Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1703 E. 2022/1643 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1703
KARAR NO : 2022/1643

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/04/2016 (Dava) – 12/11/2019 (Karar)
NUMARASI : 2016/173 Esas – 2019/674 Karar
DAVA : Kooperatif Üyeliğinin Tesbiti
BAM KARAR TARİHİ : 27/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/10/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/11/2019 tarihli 2016/173 Esas ve 2019/674 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi …’ın … plakalı araç ile davalı kooperatifin üyesi iken vefat ettiğini, murisin terekesine dahil olan kooperatif ortaklık payı, payları oranında davacılara geçeceğinden müvekkillerinin davalı kooperatife üyeliğinin olduğunun sabit olduğunu, müvekkillerinin davalı kooperatif ile iletişime geçtiklerinde kendilerine şifahen aidatların ödenmediği gerekçesi ile üyeliğin iptal edildiğinin bildirildiğini, 1163 s. Kooperatifler Kanunu’nun 27. md. gereğince bir ay ara ile çekilecek iki haklı ihtar olmaksızın üyeliğin iptaline karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, aidatların ödenmesi için herhangi bir bildirim yapılmadığını, keşide edilen Karşıyaka 5. Noterliği’nin 01.12.2015 tarih ve 33392 yevmiye nolu ihtarnamesi ile üyelikten doğan tüm yasal haklarının intikalini ve üyeliklerinin akıbeti hakkında bilgi istenildiğini, davalı tarafça yanıt verilmediğini ileri sürerek, müvekkillerinin davalı kooperatife üyeliklerinin tespiti ile tesciline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kooperatiflerin kayıtlarını saklama yükümlülüklerinin 10 yıl, kooperatif ile ortaklar arasındaki uyuşmazlıkların zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğunu, talebin zamanaşımına uğradığını, davacıların murisinin 1994 yılında vefat etmesinin üzerinden 22 yıl geçtiğini, murisin vefatından sonra kooperatife bildirim yapılması ve üyeliğin devamının talep edilmesi, aidatların takip edilmesi gerektiğini, yasada ya da ana sözleşmede bu konuda kooperatife yüklenmiş bir yükümlülüğün bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece,”…Davacıların kanıtlanamayan davasının REDDİNE…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi …’ın vefatından sonra evde kooperatif üyeliğine ilişkin belgeler ve kayıtlar bulunduğundan, müvekkili üyelikten çıkmayan …’ın kooperatif üyeliği müvekkillerine miras yolu ile intikal edeceğinden üyeliğin tespitinin talep edildiğini, ancak yerel mahkemece alınan hatalı ve eksik bilirkişi raporlarını hükme esas alınarak davanın reddine karar verildiğini, oysa ki murisin kooperatife üyeliği davalı tarafın kasıtlı ve kötü niyetle sunmadığı defter ve kayıtlar nedeni ile ortaya çıkarılamadığını, dava dilekçesi ekinde murisin kooperatifin ortağı olduğuna ilişkin belgeler sunulduğunu, kooperatif üyesi olunmadığını veya üyelikten çıkarıldığını ve üyelikten çıkarılma işleminin mirasçılara bildirildiğini ispat etme yükünün karşı tarafa geçtiğini, dava dilekçesi ekinde muris …’ın … plakalı aracın sahibi olduğunu ve üyeliğine ilişkin bir kısım üye ortaklık makbuzlarının sunulduğunu, bu durumun murisin kooperatifin ortağı olduğunu kanıtladığını, karşı tarafça kooperatifin üyesi olmadığına ilişkin herhangi bir açıklama yapılmamakla, sadece kayıtları saklama yükümlüğünün 10 yıl olduğunu bu nedenle belge sunulamayacağı yönündeki beyanının kötü niyetin göstergesi olduğunu, murisin üyeliği sunmuş oldukları belgelerle kanıtlanmakta olup, üye olmadığını veya üyelikten çıkarılma işleminin tebliğ edildiği, bildirime rağmen mirasçıların katılımının sağlanamadığını, yani aksini ispatın karşı taraf üzerinde olduğunu, mirasçıların devam edip etmeyeceğine ilişkin uygulamada kooperatifçe usulüne uygun olarak genel kurulca karar alınması ve bu kararın mirasçılara tebliğ edilmesi gerektiğini, tebliğ edildiği halde temsilci tayin edilmemesi veya ortaklığı devam etmek istememeleri halinde ölen ortağın hak ve alacakları iade edilerek üyeliğin iptaline karar verilebileceğini, müvekkillerinin murisi …’ın kooperatife üye olmadığını kabul etmemek kaydıyla, …’ın mirasçısı olan müvekkillerinin yine de kooperatife üye olduklarının kabulü ile davanın kabulü gerektiğini, muris …’ın 1996 yılındaki ortaklık defterinde isminin bulunduğu tespiti ile 1997 yılında ortaklık defterinden bulunmaması nedeniyle çıkma iradesinin bulunduğunun kabulünün mümkün olmadığını, ortada ihraç kararı bulunduğu yönünde davalı tarafça hiçbir belge veya kayıt sunulmaksızın, murisin yükümlülüklerini yerine getirmediğini varsaymanın Yargıtay içtihatlarının ruhuna aykırı olduğunu, davalı tarafından, ortağa kooperatifle ilgili yükümlülüklerini yerine getirmediğinden süre verilip verilmediği, ikinci süreye rağmen yerine getirmeyen muris hakkında bir ihraç kararı olup olmadığı dikkate alınmaksızın, TMK 2. maddesi gereği iyi niyetli olmadığının kabulünün yasaya açıkça aykırı olduğunu belirterek, davalı tarafın tek taraflı olarak elinde bulundurduğu kayıt ve belgelerin kasıtlı ve kötü niyetli sunulmaması nedeniyle üyeliği kabul ettiği dikkate alınarak davanın kabulüne, dairemiz aksi kanaatte ise müvekkillerinin diğer murisi olan …’ın kooperatifin üyeliğinden çıkarılmasına ilişkin kayıtların sunulmaması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacılardan davacı …’nın eşi, … ve …’in babaları olan murisleri …’dan miras yoluyla davalı kooperatife ortak olduklarının ve ortaklık ilişkisinin devam ettiğinin tespiti istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olup, karar davacılar vekilince istinaf edilmiştir.
Menemen Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 17.11.2015 tarih 2015/985-978 s. veraset ilamından; davacıların murisi …’ın 26.11.1994 tarihinde vefatı ile, 8 pay olan terekesinin 2 payının davacı eşi …’a, 3’er payının çocukları … ile …’ya intikal ettiği anlaşılmıştır.
Karşıyaka 2. Noterliği’nin 02.11.2016 tarih ve 30348 Y.s. mirasçılık belgesinden; …’ın 10.02.2007 tarihinde vefatı ile geride mirasçı olarak kızı …, kızı …, kızı … ve kendisinden önce ölen oğlu …’ın çocukları davacılar … ile …’i bıraktığı anlaşılmıştır.
Mahkemece alınan 22/06/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; 26.11.1994 tarihinde vefat eden muris …’ın, davalı kooperatife ortak olduğunu gösterir hiç bir bilgi ve belgeye rastlanmadığı, ticaret sicil dosyasında mevcut ortak-hazirun cetvelleri incelendiğinde, davacıların murisi …’ın babası …’ın, 25.06.1994 ile 17.06.1995 ve 03.02.1996 tarihlerinde yapılan genel kurul toplantıları için düzenlenen ortak cetvellerinde kayıtlı olduğu, ancak daha sonraki ortak cetvellerine dahil edilmediği, …’ın, 1996 yılından sonraki ortak cetvellerinde gösterilmemesini, tesis edilen ortaklığın sona erdiği şeklinde yorumlamak mümkün ise de, 1996 ve 1997 yıllarına ait defter ve kayıtlar ibraz edilemediğinden, ortaklığın ne şekilde -istifa, ihraç- sona erdiğinin tespit edilemediği, ortaklık iddiasında bulunulan …’ın, oğlu …’dan sonra 10.02.2007 tarihinde vefat ettiği, … adına tesis edilen ortaklığın devam ettiği kabul edilecek olursa, davacılar … ve …’in, … üzerinden miras yoluyla davalı kooperatife üye olduklarının kabul edilebileceği, mirasçılık belgesinde, davacı …’ın …’ın mirasçısı olarak adının geçmediği açıklanmıştır.
Tarafların itirazı üzerine yapılan inceleme sonucu düzenlenen 04/06/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda; Aliağa Noterliği’nde 21.03.2000 tarihinde 4918 Y.s. ile ve Aliağa 2. Noterliği’nde 20.07.2011 tarihinde 05578 Y.s. ile onaylanan ortaklar-üye kayıt defterlerinde davacıların miras bırakanları … ve …’ın ortaklık kaydına rastlanmadığı, Aliağa Noterliği’nde 02.01.2003 tarih 00020 Y.s. ile onaylanan yönetim kurulu karar defteri 2012/Kasım ayına kadar kullanılmış olup, son kararın tarihinin 16.11.2012, numarasının 47 olduğu, davacıların miras bırakanları … ve … ile ilgili herhangi bir karara rastlanmadığı, Aliağa 1. Noterliği’nde 16.11.2012 tarihinde 15654 Y.s. ile onaylanan ve Aliağa 1. Noterliği’nde 28.12.2015 tarih 17174 Y.s. ile onaylanan yönetim kurulu karar defterinde davacıların miras bırakanları … ve … ile ilgili herhangi bir karara rastlanmadığı, mirasçılık belgelerinden davacıların murisi …’ın 26.11.1994 tarihinde, …’ın babası …’ın ise 10.02.2007 tarihinde vefat ettiğinin anlaşıldığı, ortaklık talebinin dayandırıldığı …’ın vefat ettiği 10.02.2007 tarihinde kooperatif üyeliği devam ediyor olsaydı, 2000 yılından itibaren kullanılmaya başlanan ortaklar-üye kayıt defterinde kayıtlı olması gerektiği, ortaklar defterinde böyle bir kayda rastlanmamasının, 01.07.1938 doğumlu …’ın, 2000 yılından önce ortaklıktan ayrıldığı anlamına geldiği, …’ın son olarak 03.02.1996 tarihinde yapılan genel kurul toplantısı için düzenlenen ortak-hazirun cetveline dahil edildiği, daha sonraki ortak-hazirun cetvellerinde kendisine yer verilmediği, …’ın ortaklığı 1996 yılından sonra da devam etmiş olsa idi, genel kurul toplantılarına çağrılması, genel kurul toplantısına bizzat katılması veya vekaleten temsil edilmesini sağlaması, genel kurul çağrısında kooperatif yönetiminin bir ihmali olmuş ise buna müdahale edilmesi gerektiği, davacı tarafça …’ın ortaklığını kanıtlamak amacıyla ibraz edilen 3 adet makbuzdan ortaklık payı bedeli olarak, 12.08.1994/185 no’lu makbuz ile 200.000-TL, 12.08.1994/227 no’lu makbuz ile 2.000,000-TL, 31.08.1994/257 no’lu makbuz ile 1.000.000-TL ödeme yapıldığının anlaşıldığı, 1994/Ağustos ayından sonra ödeme yapıldığını gösteren herhangi bir delil ibraz edilmediği, davacı tarafça ibraz edilen ve celp edilen belgelerin muris …’ın, İzmit’te (Kocaeli) oturduğunu, 20.02.1986 tarihinde Kocaeli Şoförler ve Otomobilciler Odası’na üye olduğunu gösterdiği, davalı kooperatif bünyesinde de taşımacılık yaptığını gösteren herhangi bir bulguya rastlanmadığı, … adına tesis edilen ortaklığın, devir yoluyla …’a geçmesinin söz konusu olmadığı, davacılar … ve …’ın, …’ın mirasındaki haklarının 2/8 ile sınırlı olduğu, …’ın ise, … mirasçı olmadığı, hazırun cetvellerinden, 03.02.1996 tarihinden, vefat ettiği 10.02.2007 tarihine kadar uzun süre kooperatif ile ilişki kurmayan ve ortaklıktan doğan yükümlülüklerini yerine getirmeyen …’ın, ortaklığının zımni olarak sona erdiği sayılıp, sayılamayacağının tartışılması gerektiği, uzun süre kooperatif bünyesinde hiçbir faaliyeti olmayan, ortak alarak kooperatifle iletişimini kesen ve ortaklıktan doğan yükümlülüklerini yerine getirmeyen bir kişinin, ortaklığın sona erdiğini zımni olarak kabul etmiş sayılması gerektiği belirtilmiştir.
Somut olayda; davacılar vekili dava dilekçesi ile, müvekkillerinin murisi …’ın … plakalı araç ile davalı kooperatifin üyesi iken vefat ettiğini, vefatından sonra evde kooperatif üyeliğine ilişkin belgeler ve kayıtlar bulunduğundan, üyelikten çıkmayan …’ın kooperatif üyeliğinin müvekkillerine miras yolu ile intikal edeceği, murisin terekesine dahil olan kooperatif ortaklık payı, payları oranında davacılara geçeceğinden müvekkillerinin davalı kooperatife üyeliğinin olduğunun sabit olduğunu belirterek davalı kooperatife üyeliklerinin tespiti ile tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davacılar vekili delil olarak sundukları muris … adına düzenlenmiş üzerinde dernek No ve Sicil No: 5350 yazısı bulunan belgeye istinaden 1986 yılında 5350 nolu sicilin hangi kooperatife ait olduğunun, belgedeki numaranın o dönemde davalı kooperatifin sicili olup olmadığının araştırılmasını talep etmiş, mahkemece yapılan araştırmada Kocaeli Şöforler ve Otomobilciler Esnaf Odası’nın 27/11/2017 tarihli yazısında muris …’ın 20/02/1986 yılında odaya 5350 sicil numarası ile şöfor olarak kaydının bulunduğu belirtilmiş olması nedeniyle söz konusu kaydın davalı kooperatif ile ilgisi olmadığı anlaşılmıştır.
Davacılar vekili 13/06/2016 tarihli dilekçede dava dilekçesi ekinde, murisin kooperatifin ortağı olduğuna ilişkin belgeler sunulduğunu beyan etmiş; 10/10/2016 tarihli beyan dilekçesinde ise Ticaret Sicilinden gelen yazı cevapları incelendiğinde, müvekkillerimizin murisi …’ın isminin genel kurul hazirun cetvellerinde geçmediği, genel kurul hazirun cetvellerinde …’ın babası olan …’ın isminin olduğu görüldüğünü, bu hususta müvekkiller ile görüşüldüğünde, …’ın muris …’ın babası olduğu, kendi adına kayıtlı kamyonu olduğu ve bu kamyon ile davalı kooperatife üye olduğu, hatta kooperatifin kurucu üyesi olduğu, …’ın muris …’dan önce vefat ettiği, vefat ettikten sonra aynı işi aynı kamyonla muris …’ın devam ettirdiği, işbu halde babasından kısa bir süre sonra vefat eden …’ın kooperatif üyeliğini miras yolu ile iktisap ettiği, muris …’ın mirasçıları olan müvekkillerinin söz konusu kooperatif üyeliğinin ve bundan kaynaklı hak ve borçları muris …’dan miras yolu ile iktisap ettiklerini, dava dilekçesi ekinde …’ın davalı kooperatife üyelik aidatı ödediğine dair makbuzlar sunulduğunu, keza …’ın Ticaret Sicilinden gönderilen pek çok hazirun cetvelinde de ismi yer aldığını belirtmiş; 02/10/2018 tarihli duruşmadaki beyanında muris …’ın kooperatif üyesi olduğunu, onun adına …’ın ödeme yaptığını belirtmiş olduğu nazara alındığında, davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkillerine murisleri … yönünden davalı kooperatif üyeliğinin intikal ettiğinden bahisle üyeliklerinin tespitini talep ettikleri halde yargılama aşamasında müvekkillerin murisi …’ın kooperatife üye olmadığını kabul etmemek kaydıyla, …’ın mirasçısı olan müvekkillerinin yine de kooperatife üye olduklarının kabulü talep etmişler ise de, bu taleplerinin savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı”nı ihlal ettiğinin açık olduğu, karşı tarafın muvafakatinin bulunmadığı; davacılar tarafından davanın murisleri … yönünden üyeliğin intikal ettiği iddiasıyla açıldığı, yargılama aşamasında delillerin toplanmaya başlamasıyla birlikte davacıların murisinin babası ….’in üyeliğinin miras yoluyla murisleri …’a intikal ettiğini murislerinden de davacılara intikal ettiğini savundukları ve Kocaeli Şöforler ve Otomobilciler Esnaf Odası’nın 27/11/2017 tarihli yazısı üzerine, dava dilekçesinde …’ın üyeliğine dayanmadıkları halde davalarını ispat bakımından bu yöne ilişkin araştırma yapılmasını talep ettikleri anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına göre, davacıların murisi …’ın babası …’ın davalı kooperatife üye olduğu, dosyada mevcut mirasçılık belgelerinden muris …’ın 26/11/1994 tarihinde vefat ettiği, dolayısıyla 10/02/2007 tarihinde vefat eden …’dan daha önce vefat ettiği, davacıların …’ın mirasçıları olduğu, ancak …’ın eşi olan davacı …’ın …’ın mirasçısı olmadığı anlaşılmıştır.
Davacılar vekili murisleri …’ın babası … adına kesilmiş 3 adet 1994 tarihli kooperatif aidat ödeme makbuzunu dosyaya sunmuşlar ise de davacılar vekili 02/10/2018 tarihli duruşmadaki beyanında muris …’ın kooperatif üyesi olduğunu, … adına …’ın ödeme yaptığını iddia etmiş, ancak bu tarihten sonra başkaca kooperatif aidatı ödendiğine dair başkaca makbuz veya ödeme belgesi sunulamamış; Mahkemece İzmir Ticaret Sicili ve Aliağa Ticaret Sicili ile yapılan yazışmalardan, davalı kooperatif üyeliğinin gösterir şekilde davacıların murisi …’a ilişkin hiçbir kaydın bulunamadığı gibi, murisin babası …’ın en son 1994 ve 1996 yılı davalı kooperatifin kayıtlarında adının geçtiği, dosyaya sunulu 1994 tarihli aidat ödeme makbuzlarından da en son bu tarihte ödeme yapıldığının anlaşıldığı, …’ın 1994 ve 1996 yılı hazirun cetvelinde adının yazılı olduğu ancak katılımını gösterir imzasının bulunmadığı, 1996 yılından sonraki genel kurullarda kendisine yer verilmediği, bu tarihten vefat ettiği 2007 tarihine kadar aradan geçen 11 yılda …’ın davalı kooperatif ile iletişime geçtiği, irtibatının devam ettiği ya da aidat ödemesi yaptığı yönünde dosya kapsamında herhangi bir bilgi, belge veya tespitin bulunmadığı anlaşılmıştır.

Davacılar, murisleri …’ın kooperatif üyesi olduğu, mevcut üyeliğinin ölümü ile kendilerine geçtiğini iddia ederek, delil olarak kooperatif üyelik kayıt belgesi ile üyelik aidat ödeme makbuzu sunarak, murislerinin davalı kooperatif üyelik kaydının davalı olduğunu, sunulan 3 adet ödeme makbuzunun da üyelik aidatı ödeme belgesi olduğunu iddia ederek,üyeliğin miras intikali yoluyla kendileri adına tespitini talep etmişler ise de, davacılar murisleri …’ın kooperatif üyeliğini ispat edemedikleri gibi, her ne kadar savunmanın genişletilmesi yasağına aykırı olarak yargılama aşamasında toplanan delillere göre ortaklığın murislerine murisin babası …’dan intikal ettiğini, bu intikal nedeniyle de üyeliklerinin tespiti gerektiğini belirtmişler ise de, davacıların murisleri …’ın babası …’dan yaklaşık 13 yıl önce vefat ettiği; …’ın ise en son 1996 yılında davalı kooperatif ile irtibatının tespit edildiği, bu tarihten sonra ölüm tarihi olan 2007 yılına kadar aradan geçen 11 yıllık sürede davalı ile herhangi bir üyelik bağlantısının tespit edilemediği anlaşıldığından; mahkemece verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamakla davacılar vekilinin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacılar vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/11/2019 tarihli 2016/173 Esas ve 2019/674 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 36,30-TL’nin davacılardan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 27/10/2022