Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1639
KARAR NO : 2022/1610
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2016 (Dava) – 22/10/2019 (Karar)
NUMARASI : 2016/599 Esas – 2019/609 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 26/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/10/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/10/2019 tarih ve 2016/599 Esas – 2019/609 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı kooperatifin 26.07.2016 tarihi itibariyle 10.424,11-TL alacağının tahsili için başlatılan Karşıyaka 1. İcra Müdürlüğü’nün 2016/7780 esas sayılı icra takibinin davalının haksız itirazı üzerine durdurulduğunu, genel kurulca alınan aidat kararının iptal edilmediğini ve borçlu tarafından ödenmediğini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, % 20 oranından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı kooperatifin arsa sahipleri için yaptığı B 1 Blokta 10 numaralı dairenin müvekkiline 22.03.2008 tarihinde 96.700,00-TL bedel karşılığında satıldığını, kuraya katılmayan müvekkilinin küçük daireyi satın aldığı tarihte inşaatın bittiğini ve borcunu toptan ödediğini, icra takibine konu inşaatlarla ilgili tutardan davalının sorumlu olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…Davalı, konutu 96.700,00-TL bedelle satın aldığını ve toplu ödemeli ortak olduğunu ileri sürmüş olsa da, kooperatif genel kurullarına davet edildiği, 20.05.2012 tarihinde yapılan 2011 yılı olağan genel kuruluna asaleten, 24.02.2013 tarihinde yapılan 2012 yılı olağan genel kurutuna vekaleten katılmış olduğu, muhasebe kayıtlarına göre de 96.700,00-TL haricinde 2013 yılında borçlandırıldığı 3.000,00-TL ve 2014 yılında borçlandırıldığı 2.000,00-TL toplamı 5.000,00-TL tutarı 30.11.2014 tarih 20 yevmiye kayıtlı işlemle kooperatif kasasına ödediği saptanmıştır. Bu nedenle davalının davacı kooperatifin normal üyesi olduğu, farklı statüde üyesi olmadığı sonucuna varılmıştır. Muhasebe kayıtlarında, takibe konu 10.000,00-TL asıl alacağın 7.000,00-TL kısmı 2015 yılında 3.000.00-TL kısmı 2016 yılında davacı hesabına borç kaydedilmiş olup, takip tarihi itibarıyla davalı 10.000,00-TL borçlu gözükmektedir. Takip talebinde borcun dayanağı olarak gösterilen 03.05.2015 tarihinde yapılan 2014 yılı genel kurulunun ödemeler ile ilgili 7. gündem maddesinde, hisse başına 10.000,00-TL tutarın 01.06.2015 tarihinden başlamak üzere 10 taksitte ödenmesi, gecikme halinde aylık %1,5 oranında faiz alınmasına karar verilmekle davalı, kooperatifin ortağı olarak kooperatifin en üst organı olan ve bütün ortaklar için bağlayıcı bulunan genel kurulda kararlaştırılan tutardan sorumlu bulunmuş…” gerekçesiyle davanın KABULÜNE; davalının Karşıyaka 1.İcra Müdürlüğü’nün 2016/7780 E.s. icra takibine itirazının iptaline, takibin 10.424,11-TL alacak bedeli üzerinden, 10.000,00-TL asıl alacağa 27.07.2016 takip tarihinden itibaren yıllık %18 oranında temerrüt faizi yürütülmek sureti ile devamına, Hükmolunan asıl alacak bedeli üzerinden taktiren %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı kooperatiften 96.700,00 bedelle daire aldığını, davacı kooperatifin, üyelerine yapmış olduğu dairelerin yanında, arsa sahibi için inşa etmiş olduğu blokta, üyeler için üretilenlerden 20 metre kare küçük olan fazladan bir daire ürettiğini, bu dairenin fazladan üretildiğini ve kendisine 96.700,00 TL’ye satıldığını, paranın defaten ödendiğini, kendisinin kooperatife üye kaydına dair herhangi bir genel kurul kararı olmadığını, bu durumda üye kaydının da olmadığını, kuraya da katılmadığını, bu hali ile, kendisinden aidat talep edilmesi mümkün olmadığını, kendisi tarafından sitenin aidatlarının ödendiğini, yerel mahkeme kararının yasaya aykırı olduğunu, belirterek, kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı kooperatifin 03.05.2015 tarihinde yapılan 2014 yılı genel kurulunun, ödemeler ile ilgili 7. gündem maddesi ile hisse başına 10.000,00-TL’nin 01.06.2015 tarihinden başlamak üzere 10 taksitte ödenmesi, gecikme halinde %1,5 aylık faiz alınmasına ilişkin kararı uyarınca, ödenmeyen 10.000,00-TL’nin faizi ile birlikte tahsiline ilişkin başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’ nun 23. maddesi hükmü uyarınca, ortaklar hak ve yükümlülüklerde eşit konumdadırlar. Yönetim kurulu bu ilkenin dışına çıkmak istediği takdirde, bu hususu genel kurul gündemine alarak, genel kurulun tartışmasına açıkça sunması gerekmekte veya genel kurulun yapılan uygulamayı açıkça ya da zımnen benimsemesi icap etmektedir. Bu nedenle, sabit ve peşin ödemeli olarak ortaklığa alınmada bu usule uyulmamışsa, böyle bir ortağın devam eden inşaatların finansmanına katılımı için aidat yükümlülüğü devam eder. Açıklanan usule uyulmuşsa, ortaklığa alınmadaki bu farklılık, ortaklığa alındıktan sonra üyelik aidatı istenmesini mümkün kılmaz ise de kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve alt yapı giderlerinden ortağın sorumluluğu devam eder. Genel kurulca açık yetki verilmedikçe ya da benimsemedikçe, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’ nun 23. maddesine aykırı şekilde yönetim kurulunun diğer ortaklardan farklı statüde ortaklığa kabul kararı vermesine veya akçalı konularda bir ortağı farklı statüde konumlandırmasına geçerli hukuki sonuç bağlanamaz.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, davalının davacı kooperatife ortak olma talebini içeren dilekçesine, kooperatifin ortaklığa kabulüne dair herhangi yönetim kurulu kararına, hisse devraldığına dair herhangi bir devir sözleşmesine ve bu devrin kabulüne dair yönetim kurulu kararına ve noter onaysız üye kayıt defterinde davalı ile ilgili herhangi bir kayda rastlanmadığı, kooperatif muhasebe kayıtlarına göre davalı adına 2008 yılında yaptığı ödemelere rastlandığı, Genel Kurul Kararları incelendiğinde ise, davalının kooperatifin diğer ortaklardan farklı olarak “Sabit ödemeli ortak” veya “Toplu ödemeli ortak” adı altında, ortaklık statüsünün diğer üyelerden farklı olduğuna yada davalıya ait B1 Blok 10 nolu daireye farklı statüde ortak kaydı yapılabileceğine dair herhangi bir genel kurul kararının mevcut olmadığı, 26.03.2006 tarihinde yapılan 2005 yılı olağan genel kurulun 7. gündem maddesinde alınan kararın üye kaydedilmemiş 13 zemin daire ve 1 dükkânın 80.000,00TL’den aşağı olmamak üzere pazarlık usulü satılması konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesi kararı olup, B1 Blok 10 ‘da yer alan davacı konutu ile hiçbir ilgisi bulunmadığı, davalı her ne kadar davaya konu konutu 96.700,00TL bedelle satın aldığını ve toplu ödemeli ortak olduğunu ileri sürmüş ise de, kooperatif genel kurullarına davet edildiği, 20.05.2012 tarihinde yapılan 2011 yılı olağan genel kuruluna asaleten, 24.02.2013 tarihinde yapılan 2012 yılı olağan genel kuruluna vekâleten katılmış olduğunun anlaşıldığı, muhasabe kayıtlarına göre ise, 96.700,00 TL haricinde 2013 yılında 3.000,00 TL ve 2014 yılında 2.000,00 TL olmak üzere toplam 5.000,00 TL davalının avans olarak borçlandırıldığı ve bu bedelin davalı tarafından 30.11.2014 tarih ve 20 yevmiye kayıtlı işlemle kooperatif kasasına ödendiğinin tespiti karşısında artık davalının davacı kooperatifin normal üyesi olduğu (Farklı statüde üyesi olmadığı) anlaşılmakla, davalının istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/599 Esas – 2019/609 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 712,07 TL istinaf karar harcından peşin alınan 178,02 TL harcan mahsubu ile bakiye 534,05 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/10/2022