Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1646 E. 2022/1490 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1646
KARAR NO : 2022/1490

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/05/2018 (Dava) – 09/07/2019 (Karar )
NUMARASI : 2018/607 Esas – 2019/835 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle)
BAM KARAR TARİHİ : 06/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2019 tarihli 2018/607 Esas ve 2019/835 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03/11/2017 tarihinde müvekkilinin yolcusu olduğu … plakalı motosiklet ile… plakalı aracın çarpıştığını, müvekkilinin yaralandığını ve köprücük kemiğinin kırıldığını, kaza ile ilgili İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen 2018/49 sayılı soruşturma dosyasında takipsizlik kararı verildiğini, kazanın oluşunda davalı şirket nezdinde ZMMS poliçe teminatı bulunan… plakalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, müvekkili tarafından davalı şirkete başvuru yapıldığını ancak sonuçsuz kaldığını, müvekkilinin iş göremezliğinin rapor ile belirleneceğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 50,00-TL geçici iş görmezlik ve 50,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatının başvuru tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 17/05/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.323,36 TL’si geçici iş göremezlik zararı, 5.931,02 TL’si sürekli iş göremezlik zararı olmak üzere toplam 9.254,38 TL maddi tazminatın ıslah tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 6704 sayılı yasa kapsamında trafik kazası sonucu zarar gören kişilerin bu zararın tazmini için öncelikle sigorta şirketine başvurmaları gerektiğini, bu şartın yerine getirildiğinin kabul edilebilmesi için gerekli belgelerin tamamının sigorta şirketine sunulması ve kanunda öngörülen süre dolmasına rağmen ödeme yapılmamış olması gerektiğini, davacı tarafın gerekli belgeleri müvekkiline sunmadığını, dava şartının davacı tarafça yerine getirilmediğini,… plakalı aracın 07/06/2017-07/06/2018 tarihleri arasında ZMMS poliçesinin müvekkili tarafından düzenlendiğini, müvekkilinin poliçeden dolayı sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında olmak üzere ölüm/sakatlık halinde azami 330.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, dosyada öncelikle kusur oranı tespitinin yapılması gerektiğini, yine davacının bedensel zararının belirlenmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatının poliçe kapsamında olmadığını, bu nedenle müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, geçici iş göremezlik ile ilgili istekler yönünden SGK’nın sorumlu olduğunu, davacı motosiklette yolcu olarak bulunduğundan kaza sırasında kask ve koruyucu kıyafet giyip giymediğinin araştırılması gerektiğini, gerekli koruyucu önlemlerin alınmaması durumunda davacı taraf lehine hesaplanacak tazminatta müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, avans faizi istenemeyeceğini, kabul anlamına gelmemek üzere ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; ”…Davanın Kabülü ile; 3.323,36 TL’si geçici iş göremezlik zararı ve 5.931,02 TL’si sürekli iş göremezlik zararı olmak üzere toplam 9.254,38 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, bu miktarın 100,00 TL’sine dava tarihinden itibaren, kalan kısmına ise 17/05/2019 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava şartı yokluğu sebebiyle, davanın usulden reddi gerektiğini, özürlülük ölçütü, sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporunun eksik olduğunun davacıya iletildiğini ancak eksiklikler giderilmeden dava açıldığını, dava şartını yerine getirmediğini, yerel mahkemece maluliyet oranındaki çelişkinin giderilmesi için ATK 3. ihtisas dairesinden yeni bir rapor alınması gerekirken bu hususun gözardı edilerek hatalı maluliyet oranı üzerinden hüküm tesis edilmesinin yerinde olmadığını, tazminat hesabına esas alınan maluliyet oranı değerlendirme hatasına dayalı olup asla kabul edilemeyeceğini, geçici iş göremezlik tazminatı poliçe kapsamında olmayıp, müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, yerel mahkemece müterafik kusur indirimi yapılmadan hesap raporunun tam kabulünün yerinde olmadığını, meydana gelen trafik kazasında davacının emniyet kemeri takip takmadığı hususu açıklığa kavuşturularak müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek; kararının kaldırılmasına, müvekkili şirket aleyhine başlatılan icra takibinin durdurulması için tehir-i icra kararı verilmesine, haksız davanın reddine ve yargılama masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazasına dayalı bedensel zarar kaynaklı ZMMS kapsamında karşı araç sigortacısından maddi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup, karar davalı vekilince istinaf edilmiştir.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 29/11/2018 tarihli ve 2609 sayılı raporda; davacının dava konusu kazaya bağlı yaralanması nedeniyle oluşan ortopedik arızasına bağlı sakatlık oranının kaza tarihinde yürürlükte olan Engellilik Ölçütü Sınıflandırması ve Engellilere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre yapılan hesaplamaya göre sakatlık oranının % 1 olarak bulunduğu, tıbbi iyileşme süresinin 3 ay olarak kabul edilmesinin uygun olacağı bildirilmiştir.
Trafik uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 14/12/2018 tarihli raporda özetle; sigortalı aracın sürücüsü olan dava dışı …’ın, yönetimindeki … plakalı aracı ile sola dönüş yapmak isterken seyir halinde bulunan dava dışı sürücü …’in yönetimindeki … plakalı motosiklete çarpması şeklinde oluştuğunu, sigortalı araç sürücüsü …’ın kazanın oluşunda asli derecede % 75 oranında kusurlu olduğunu, sürücü …’in ise tali derecede % 25 oranında kusurlu olduğunu, davacının kazanın oluşunda herhangi bir kusurunun bulunmadığı bildirmiştir.
Aktüerya uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 17/05/2019 tarihli raporda özetle; sigorta poliçesinde yazılı ölüm/sakatlık ve tedavi giderleri teminat limitinin ayrı ayrı 330.000,00 TL olduğunu, dava öncesinde ve sonrasında davacıya ödeme yapılmadığının belirlendiğini, dava konusu poliçenin başlangıç tarihi 01/06/2015 tarihli genel şartlardan sonraki bir tarih olduğundan tazminat hesabının “TRH-2010 yaşam tablosu” ve “Devre başı ödemeli belirli süreli rant” formülüne dayanan yöntem esas alınarak % 1.8 teknik faiz (iskonto) oranı uygulanarak yapıldığını, dava dilekçesinde davacının mesleği ve kazancına ilişkin açıklamanın yer almadığını, bu nedenle hesaplamada asgari ücretin esas alındığını, bu çerçevede yapılan hesaplamaya göre davacının geçici iş göremezlik süresinin 3 ay olduğunu, isteyebileceği geçici iş göremezlik tazminatının % 75 kusur sorumluluğuna göre 3.323,36 TL olacağını, sürekli iş göremezlik tazminatının ise aynı kusur oranı üzerinden 5.931,02 TL olacağı bildirmiştir.
1-Davalı vekilinin davalı … şirketine dava açılmadan önce eksik başvuru nedeniyle davanın usulden reddine gerektiğine ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesinde;
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı” başlıklı 97. maddesinde (Değişik: 14/4/2016-6704/5 md.) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Davalı … şirketinin de kabulünde olduğu üzere, davacının dava tarihinden önce eksik evrakla davalı sigortaya başvuru yaptığı, davalının başvuruya istinaden 02/03/2018 tarihli cevabi yazı ile eksik evrakın tamamlanmasını talep ettiği, davalı … şirketine başvuru şartının tamamlanabilir dava şartı niteliğinde bulunduğu dikkate alındığında, başvuru şartının yerine getirilmiş olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının reddi gerekmiştir.
2-Davalı, davacı …’in maluliyetinin tespiti yönünden Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı tarafından düzenlenen 29/11/2018 tarihli raporun hükme esas alınmasının yasaya aykırı olduğunu iddia etmiş ise de, davalı vekilinin maluliyet raporuna itiraz dilekçesi ekinde sunduğu … A.Ş. tarafından davacı …’in muayenesi yapılmadan düzenlendiği anlaşılan10/12/2018 tarihli medikal raporun mahkemece alınan raporla çelişki arzettiğinin kabul edilemeyeceği; Mahkemece hükme esas alınan maluliyet raporunun kaza tarihi olan 03/11/2017 tarihinde yürürlükte olan ve maluliyetin tespitinde esas alınması gereken Engellilik Ölçütü Sınıflandırması ve Engellilere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre maluliyetin belirlendiği raporun hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu ve davalının rapora yönelik itirazının reddi gerekmiştir.
3-Bilindiği üzere, 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98.maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır. Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında; Anayasa Mahkemesinin KTK 90/İ maddesinin iptali de göz önüne alındığında TBK’nın 54. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kazadaki yaralanmadan kaynaklanan geçici işgöremezlik zararından sorumluluk, zarara neden olanlar ile bu kişilerin sorumluluğunu poliçe ile üstlenen sigorta şirketine ait olduğundan, davacı için hesap edilen geçici işgöremezlik tazminatının sigorta şirketi aleyhine de hüküm altına alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı … vekilinin geçici işgöremezlik tazminatından sorumlu olmadığına dair istinaf itirazının reddi gerekmiştir. (Bu yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/2511 E.- 2021/2452 K).
4- Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde sözkonusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu’nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52) düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması sözkonusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Somut olayda; mahkemece gerekçeli kararda müterafik kusur yönünden değerlendirme yapıldığı, kararda dosyada aldırılan iş göremezlik raporuna göre davacının yaralanmasının, sol omuz bölgesinde olduğu görüldüğü, bu durumda, davacının motosiklete koruyucu ekipman kullanmaksızın (kask, dizlik v.s) binmesinin zararın artmasına etkisinin olmadığının kabul edilerek takdiren müterafık kusur indirimi yapılmadığının belirtildiği; mahkemece dosya kapsamına uygun olarak ve davacının yaralanması nazara alınarak yapılan değerlendirmenin isabetli olduğu; davacının motorsiklette yolcu olduğu sırada kazanın meydana geldiği, alınan maluliyet raporu ile belirlenen yaralanmasının niteliğine göre, davacının kaza sırasında kask ve koruyucu ekipman kullanılmış olması halinde dahi bu tür yaralanmayı engellemeyeceği ve belirtilen hususun meydana gelen zararı arttırmayacağı anlaşıldığından, hesaplanan maddi tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmasının gerekmediği kanaati ile davalının bu yöne ilişkin itirazının reddi gerektiği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İzmir 4 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2019 tarihli 2018/607 Esas – 2019/835 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 632,16-TL istinaf karar harcından peşin alınan 158,50-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 473,66-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/10/2022