Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1603 E. 2022/1416 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1603
KARAR NO : 2022/1416

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/06/2018 (Dava) – 30/04/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/691 Esas- 2019/531 Karar
DAVA :İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 29/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/09/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/04/2019 tarihli 2018/691 Esas ve 2019/531 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili Seferihisar Asliye Hukuk Mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacının davalı kooperatifin yönetim kurulu başkanlığını yaptığını, ancak genel kurul kararına dayanan huzur hakkına ilişkin alacağının ödenmediğini, Seferihisar İcra Dairesinin 2018/270 esas sayılı dosyası ile davalı kooperatif aleyhine icra takibi başlattıklarını, takip borçlusunun vekili aracılığı ile borcun tamamına, faize ve fer’ilerine itiraz ettiğini ve icra dairesince takibin durdurulmasına karar verildiğini bildirerek, Seferihisar İcra Dairesinin 2018/270 esas sayılı dosyasına itirazın iptali ile takibin devamına ve % 20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı borçludan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmeden Seferihisar Asliye Hukuk Mahkemesince tensiben davanın ticari dava olup, İzmir Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, anılan karar 08/06/2018 tarihinde istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesine verdiği cevap dilekçesinde özetle; eldeki dava ile davacının 2014 ve 2015 yılında olan Kooperatif yöneticiliği huzur hakkını talep ettiğini, bu talebin yasal bir dayanağının kalmadığını, kooperatif yöneticilerinin kendilerine genel kurul kararı gereğince tahsis edilen huzur hakkını tahakkuk ettiği her ay olmak üzere muhasebe kayıtlarında göstermek, kooperatif defterlerine işlemek, gelir vergisi olarak ilgili vergi dairesine beyan etmek ve de damga vergisini ödemek ile yükümlü olduklarını, ancak davacının kendisi yönetim kurulunda başkanlık görevini yerine getirirken, huzur hakkını almadığını, gelir vergisi beyannamesini bildirmediğini ve damga vergisini de ödemediğini, bu durumda vergi mevzuatı açısından hukuki ve cezai bir mükellefiyetin doğmaması için de Gelir İdaresi Başkanlığının görüş ve tebliğlerine göre yöneticinin huzur hakkından feragat etmiş sayılacağının açık ve kesin olduğunu, davacının huzur hakkının şimdi ödendiği veyahut mahkeme kararı ile ödendiği varsayılırsa bu ödeme için Vergi Dairesine gelir vergisi ve damga vergisi beyannamesi verilmek zorunda kalınacağını, aksi halde vergi ziya suçu oluşacağını, pişmanlık dilekçesi verildiğinde öncelikle huzur hakkının tahakkuk ettiği dönemden bu güne kadar gecikme zammı ve de tahakkuk miktarı olan huzur hakkı kadar vergi cezası müvekkili kooperatife tahakkuk edileceğini, bu durumda zamanında ve vadesinde huzur haklarının vergisel yükümlülüklerini kendi eliyle yerine getirmeyen davacının müvekkili kooperatifi zarara uğratmış ve görevi kötüye kullanmış sayılacağını, , bu halde alacak miktarı kadar ceza ve gecikme zammının müvekkili tarafından kendisine rücu edileceğini, Kooperatifler Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre de davacının huzur hakkı alacağının doğmadığını, davada kusurlu tarafın davacı olduğunu bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; “…dava, huzur hakkı alacağının tahsili için başlatılan Seferihisar İcra Dairesinin 2018/270 sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptaline ilişkin olup, karar vermemize dayanak teşkil eden ve usul ve mevzuata uygun alınan bilirkişi raporunda; 23/03/2014 tarihli genel kurul tutanağında, gündemin 16. Maddesinde, yönetim kurulu başkanına 900.000,00-TL ücret ödenmesini içeren önergenin oy çokluğu ile kabul edildiği, genel kurul kararında belirlenen miktarın net mi, yoksa brüt mü olduğu açıklanmamış ise de, 04/04/2018 tarihli protokol taslağında, genel kurulca belirlenen huzur hakkının net 900,00-TL olduğu kabul edilmiş, davacı …’a 2014 Nisan, 2015 Kasım aylarını kapsayan 20 aylık dönem için 18.000,00-TL huzur hakkı ödenmesi gerektiği, yıllık %9 faizden gecikme faizinin 189,00-TL olduğu…” gerekçesiyle “… davanın kısmen kabulüne ve hüküm altına alınan 18.189,00-TL lik alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan İİK 67/2 uyarınca davacı lehine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine..” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; cevap dilekçesini tekrar ile Seferihisar Vergi Dairesine yazılan müzekkere sonucunda davacının döneme ilşkin hiçbir beyanname de bulunmadığının tespit edildiğini, bu durumda vergi mevzuatı açısından hukuki ve cezai bir mükellefiyetin doğmaması için de Gelir İdaresi Başkanlığının görüş ve tebliğlerine göre yöneticinin huzur hakkından feragat etmiş sayılacağının açık ve kesin olduğunu, davacının yönetici seçilmiş olduğu genel kurul kararının iptali için bir kısım ortaklar tarafından İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/158 Esas sayılı dosyasıyla dava açıldığını, dosyasının halen İstinaf Mahkemesinde derdest olduğunu, iş bu dosyanın da incelenip değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacının huzur hakkının tahsili amacıyla davalı kooperatif aleyhine başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup; hüküm davalı kooperatif vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Huzur hakkı kooperatif yönetim kurulu ve denetim kurulu üyeleri için genel kurul kararları doğrultusunda yapılan bir ödemedir. Genel kurul kararı olmadan yönetim kuruluna huzur hakkı ödenemez. Ancak; önceki genel kurullarda huzur hakkı ödenmesine karar verilmiş ise sonradan yapılan genel kurul toplantılarında huzur hakkına ilişkin karar alınmamış olsa dahi önceki huzur hakkı miktarınca yönetim kurulu üyelerine ödeme yapılabilir. (Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 2017/802 Esas, 2020/2183 Karar sayılı ilamı aynı doğrultudadır.)
Somut olayda, davalı kooperatifin ortaklarından olan davacı …’un 12.05.2013 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında,… ve … ile birlikte, yönetim kuruluna seçildikleri, 12.05.2013 tarihinde yapılan genel kurulda seçilen yöneticilerin görev sürelerinin 3 yıl olup 2016 yılında dolacağı, 23.03.2014 tarihli genel kurulda gündemin 16. maddesinde, yönetim kurulu başkanına 900,00 TL ücret ödenmesini içeren önergenin oyçokluğu ile kabul edildiği, genel kurul kararında, belirlenen miktarın net mi, yoksa brüt mü olduğu açıklanmadığı, 04.04.2018 tarihli protokol taslağında, Genel Kurulca belirlenen huzur hakkının net 900,00 TL olduğunun kabul edildiği, bilirkişi … tarafından hazırlanan ve hükme esas alınan rapora göre davacı …’a, 2014/Nisan ile 2015/Kasım aylarını kapsayan 20 aylık dönem için 900,00 TL x 20 ay= 18.000,00 TL/net huzur hakkı ödenmesi gerektiğinin belirtildiği, 30.04.2016 tarihinde yapılan genel kurulda yeni yöneticilerin seçilmesiyle, … ve diğerlerinin yöneticilik görevlerinin sona erdiği, davanın, 2014/Nisan ile 2015/Kasım aylarına ait huzur hakkı alacaklarının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptaline ilişkin olup, davacı …’un,12.05.2013 ile 30.04.2016 tarihleri arasında yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptığı, bu sürede 2013/Mayıs ile 2014/Mart ve 2015/Aralık ile 2016/Nisan ayarını kapsayan dönemlere ait huzur haklarını aldığı, ancak 2014/Nisan ile 2015/Kasım aylarını kapsayan dönemin huzur haklarını almadığı, davacının, görev yaptığı dönemin sadece bir kısmının huzur haklarını almamasının nedeninin, 23.03.2014 tarihinde yapılan genel kurul toplantısının iptali için kooperatif ortaklarından …’nun, 23.03.2014 tarihinde yapılan genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların iptali için İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/158 esas sayılı davayı açmasından kaynaklandığı, anılan mahkemece 2017/1128 Karar sayılı ilam ile davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 2020/307 Esas, 2021/880 Karar sayılı ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği ve kararın temyiz edilmeksizin 30/12/2021 tarihinde kesinleştiği, böylelikle davacının huzur hakkının kararlaştırıldığı 23/03/2014 tarihli genel kurul kararının kesinleştiği, mahkemece hüküm altına alınan huzur hakkı ve işlemiş faize dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli bulunmasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/04/2019 tarihli 2018/691 Esas ve 2019/531 Karar sayılı kararının kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a) Davalıdan alınması gereken 1.242,49 TL istinaf karar harcından peşin alınan 355,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 887,09 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
b)Davalı tarafından istinafa gelirken yatırılan 121,30 TL istinaf harcının Hazineye gelir olarak kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 29/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.