Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1660 E. 2022/1765 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1660
KARAR NO : 2022/1765

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2015 (Dava) – 19/07/2019 (Karar)
NUMARASI : 2015/876 Esas – 2019/917 Karar
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazası Nedeniyle Ölüme Dayalı)
BAM KARAR TARİHİ : 23/11/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 23/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/07/2019 tarihli 2015/876 Esas ve 2019/917 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı traktör ve bağlı römork ile 22/07/2015 tarihinde Kuşadası istikametinden Menderes istikametine doğru seyir halinde iken kavşağa geldiğinde kurallara uygun olmayan şekilde manevra yapmak suretiyle sebebiyet verdiği ölümlü trafik kazası sonucu müvekkillerinden …, … ve …’un babası, …’nin eşi, … ile …’nin oğlu olan …’in vefat ettiğini, zabıta görevlilerinin kaza tespit tutanağı tuttuklarını ve kazada davalı sürücünün asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, Menderes 3. Asliye Ceza Mahkemesi nezdinde 2015/516 E. numarası ile ceza davası açılmış olup işbu davanın derdest olduğunu, vefat eden …’in çiftçilikle meşgul olduğunu, ürettiği mahsulünü diğer kişilere toptan sattığı gibi, ayrıca pazarlarda üretici olarak doğrudan tüketicilere de satarak pazarcılık yaptığını, davalı …’nin … plakalı traktör ve bağlı römorkün maliki olduğunu, davalının idaresindeki aracın diğer davalı … AŞ. nezdinde Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçesi kapsamında sigortalandığını, sigorta şirketine yapılan başvuru üzerine 140.748,55-TL’lik tazminat miktarının hesaplandığını, hesaplanan bedelin müvekkili …’e vekaleten 16/09/2015 tarihinde ödendiğini, ancak müvekkiline ödenen destekten yoksun kalma tazminatının başta yeniden evlenme olasılığı sebebiyle ele alınan oran, faiz oranı, sürücü davalının % 75 kusurlu kabul edilmesi sebebiyle yapılan indirim nedeniyle kabulünün mümkün olmadığını, davalı … şirketinin poliçe limiti kapsamı ile sınırlı olmak kaydıyla maddi tazminat taleplerinden diğer davalılar ile birlikte müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu, müvekkilinin eşinin ölümü sebebiyle henüz 35 yaşında iken, biri 10, biri 5 yaşında diğeri ise henüz 3 aylık olan çocukları ile dul kaldığını, yaşadığı sosyakültürel çevre sebebiyle bundan sonraki hayatını çok daha zor geçireceğini, manevi çöküntünün ve acının madden tazmininin imkansız olduğunu, ancak bir nebze de olsa azalması için manevi tazminata hükmedilmesinin yasal zorunluluk olduğunu, müteveffanın babası …’in genç yaşta oğlunu kaybettiğini, evlat acısını yaşadığını, annesi …’in hayatta bir anne için dayanılması güç acılardan olan evlat acısını yaşadığını, manevi tazminata hükmedilmesinin yasal zorunluluk olduğunu belirterek, yapılacak hesaplamanın teknik uzmanlık gerektirmesi nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik, … için 250,00-TL, … için 250,00-TL, … için 250,00-TL, … için 250,00-TL olmak üzere toplamda 1.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihi olan 22.07.2015’den itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen -sigorta şirketi bakımından poliçe limiti kapsamı ile sınırlı olmak kaydıyla- tahsiline, müvekkili …’e 250.000,00-TL manevi tazminatın, müvekkili …’e 100.000,00-TL manevi tazminatın, müvekkili …’e 100.000,00-TL manevi tazminatın, müvekkili …’e 100.000,00-TL manevi tazminatın, müvekkili …’e 50.000,00-TL manevi tazminatın, müvekkili …’e 50.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den kaza tarihi olan 22/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep arttırım dilekçesi ile destekten yoksun kalma tazminatı taleplerini … için 28.768,10-TL’ye, … için 41.374,99-TL’ye, … için 63.345,45-TL’ye ve … için 25.148,34-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalılar … ile … vekili cevap dilekçesinde özetle;
meydana gelen trafik kazasının müvekkili …’nin mülkiyetinde bulunan … plakalı araç ile müteveffa …’in sevk ve idaresinde bulunan tescilsiz motosikletin çarpışması sonucu ortaya çıktığını, ceza yargılamasının Menderes 3.Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/516 E. sayılı dosyası ile devam ettiğini, trafik kazasında müteveffanın kusurunun bulunduğunu, motosikleti aşırı hızlı kullanmasının kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, ayrıca müteveffanın maalesef motosikleti kaza esnasında kasksız kullandığını, trafik kazasının neticesinin bu sebeple ağırlaştığını, motosiklet sürücülerinin kask takmalarının mecburi olduğunu, somut olayda müteveffanın kask takmayarak ortaya çıkan zararın artmasına sebebiyet verdiğini, müvekkillerinin geçimlerini çiftçilik yaparak sağladığını, hükmedilecek fahiş bir manevi tazminat tutarının sosyal ve ekonomik açıdan yıkımları anlamına gelme olasılığının olduğunu, talep edilen manevi tazminat tutarının 650.000,00-TL olduğunu ve bu miktarın çok fahiş olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … AŞ.vekili cevap dilekçesinde özetle; … plaka sayılı aracın müvekkili nezdinde trafik sigorta poliçesi ile 09.12.2014 – 09.12.2015 arası sigortalı olduğunu, sorumluluğunun poliçe limiti (sakatlanma ve ölüm kişi başına-268.000,00 TL) ile sınırlı olduğunu, ayrıca sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, öncelikle kusur durumunun tespitinin gerektiğini, davacının müvekkili şirkete başvurusu üzerine hasar dosyasının açıldığını, işbu dosya kapsamında 16/09/2015 tarihinde 140.748,55-TL ödeme yapıldığını, müvekkili şirketin davacıya karşı başkaca bir sorumluluğunun bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile yapılan ödemenin güncelleştirilmesinin gerektiğini, davacıların müteveffanın ölmeden önceki sürekli ve düzenli desteğini maddi olgularla ispat etmesi gerektiğini, müteveffanın gelir durumunun ispatının da davacı tarafa düştüğünü, mahkemece faize hükmedilecek olması halinde faiz başlangıcı olarak dava tarihinin esas alınması gerektiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…Ceza dosyası, mahkemece alınan, kusura ilişkin adli tıp raporu, aktüer bilirkişi raporu ve toplanan kanıtlardan anlaşılacağı üzere, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün %80, davacıların desteği müteveffanın %20 kusurlu olduğu, bu hususun, gerek mahkemece alınan kusur raporu ile gerekse kesinleşen ceza dosyasıyla sabit olduğu, destek zararının, mirasa bağlı olmayan yansıma zararları arasında yer almakta olup trafik sigortası kapsamında olduğu, ancak davalılardan … Sigorta A.Ş.’nin 16/09/2015 ve 01/06/2017 tarihlerinde yaptığı ödemeler ile teminat limiti dahilinde sorumluluğunu yerine getirdiği ve teminat limitini tükettiği, dolayısıyla bu davalı yönünden açılan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı cihetine gidildiği, öte yandan davacı eş ve çocukların babalarının kaybından dolayı destek zararına maruz kalacağının hayatın olağan akışına uygun kabul edildiği, hal böyle olunca davalı sürücü ile davalı işletenin davacıların desteğinin ölümünün meydana geldiği kaza tarihi olan 22/07/2015 tarihi itibariyle temerrüde düştüğü, bu nedenle; davacı … için; 25.148,34 TL, davacı … için; 63.345,45 TL, davacı … için; 41.374,99 TL, davacı … için; 28.768,10 TL olmak üzere toplam 158.636,88 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan … ve …’dan tahsili isteminin kabulüne karar verildiği, davacıların manevi tazminat talebine gelince; manevi tazminatın amacı, çekilen acıları yeterince dindirmek, kırılan yaşama arzusunu tazelemek, yaşama yeniden bağlanmak ile ruhsal dengeyi sağlamak olup, bu amacı gerçekleştirmesi için de zarar görenlere para ödenerek acıları dindirmek, ruhsal düzeni dengelemek, yaşama bağlılığın tazelenmek istendiği, somut olayda davacıların desteklerinin vefatından büyük elem ve acı duymalarının hayatın olağan akışına uygun olduğu anlaşılmakla, tarafların mali ve sosyal durumları, kusur oranları ve hakkaniyet gereği manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilerek, sonuç olarak: MADDİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN; davalı … şirketine karşı açılan davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, davalılar … ve …’a karşı açılan davanın kabulü ile; Davacı … için; 25.148,34 TL, Davacı … için; 63.345,45 TL, Davacı … için; 41.374,99 TL, Davacı … için; 28.768,10 TL olmak üzere toplam 158.636,88 TL bakiye destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihi olan 22/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, MANEVİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN; davanın kısmen kabulü ile, Davacı … için; 50.000,00 TL, Davacı … için; 30.000,00 TL, Davacı … için; 30.000,00 TL, Davacı … için; 30.000,00 TL, Davacı … için; 10.000,00 TL, Davacı … için; 10.000,00 TL olmak üzere toplam 160.000,00 TL’nin kaza tarihi olan 22/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacılar vekili tarafından, “….Manevi tazminat bakımından hükmedilen miktarların az olduğunu, yasal düzenlemenin ve manevi tazminat müessesesinin amacına hizmet etmediğini, manevi tazminat taleplerinin tümüyle kabulüne karar verilmesi gerektiğini, müvekkillerinden …’nin müşterek 3 küçük çocuğu ile yalnız kaldığını, hem annelik hem de babalık rolünü üstleneceğini, çocukların baba sevgisinden mahrum büyüyeceğini, hatta kaza anında 2,5 aylık olan …’in babasını bilmeden büyüyeceğini, … ve …’in torunlarının baba sevgisinden mahrum büyümemesi için azami çaba sarf edeceğini ve her seferinde acılarının katlanarak tekrarlanacağını….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.

Davalılar … ve … vekili tarafından, “….Kararın eksik inceleme ve hatalı değerlendirme neticesinde denetime elverişlikten uzak şekilde verilmiş bir karar olduğunu, kusur oranlarına ilişkin haklı itirazlarının hiçbir şekilde gözetilmediğini, bilirkişi raporları arasındaki çelişkilerin giderilmediğini, 18/04/2017 tarihli bilirkişi raporunda müteveffanın %12,5 oranında, müvekkili …’ın ise %87,5 oranında kusurlu bulunduğunu, müteveffanın kaza esnasında motosikletini kasksız olarak kullanmış olması ve kaza esnasında çok yüksek hızda araç kullanmış olması nedeniyle ileri sürmüş oldukları temel savunmalarının değerlendirilmediğini, ayrıca ceza dosyası kapsamında alınan rapor ile dosya davalılarından … Sigorta A.Ş. tarafından müvekkili (araç maliki) … aleyhine ikame edilmiş İzmir 2. Tüketici Mahkemesi’nin 2016/1157 E. sayılı dosyasından görülmekte olan rücu davasında alınan bilirkişi raporundaki kusur oranlarının huzurdaki dosya ile farklı olduğunu, bu yönüyle bilirkişi raporları arasında giderilmesi gereken çelişki mevcut olduğunu, İzmir 2. Tüketici Mahkemesi’nin 2016/1157 E. numarası ile görülmekte olan dosya kapsamında alınan bilirkişi heyet bilirkişi raporunda müvekkili …’ın %65 oranında asli kusurlu bulunmuş olduğunu, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için itiraz edildiğini ve kusur tespiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasının talep edildiğini, mahkemece dosyanın ek rapor tanzimi adına tekrar bilirkişiye tevdi edildiğini, ancak ek raporda da itirazlarının cevaplanmadığını, sonrasında mahkemece dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderildiğini ve Adli Tıp Kurumu’nca düzenlenen rapora göre, kazanın meydana gelmesinde davalı müvekkiline %80, müteveffaya ise %20 oranında kusur izafe edildiğini, Adli Tıp Kurumu raporuna itiraz edilerek yeniden ek rapor talep edilmişse de, mahkemece duruşma dışı ara karar ile reddedilip çelişkiler giderilmeksizin karar verildiğini, müteveffanın kask takmayarak ve yüksek hızda araç kullanarak zararın artmasına kendi kusurlu davranışı ile sebebiyet verdiğini, yukarıda bahsedilen davadışı rücu dosyasında tanzim edilmiş olan 16.06.2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda, müteveffa …’in motosiklet kullanmaya yetersiz sürücü belgesi ile kasksız ve yüksek hızda araç kullandığı hususu belirtilerek, motosiklet kullanırken kazanın oluşumuna etkisi olmayan ancak zararın artmasını önleyen ve can güvenliğini sağlamada en önemli etken olan kask (koruma başlığı) takmamış olduğu ve %35 oranında tali kusurlu olduğunun tespit edildiğini, bu hususların hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporunda inceleme ve tespit konusu dahi edilmediğini, kusur oranından indirim yapılması gerektiği hususundaki itirazlarının da mahkemece gözetilmediğini, oysaki Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin ekte sunulu 26/05/2016 tarih-2014/24006 E.-2016/6479 K. sayılı kararında da vurgulanmış olduğu üzere; desteğin motosiklete kasksız olarak binmiş olması halinde 6098 sayılı BK’nın 52. maddesi uyarınca zarar görenin müterafik kusurunun kabul edilmesi ve bu nedenle kusur oranında bir indirim yapılmasının zorunlu olduğunu, hükme esas hesap bilirkişi raporuna yönelik olarak ise; mütevaffanın gelirinin asgari ücret miktarının üzerinde olduğunun kabulü ile hesaplama yapılmasına ve diğer hususlara yönelik itirazlar ileri sürülerek yeniden rapor alınması talep edilmişse de, bu husustaki taleplerinin de mahkemece yeterince değerlendirilmeksizin reddedildiğini, eksik inceleme ile yetinildiğini, yine, yerleşik içtihatlara aykırı olacak şekilde, davalı … tarafından davacılara yapılan peşin ödemelerin getirisinin tüm davacılar bakımından yöntemince hesaplanmadığını ve tazminat hesaplamalarından indirilmediğini, manevi tazminat bedellerinin de olayın oluş şekline, tarafların ekonomik durumlarına ve müteveffanın kusur durumuna göre yüksek olduğunu….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacılar vekili ve davalılar … ile … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
1-Mahkemece verilen karar tarihinin 19.07.2019 olduğu, davacılardan …’in ise karardan önce 17.12.2018’de vefat ettiği anlaşılmakla, mahkemece taraf teşkiline ilişkin bu duruma dikkat edilmeksizin, karardan önce vefat etmiş anılan davacı bakımından yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 28. maddesi gereğince, gerçek kişiler yönünden maddi hukuk bakımından hak ehliyeti ve usul hukuku bakımından da taraf ehliyeti ölümle son bulur. Bu nedenle, davaya ölen tarafa karşı veya onun tarafından devam edilmesine imkan yoktur. Ölü kişi adına hüküm kurulamaz. Yalnız öleni ilgilendiren, yani mirasçılara geçmeyen haklara ilişkin davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalır. Yalnız ölen tarafı ilgilendirmeyen ve mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davalar ise, tarafın ölümü ile konusuz kalmaz, bu davalara ölenin mirasçıları tarafından veya ölen tarafın mirasçılarına karşı devam edilir. Açıklanan tüm maddi ve hukuki vakıalar karşısında somut uyuşmazlıkta mahkemece; davanın devamı sırasında ölen davacı …’in davada taraf olma ehliyetinin son bulduğu, davacının malvarlığına ilişkin olan işbu davadaki tazminat haklarının mirasçılarına geçtiği, ölüm ile kişilik hakları ve vekillik ilişkisi son bulduğundan karar tarihinden önce öldüğü anlaşılan anılan davacının mirasçılarının belirlenip tebligat çıkarılarak, taraf teşkili sağlandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden, kararın öncelikle bu nedenden dolayı re’sen kaldırılması gerekmiştir.
2-Davalılar vekilinin kusura yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde; kaza tespit tutanağında davalının asli, müteveffanın tali kusurlu olduğunun belirlenmiş olduğu, mahkemece ilk alınan raporda davalının asli-%87,5, müteveffanın tali-%12,5 oranında kusurlu bulunduğu, itirazlar üzerine dosyada son olarak alınan ve hükme de esas alınan ATK Trafik İhtisas Dairesinin kusur raporunda davalı sürücü …’ın %80, müteveffanın %20 kusurlu bulunduğu anlaşılmaktadır. İşbu dava bakımından bağlayıcılığı bulunmayan rücu dava dosyasında da asli-tali ayrımı bakımından raporun aynı yönde olduğu, ancak oranların farklılık arz ettiği, ceza dosyası kapsamında alınan kusur raporunda da davalının asli kusurlu, müteveffanın ise alt düzeyde tali kusurlu bulunmuş olduğu anlaşılmakla, tüm dosya kapsamına göre yapılan değerlendirmede, mahkemece alınan ATK kusur raporundaki davalıya %80 kusur izafe eden tespitin hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle kusur raporuna yönelik istinaf itirazının esastan reddi gerekmiştir.
3-Bununla birlikte, davalılar vekilinin müterafik kusura yönelik istinaf itirazı ise haklı bulunmuştur. Müteveffanın zararın artmasına etken davranışı şeklindeki müterafik kusur durumunun mahkemece re’sen dikkate alınması gerekmekte iken, bu husus dikkate alınmadan karar tesis edildiği görülmüştür. Zira, kaza sırasında müteveffanın motosiklet kullanmakta olduğu ve kaza tutanağı içeriğine ve baş bölgesinden yaralanmış olmasına göre kask takmadığı anlaşıldığından, mahkemece hesaplanan tazminat tutarı üzerinden %20 müterafik kusur indirimi yapılmamış olması doğru görülmemiş, davalılar vekilinin bu yöndeki itirazının kabulü ile kararın bu nedenle kaldırılması gerekmiştir.
4-Sigorta şirketince davacılara yapılan ödemelerin, poliçe limitine kadar müşterek-müteselsil sorumlu olan diğer davalılar yönünden de borcu sona erdireceği açıktır. Nitekim hükme esas alınan son aktüer raporunda da bu yönde hesaplama yapıldığı, sigorta şirketinin ödemelerinin usulünce güncellenerek tazminat tutarlarından mahsubu sonucunda poliçe limiti tükenmiş olduğundan diğer davalıların sorumluluklarındaki “bakiye” tazminat tutarlarının belirlendiği, mahkemece de bu yönde karar verildiği anlaşılmakla, hesaplamaya dair davalılar vekili itirazının esastan reddi gerekmiştir.
5-Dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgelerden, müteveffanın çiftçiliğin yanısıra pazarcılık da yaptığı anlaşılmakta olup, dosyaya gelen kurum müzekkere cevapları da dikkate alınarak hesap bilirkişi raporunda bu ek gelire istinaden asgari ücretin 1,27 katı üzerinden hesap yapılmasında bir isabetsizlik görülmemiş, bu yöndeki davalılar vekili itirazının da esastan reddi gerekmiştir.
6-Her ne kadar aktüer bilirkişi tarafından, Yargıtay içtihatlarıyla uygulanması esas alınan TRH 2010 tablosuna göre değil de, PMF 1931 tablosuna göre hesap yapılmış ise de, davacı tarafın bu yönden istinafa gelmediği, PMF 1931 yaşam tablosunun hak sahipleri yönünden daha kısa yaşam süreleri belirlemesi nedeniyle davalı taraf yararına usuli müktesep hak oluştuğu, istinafa davacı tarafça sadece manevi tazminat yönünden gelinmesinden ve davalı tarafça aktüer raporuna yönelik sair sebeplerle istinafa gelindiğinden dolayı, aleyhe bozma yasağı da gözetilerek bu husus davalı aleyhine bir kaldırma nedeni yapılmamıştır (Aynı yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/2486 E.- 2021/3312 K).
7-Manevi tazminata yönelik olarak her iki taraf vekilleri de istinafa gelmiş olup, yapılan değerlendirmede; kusur durumlarına, müteveffanın ve ailesinin, davalıların sosyal ve ekonomik durumlarına, olayın oluş biçimine ve tüm dosya kapsamına göre, mahkemece hükmedilen manevi tazminat tutarlarının bir miktar az olduğu kanaatine varılmış, bu bakımdan davacılar vekilinin istinaf itirazlarının kabulüne, davalılar vekilinin bu yöndeki itirazlarının ise reddine karar verilmekle, kararın bu yönden de kaldırılması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacılar vekilinin istinaf itirazlarının kabulüne, davalılar … ile … vekilinin istinaf itirazlarının ise kısmen kabulüne, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ve davalılar … ile … vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile; İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/876 Esas – 2019/917 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davalılar … ile … vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a-Davacılar tarafından yatırılan 44,40-TL istinaf karar harcının istek halinde davacılara iadesine,
b-Davalılar … ve … tarafından yatırılan 2.732,40-TL istinaf karar harcının istek halinde bu davalılara iadesine,
5-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 23/11/2022