Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1662 E. 2022/1555 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1662
KARAR NO : 2022/1555

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2016 (Dava) – 21/03/2019 (Karar)
NUMARASI : 2016/724 Esas – 2019/317 Karar
DAVA : Rücuen Tazminat (Kasko Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 19/10/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 19/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/03/2019 tarihli 2016/724 Esas ve 2019/317 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin kasko sigorta poliçesi ile… AŞ.’ye ait … plakalı aracı 28/06/2013 – 28/06/2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere sigortaladığını, aracın 24/01/2016 tarihinde Alsancak mevkii liman D kapısı önünde giriş yapmak için durmuşken, demiryollarına ait manevra (lokomotif) aracına bağlı vagonun çarpması sonucu hasarlandığını, ekspertiz incelemesi sonucunda KDV dahil tamiratı yapan servise 06/05/2016 tarihinde 16.343,00-TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin sigortalısının haklarına aynen halef olduğunu, davalının ödenen tazminatın %100 kusurlarına tekabül eden kısmı olan dava konusu tutardan sorumlu olduğunu, rücu yazışmalarına verilen olumsuz cevap üzerine işbu davayı ikame etme zorunluluğunun hasıl olduğunu belirterek, 16.343,00-TL rücuen tazminat alacaklarının ödeme tarihi olan 06/04/2016 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kabul anlamına gelmemek kaydı ile; işbu davanın müvekkili idarenin hizmet kusuruna dayandırıldığını, bu durumda idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan tüm davaların görüleceği yargı yolunun idari yargı yolu olduğunu, 24.01.2016 tarihinde 18110 sayılı makine ve vagonu Liman D kapıya yaklaşıldığında korna çalınıp işaret verilmesine rağmen… yönetimindeki … plakalı tırın, … plakalı dorse ile … hat üzerinden geçmeye çalıştığını ve hattın aracın girişine göre sağ tarafta raya 2 metre park mesafesinde bulunan … plakalı tırın görüş mesafesini kapattığını, sık sık sinyal verilmesine rağmen hattın içine giren tıra çarpma olayının meydana geldiğini, davacıya ve tır şoförüne müvekkili idare kusuru neticesinde verilmiş bir zarar olmadığı gibi adli merciler nezdinde yapılmış bir tespit de bulunmadığını, sigorta ekpertiz raporunun müvekkili idarenin bilgisi dışında ve gıyabında yapıldığını ve kabulünün mümkün olmadığını, kazada müvekkili idareye ve idare personellerine atfedilecek bir kusur bulunmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile talep edilen bedelin de fahiş olup gerçek zararı yansıtmadığını, talep edilen faiz miktarını ve oranını da kabul etmediklerini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…Maddi hasarlı trafik kazasının oluşumunda davacı … şirketine kasko poliçesi ile sigortalı bulunan … plaka sayılı çekicinin sürücüsü dava dışı…’nın %75 oranında asli kusurlu olduğu, davalı … Müdürlüğü’ne ait trende yol kontrolünde görevli dava dışı …’nin %25 oranında tali kusurlu olduğu, kaza sebebi ile davacı … şirketine sigortalı araçta 16.000,00-TL maddi hasar oluştuğu, davacı … şirketinin işbu hasara binaen poliçe kapsamında sigortalısına 16.343,00-TL ödemede bulunduğu, yapılan bu ödeme miktarı ve tespit edilen hasar bedeli zarar miktarı ve kazanın oluşumunda tarafların tespit edilen yüzdelik kusur oranlarına göre işbu zararın 4.000,00-TL’lik kısmının davalı kurumun sorumluluğunda olduğu anlaşılmakla, DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, 4.000,00 TL hasar bedeli maddi tazminatın 06/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili tarafından, “….Kararın eksik inceleme ile verildiğini ve hukuka aykırı olduğunu, düzenlenen son raporun mevcut çelişkileri gidermediğini, hüküm kurmaya elverişli olmadığını, idarenin geçiş noktasına bariyer yapması veya onun fonksiyonlarını öngören bir önlemi gerçekleştirmesi gerekirken, bunun yapılmamış olmasının, onun özensiz davrandığı sonucunu doğurduğunu, davalı tanıkları ve keşif sonrası tanzim edilen bilirkişi raporu uyarınca, kazanın meydana geldiği giriş kapısında yaya ve araç trafiğine hitaben herhangi bir uyarıcı levhanın bulunmadığının tespit edildiğini, herhangi bir ışıklı uyarı levhası, trafik ışığı veya geçit bekçisi gibi mesaj verecek herhangi bir uyarı aracının olmadığını, bu hususta bilirkişi raporuna itiraz edilmesine rağmen itirazları dikkate alınmaksızın doğrudan hüküm kurulduğunu, kaldı ki alınan tüm raporlarda tespit edilen hasar miktarının da farklı olduğunu, bu hususta da çelişkinin giderilmesi gerektiğini, zarar verici eylemde davalı idarenin hiçbir özensizliği olmaması ve zararın tamamının başka bir nedenden kaynaklanması durumunda ancak sorumluluktan kurtulunabileceğini (Yargıtay 4.Hukuk Dairesi Esas: 1997/2856 Karar 1997/7335), dolayısıyla davalı idarenin kusuru neticesinde işbu davaya konu kazanın gerçekleştiğini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
Davalı vekili tarafından, “…Dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderildiğini ve tanzim edilen rapor ile müvekkili idarenin ve müvekkili idare personelinin kusursuz olduğunun tespit edildiğini, ancak ilk ve son raporun adeta müvekkili idareye kusur izafe etmek amacıyla tanzim edildiğini, çok daha üst bir kurul olan Adli Tıp Kurulu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığının raporunun usul ve yasaya uygun, tanık ifadelerine ve fiziksel duruma, fotoğraflara uygun olarak verildiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte; …’nin kusurunun müvekkili idarenin kusuru anlamına da gelmeyeceğini, raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, taraflı olduğunu, ayrıca bilirkişi raporunda Adli Tıp kurumunun tanzim etmiş olduğu rapordan ayrılma sebeplerinin belirtilmediğini, dava konusu geçitin serbest olarak tabir edilen bekçisiz ve bariyersiz olduğunu, sadece trafik işaretleri ile donatıldığını ve bariyer ya da bekçinin bulunmaması sebebiyle işbu kazaya sebebiyet verildiği gerekçesiyle kusur izafesinin hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, Karayolları Trafik Kanunun 76.maddesinin 1.fıkrasının a ve b bendlerinde; demiryolu geçitlerinde, sürücülerin ışıklı veya sesli işaretin vereceği ‘DUR’ talimatına uymamalarının yasak olduğu, sürücülerin durmaları, herhangi bir demiryolu aracının yaklaşmadığına emin olduktan sonra geçmelerinin zorunlu olduğu yönünde düzenleme olduğunu, zaten tanık beyanından da anlaşılacağı üzere; … plakalı aracın sürücüsü verilen DUR ikazlarına uymadığından işbu kazanın meydana geldiğini, ancak bilirkişilerin ne bu kanun hükümlerini irdelediğini ne de tanık beyanını kusur incelemesinde esas aldığını, Hemzemin Geçitlerin Korunması Bakımı ve Yönetimi ile Geçit Bekçilerinin Görevlerine Ait Yönetmeliğin 17.maddesinde, 2918 Sayılı Karayolları Kanunun 148. maddesinde, … İşletme Nizamnamesinin mevkifler ile demiryolu dahilinde gezmek başlıklı 3.maddesinde, 6461 Sayılı … Mevzuatının 9.maddesindeki demiryolu ve karayolu kesişmeleri başlıklı hükümlerinde de görüleceği üzere, müvekkili idarenin işbu dava konusuna ilişkin hiçbir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, olay günü korna çalınıp işaret verilmesine rağmen…’nın … hat üzerinden geçmeye çalıştığını, davanın reddine karar verilmesini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, demiryolunda meydana gelen trafik kazası nedeniyle kasko sigorta şirketi tarafından
sigortalısına ödenen araç hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı her iki taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
1-Davalı vekilinin istinaf isteminin incelenmesinde; mahkeme karar tarihi 21.03.2019 olup, hükmün verildiği 2019 yılı itibariyle yeniden değerleme oranında artırım yapıldığında istinaf sınırı 4.400-TL’dir. Davalı aleyhine hükmedilen tazminat tutarının 4.000-TL olduğu anlaşıldığından, talebin kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle davalı vekilinin istinaf isteminin miktar yönüyle usulden reddi gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesinde; hasar bakımından, mahkemece alınan üç raporda da farklı miktarda hasar hesaplanmış olmakla birlikte yapılan değerlendirmede; alınan raporlarda iskonto uygulanarak ve bazılarında KDV dikkate alınmaksızın hesap yapıldığı, davanın rücuen tazminat davası olup davacı kasko sigorta şirketinin yaptığı ödemenin dayanağı olan eksper raporu ve faturada da iskonto uygulanmış olduğu, sigorta şirketinin buna göre ödeme yapmış olduğu, hükme esas alınan raporda tamir faturası esas alınmış olup bu faturada KDV’nin eklenmiş olduğu, farklı olarak yalnızca aracın yaşı gözetilerek amortisman tenzili yapıldığı, diğer iki rapora göre daha yüksek bir miktarın belirlendiği bu raporun hüküm kurmaya elverişli bulunduğu gibi, kaldı ki davacı vekilinin hükme esas alınan bu rapora hasar tazminatı yönünden herhangi bir itirazda da bulunmamış olduğu anlaşılmakla, tüm bu hususlar ve HMK 357.madde gözetilerek davacı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının reddi gerekmiştir.
3-Kusura yönelik istinaf itirazlarının değerlendirilmesinde; mahkemece önce keşif yapılarak bilirkişi heyeti raporu alındığı, bu rapora göre davacının %75 davalı tarafın %25 kusurlu olduğu görüşünün bildirildiği, ardından tarafların itirazı üzerine ATK Trafik İhtisas Dairesinden kusur raporu alındığı ve bu raporda ise davacının %100 tam kusurlu olup, davalı tarafa izafe edilecek bir kusur bulunmadığı görüşünün bildirildiği, oluşan çelişki ve davacı tarafın itirazı üzerine bu defa Karayolları Fen Heyetinden kusur raporu alındığı ve bu son raporda da ilk rapor doğrultusunda görüş bildirildiği, somut olayın özelliklerine, kazanın meydana geliş şekline, davacı tarafın kurum olarak önlem alma sorumluluğu ve adam çalıştıranın kusursuz sorumluluğu uyarınca sorumluluğunun yanısıra davadışı sigortalı araç sürücüsünün de kontrolsüz hemzemin geçitte göstermesi gereken dikkat ve özeni göstermemiş olmasından, düdük çalınarak uyarılmasına rağmen demiryolu manevra aracına ilk geçiş hakkını vermemesinden dolayı asli kusurlu (%75) sayılmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının da esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 352/1-b. maddesi gereğince usulden reddine, davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı vekilinin İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/724 Esas – 2019/317 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 352/1-b. maddesi gereğince miktar itibariyle USULDEN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının ise HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a-Davacıdan alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin alınan 68,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 12,30-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
b-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
4-Davacı ve davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 19/10/2022