Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1606 E. 2022/1417 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1606
KARAR NO : 2022/1417

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/07/2018 (Dava) – 18/07/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/792 Esas- 2019/886 Karar
DAVA : Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 29/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/09/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/07/2019 tarihli 2018/792 Esas ve 2019/886 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı sürücü … ve idaresinde bulunan ve davalı … şirketince zorunlu trafik poliçesiyle teminat atına alınan … plakalı aracın, 11.01.2017 tarihinde dava dışı … idaresindeki … plakalı araca asli tam kusurlu çarparak … plakalı araçta yolcu olarak bulunan müvekkili …’nın yaralanmasına sebebiyet verdiğini, davalı … şirketine yapılan başvuru üzerine 128.200,00-TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin yetersiz olduğunu belirterek, davacının uğradığı zarara karşılık gelmek üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 900 TL sürekli iş göremezlik, 100,00 TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 1000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte (yapılan ödemenin mahsup edilmek suretiyle) davalı … şirketinden poliçe limiti dahilinde tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketi nezdinde 28.04.2016/2017 tarihleri arasında zorunlu trafik poliçesiyle teminat altına alındığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, davacı yanın müvekkili sigorta şirketine yapmış olduğu başvuru üzerine davacı yana 31.05.2018 tarihinde 128.219,31 TL tazminat ödemesi yapıldığını, yapılan bu ödemeyle müvekkili şirketin poliçeden doğan sorumluluğunun sona erdiğini, davacının kalıcı sakatlığının tespiti için özürlülük oranı dikkate alınması gerektiğini, müvekkili şirket tarafından yaptırılan m inceleme neticesinde davacının özür oranı %33 tespit edildiğini, Manisa Merkez Efendi Devlet Hastanesinin 06.11.2017 tarihli raporunda belirtilen %35 lik oranın olması gerekenin üzerinde olduğunu, davacının geçici iş göremezlik talebinden 6111 sayılı yasanın 59 ve geçici 1. maddesi gereğince, SGK’nın sorumlu olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; “…11/01/2017 tarihli trafik kazasındaki yaralanma sonucunda %19,6 oranında maluliyete maruz kalan davacı …’nın, davalı … AŞ nin, ödeme tarihindeki veriler nazara alınarak geçici tam işgöremezlik zararının 11.436,75-TL, sürekli kısmi iş göremezlik zararının 69.247,94-TL olarak, toplam zararının ise 80.684,69-TL olarak hesaplandığı, davalı … şirketi tarafından, davacıya 31/05/2018 tarihinde 128.219,31-TL maluliyet tazminatı ödenmiş olması nedeniyle davacının bakiye tazminat alacağı kalmadığı…” gerekçesiyle “…davanın reddine….” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosya kapsamında yapılan aktüer hesaplamada müvekkili …’nın maluliyet oranının % 19,6 olarak kabul edilmesi ve tazminat hesaplamasının iş bu maluliyet oranına göre yapılmasının hatalı olduğunu, yerel mahkemece müvekkilinde oluşan maluliyetin tespiti noktasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından düzenlenen Adli Sağlık Kurulu raporuna yönelik itirazlarının göz önünde bulundurulmadığını, dosya kapsamında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından tanzim edilen raporda müvekkilinde meydana gelen maluliyet oranının %19.6 ve tıbbi iyileşme süresinin 9 ay olduğunun belirtildiğini, müvekkilinde kazaya bağlı olarak; Manisa Merkez Efendi Devlet Hastanesi’nden alınan raporda %35 oranında özür oranı verildiğini, ayrıca yine müvekkili açısından kazaya bağlı olarak Manisa Merkezefendi Devlet Hastanesi bünyesinde plastik rekanstrüktif ve estetik cerrahi bölümü olmaması nedeniyle Manisa Devlet Hastanesi’nden alınan % 10 oranında durum bildirir raporu mevcut olduğunu, bu kapsamda dosya içerisinde yer alan raporlar arasında fahiş sayılabilecek derecede çelişki bulunduğunu ve raporlar arasındaki bu çelişkinin giderilmesi gerektiğini, mahkemece, maluliyet durumu noktasındaki çelişkilerin giderilmesi için dosyanın ATK’ya sevkinin yapılması ve alınacak ATK raporuna akabinde dosyanın aktüer hesaplama noktasında bilirkişiye sevk edilmesi yönündeki talepleri dikkate alınmadan hüküm tesis edilmiş olmasının hatalı olduğunu, zira sürekli kısmi iş göremezlik zararı yönünden değerlendirme yapılırken kabul edilecek olan maluliyet oranı tazminat miktarlarının belirlenmesinde büyük önem arz etmekte ve rakamsal olarak büyük farklılıklar meydana geldiğini, bu kapsamda maluliyet yönünden aldırılan raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesine ilişkin talepleri dikkate alınmadan eksik inceleme ile karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, aktüer hesaplamasının hatalı olduğunu, bilirkişi tarafından ödeme tarihi verileri dikkate alınarak hesaplama yapılmış olmasının hatalı olup bu hususun taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, zira tazminat hesaplamasının en son verilere göre ve hesaplama tarihindeki durumlara göre yapılıp, sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme yasal faiz ölçüsünde güncellenerek bakiye tazminat alacağı kalıp kalmadığının belirlenmesi gerektiğini, Yargıtay’ın son kararlarıyla “yasal faiz ölçüsünde güncelleme yöntemi ‘ nin uygulandığının açık olup bu kapsamda bilirkişi tarafından yapılan hesaplamayı kabul etmediklerini, bilirkişi tarafından sürekli kısmi iş göremezlik zararına ilişkin tazminat hesaplaması yapılırken hesaplama tarihi 31/12/2018 kabul edilmiş ve bilinen dönem ile bilinmeyen dönem hesabı 2018 yılı asgari ücreti üzerinden yapıldığını, tazminat hesaplaması yapılırken tazminata esas ücretin, hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan veriler nazara alınarak hesaplanması gerektiği hususunun Yargıtay’ın oturmuş görüşlerinden olduğunu, tazminat tutarının 2019 yılına ait asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiğini beyanla, kararının kaldırılması isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle uğranılan sürekli ve geçici iş göremezlik zararının zorunlu trafik sigortacısı olan davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
1-Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 22/06/2021 tarih ve 2021/3089 E, 2021/3441 K sayılı ilamı aynı doğrultudadır.)
Somut olayda; kaza tarihi 11/01/2017 tarihi olup, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulu raporu ile davacının sürekli iş göremezlik oranı ile geçici iş göremezlik süresinin kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlendiği, bu yönüyle hükme esas alınan maluliyet raporunun yeterli olduğu, davacı hakkında %35 maluliyet oranı belirleyen Manisa Merkez Efendi Devlet Hastanesi tarafından hazırlanan 07/11/2017 tarihli raporun, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre hazırlanmadığı, dolayısıyla usulüne uygun bulunmadığı, bu nedenle davacı vekilinin maluliyet oranına itirazına ilişkin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
2-Hak sahiplerinin bakiye ömür süreleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF 1931” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Yargıtay 4. Hukuk Dairesince de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.
Somut olayda; 31/05/2019 tarihli aktüerya raporunda, davacı için muhtemel bakiye ömür süresinin, TRH 2010 Tablosu’na göre belirlenmek ve 1.8 teknik faiz uygulanmak suretiyle tazminat hesabı yapıldığı, davacı vekilince anılan rapora süresi içinde itiraz edildiği görülmüştür.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK.nın 90.maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme ve zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamı dışında bulunan hallerin düzenlendiği 92/i maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre belirleneceğine dair ve sigorta tazminatı dışında kalan hallerin poliçe şartları ile düzenleneceğine dair düzenleme iptal edilmiştir.
T.C. Anayasası’nın 153/6. maddesinde, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK’nın ve 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan yapılması gereklidir ki, İDM tarafından hükme esas alınan 31/05/2019 rapor bu yönüyle yeterli bir rapor değildir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; davacı için, TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve % 1,8 teknik faiz uygulanmadan tazminatın hesaplanması; bilinmeyen/ işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması için raporu düzenleyen bilirkişi dışında bilirkişiden başka bir rapor alınıp, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK nın 353/1-a/6 maddesi uyarınca kabulü ile kararın kaldırılmasına, davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/07/2019 tarihli 2018/792 esas ve 2019/886 karar sayılı hükmünün, HMK’nın 355. ve 353/(1).a.6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunun kabulü nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi davacıya iadesine,
4-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai hükümde değerlendirilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 29/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.