Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1627 E. 2022/1691 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1627
KARAR NO : 2022/1691

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/11/2014 (Dava) – 15/10/2019 (Karar)
NUMARASI : 2014/1422 Esas – 2019/1054 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 09/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/11/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/10/2019 tarih ve 2014/1422 Esas – 2019/1054 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15/04/2012 günü sürücü …’nın sevk ve idaresindeki davalı kurum tarafından Yeşilkart sorumluluğundaki… plaka sayılı aracın şerit üzerinde yakıtı bittiği için müvekkili … tarafından iteklenen, sürücülüğünü ise …’ün yaptığı … sayılı araca çarpması sonucunda yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin kazada herhangi bir kusurunun bulunmadığını, kaza sonucu müvekkilinin sakat kaldığını ve çalışamaz hale geldiğini, müvekkilinin zararlarının kusur ve aktüerya bilirkişileri tarafından hesaplanacağından belirsiz alacak davası açma zorunluluğu doğduğunu, davalıların her birine ayrı ayrı başvurulduğunu, …nın zarara karşılık 45.604,87 TL ödeme yaptığını, söz konusu ödemenin az olup ibranamenin iptali gerektiğini, diğer davalının ise başvuruyu reddettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile belirsiz alacak davası olarak davacı için kalıcı sakatlıktan doğan güç ve efor kaybı nedeniyle 1.000,00 TL ve geçici iş göremezlik sebebiyle 100,00 TL maddi tazminatın başvuru tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … Bürosu vekili cevap dilekçesinde özetle; 28/06/2008 gün ve 26920 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan yönetmeliğe göre çalışma usul ve esasları düzenlenmiş olan müvekkili büronun yabancı ülke Yeşil Kart Büroları ile yaptığı İnternational Regulations Anlaşma çerçevesinde yabancı plakalı araçların Türkiye’de karıştıkları kazalarda şayet geçerli bir Yeşil Kart sigortaları mevcut ise Yeşil Kart Sigortacıları adına kusur esasına göre sebebiyet veren 3. Şahıs hasarlarının tedvir ettiğini, yabancı plakalı aracın sebebiyet verdiği trafik kazası sonucu ortaya çıkan hasarlar için kusur esasına göre ve yabancı sigorta şirketine izafeten mali sorumluluk sigortası limit ve şartları çerçevesinde müvekkili büronun sorumluluğunun doğduğunu, 15/04/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralandığından bahisle davacının maluliyet tazminatı talebini büroya ilettiğini ve MB 2014000974 numaralı hasar dosyası açıldığını, kaza sonrası tutulan kaza raporuna göre yabancı plakalı araç sürücüsünün hiçbir kusurunun bulunmadığını, saat 22.20’de yakıtı bittiği için davacı tarafından iteklenen … plakalı aracın ışıklandırmasının kapalı olduğunu ve tedbir alınmadığını, … sayılı araç sürücüsünün KTK 84 Kod 11 maddesini ihlal ederek asli kusurlu olduğunu, davacı …’ın da KTK 84 Kod 5 ve 10 maddelerini ihlal ettiğini ve kusurlu olduğunu, yabancı plakalı aracın Yeşil Kart Sigorta Sertifikası bulunduğunu, …nın yaptığı ödemenin sebebinin kazaya neden olan … Plakalı Türk aracın trafik sigortasının olmaması olduğunu, ceza mahkeme kararının bekletici mesele yapılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının kaza sonucu maluliyete uğrayıp uğramadığının ve illiyet bağının araştırılmasını, davacının herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan tazminat alıp almadığının da tespitinin ve hesaplamanın aktüerya tarafından yapılması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın … sayılı aracın sürücüsü … ve işleten konumundaki …’a ihbarını talep ettiklerini, olayın … plaka sayılı aracın işletilmesi esnasında gerçekleşmediğinden müvekkilinin zarardan sorumluluğunun bulunmadığını, olayın davacıya diğer bir aracın yaya iken çarpması şeklinde olduğunu burada sigortasız araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını ve ayrıca araç işletilme halinde olmadığından müvekkili kurumun sorumluluğu bulunmadığını, … Yönetmeliğinin 15. Maddesi uyarınca davacıya yapılan ödeme ile borçtan ve yükümlülükten kurtulduğunu, davacı tarafından imzalanan ibranamenin geçerli olduğunu ve borcu ortadan kaldırdığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkilinin ZMMS teminat limitleri ve kusur oranı ile sınırlı sorumlu olduğunu, maluliyet oranının Adli Tıp tarafından belirlenmesi gerektiğini, davacının maddi zararının ancak aktüeryal inceleme sonucu tespit edilebileceğini, geçici iş göremezlik döneminin tazminat hesabına dahil edilemeyeceğini, kabul anlamına gelmemek üzere ancak ödeme tarihinden yasal faiz talep edilebileceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…Davacının sürekli iş göremezlik talebi ile ilgili davasının davalı … yönünden REDDİNE , Davacının sürekli iş göremezlik talebi ile ilgili davasının davalı … Bürosu yönünden KISMEN KABULÜNE, 39.724,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı …. Bürosu ‘ ndan alınarak davacıya verilmesine, Davacının sürekli iş göremezlik talebi yönünden faizin cinsi ve başlangıç tarihine yönelik fazlaya ilişkin isteğinin REDDİNE, Davacının geçici iş göremezlik talebi ile ilgili davasının KISMEN KABULÜNE, 3.907,93 TL geçici iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Davacının geçici iş göremezlik talebi yönünden faizin cinsi ve başlangıç tarihine yönelik fazlaya ilişkin isteğinin REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin sakatlık oranı konusundaki alınan bilirkişi raporlarında çelişkileri bulunduğunu ve bu çelişkilerin giderilmediğini, kusura ilişkin pek çok rapor alındığını, bu raporların mahkemece incelenmesi sonucu, sürücü …’ün %60 kusurlu olduğu, müvekkili …’in %10 kusurlu olduğu, diğer sürücü…’nın ise %30 kusurlu olduğu rapora itibar edildiğini, bu rapora göre …nın tazminat ödemesi gerekirken tazminat ödemediğini hususunun ortaya çıktığını, bu nedenle … yönünden alacaklarının reddi hususunun doğru olmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacıya davadan önce yapılan maluliyet tazminatı ödemesi ile trafik kazası neticesinde uğradığı maluliyeti nedeniyle ortaya çıkan zarardan fazlasının ödendiğini, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporları ile bu durumun sabit olduğunu, bu nedenle takas mahsup talebinde bulunduklarını fakat yerel mahkemece bu taleplerinin reddedildiğini, yerel mahkeme kararı ile hükmedilen geçici iş göremezlik tazminatı ile davacının hak kazandığı tazminattan daha fazlasının davacıya ödenmiş olacağını ve bu nedenle sebepsiz zenginleşmenin söz konusu olacağını, bu husus nazara alınmadan kurulan hükmün hatalı olduğunu, davacıya söz konusu zarar nedeniyle SGK’dan ödeme yapılıp yapılmadığının yargılama aşamasında araştırılmadığını, ödeme yapılması halinde SGK tarafından müvekkili kuruma rücu edildiğini, aksi takdirde mükerrer ödemenin söz konusu olacağını, müvekkili kurum aleyhine hükmedilen tazminat tutarı ile sınırlı ve orantılı olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti gibi fer’ilerden sorumlu olması gerektiğini belirterek, istinaf taleplerinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve talepleri doğrultusunda icranın durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Bürosu vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yabancı plakalı araç sürücüsüne yüklenen %30 kusur oranının yeniden ele alınması gerektiğini, %18 maluliyet oranının İstanbul ATK tarafından tespit edildiğini, maluliyetine sebep diz hareket kısıtlılığının gittikçe iyileşen bir süreçte olduğunu, bu nedenle bu oranın üstünde değil aksine zamanla azalacak bir oranın söz konusu olması gerektiğini, Asliye Ceza Mahkemesinde birden fazla rapor alındığını, yabancı plakalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunun tespit edildiğini, İstanbul ATK nun 10.01.2017 tarihli raporunda yabancı plakalı araç sürücüsünün %10 oranında kusurlu olduğu tespit edildiği, İstanbul ATK nun 09.06.2017 tarihli raporunda yabancı plakalı araç sürücüsünün %30 kusurlu olduğu tespit edildiği, Karayolları Fen Heyetinden seçilen 3 kişilik bilirkişi heyetinin 27.12.2018 tarihli raporunda yabancı plakalı araç sürücüsünün %10 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, yerel mahkemece tüm kusur raporlarından sonra kanaat kullanarak yabancı plakalı araç sürücüsünün %30 kusurlu olduğuna karar verilerek hüküm kurulduğunu, müvekkili kurumun yabancı plakalı aracın yeşil kart sigortacısı adına hareket ettiğini, dosya içinde kusur raporlarına itirazlarının sunduklarını ve ceza dosyasında tamamen kusursuz, hukuk dosyasında da alınan raporların çoğunda %10 kusurlu çıkmış iken, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin yabancı plakalı araç sürücüsüne yüklediği %30 kusur oranının fahiş olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası sebebiyle geçici ve kalıcı işgöremezlik tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-) Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, hükme esas alınan kusura yönelik İTÜ bilirkişi heyet raporu ile maluliyetin tespitine yönelik olarak alınan Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu’nun 25.06.2018 tarihli heyet raporunun somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu anlaşılmakla, taraf vekillerinin kusura ve maluliyetin tespitine yönelik istinaf başvuruları haklı görülmemiştir.
2-) Mahkemece davacıya olayla ilgili SGK tarafından herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı sorulmuş, verilen 08.01.2016 tarihli cevabi yazıda kayıtların tetkikinde herhangi bir dosyaya rastlanılmadığı belirtilmekle davacının SGK’dan herhangi bir ödeme almadığının anlaşılması karşısında bu yöndeki davalı istinaf itirazları da haklı görülmemiştir.
3-) Karayolları Trafik Kanununun 85. maddesi ve 88. maddesinde motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu ayrıca birden fazla kişinin zararı tazminat ile yükümlü olması durumunda zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir.
Yine TBK 61. maddesinde de birden çok kişi aynı zarardan aynı sebeple yada çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır. Bu durum iki veya daha çok kişinin şahsında sorumluluğun ya da herhangi bir tazminat yükümlülüğün şartlarının gerçekleşmesi halinde söz konusu olur. İşte bu tür durumlarda sorumlular hakkında müteselsil sorumluluk hükümleri uygulanacaktır.
Somut olayda mahkemece benimsenen kusur raporunda, kazada davacının %10 tali kusurlu, davalı …’nın sorumluluğunda olan … plakalı aracın sürücüsü %80 asli kusurlu, davalı … Bürosu tarafından sigortalanan yabancı plakalı (… ) araç sürücüsü ise %10 tali kusurlu olarak belirlenmiş, bilirkişi tarafından hesaplanan işgöremezlik tazminatı yönünden tarafların kusur oranlarına göre hesaplama yapılarak hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Yukarıda da bahsedildiği üzere davacı müteselsil sorumluluk ilkesi gereği zararın tamamını isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebilir. Müteselsil sorumluluk kanundan doğan bir sorumluluk türü olup kazaya neden olan her iki araç sürücü/işleten/trafik sigortacıları medyana gelen zarardan müştereken ve müteselsilen sorumludurlar. Davacı vekili açıkça davalıların kusuru oranında sorumlu tutulmasını istemediğine göre davalıların müteselsil sorumluluğu bulunduğundan davalıların, davacının %10’luk kusuru düşüldükten sonra tespit edilecek zararın tamamından sorumlu tutulması gerekirken KTK 88 ve TBK 61. maddesine aykırı olarak davalıların kusuru oranında sorumlu tutulmaları doğru olmamıştır.
4-) 6098 Sayılı TBK’nın 163. maddesinde müteselsil borçlulukla ilgili olarak ‘‘Alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir. Borçluların sorumluluğu, borcun tamamı ödeninceye kadar devam eder.’’ düzenlemesi, 166/1. maddesinde ise ‘‘Borçlulardan biri, ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmişse, bu oranda diğer borçluları da borçtan kurtarmış olur.’’ düzenlemesi yer almaktadır.
Somut olayda, davalılardan …’nın 25.04.2013 tarihinde davacıya ödeme yaptığı, alınan aktüer raporun ödeme tarihindeki verilere göre yaptığı güncelleneme neticesinde …’nın sorumluluğunun kalmadığı mahkemenin kabulünde olması rağmen davalının borcu ifasıyla, müteselsil sorumlu olan diğer davalı da 6098 Sayılı TBK’nın 166/1. maddesi gereği alacaklılara karşı borçtan kurtulmuş sayılacağından hem davalı … hakkında davanın reddine karar verilip hem de diğer davalının borçtan sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1422 Esas – 2019/1054 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Taraf vekillerinin diğer istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; taraflarca yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilgili taraflara iadesine,
5-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/11/2022