatmin fonksiyonu kalmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, bilirkişi tarafından belirlenen 2014 yılı için aylık net 1.040,00-TL üzerinden hesaplama yapılması sureti ile maddi tazminat taleplerinin kabulüne, daha yüksek bir manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar …ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafça 08/08/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde talep edilmeyen daimi iş gücü kaybı zararı olarak 43.481,24 TL talep edilmesinin mümkün olmadığını, kanuna ve usule aykırı olduğu gibi iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağına da aykırılık teşkil ettiğini, dava dilekçesi ile talep edilmeyen daimi iş gücü kaybına ilişkin isteminin reddine karar verilmesi gerekir iken mahkemece kalıcı iş göremezlik zararı yönünden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davanın süresinde açılmadığını, dava tarihi ve ıslah tarihi nazara alınarak davanın zamanaşımı itirazı nedeniyle davanın reddi gerektiğini, müvekkili … hakkında, kazaya karışan aracın maliki sıfatıyla işbu dava açılmış ise de müvekkilinin somut olayın özellikleri göz önüne alındığında herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, her ne kadar gerek Borçlar Kanunu gerekse Karayolları Trafik Kanununda araç malikinin sorumluluğunun tehlike sorumluluğu olduğu belirtilmekte ise de araç maliki veya işletenin sorumluluktan kurtulması koşullarını düzenleyen KTK’ nun 86. Maddesine göre, araç sahibi veya işleten ile eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru olmaksızın ve araçta meydana gelen bir aksaklığın kazayı etkilememiş olması ile zarar görenin ağır kusurunun bulunması hallerinde araç malikinin sorumluluğu yoluna gidilemeyeceğinin açıkça belirtildiğini, olayda gerek sürücü müvekkili …’in gerekse araç sahibi müvekkili …’in herhangi bir kusuru bulunmadığını, arızalı ve üstelik hiçbir aydınlatma ve ikaz işaret veya park, sinyal vs. lambası bulunmayan traktör ile yola çıkan davacı ile diğer traktörün sağ ve sol şeridini kapatarak geçişi tamamen engellediği, bu sırada yine karanlık ve hiçbir aydınlatması bulunmayan yolda bu şekilde kazaya sebep olduklarını, kaldı ki davacının ehliyetinin dahi bulunmadığını, dosya içerisinde yer alan 3 adet bilirkişi raporunun birbiri ile tamamen çelişkili olmasına karşılık, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ve rapora karşı itirazları değerlendirilmeden, müvekkili…’ ın %75 kusurlu kabul edilerek buna göre hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davacının kullanmakta olduğu traktörde bir koruyucu yapı bulunmadığı gibi, olması gerekli en önemli parçalarının dahi (park, fren lambaları, aydınlatması) bulunmadığını, kaza tarihinden 4 yıl sonra ileri sürülmesinin tamamen kötüniyetli olduğunu, maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi işlemlerinin kazanın gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerektiğini,raporda davacının klinik durumunun yorumlanarak, yönetmelik kapsamına alındığını, ayrıca raporda 2014 yılında gerçekleşen kaza ile davacının mevcut klinik durumu arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının tespiti yapılmadığını, Adli Tıp Kurumundan alınacak rapor ile bu eksikliğin de giderilmesi gerektiğini, tazminat miktarının davacının tarım işçisi olarak değerlendirilmesi sonucu gelirinin asgari ücret üzerinden hesaplandığını, davacının yılın 12 ayı sürekli olarak çalıştığı kabul edilerek bir hesaplamaya gidilmiş olmasının kabul edilemeyeceğini, davacının bizzat beyanları ile görüldüğü üzere çiftçilik yaptığını, yaptığı işin niteliği gereği her mevsim yapılmadığı, iş bulduğunda yapıldığı, devamlılık göstermediğini, buna karşılık yapılan hesaplamanın davacının çalışmasının devamlılık ve süreklilik gösterdiği kabul edilerek yapıldığını, davacının asgari ücret üzerinden günlük kazancının tespit edilerek, çalıştığı gün karşılığı bir hesaplama yapılması gerektiğini, kazanma gücü kaybının %60 altında kaldığı durumlarda 60 yaş sonrası pasif dönem yönünden zarar hesabı yapılmaması gerektiğini, manevi tazminata ve miktarına da itiraz ettiklerini yaşanan olayların davacının manevi tazminatı hak edecek yoğunlukta ve ağırlıkta olmadığını, belirterek haksız ve hukuka aykırı olarak verilen kararın kaldırılmasına, davanın tümden reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, karar davacı vekili ile davalılar …ve … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Somut olayda, 13/04/2014 günü saat 20.50 sıralarında seyir halinde olan maliki davalı …, kaza sırasında sürücüsü …sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobilin aynı istikamette önünde seyreden davacı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı traktöre çarpmasıyla traktörün devrilmesi sonucu yaralanmalı trafik kazası meydana gelmiştir.Kazaya karışan, davalı …’a ait … plakalı aracın davalı …A.Ş nezdinde 11/03/2014-11/03/2015 döneminde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinde, kaza tarihi itibari ile 268.000,00.-TL sakatlık teminatı verildiği, kazanın poliçe süresi içinde meydana geldiği anlaşılmıştır.
ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 26/03/2018 tarihli 485 sayılı kusur raporunda özetle; davalı sürücü…’ın %75 oranında kusurlu, davacı sürücü …’nun %25 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı tarafından düzenlenen 12/11/2018 tarihli 2018/700 sayılı raporda özetle; maluliyet tespit işlemleri yönetmeliği ve çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü yönetmeliğine göre davacı …’nun geçici iş göremezlik süresinin 120 gün olduğu, kaza tarihindeki (50 yaş) iş gücü azalma oranının %12,3 , rapor tarihinde (55 yaş) iş gücü azalma oranının %13,2 olduğu belirtilmiştir.
Aktüer Bilirkişi 23/01/2019 tarihli kök raporda özetle; davacının %25 kusur ve %13,2 özür oranına göre, geçici iş göremezlik tazminatının 3.120,00.-TL, kalıcı iş göremezlik tazminatının 45.589,77.-TL tutarında hesaplandığı, hesaplanan tazminattan davalılar …ile …’nın 13.04.2014 kaza tarihinden, davalı …A.Ş.nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile sorumlu olduğunu; 17/07/2019 tarihli ek raporda özetle; davacının %25 kusur ve %13,2 özür oranına göre, geçici iş göremezlik tazminatının 2.682,57.-TL, kalıcı iş göremezlik tazminatının 43.481,24.-TL tutarında hesaplandığı belirtilmiştir.
1-Davalılar …ve … vekilinin zamanaşımı yönünden itirazının değerlendirilmesinde; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesinin birinci fıkrasında; “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.” aynı maddenin ikinci fıkrasında; “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.
Somut olayda; 13/04/2014 günü davalı sürücü …sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobilin aynı istikamette önünde seyreden davacı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı traktöre çarpmasıyla traktörün devrilmesi sonucu davacının yaralanması ile sonuçlanan yaralanmalı trafik kazası meydana gelmiştir. Davalı araç sürücüsünün taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olması nedeniyle taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçu ise olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 89. maddesi kapsamındadır ve ceza zamanaşımı süresi 5237 sayılı TCK’nun 66/e maddesi uyarınca 8 yıldır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacının trafik kazası sonucu yaralandığı, dava konusu eylemin aynı zamanda suç oluşturduğu ve davalı sürücünün TCK’nun 89. maddesi kapsamında kalan eylemi nedeniyle, ceza davası açılmamış, mahkumiyet kararı verilmemiş olsa dahi davada uzamış ceza zamanaşımının geçerli olacağı, Yaralama olayı13/04/2014 tarihinde meydana gelmiş olup dava 08/04/2016 tarihinde açılmıştır. Şu durumda davanın açıldığı tarih itibariyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesinde düzenleme altına alınan 2 yıllık zamanaşımı süresi geçmediği gibi, olay tarihinden itibaren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 89. ve 66/1-e maddeleri uyarınca 8 yıllık uzamış ceza zamanaşımı süresi de geçmemiştir.
Davalı şahıslar vekili tarafından süresi içinde cevap dilekçesi ile zamanaşımı def’i ileri sürülmüş ise de, davacının isteminin zamanaşımına uğramadığı, ilk derece mahkemesince davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmemiş olması usul ve yasaya uygun bulunmakla, davalılar vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının reddi gerekmiştir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2020/1650 Esas, 2021/1091 Karar sayılı ilamı aynı doğrultudadır.),
2-2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verildiğinden sigortalı araç işleteni …’ meydana gelen zarardan dolayı sorumlu olduğundan davalılar …ve … vekili bu yöne itirazının reddi gerekmiştir.
3-Davalılar …ve … vekiline usulüne uygun olarak tebliğ edilen ATK kusur raporuna HMK 281. maddesinde öngörülen süre içerisinde itiraz edilmemiş olması nedeniyle bu durum davacı lehine usuli kazanılmış hak teşkil etmiş davalılar yönünden kusur kesinleşmiş olduğundan itirazın reddi gerekmiştir.
4- 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı tarafından düzenlenen 12/11/2018 tarihli maluliyet raporunun, kaza sırasında yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine göre tespit edildiği ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşıldığından, davalılar …ve … vekili vekilinin maluliyet raporuna ilişkin itirazının reddi gerekmiştir.
5-Dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgelerden, davacının kaza tarihindeki gelirini tereddüte neden olmayacak şekilde belgelendiremediği anlaşıldığından, yerleşik uygulamaya göre hesap bilirkişisinin tazminat hesabında asgari ücreti esas alması doğru olmuştur. Aktüer bilirkişinin yapmış olduğu tazminat hesabında bir isabetsizlik görülmediğinden davalılar …ve … vekilinin aktüer rapora ilişkin itirazının esastan reddi gerekmiştir.
6-Islah kavram olarak; taraflardan birinin yapmış olduğu usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesine denir (HMK m. 176), 6100 sayılı HMK’nın 176. maddesine göre ıslah tamamen veya kısmen olmak üzere iki şekilde yapılabilmektedir. Tamamen ıslahta davacı, davasını baştan (dava dilekçesinden) itibaren ıslah eder ve bir hafta içerisinde yeni bir dava dilekçesi verir (HMK m. 180). Davanın tamamen ıslahı yoluna, dava dilekçesinden (dava dilekçesi dahil) itibaren (HMK m. 179/2 de sayılanlar hariç) bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması için başvurulur (HMK m. 179/1) bu durumda davanın tamamen ıslahı söz konusu olacaktır.
Somut olayda, davacı vekilinin davayı tam ıslah iradelerinin olmadığı yapılan işlemler ve talebin içeriğine göre yapılan ıslahın tam ıslah niteliğinde olmadığı anlaşılmış, davacı vekilince başta dava dilekçesinde yer verilmeyip, dava konusu edilmeyen kalıcı maluliyet tazminatının yargılama sırasında ıslah yolu ile davaya dahil edilmesinin olanaklı olmadığı ve kalıcı maluliyet yönünden usulüne uygun olarak açılmış bir davanın bulunmadığı anlaşılmıştır. Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu hâline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır.
Bu itibarla davacı yanın 08/08/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile geçici işgöremezlik tazminatı yanında kalıcı işgöremezlik tazminatı talep etmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağına da aykırılık teşkil ettiğinden, davacı tarafça dava dilekçesinde talep edilmeyen daimi iş gücü kaybı zararı olarak 43.481,24 TL’nin de sonradan talep edilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle dava dilekçesi ile talep edilmeyen daimi iş gücü kaybı tazminatına ilişkin isteminin reddine karar verilmesi gerekir iken mahkemece hatalı olarak kalıcı iş göremezlik zararı yönünden kabul yönünde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
Davalı şahıslar vekili 20/08/2019 tarihli ıslaha karşı süresinde sundukları itiraz dilekçesinde, dava dilekçesinde miktarı belirtilerek harcı yatırılmayan, talep konusu olmayan ıslah suretiyle davaya dahil edilmesinin mümkün olmadığını, kabul etmediklerini, talebin aynı zamanda iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağına aykırılık teşkil ettiğini belirterek ıslah talebinin reddini savunmuştur.
Bu itibarla, davalılar …ve … vekilinin bu yöne ilişkin itirazının kabulü ile, tüm dosya kapsamına göre davacı lehine hükmedilen kalıcı maluliyet tazminatının usul ve yasaya aykırı olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle HMK 353/1-b-2.madde uyarınca mahkeme kararının kaldırılıp Dairemizce davacı yararına hükmedilen kalıcı maluliyet tazminatı hükmünün kaldırılmasına dair yeniden hüküm tesis edilmesi gerekmiştir.

7-Davacı vekilinin manevi tazminata yönelen istinaf itirazlarının incelenmesinde ise, 6098 sayılı TBK nın 56. maddesi gereğince, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olay yönünden yapılan değerlendirmede; meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, tarafların kusur oranları, davacının manevi zararının boyutları, maluliyet oranı, olay tarihindeki paranın alım gücü dikkate alındığında hak ve nefaset kuralları çerçevesinde davacı yararına hükmedilen manevi tazminatın bir miktar az olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf itirazları kısmen yerinde görülmüştür. Yukarıda belirtilen gerekçeye göre davalılar vekilinin manevi tazminat yönünden yapmış oldukları itirazın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Bu itibarla, davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kısmen kabulü ile, tarafların dosyaya yasıyan sosyal ve ekonomik durumları ve tüm dosya kapsamına göre davacı lehine hükmedilen manevi tazminat tutarının bir miktar az olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle HMK 353/1-b-2.madde uyarınca mahkeme kararının kaldırılıp Dairemizce davacı yararına 10.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesine fazlaya ilişkin talebinin reddine dair yeniden hüküm tesis edilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekili ve davalılar …ve … vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ile davalılar …ve … vekilinin istinaf itirazlarının yukarıda açıklanan gerekçelerle KISMEN KABULÜNE; İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/11/2019 tarihli 2016/493 Esas ve 2019/1221 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
a-Maddi tazminat talepleri yönünden davanın KISMEN KABULÜ ile, 2.682,57 TL geçici işgöremezlik zararı maddi tazminatın davalılar … ve …yönünden kaza tarihinden itibaren, davalı …yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacının ıslah dilekçesi ile talep etmiş olduğu kalıcı işgöremezlik tazminatı yönünden usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
b- Manevi tazminat talebi yönünden davanın KISMEN KABULÜ ile,
Takdiren 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve…’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 866,34-TL harçtan, peşin alınan 102,47-TL harç ile 148,51-TL ıslah harcının mahsubu ile noksan 615,36-TL harcın davalılardan (davalı …183,20-TL’sinden sorumlu olarak) müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına ,
Davacı tarafından yapılan 135,97-TL ilk dava gideri, 148,51.-TL ıslah harcı, 2.421,25.-TL yargılama süreci giderinden ibaret toplam 2.705,73-TL yargılama giderinden tarafların haklılık oranına göre hesap edilen 466,99-TL sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Maddi tazminat yönünden; Davacı taraf kendini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi hükümleri gereğince hesap edilip takdir edilen 2.682,57-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Maddi tazminatın reddedilen kısmı yönünden avukatlık asgari ücret tarifesi hükümleri gereğince hesap edilip takdir olunan 2.682,57-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
Manevi tazminat yönünden; Davacı taraf kendini bir vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi hükümleri gereğince hesap edilip takdir edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ve…’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalılar … ve …kendilerini bir vekille temsil ettirdiğinden, manevi tazminatın reddedilen kısmı için karar tarihinde yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi hükümleri gereğince hesap edilip takdir edilen 9.200,00- TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılar … ve…’a verilmesine,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Davacı vekili ile davalılar …ve … vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; istinaf başvurusu sırasında davacı vekili ile davalılar …ve … vekilinden alınan istinaf karar harcının talep halinde kendilerine iadesine,
4-İstinaf incelemesi esnasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 26/10/2022