Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1634 E. 2022/1609 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1634
KARAR NO : 2022/1609

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/11/2014 (Dava) – 18/06/2019 (Karar)
NUMARASI : 2014/1375 Esas – 2019/740 Karar
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 26/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/10/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/06/2019 tarih ve 2014/1375 Esas – 2019/740 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’in yönetimindeki … plakalı araçla 08/12/2012 tarihinde seyir halinde iken, kontrolsüz bir şekilde manevra yaparak aracının sağ arka tekerlek kısmından sağ şeritten Karşıyaka yönüne doğru seyreden müvekkili yönetimindeki… plakalı…marka motosiklete çarptığını, bu çarpma sonucunda müvekkilinin motosikletiyle birlikte sürüklenerek yaralandığını ve motosiklette ciddi anlamda maddi hasar oluştuğunu, müvekkilinin sağ el, sol omuz ve sol kalçasında ciddi doku zedelenmesinin oluştuğunu, aylarca koltuk değneği yardımıyla hareket etmek durumunda kaldığını, kazanın, davalı sürücü …’in kazada %100 kusurlu olduğunu, müvekkilinin… otelinin genel müdürü olduğunu, son derece sportif bir yaşam tarzının bulunduğunu, kaza nedeniyle aylarca hiç bir alanda spor yapamadığını ve hiç bir sosyal aktiviteye katılamadığını, yaklaşık 1 yıl motosiklet kullanamadığını, bu kazanın müvekkilinin gerek özel hayatında gerek sosyal hayatında gerekse iş hayatında olumsuz etkilerinin olduğunu, maddi ve manevi kayıplar yaşamasına sebebiyet verdiğini, müvekkilinin 1.063,20 TL+ 338,72 Euro tutarında hastane ve tedavi masrafları, 2.913,41 TL tutarında motosiklet tamir masrafı, 3.000,00 TL tutarında motosiklet değer kaybı zararı, 39,00 TL tutarında ulaşım gideri ve 820,54 TL tutarında iptal edilen uçak bileti zararının oluştuğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 8.805,12 TL maddi zararının oluştuğunu ileri sürerek, şimdilik 8.805,12 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan (sigorta şirketinin sigorta limiti ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydıyla) tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; ceza dosyası içerisindeki kusur oranlarını kabul etmediklerini, müvekkilinin kaza günü orta şeritte seyir halinde iken davacıyı geçtiğini ve sağa doğru yanaşmak için manevra yaptığında sağ şeritle orta şerit arasındaki çizgi üzerindeyken davacının motosikletiyle sağ arka tarafta müvekkilinin aracına çarptığını ve müvekkilinin aracının sağ arka tekerleğinin patladığını, dolayısıyla söz konusu kazada müvekkilinin her hangi bir kusurunun bulunmadığını, tedavi giderleri SGK’nın sorumluluğunda olduğundan davacı tarafın tedavi giderlerine ilişkin talebinin reddinin gerektiğini, yine davacı tarafın motosikletteki hasar bedeline ilişkin iddialarını kabul etmediklerini, değer kaybı isteğinin yerinde olmadığını, 122,81 TL tutarındaki zararın ceza yargılaması sırasında müvekkili tarafından ödendiğini, davacının sağlık durumunun da bahsedildiği şekilde vahim olmadığını, davacının düşme sonucunda yaşamış olduğu bir zedelenmenin fazlasıyla abartıldığını, diğer yandan seyahatin yapılamamasının kaza ile bir ilgisinin bulunmadığını, davacının seyahatine engel olacak bir yaralanmasının bulunmadığını, bu nedenle uçak biletine ilişkin zarar iddiasını da kabul etmediklerini, manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olmadığını, davacının acı, elem ve ızdırap halinin bulunmadığını, manevi tazminat isteyebilme koşullarının oluşmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesiyle özetle; … plakalı aracın 19/05/2012- 2013 vadeli zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesinin müvekkili tarafından düzenlendiğini, poliçeye göre maddi zarar durumunda araç başı teminat limitinin 22.500,00 TL ile sınırlı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşunda kusursuz olduğunu, bu nedenle müvekkilinin poliçe sorumluluğunun bulunmadığını, trafik kazalarından kaynaklanan tedavi giderlerinin SGK’ya devredildiğini, müvekkilinin sorumluluğunun kalmadığını, tedavi giderlerine yönelik isteğin reddedilmesi gerektiğini, araçta oluşan hasar, onarım ve değer kaybı bedelinin poliçe genel şartlarına göre belirlenmesi gerektiğini, iptal edilen seyahat giderlerinin dolaylı zarar kapsamında olması nedeniyle teminat dışı olduğunu, müvekkiline tüm belgelerle birlikte kaza ve hasar ihbarında bulunulmadığını, bu nedenle müvekkilinin temerrüde düşmediğini, kaza tarihinden itibaren faiz istenemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece Mahkemesince; “…1-a-Davacı vekilinin tedavi (ilaç) giderine ilişkin maddi tazminat isteğinin 123,00 TL’lik kısmının davalı tarafça ödenmiş olması nedeniyle konusuz kalan bu miktar yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
b-Davacı vekilinin maddi tazminat isteğinin KISMEN KABULÜ ile;
2.931,41 TL’si hasar bedeli, 2.000,00 TL’si değer kaybı bedeli, 829,10 TL’si tedavi gideri ve 410,27-TL’si uçak bileti bedeli olmak üzere toplam 6.170,78 TL maddi tazminatın (davalı sigorta şirketinin bu miktarın 5.760,51 TL’si ile ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden ise 08/12/2012 kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
2-Davacı vekilinin fazlaya ilişkin maddi tazminat isteğinin reddine,
3-Davacı vekilinin davalı sigorta şirketi hakkındaki manevi tazminat isteğinin REDDİNE,
4-Davacı vekilinin davalılar … ve … hakkındaki manevi tazminat isteğinin KISMEN KABULÜ ile;
5.000,00 TL manevi tazminatın 08/12/2012 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
Davacı vekilinin manevi tazminatla ilgili fazlaya ilişkin isteğinin reddine,…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 6111 sayılı yasa ile sigorta şirketlerinin tedavi giderlerinden sorumluluklarının ortadan kaldırıldığını, sigorta şirketinin tedavi giderleri amacıyla tahsil ettiği primleri yasa ve yönetmelikler gereği SGK’ya aktardığını, sigortacının bu durumda tedavi giderlerinden sorumlu tutulmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davacı tarafından motosiklette oluşan hasar nedeniyle ihbarda bulunulmadığını, motosiklete ait hasarın tespitinin kaza sonrasında yapılmadığını, motosiklette oluşan hasarın kaza ile meydana gelip gelmediğinin kazadan önce motosikletin hasarlı olup olmadığının belirsiz olduğunu, değer kaybı tutarının fahiş olduğunu, motosikletin ana ve teknik aksamlarında hiç bir hasar olmadığını ve hasarlı parçaların tamamının motosiklete sonradan monte edilebilen parçalar olduğunu, bu durumda değer kaybına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, manevi tazminat yönünden müvekkilinin sigorta şirketi lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkeme dosyasında kusur incelemesi yapılmadığını, ceza mahkemesinde belirtilen kusura göre tazminatın tespit edilmediğini, Hukuk Hakiminin ceza kararı ile bağlı olmayacağı ilkesi gereği, kusur yönünden itirazlara rağmen kusur incelemesi yapılmamış olmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkemenin kararının usul ve esas yönden incelenerek kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ile … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; … Sigorta A.Ş’nin dahili davalı olarak davaya dahil edilmemiş olmasının hatalı olduğunu, kusur incelemesi yapılmadığını, taraflarından ceza dosyasında alınan kusur oranına itiraz ettiklerini, yeniden kusur incelemesi yapılması talebinde bulunduklarını, ancak yerel mahkemece kusur incelemesi yapılmadığını, alınan bilirkişi raporlarının hatalı olduğunu ve çelişkiler içerdiğini, raporlara itiraz ettiklerini ancak itirazları hususunda yeterli inceleme yapılmadığını, yeterli bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verildiğini, kaza neticesinde davacının motorsikletinde bahsedildiği oranda bir hasar oluşmadığını, sadece ufak çizikler oluştuğunu, motorun hasarına ilişkin olarak kaza tespit tutanağı dışında hiç bir tespit yapılmadığını, bilirkişi raporunda belirtilen tamir masraflarına ilişkin faturanın taraflarına tebliğ edilmediğini, oluşmuş bir küçük çizik sebebi ile motorsiklette değer kaybının oluşmayacağını, dolayısı ile bilirkişi raporundaki değer kaybı yönünden yapılan tespite ve yerel mahkeme kararına katılmadıklarını, tedavi giderlerinden soysal güvenlik kurumu sorumlu olduğundan davacının tedavi giderlerine ilişkin tazminat isteminin reddi gerektiğini, tedavi giderlerine ilişkin olarak müvekkilinin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı halde bu hususta hüküm kurulmasının yerinde olmadığını, söz konusu seyahatin yapılamamasının kaza ile bir ilgisinin bulunmadığını, zira davacının seyahatine engel olacak bir yaralanma durumunun mevcut olmadığını, kaza ile davacının seyahate gitmemesi arasında bir illiyet bağı bulunmadığını, davacının kaza sebebi ile doğan bir acı, keder, ızdırap, öfke ve elem halinin söz konusu olmadığını, manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olmadığını belirterek öncelikle mağduriyetlerinin söz konusu olmaması için icranın tehirine karar verilmesini, istinaf, cevap, cevaba cevaba cevap, bilirkişi ve ek bilirkişi raporlarına itiraz dilekçesinde belirtmiş olduğumuz tüm itirazlarının incelenerek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine arar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası sebebiyle maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalılar vekillerince ayrı ayrı istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-) Ceza Mahkemesi kararlarının Hukuk Mahkemesine etkisi, TBK’nın 74. maddesinde düzenlenmiş olup Hukuk Hâkimi Ceza Mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında esas bakımından ilke olarak bağımsız kılınmıştır. TBK’nın 74.maddesinde “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir” Bu açık hüküm karşısında, Ceza Mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların Hukuk Hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
TBK’nın 74. maddesinde haksız eylemin “kusur” öğesi konusunda hukuk hakimine tanınan yetkiler iki bölüm olup, birincisi “kusur bulunup bulunmadığına”, öteki “kusurun derecesini ve zararın tutarını belirlemeye” ilişkindir. Maddenin ilk cümlesine göre “kusurun varlığını” araştırmada yetkileri sınırlı olan hukuk hakimi, maddenin ikinci cümlesine göre “kusurun derecesini ve zarar tutarını belirlemede” tam bağımsız kılınmıştır.
HMK 266 madde (HUMK 275 md.) hükmüne göre kusur oranlarının belirlenmesi teknik değil hukuki bir konudur. Elde edilen teknik bulgulara göre hakim bu oranı belirlemede ihlal edilen kuralları gözönüne almalıdır.
Haksız fiilden dolayı sorumlu olabilmek için kusurun bulunması şarttır.
Davalı sürücü hakkında dava konusu kaza ile ilgili olarak İzmir 41. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/168 Esas sayılı dava dosyasında yürütülen ceza dosyasında kaza ile ilgili kusur durumunun ne olduğu konusunda trafik uzmanı bilirkişiden ve ayrıca İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan rapor aldırıldığı, her iki raporda da; dava konusu kazanın oluşunda davalı sürücünün tam kusurlu olduğunun bildirildiği, ceza mahkemesince, davalı sürücü sanık … hakkında “sanığın asli ve tam kusurlu olması nedeniyle” taksirle bir kişinin yaralanmasına sebebiyet vermesinden dolayı cezalandırılmasına karar verildiği ve bu kararın itiraz edilmeden kesinleştiğinin anlaşılması karşısında mahkemece, anılan ceza dosyasındaki raporların birbiriyle uyumlu olması ve somut olaya uygun bulunması nedeniyle usul ekonomisi de gözetilerek yeni bir rapor aldırılmayarak ceza dosyasında aldırılan raporlara itibar edildiği anlaşılmıştır.
Dairemiz heyeti tarafından kaza yeri krokisinin ve ceza dosyasında alınan bilirkişi raporlarının incelenmesi neticesinde, sürücü beyanları ve olay yerinin incelenmesi neticesinde düzenlenen kaza tutanağına göre, olay tarihinde davalı sürücünün sağa kontrolsüz manevra yapması neticesinde aracının sağ arka teker kısmı ile yine sağ şeritte giden davacı motoruna çarparak kazaya sebebiyet verdiği somut olayda, davalı sürücünün kısa mesafeden aniden sağ şeride geçmek isterken aynı yönde seyreden arkadan gelen araç trafiğinin hız ve yakınlığını gözönünde bulundurmayarak kontrolsüz bir şekilde davacı motosikletin istikamet şeridini kapattığı, davacının buna alabilecek herhangi bir önleminin ise bulunmadığı nazara alındığında davalı sürücünün olayın meydana gelmesinde tam ve asli kusurlu olduğu, davacının ise kusursuz olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu durumda HMK 266 madde (HUMK 275 md.) hükmüne göre kusur oranlarının belirlenmesinin teknik değil hukuki bir konu olmasına ve kusur konusunda yeniden rapor aldırılmasına gerek bulunmayıp dosya kapsamında bulunan delillere göre, davalı araç sürücüsü asli ve tam kusurlu olduğu kabul edilerek karar verilmesi yerinde görülmüş olup, davalıların kusura yönelik istinaf itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-) 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu edilen kazada, davacıda meydana gelen yaralanma, tedavi süresince koltuk değnekleri ile hayatına devam etmek zorunda kalması sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen giderilmesinin gerektiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın oluş biçimi, kazanın meydana geldiği olay tarihindeki paranın alım gücü, davalı yanın içine düşebileceği mali güçlükler ve manevi tazminatın yukarıda ifade edilen amacı da göz önünde bulundurularak davacı için takdir edilen manevi tazminatın hak ve nesafet kuralları çerçevesinde belirlendiği görülmüş ve davalı gerçek kişilerin istinaf itirazları bu sebeple yerinde görülmemiştir.
3-)Bilindiği üzere, 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98. maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır. Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında; Anayasa Mahkemesinin KTK 90/İ maddesinin iptali de göz önüne alındığında TBK’nın 54. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kazadaki yaralanmadan kaynaklanan hastane giderleri haricindeki tedavi amaçlı ilaç, malzeme ve yol giderlerinden sorumluluk, zarara neden olanlar ile bu kişilerin sorumluluğunu poliçe ile üstlenen sigorta şirketine ait olduğundan, davacı için hesap edilen tedaviye yönelik masrafların davalılar aleyhine de hüküm altına alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır (Bu yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/2511 E.- 2021/2452 K).
4-) Davalılar her ne kadar hasar ve değer kaybı bedellerine itiraz etmişler ise de, alınan hasar bilirkişi raporunun somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, hasar onarım bedelinin kaza tespit tutanağında belirtilen kazanın oluş şeklinde uygun olduğunun tespit edildiği, davaya konu motorsikletin depo kısmı ve ana şasesinde meydana gelen hasarlar göz önüne alındığında, deposunda ve ana çatkısında bir hasar mevcut olmadığı, mevcut hasarın, vidalı ve sökülebilir parça özelliğinde olan; ayak sacı, sinyal, sinyal sacı, motor koruma sacı gibi parçalarda olduğu, bununla beraber davaya konu motosikletin sınıfın en yüksek markalardan biri olması, ikinci el bedelinin bir C segment otomobil kadar olması, rayiç değerinin yüksek olması ve kazasının Tramer kaydında görünecek olması nedeniyle değer kaybının olacağının sabit olduğu ve belirlenen değer kaybının da yerinde olduğu anlaşılmakla davalıların bu yöndeki istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir.
5-) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda zorunlu dava arkadaşlığı dışında dahili davalı adında bir müessese bulunmamakta olup, husumetin yöneltildiği kişi dışında bir başka kişinin davaya ithali mümkün bulunmadığından davalı gerçek kişilerin kasko şirketinin davaya dahili davalı olarak kabul edilmediğine yönelik istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir.
6-) Mahkemece davacının manevi tazminat talebinin davalı sigorta şirketi yönünden reddine karar verilmesine rağmen kendisini vekille temsil ettiren davalı sigorta şirketi lehine ret sebebiyle vekalet ücreti verilmemesi hatalı olmuştur.
Bu nedenlerle; yerel mahkemenin kararının davalı … A.Ş. lehine kaldırılmasına, vekalet ücreti yönünden davalı sigorta şirketi lehine düzeltilmesine, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından dairemizce davanın esası hakkında HMK’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar … ile … vekilinin istinaf itirazlarının ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … A.Ş. vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1375 Esas – 2019/740 Karar sayılı sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
A-Davacı vekilinin tedavi (ilaç) giderine ilişkin maddi tazminat isteğinin 123,00 TL’lik kısmının davalı tarafça ödenmiş olması nedeniyle konusuz kalan bu miktar yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
B- Davacı vekilinin maddi tazminat isteğinin KISMEN KABULÜ ile;
– 2.931,41 TL’si hasar bedeli, 2.000,00 TL’si değer kaybı bedeli, 829,10 TL’si tedavi gideri ve 410,27-TL’si uçak bileti bedeli olmak üzere toplam 6.170,78 TL maddi tazminatın (davalı sigorta şirketinin bu miktarın 5.760,51 TL’si ile ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden ise 08/12/2012 kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
Davacı vekilinin fazlaya ilişkin maddi tazminat isteğinin reddine,
C-Davacı vekilinin davalı sigorta şirketi hakkındaki manevi tazminat isteğinin REDDİNE,
D-Davacı vekilinin davalılar … ve … hakkındaki manevi tazminat isteğinin KISMEN KABULÜ ile;
-5.000,00 TL manevi tazminatın 08/12/2012 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
-Davacı vekilinin manevi tazminatla ilgili fazlaya ilişkin isteğinin reddine,
E-Kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden alınması gereken 421,53 TL nispi ilam harcından, peşin alınan 30,07 TL harç indirildikten sonra kalan 391,46 TL harcın (davalı sigorta şirketinin bu miktarın 365,43 TL’lik kısmından sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, Hazineye gelir kaydına,
F-Kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden alınması gereken 341,55 TL nispi ilam harcından, peşin alınan 136,63 TL indirildikten sonra kalan 204,92 TL harcın davalılar …’den ve …’den alınarak, Hazineye gelir kaydına,
G-Davacının yatırmış olduğu 25,20 TL başvurma harcı ve 166,70 TL peşin harç olmak üzere toplam 191,90 TL’nin (davalı sigorta şirketinin bu miktarın 98,96 TL’lik kısmından sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
H-Davacı tarafın yapmış olduğu 491,60 TL’si tebligat-posta gideri, 400,00 TL’si bilirkişi ücreti, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nden alınan Adli Sağlık Kurul Raporu ücreti 990,00 TL olmak üzere toplam 1.881,60 TL yargılama giderinden kabul oranına isabet eden 430,67 TL’lik kısmının (davalı sigorta şirketinin bu miktarın 402,04 TL’lik kısmından sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
I-Kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin (davalı sigorta şirketinin bu miktarın 2.543,83 TL’lik kısmından sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
İ-Kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılar …’den ve …’den alınarak, davacıya verilmesine,
J-Reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 2.634,34 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
K-Reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve …’e verilmesine,
L-Davalı sigorta şirketi yönünden manevi tazminat talebinin reddedildiği nazara alınarak AAÜT’nin 10/3 maddesi uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı sigorta şirketine verilmesine,
M-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
3-İstinaf İncelemesi Yönünden Harç ve Yargılama Masrafları;
a-Davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan 106,00 TL istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde iadesine, (harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine)
b-Davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan 121,30 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı sigorta şirketine verilmesine
c-Davalı …’in istinafı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 763,07 TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 190,76 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 572,31 TL istinaf karar harcının davalılar … ile …’den alınarak hazineye irat kaydına, (harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK.nun 302/5 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine)
d-Davalı …’in istinafı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 763,07 TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 190,76 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 572,31 TL istinaf karar harcının davalılar … ile …’den alınarak hazineye irat kaydına, (harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK.nun 302/5 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine)
e-Davalılar … ile … tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
f-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından taraflara vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
g-Taraflarca yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının mahkemesince istinaf eden taraflara iadesine,
h-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/10/2022