Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1642 E. 2022/1552 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1642
KARAR NO : 2022/1552

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/05/2018 (Dava) – 16/10/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/264 Esas – 2019/595 Karar
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
BAM KARAR TARİHİ : 19/10/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 19/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/10/2019 tarihli 2018/264 Esas ve 2019/595 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin ortağı oldukları kooperatifin yönetim kurulunun daha önce 15.01.2017 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulda yapılan oylamada azledilmekten son anda kurtulduğunu ve bu tarihten itibaren bütün faaliyetlerini gizli kapaklı yürütmüş olduğunu, üyelerin büyük çoğunluğunun ne yapıldığını, toplanan paraların nerelere sarf edildiğini bilmediğini ve bu bilgilere ulaşamadığını, kooperatif yönetiminin kooperatifin haklarını korumak ve üyelerini zarara uğratmamakla mükellef olduğunu, kooperatifin olağan genel kurulunun 08/04/2018 tarihinde yapıldığını, bu genel kurulda da üyeleri doyuracak şekilde bilgi verilmediğini, hazırlanmış kısa bir metin okunmak suretiyle geçiştirildiğini, düşük bir katılımla gerçekleştirilen genel kurulda yönetim kurulunun 8 muhalif oya karşı ibra edildiğini, ancak bu yapılan ibranın gerçeği yansıtmadığını, defter ve kayıtlar üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi sonunda yönetim kurulunun üyeleri zarara uğrattığının açıkça görüleceğini belirterek, genel kurulda alınan yönetim kurulunun ibrasına ilişkin kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin hiçbir somut gerekçe içermediğini, tamamen farazi olduğunu, davacı tarafın tek iddiasının, toplanan paraların nereye sarf edildiğinin bilinmediği ve harcamaların gizli kapaklı olarak yürütüldüğü olduğunu, kooperatifin tüm harcamalarının kayıt ve belgelere dayandığını, genel kurulda yıllık çalışma raporu, denetleme raporu ve bilançoların okunduğunu ve tüm bu belgelerin kooperatif üyelerinin incelemesine de açık olduğunu, kooperatif merkezinde her daim incelenebileceğini, davacı tarafın bu hususta hiçbir başvurusu ve inceleme isteği bulunmadığını, buna rağmen farazi olarak harcamaların gizli olduğunun iddia edilmesinin iyi niyete aykırı olduğunu, yönetim kurulunun yaptığı tüm harcamaların kayıtlı ve belgeli olduğunu, hesapları tutan bir muhasebecisinin de bulunduğunu,1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 24.maddesinde bilgi edinme hakkı ve bilanço başlıklı hükme yer verildiğini, davacı yanın, ne kooperatif merkezinde inceleme yaptığını ne de bilançoyu incelemek üzere bir talepte bulunmadığını, ayrıca davacıların bütün harcamaları denetleyen ve kontrol eden denetim kurulunun ibrasına onay vermesine rağmen harcamaları denetlenen yönetim kurulunun ibrasına onay vermemiş olmasının da bir çelişki arz ettiğini, kooperatif yönetim kurulunun yapılan işlemlere ve harcamalara ilişkin hiçbir kanuni zorunluluk olmamasına rağmen 2017 yılında üyelerine bilgilendirme yazıları da yolladığını, işlemlerin üyelerden gizlenmesi gibi bir durumun söz olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Tüm dosya içeriği ve bilirkişiler kök raporu ve ek raporunun değerlendirilmesi sonucunda; davanın, 08/04/2018 tarihinde gerçekleştirilen 2017 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısının 4/a gündem maddesi ile alınan yönetim kurulunun ibrasına ilişkin kararın iptali olduğu, bu kararın 48 ortağın katılımı ve 38 olumlu oyla oluştuğu, böylece 107 kayıtlı ortak bulunmasına göre 1/4 toplantı nisabının ve hazır bulunanların yarısından fazla karar nisabının gerçekleştiği, davalı kooperatifin gelirlerinin, aidat gelirleri ile kira gelirleri vs. gelirlerden oluştuğu, kooperatif ortaklarının kooperatife olan borçlarını kooperatif bankadaki hesabına yatırmak suretiyle ödedikleri, tüm gelirlerin yasal defterlere kaydedildiği, 2017 yılına ait faaliyet ve hesapların ibrasına ilişkin kararların iptal edilmesini gerektiren herhangi bir nedenin bulunmadığı, davalı kooperatifin tüm giderlerinin belgeli olup yasal defterlere kaydedildiği, giderler yönünden de 2017 yılına ait faaliyet ve hesapların ibrasına ilişkin kararın iptali edilmesini gerektiren herhangi bir nedenin bulunmadığının belirlendiği, kaldı ki, davacılar yönetim kurulunun 2017 yılına ait faaliyetlerinin ibrasına ilişkin kararda olumsuz oy kullandıkları halde, 2017 yılına ilişkin bilanço ve hesapların ibrasında olumlu oy kullandıkları, Koop. K.nun 98.madde atfı ile TTK’nun 424.madde hükmüne göre bilanço ve hesapların ibra edilmesinin yönetim kurulu faaliyetlerinin de ibrasını kapsadığının anlaşıldığı, bu açıklamalar ışığında, dava konusu yönetim kurulunun ibrasına ilişkin genel kurul kararının kanuna, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı bir yönünün bulunmadığı anlaşıldığından, davacılar tarafından açılan genel kurul kararının iptali DAVASININ REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacılar vekili tarafından, “…Dava dilekçesinde; toplanan paraların nerelere sarf edildiğinin bilinmediğini, üyelerin bu bilgilere ulaşamadığını, yönetim kurulunca bu hususların tamamen gizli kapaklı bir şekilde yürütüldüğünü, inceleme imkanlarının mümkün olmadığını, genel kurulda da yönetim kurulunca kısa bir metin okunmak suretiyle durumun geçiştirildiğini, davanın bunlara yönelik olduğunun açık ve net bir şekilde belirtmiş olduklarının görüleceğini, mahkemenin yer darlığı nedeniyle kooperatife ait defter ve kayıtların muhafazasına imkan bulunmadığından bahisle bu evrakların celbinden sarfınazar etmesinin ve doğrudan bilirkişi tayini ile bilirkişilerce mahallinde inceleme yapılarak rapor alınması yönündeki ara kararı üzerine ne yazık ki kooperatife ait defter ve kayıtlar üzerinde doğrudan bir inceleme yapabilme imkanından mahrum kaldıklarını, kendilerinin yönlendirme ve uyarma imkanından mahrum bırakan, genel kurul kararının iptalini gerektiren hususları işaret etmelerine imkan bırakmayan bu yöntem karşısında, bilirkişilerin soyut beyanlardan oluşan rapor düzenlemek mecburiyetinde kaldıklarını, dosyanın tekrar ek rapor alınmak üzere bilirkişi heyetine gönderildiğini ve bilirkişilerin uzun ve zaman alan bir çalışmadan sonra ek raporlarını düzenlediklerini, 05/08/2019 tarihli işbu raporun ekinde bulunan 500 küsur sahifeyi havi evrak bulunan klasörü dosya içerisine sunduklarını, bu raporu incelediklerinde ise, belgelerden bir kısmının silik olduğunu, hiç okunamadığını, bir kısmının ise verilmiş bulunan ara kararına uygun olarak bilirkişiler tarafından irdelenmediğini, mahiyetinin ne olduğunun anlaşılamadığını, mahkemeye yaptıkları, dosyanın tekrar bilirkişilere verilerek ek rapor alınması isteklerinin ise anlaşılamaz bir şekilde reddedildiğini, eksik araştırma ile karara çıkarıldığını, dosyadaki belgelerin sağlıklı olarak temin edilmesi ve irdelenmesi durumunda bir çok usulsüzlüğün ortaya çıkacağının görüleceğini, nitekim, dosya içerisinde okunabilir ve mahiyetinin ne olduğu anlaşılabilir olan belgeler üzerinde yaptıkları inceleme sonucu tespit edilen usulsüzlükleri gösterir listelerin ekte takdim olunduğunu, site hesabından 5.000,00-TL çekilip kooperatif ana hesabına yatırıldığını, bunun hiçbir şekilde kabul edilmesi mümkün olmayan bir işlem olduğunu, kooperatif yönetiminin sitede henüz çeşitli hukuksal nedenlerden dolayı kat mülkiyetinin kurulamamış olması nedeniyle zorunluluk gereği site işlemlerini de genel hükümler dairesinde yürütmek mecburiyetinde kaldığını, bu nedenle sadece bu işler için kooperatif yönetimi adına açılmış ana hesap dışında site hesabının mevcut olduğunu, site hesabından ana hesaba para aktarılması demenin, kendileri ile hiç ilgisi olmayan kiracıların paralarının kooperatife verilmesi demek olduğunu, kiracıların zarara uğratıldığını, bunların haricinde, birçok ödemenin nedeninin mevcut olmadığını, fatura ve fiş alınmamış olup belgeye kapıcının imzasının alındığını, usulsüz olduğunu, bu incelemenin bu davanın sonucu için muhakkak tamamlanması gerektiğini….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kooperatif genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. maddesi; “Genel kurul sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4′ ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır.” hükmünü; aynı Kanun’un 51/1. maddesi; “Kanun veya ana sözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur” hükmünü; ana sözleşmenin 33. maddesinin 1. fıkrası; “Genel kurulun toplanabilmesi ve gündemdeki konuları görüşebilmesi için, kooperatife kayıtlı ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen toplantıda hazır bulunması şarttır. İlk ve müteakip toplantılarda aynı nisap aranır” hükmünü ve 2. fıkra ise; “Genel kurulda kararlar, ortakların en az 1/4’nün hazır olması şartıyla oylama sırasındaki mevcudun yarıdan fazlasının oyu ile alınır” hükmünü içermektedir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi yollamasıyla uygulanması gereken, Türk Ticaret Kanunu’nun 424. maddesi; “Bilançonun onaylanmasına ilişkin genel kurul kararı, kararda aksine açıklık bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve denetçilerin ibrası sonucunu doğurur. Bununla beraber, bilançoda bazı hususlar hiç veya gereği gibi belirtilmemişse veya bilanço şirketin gerçek durumunun görülmesine engel olacak bazı hususları içeriyorsa ve bu hususta bilinçli hareket edilmişse onama ibra etkisini doğurmaz.” hükmünü içermektedir. Buna göre ibra, kooperatifin gerçek durumunu yansıtmalıdır. Bilanço ve gelir gider tablosu tüm ayrıntıları ile açıklanıp irdelenmişse, genel kurulca verilen ibra kararı, gerçek anlamda borçtan kurtarma ve aklama niteliğini taşır. İbra, sadece genel kurulun bilgisine sunulan işlemleri içerir. Açıklanmamış, belgeye dayandırılmamış ve vasat yetenekli bir ortağın anlayamayacağı konularda ibra yok sayılır. Bu nedenle, somut uyuşmazlıkta genel kurulda davacıların bilançoya dair bir cümlelik genel ifadeye ilişkin kabul oyu kullanmış olmaları, genel kurul toplantı tutanağı içeriğine göre, yönetim kurulunu da ibra ettikleri anlamı taşımamaktadır (Bu yönde bknz. Yargıtay 23. HD 2016/3941 E.-2019/183 K).
Mahkemece kooperatif uzmanı iki kişilik heyetten alınan bilirkişi kök raporunda, toplantı ve karar nisapları bakımından ve davacıların dava açma şartları bakımından bir eksiklik olmamakla birlikte, davacılar tarafından toplantıdan şüphe edilmesinin somut bir gerekçeye dayandırılmamış olduğu belirtilmiş, bunun üzerine davacı tarafça rapora karşı verilen beyan dilekçesinde, esasen rapora bir diyeceklerinin olmadığı, hukuki yarara dair tespitlerin doğru olduğu belirtildikten sonra, devamında; kooperatif kayıt ve belgelerinin aslında kendilerince incelenmesine imkan verilmesini istediklerini, ancak mahkemede muhafaza imkanı olmadığından bu incelemeyi bilirkişilerin yapacağını, bu incelemeden sonra tahsilatlar ve ödemelerin tek tek tespiti ve rapora eklenmesi akabinde rapor hakkında beyanda bulunacaklarını, zira kendilerinin bu kayıtlara ulaşamadıklarını, bu tespitler yapıldığında dava açmada hukuki yararlarının olup olmadığının oraya çıkacağını beyan ettikleri görülmüştür. Alınan ek raporda; bilirkişiler tarafından ilgili döneme dair gelir-gider evrakları da eklenerek, gelirlerin kasaya değil tamamen banka hesabına yatırıldığı, giderlerin de belgeli olup defterlere işli olduğu, gelir-gider açısından ibra kararının iptalini gerektirir bir durum olmadığı yönünde görüş beyan edildiği anlaşılmıştır. 10.08.2019 tarihinde davacılar vekiline ek raporun tebliğ edildiği, buna rağmen 16.10.2019 tarihli celseye kadar ek rapora karşı davacı tarafça bir itirazda bulunulmadığı, duruşmada istinaftaki nedenlerle ek rapora itiraz edildiği, ancak davalı vekilince, davacı tarafın süresinde bir itirazı olmadığı itirazında bulunulduğu anlaşılmaktadır. Süresinde rapora itiraz etmeyen davacı tarafça istinaf aşamasında ileri sürülen bu itirazların kabulü mümkün olmayıp, iddianın genişletilmesi yasağı gereği bu itirazlara itibar edilmemiş, ayrıca esasa ilişkin olarak da davacı tarafın esas isteminin kooperatif defter ve kayıtlarını incelemelerinin sağlanması olduğu halde bu yönde kooperatiften yazılı bir usulde istekte bulunup kabul edilmez ise dava açılması yerine, kendi beyan dilekçelerinde açıkça ifade edildiği üzere, bu davada bilgi ve belgelere ulaşımları sağlanıp ardından yönetim kurulunun usulsüz işlemi olup olmadığına bunun sonucuna göre bakılıp karar vereceklerine dair beyanlarının da kabulü mümkün olmadığından, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacılar vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacılar vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacılar vekilinin Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/264 Esas – 2019/595 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 36,30-TL’nin davacılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 19/10/2022