Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1601 E. 2022/1464 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1601
KARAR NO : 2022/1464

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/03/2017 (Dava) – 16/05/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/277 Esas – 2019/605 Karar
DAVA : Maddi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 05/10/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 05/10/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/05/2019 tarihli 2017/277 Esas ve 2019/605 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu … plakalı aracı ile davalıya ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın 24.12.2016 tarihinde trafik kazasına karıştığını, trafik kaza tutanağında tam kusurun … plakalı araç sürücüsüne verildiğini, davalı sigorta şirketine başvurduklarını ve hasar dosyası açıldığını, ancak gerçek zararın altında eksik hasar ödemesi yapıldığını, bakiye zararın tahsili için eldeki davayı açma zarureti doğduğunu, ayrıca yapılan tamirat ve bu kaydın tramerde gözükecek olması nedeniyle orjinal aracın piyasa değerinde ciddi düşüş olduğunu, bu değer kaybı nedeniyle araç sahibinin aracını gerçek piyasa fiyatından daha düşük bir bedelle satmak durumunda kalacağını, kusur dağılımının yargılamayı gerektirdiğini ve hasar bedeli likit alacak olarak kabul edilmediği için fazlaya ilişkin haklarının saklı olduğunu belirterek, şimdilik 50-TL bakiye hasar ve 100-TL değer kaybı toplamı 150-TL maddi zararın poliçe teminat limit ve şartları dahilinde dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep arttırım dilekçesi ile değer kaybı talebini 5.150-TL’ye çıkarttığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız olduğunu ve reddi gerektiğini, gerçek zarar miktarının saptanmasını, zira davacının maddi zararını kanıtlaması gerektiğini, davacı vekilinin değer kaybı incelemesini kabul etmediklerini, Karayolları Motorlu Araçlar ZMMS Genel Şartları Eki (Değer Kaybı Tespit Esasları) A-3 “Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı n.1 fıkrasında trafiğe ilk tescil tarihi itibariyle kaza tarihinde 36 ayını doldurmuş araçların teminat dışında bırakıldığını, davacının bu talebi sigorta poliçesi teminatı kapsamında olmadığından reddi gerektiğini, müvekkili şirketten ödenen miktardan fazlasına ilişkin talepte bulunulabilmesi için öncelikle sigortalı araç sürücüsünün kusurunun tayin edilmesi gerektiğini, bu kapsamda Adli Tıp Kurumundan kusur raporu alınmasını istediklerini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Davaya konu, zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesinin 24.02.2016 tarihinde düzenlendiği, bu nedenle davaya konu hasar ve değer kaybı taleplerinin hesaplanmasında 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ve eklerinin esas alındığı, somut olay değerlendirildiğinde; davalı sigorta şirketi tarafından trafik poliçesi ile sigortalanan, olay tarihinde dava dışı sürücü …’nın idaresindeki … plakalı aracı ile seyir halinde iken yeterli takip mesafesi bırakmayarak, hızını yol şartlarına ayarlamayarak dikkatsiz ve tedbirsiz şekilde seyri sırasında davacıya ait … plakalı araca arkadan çarptığı, davalıya sigortalı aracı kullanan sürücü …’nın %100 oranında kusurlu olduğu, kaza nedeniyle davacı aracında yedek parça, işçilik ve KDV dahil 12.793,63 TL’lik hasar meydana geldiği, davacı aracının kasko sigortacısı olan … Sigorta A.Ş. tarafından onarılması ve onarım bedelini davalı sigorta şirketine rücu etmesi nedeniyle davalı sigorta şirketinin … Sigorta A.Ş.’ye 23.02.2017 tarihinde 11.902,00 TL ve 30.03.2017 tarihinde 891,00 TL olmak üzere toplam 12.793,00 TL ödeme yaptığı, ödeme miktarının davacı aracında meydana gelen hasar miktarını karşılaması nedeniyle davacının bakiye hasar zararının bulunmadığı, değer kaybı yönünden; bilirkişi raporunda yeni genel şartların Ek-1 Değer kaybı hesaplama formülasyonu esas alınarak belirlenen 5.150,00 TL değer kaybı oluştuğunun tespit edildiği, kazanın poliçe süresi içerisinde gerçekleştiği, zarar miktarının poliçe limiti dahilinde kaldığı, davalı sigorta şirketinin poliçe kapsamında doğan zararlardan sorumlu olduğu, davacı vekilinin 15/03/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile değer kaybı talebini 100,00 TL’den 5.150,00 TL’ye çıkardığı, davalının ıslah dilekçesine karşı süresinde zamanaşımı savunmasında bulunduğu, alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabileceği, somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin aracında meydana gelen değer kaybı için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 100,00 TL alacağın tahsiline karar verilmesini istediği, talebini 5.150,00 TL’ye çıkararak 15/03/2019 tarihinde harcını yatırdığı, Yargıtay 17.HD’nin 2016/8382 Esas-2017/2508 Karar sayılı 08/03/2017 tarihli ilamı ve 2016/19039 Esas-2017/10425 Karar sayılı 13/11/2017 tarihli ilamı dikkate alındığında davacının dava dilekçesinde davasını belirsiz alacak davası olarak değil kısmi dava şeklinde açtığının anlaşıldığı, kısmi davada talep edilmeyen kısım için zamanaşımı süresinin işlemeye devam edeceği, 2918 sayılı Yasanın 109/1. maddesi motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin taleplerin zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı, davacının olay tarihi ve ıslah tarihleri dikkate alındığında davalı yönünden alacağın, dava dilekçesindeki talebi aşan kısmının zamanaşımına uğramış olduğu anlaşılmakla, davacının davasının KISMEN KABULÜ ile, talep edebileceği bakiye hasar zararı bulunmadığından BAKİYE HASAR BEDELİ TALEBİNİN REDDİNE, 100,00 TL DEĞER KAYBI BEDELİNİN TALEP GİBİ DAVA TARİHİNDEN İTİBAREN YASAL FAİZİ İLE BİRLİKTE DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE, FAZLAYA İLİŞKİN DEĞER KAYBI TALEBİNİN ZAMANAŞIMI NEDENİYLE REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili tarafından, “…Açtıkları davanın konusu itibariyle belirsiz alacak davası niteliğinde olduğunu, mahkeme tarafından verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, meydana gelen gerçek zararın miktarının ve değer kaybının müvekkili tarafından bilinebilmesi mümkün olmadığından davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olduğunu, zira bilirkişi incelemesi ile değişmesinin muhtemel olduğunu, hasar bedeli ve değer kaybının likit alacak olarak kabul edilmediğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da bu alacağın belirsiz alacak olarak kabul edildiğini, son olarak güncel Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2019/11-4 E. – 2019/202 K. sayılı kararı ile bu durumun net olarak açıklandığını, müvekkili davacının eldeki davayı açmasında hukuki yarar bulunmadığını kabul etmenin mümkün olmadığını….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, maddi hasarlı trafik kazasına dayalı bakiye hasar tazminatı ve değer kaybı istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Yerel mahkemece, bakiye hasar tazminatı isteminin reddine ve değer kaybı isteminin ise yalnızca dava dilekçesinde talep edilen 100-TL’lik kısmının kabulü ile sonradan arttırılan tutarın zamanaşımından reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinafının ise yalnızca zamanaşımına yönelik olduğu, yani sonradan arttırılan değer kaybı talebinin reddine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Bu kapsamda yapılan değerlendirmede; mahkemece her ne kadar dava kısmi dava olarak nitelendirilerek, davalı tarafça süresinde zamanaşımı def’inde bulunulduğu gerekçesiyle değer kaybı isteminin kısmen reddine karar verilmişse de, dava dilekçesi içeriğine göre bu kabul doğru olmamıştır. Nitekim, dava dilekçesinde “…kusur dağılımı yargılamayı gerektirdiğinden ve hasar bedeli ‘likit’ alacak olarak kabul edilmediği için fazlaya ilişkin haklarımız saklıdır” denilmek suretiyle, dava konusu alacağın belirsiz alacak davası şeklinde talep edildiği açıklanmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesinde düzenleme altına alınan belirsiz alacak davasında davacının iddianın genişletilmesi yasağı olmadan ve karşı tarafın rızasına ve ıslaha da gerek kalmaksızın talep sonucunu arttırabileceği kabul edilmiş, maddenin gerekçesinde de tüm alacak için dava tarihinde zamanaşımının kesileceği belirtilmiştir (Bu yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2018/2375 E.-2020/2565 K). Buna göre mahkemece, davacı tarafça sonradan talep arttırımı ile arttırılan tutar bakımından da zamanaşımının dolmadığı gözetilerek, esasa dair karar verilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü gerekmiştir.
Bununla birlikte dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler incelendiğinde, anılan yanlışlığın düzeltilmesi bakımından yeniden yargılama yapılması gerekmediği, dosya kapsamına göre Dairemizce hüküm kurulabileceği anlaşılmıştır. Şöyle ki; bilindiği üzere, Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarihli 2019/40 E. – 202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK’nın ve 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir (Bu yönde bknz. Yargıtay (kapatılan) 17. HD 2019/6271 E. – 2020/8104 K.) Somut olayda poliçe tarihi olan 24.02.2016 tarihi itibariyle, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Taşıtlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında belirtilen hesaplama tekniğine göre değer kaybı belirlenmesi gerekir ise de, Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda anılan iptal kararından sonra bu hükümlerin uygulanması mümkün olmadığı gibi, dava tarihinden sonra 19.06.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7327 sayılı Kanunun 18. maddesiyle KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklikle bu maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere “Bu tazminatlardan; a) Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı olarak dikkate alınarak…hesaplanır” ibareleri eklenmek suretiyle Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararına uygun şekilde bir düzenleme yapılmıştır. Böylelikle poliçe tarihi itibariyle ister eski genel şartlar, ister yeni genel şartlar yürürlükte olsun her halükarda Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere aracın kazadan önceki ikinci el piyasa rayiç değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı tazminatı hesaplanması gerekmektedir.
Mahkemece alınan kök bilirkişi raporunda seçenekli şekilde hesap yapıldığı, bilirkişi tarafından Yargıtay içtihatları ile yerleşmiş şekilde aracın kazasız halinin değeri ve kaza sonrası değerine göre de kaza nedeniyle kaybettiği değerin miktar olarak -piyasa araştırması dayanakları belirtilerek- belirlenmiş olduğu görülmüş, bu nedenle yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir durum olmadığı kanaatine varıldığından, bu kök rapor doğrultusunda Dairemizce HMK 353/1-b-2. madde uyarınca Yargıtay uygulamalarına uygun şekilde belirlenen 4.570,00-TL değer kaybı bakımından istemin kısmen kabulüne dair hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/277 Esas – 2019/605 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
”1-Davacının bakiye hasar bedeline yönelik davasının REDDİNE,
2-Davacının değer kaybı bedeline yönelik maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile 4.570,00-TL maddi tazminatın dava tarihi olan 14.03.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Fazlaya ilişkin değer kaybı talebinin reddine,
4-Alınması gerekli 312,18-TL karar ve ilam harcından peşin alınan ve ıslahla tamamlanan toplam 117,65-TL harcın mahsubu ile 194,53-TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
5-Dava kısmen kabul edildiğinden davacı tarafın yaptığı, 31,40-TL başvuru harcı, 31,40-TL peşin harç, 86,25-TL ıslah harcı, 4,60-TL vekalet sureti harcı, 199,20-TL tebligat ve posta gideri, 650,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere 1.002,85-TL yargılama giderinden davanın kabul-red oranı nazara alınarak 889,90-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Dava kısmen kabul edildiğinden davalı tarafın yaptığı 18,50-TL tebligat ve posta giderinden davanın red oranı nazara alınarak 2,03-TL yargılama giderinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Dava kısmen kabul edildiğinden kabul edilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan 4.570,00-TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
8-Dava kısmen reddedildiğinden, reddedilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan 630,00-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
9-HMK 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine”,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
II-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacıdan alınan 44,40-TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
III-İstinaf incelemesi esnasında davacı tarafça yapılan 121,30-TL istinaf kanun yolu başvuru harcından oluşan istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
IV-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
V-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 05/10/2022