Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1692 E. 2022/1673 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1692
KARAR NO : 2022/1673

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/04/2016 (Asıl Dava) – 03/10/2019 (Karar)
NUMARASI : 2016/531 Esas – 2019/1085 Karar
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
BİRLEŞEN 2018/306 E. SAYILI DOSYA:
TARİHİ : 08/03/2018 (Dava) – 03/10/2019 (Karar)
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 08/03/2018
BAM KARAR TARİHİ : 09/11/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 09/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/10/2019 tarihli, 2016/531 Esas ve 2019/1085 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; davalı … A.Ş. tarafından zorunlu trafik sigortası ile sigortalı,… plakalı, kaza tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki aracın Basmane Garı önünde,… plakalı ve maliki müvekkili olan, kaza tarihinde sürücüsü … olan araçla kazaya karıştığını, bu kaza sonucu müvekkiline ait araçta maddi hasar meydana geldiğini, trafik kazası tespit tutanağında da belirtildiği gibi müvekkilinin meydana gelen kazada sorumluluğunun bulunmadığını, tam kusurlu olarak… plakalı araç sürücüsünün kazaya neden olduğunu, araçtaki hasar miktarının tespiti amaçlı İzmir 3.Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurulduğunu ve 2016/52 D.İş dosyası kapsamında araçtaki toplam hasar, değer kaybı, araç onarım süresi ve araç ikame zararının tespitinin istendiğini, müvekkilinin aracında bilirkişi incelemesine göre değer kaybı zararı olduğunun tespiti halinde davalı sigorta şirketinin bundan sorumlu olacağını, hasar bedeli likit alacak olarak kabul edilmediği ve yargılamayı gerektirdiği için fazlaya ilişkin haklarının saklı olduğunu belirterek, şimdilik 15.000-TL tazminatın davalı …. Sigorta AŞ.’nden dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt (avans) faizi ile tahsiline, 2016/52 D. İş dosyasından yapılan yargılama giderlerinin de tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep arttırım dilekçesi ile talebini 19.230-TL’ye çıkarmış olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça “Genişletilmiş Beyaz Kasko Sigorta Poliçesi” ile sigortalı… plakalı araç ile… plakalı aracın Basmane Garı önünde maddi hasarlı trafik kazasına karıştığını, bu kaza sonucu müvekkiline ait araçta yüksek maddi hasar meydana geldiğini, resmi trafik birimlerince düzenlenen kaza tespit tutanağında her iki araç sürücüsünün de yeşil ışıkta geçtiğini beyan etmesi nedeniyle kusur dağılımı yapılamadığının belirtildiğini, kaza tutanağı incelendiğinde müvekkilinin aracının kavşağı geçmek üzere olduğu esnada kazanın meydana geldiğinin anlaşıldığını, hayatın olağan akışı içerisinde değerlendirme yapılması halinde müvekkiline kırmızı ışık yanmadığının açık olduğunu, kavşaktaki geçişini tamamlamak üzereyken davalıya sigortalı araç sürücünün kırmızı ışık ihlali yaparak kavşağa girdiğini, anılı nedenle karşı aracın kazada asli/tam kusurlu olduğunu, zararın tazmini için karşı araç zorunlu trafik sigortacısına başvurulduğunu, kusur dağılımı olmadığı için zararın giderilmediğini, sonrasında ise karşı araç ZMMS sigortacısına dava açıldığını, ancak o davada belirlenecek zararın tamamının tazmini hem kusur dağılımı hem de poliçe limitlerine göre mümkün görülmemekle, kasko sigortacısı olan davalıdan zararın tazmini yönünde -zamanaşımı sıkıntısı da yaşamamak için- tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla belirsiz alacak mahiyetindeki işbu davayı açma zorunluluklarının doğduğunu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın mutlak ticari işlerden olup hükmedilecek meblağa temerrüt tarihinden itibaren avans (ticari temerrüt) faizi uygulanmasını talep ettiklerini, hasar alacakları likit alacak olarak kabul edilmediği ve yargılamayı gerektirdiği için HMK 107. maddesi kapsamında fazlaya ilişkin diğer talep ve haklarının saklı olduğunu belirterek, şimdilik 9.000-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans (ticari) faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep arttırım dilekçesi ile bu davadaki talebini 38.460,41-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Asıl davada davalı … Sigorta AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu zarara davacının kendi kusuru ile sebebiyet verdiğini, kaza tespit tutanağında anlatılan kazanın meydana geliş şekline göre, davacının çarpışma noktasına kadar kat ettiği mesafenin, sigortalı araç sürücüsüne göre daha fazla olmasından, davacının sarıdan kırmızıya dönüş sırasında durmayarak seyrine devam ettiği, davacı seyir halinde iken sigortalı araç sürücüsüne yeşil ışık yanması üzerine onun da harekete geçtiği ve ancak davacının gelip kendisine çarptığının anlaşıldığını, bu mizansenin tam aksi düşünüldüğünde, sigortalı araç sürücüsünün kat edeceği mesafe davacı tarafa göre daha kısa olduğundan sigortalı aracın, ışık sarıdan kırmızıya döndüğü sırada geçiş yapmış olsa bile bu sırada kendisine yeşil yanarak harekete geçen davacının, kat edeceği mesafe nedeniyle, kendisine temas etmeden sigortalı aracın Gaziler Caddesine giriş yapmış olacağını, bu nedenlerle davacı taraf araç sürücüsü zarara sebep olduğundan müvekkili şirketten davacının herhangi bir talepte bulunma hakkının olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkilinin sorumlu olacağı tazminat tutarının yeni genel şart hükümlerine göre belirlenmesi gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun, anlaşmalı servise gidilse idi ödemek durumunda kalacağı tutarı geçemeyeceğini, aracın onarılmak yerine sağlam haldeki rayici ile hasarlı haldeki değeri arasındaki farkın da hesaplanarak (pert-total uygulaması) tamir seçeneğine göre hangisi daha ekonomik ise o yöntemin dikkate alınmasının gerekli olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu… plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 31/12/2015-31/12/2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere kasko poliçesi ile sigortalı olduğunu, işbu poliçe kapsamında 50.000-TL maddi hasar teminat limitiyle sınırlı ihtiyari mali mesuliyet klozu bulunduğunu, müvekkili şirketin ihtiyari mali mesuliyet klozu sebebiyle sorumluluğunun zorunlu mali sorumluluk sigortası hadlerinin üzerinde kalan kısım için poliçede yazılı hadlere kadar mevcut olduğunu, bu sebeple öncelikle davalı sigortalının kazaya karışan… plakalı aracının zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi limitlerinin dolması gerektiğini, müvekkili şirket tarafından sigortalı aracın davaya konu kazada herhangi bir kusuru bulunmamakla birlikte kazaya konu kusur oranı tespitinin Adli Tıp Kurumu tarafından yapılması gerektiğini beyanla, davacının haksız taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Tüm dosya içeriğine göre; İTÜ bilirkişi heyeti raporunun hüküm vermeye elverişli, olaya daha uygun olduğu görülmekle, kazanın oluşumunda her iki taraf sürücüsünün de %50 oranında kusurlu oldukları, davacı aracında KDV dahil 38.460,41 TL hasar meydana geldiği, aracın ekonomik ve teknik açıdan perte ayrılmasını gerektirecek bir durum bulunmadığı, gerçek değer kaybının 9.500,00 TL olduğu, yedi günlük onarım süresince ikame taşıt zararı toplamının 840,00 TL olduğunun bildirildiği, davacı tarafın ana dosya yönünden karşı araç sürücüsünün %50 kusuruna istinaden 19.230,20 TL’ lik kısmı bakımından dava miktarını artırmış olduğu, birleşen dava yönünden de tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile hasar bedeli olan 38.460,41 TL’ye artırmış olduğu anlaşılmakla, sonuç olarak; DAVANIN KABULÜ İLE, tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile ve poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere esas dava yönünden 19.230,20 TL hasar bedelinin davalı … Sigorta’dan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, birleşen dava yönünden ise 38.460,41 TL hasar bedelinin davalı …Sigorta’dan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiliyle davacıya verilmesine, davacının değer kaybı alacağının saklı tutulmasına….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı … Sigorta AŞ. vekili tarafından, “…Islah edilen kısmın zamanaşımına uğradığını, kazanın 19.03.2016 tarihinde meydana geldiğini, 24.03.2016 tarihinde de ekspertiz raporunun tanzim edilip ıslah beyanı 26.02.2019 tarihinde yapıldığına göre, KTK’da ve BK’da öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra ıslah beyanında bulunulmuş olduğundan, 4.230.20-TL bakımından talebin zamanaşımı nedeniyle reddinin gerekli olduğunu, savunmalarına rağmen zamanaşımı ile ilgili menfi ya da müspet bir karar verilmediğini, davacı yanın dava öncesinde hasar tespiti yaptırdığından artık belirsiz alacak değil kısmi davanın söz konusu olduğunu, kırmızı ışık ihlali yapanın davacı taraf olduğunu, bilirkişi heyetinin, müvekkili şirket sigortalısına da %50 kusur atfeden raporunu ve bunun karara esas alınmasını da kabul etmediklerini….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Asıl dava; maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle ZMM sigortacısına yönelik maddi tazminat, birleşen dava ise; aynı kaza nedeniyle kendi kasko sigorta şirketine yönelik maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verildiği, karara karşı yalnızca asıl dava davalısı olan … Sigorta A.Ş vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
1-Asıl davada dava dilekçesinde açıkça hasar bedeli likit alacak durumunda olmadığından denilerek belirsiz alacak davası şeklinde davanın açılmış olduğu, davadan önce eksper raporu alınmış olmasının alacağı belirli hale getirmediği, buna göre yargılama sırasında dava değerinin arttırılması isteminin ıslah niteliğinde olmadığı ve dava açıldığı tarih itibariyle tüm alacak bakımından zamanaşımının kesildiği açık olmakla, davalı sigorta şirketinin ıslah edilen kısma yönelik zamanaşımı itirazının reddi gerekmiştir.
2-Kusura yönelik itiraz bakımından yapılan değerlendirmede; kaza tespit tutanağında her iki sürücünün de kendisinin yeşil ışıkta geçtiğini beyan etmekte olduğu, mobese kameralarında her iki yön ışıklarının tam ve net seçilemediği belirtilerek kusur tayini yapılamadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece otomotiv uzmanı bilirkişiden alınan ilk raporda taraflara %50’şer kusur izafe edildiği, itiraz üzerine ATK’dan alınan raporda ise seçenekli olarak rapor düzenlenmiş olup, hangi araç kırmızıda geçmiş ise karşı aracın kusursuz olduğunun sonuç olarak belirtildiği görülmüştür. ATK raporuna da taraflarca itiraz edilmesi üzerine İTÜ’den rapor alındığı, bu raporda da her iki tarafa %50 oranında kusur paylaşımı yapılmış olduğu ve mahkemece bu rapora göre hüküm tesis edildiği görülmekle; kaza tespit tutanağı içeriğine, kazadan sonra taraflarca farklı bir delil sunulamamış olmasına, mahkemece alınan ilk rapor ile İTÜ’den alınan raporun uyumlu bulunmasına ve tüm dosya kapsamına göre, davalı vekilinin kusura yönelik istinaf itirazının da reddi gerekmiştir.
3-Mahkemece, asıl ve birleşen davalar yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerekliliğine dikkat edilmemiş olması ise doğru görülmemiş, ancak sonucu itibariyle doğru olan karar bakımından bu husus esasa etkili görülmediğinden karar kaldırma nedeni yapılmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; asıl dava davalısı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Asıl dava bakımından davalı vekilinin İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/531 Esas – 2019/1085 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 1.313,60-TL istinaf karar harcından peşin alınan 328,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 985,20-TL’nin asıl dava davalısı … Sigorta A.Ş.’ den alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Asıl dava davalısı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/11/2022