Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1593 E. 2022/1495 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1593
KARAR NO : 2022/1495

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2016 (Dava) – 02/07/2019 (Karar)
NUMARASI : 2016/1109 Esas – 2019/806 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle)
BAM KARAR TARİHİ : 12/10/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 12/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/07/2019 tarihli 2016/1109 Esas ve 2019/806 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 31/03/2010 günü kendisine ait … plakalı motorsikleti ile seyir halindeyken, sürücü … idaresindeki …plakalı aracın kavşaktan dönüş yapmak isterken müvekkili idaresindeki motorsikletin sol arka lastik ve tampon kısımlarının olduğu bölümden çarptığını, trafik kaza tespit raporunda görüleceği üzere çarpan araç sürücüsü …’in kazada tam ve asli kusurlu bulunduğunu, diğer davalılar olan araç sahibi ve sigorta şirketinin de müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, müvekkiline çarpan aracın ruhsat sahibinin … AŞ. olduğunu, ancak araç 02/06/2019 tarihli ve 3 ay süreli Motorlu Kara Nakil Araçları Kiralama Sözleşmesi ile … Şti.’ne kiralanmış olduğundan yasa gereği kiracının işletenlik sıfatını kazandığını, davalı … aleyhine açılan Marmaris 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2010/427 E.-2011/628 K. sayılı dosyasından mahkumiyetine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, kaza nedeni ile 30.000-TL maddi (tedavi giderleri yönünden) ve 70.000-TL manevi tazminat istemi ile İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/330 Esas sayılı davasının açıldığını, işgücü kaybı ve bu kaybın iktisadi geleceğe etkisinin, maddi kaybın peşin sermaye değeri ve kazanç kaybına ilişkin tazminat talep haklarının saklı tutulduğunu, işbu davada ise müvekkilinin kaza nedeni ile işgücü kaybı, kaybın iktisadi geleceğe etkisi, maddi kaybın peşin sermaye değeri ve kazanç kaybına yönelik olduğunu, davanın İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/330 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep ettiklerini, belirtilen dosyada müvekkilinin işgücü kaybının belirlenmesi amacıyla raporlar da alındığını, son alınan rapora göre işgücü kaybının %21 olduğunu ve 48 ay iyileşme süresi olduğunu, ayrıca yine aynı dosyada kusur yönünden yapılan bilirkişi incelemesinde müvekkilinin alkollü olmasının kazanın oluşumunda doğrudan etkisinin bulunmadığı, müvekkilinin alkollü olmasa dahi kazanın oluşacağı, kazada müvekkilinin %25 oranında, davalı sürücünün %75 oranında kusurlu olduğunun da belirtildiğini, müvekkilinin 53 yaşında olduğunu, bu talihsiz olay sonucu sağ bacağının sakatlandığını, Marmaris’te restoran ve pansiyon işlettiğini, bu olaydan sonra uzun süre ayakta duramadığından işgücünü yeteri kadar kullanamadığını (restorana ahçı tuttuğu, fazladan garson çalıştırdığı), gelir kaybına uğradığını, ayrıca tedavileri sırasında işyerinden uzak kaldığı için kazanç kaybına uğradığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 5.000,00-TL maddi (işgücü kaybı, iktisadi geleceğe etkisi, maddi olarak ifade ettiği değer ve kazanç kaybına ilişkin) tazminatın, olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 69.082,21-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı … AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın öncelikle davaya konu tazminat bedelinin ödenmiş olması sebebiyle reddi gerektiğini, davacı tarafın müvekkili şirkete başvurduğunu ve davacıya 22.326,64-TL tazminatın 24.01.2012 tarihinde ödendiğini, taleplerinin kabul görmemesi halinde, tüm delillerin toplanmasından ve “Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi” tarafından kusur tespitinin yapılmasından sonra müvekkili şirkete sigortalı aracın kusurlu bulunması durumunda Adli Tıp Kurumunca maluliyet değerlendirmesi yapılmasını, yine aktüer sıfatına sahip bir bilirkişi ile sakatlıktan kaynaklanan sürekli iş göremezlik tazminatının hesaplanmasını, tazminat kalemlerinin müvekkili şirketin öğrendiği tarih olan ihbar tarihinden itibaren hesaplanmasını, müvekkili şirkete sigortalı aracın kusurlu bulunması ve ek ödeme yapmasına karar verilmesi durumunda; müvekkili şirket tarafından yapılan ödemenin de değerlendirmeye alınarak, sorumluğunun azami limit ile sınırlı olacağına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; kullanıcı olduğu … plakalı çalıştığı şirkete ait otomobil ile dönüş yasağı olmayan dönüşe imkan sağlayan bölünmüş yolda U dönüşü yapmak isterken aynı yönde arkasından gelen … plakalı nolu motorsiklet sürücüsü …’ün, kendi aracının sol arka köşesinden çarpması neticesinde trafik kazası olduğunu, sürücü …’ün U dönüşü yapmak için tretuar ile arasında kalan 80 cm’lik boşluktan kendisini sollamak istemesi neticesinde bu kazanın oluştuğunu, kaza neticesinde işsiz kalması nedeniyle Marmaris 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nce yürütülen kamu davasının duruşmalarına katılamadığını ve dava sonucu 3.000-TL ödemeye mahkum edildiğini, ödeyemediğini ve cezaevine girdiğini, suçlamanın asla doğru olmadığını, kaza raporunda …’ün 117 promil alkollü olduğunun da sabit olduğunu, kendisinin şirket yöneticisi talimatı ile o gece o saatte aracı kullandığını, bu nedenle adına açılan bu davalarda çalıştığı şirketin bu konuda sorumluluğu üstlenmesi gerektiğini, karşı tarafın kendisinden istediği tazminat miktarını kabul etmediğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. Şti.’nin cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Tüm dosya içeriğine göre; İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde aldırılan ve mahkemece de benimsenen bilirkişi raporuna göre davalı …’in %75 kusuru ile sebebiyet verdiği kazada davacının % 21 oranında sürekli iş göremezliğinin ve 48 ay süre ile geçici iş göremezliğinin oluştuğu, davacının geçici iş göremezliği nedeniyle 49.371,79 TL ve sürekli iş göremezliği nedeniyle 90.987,70 TL maddi zarara uğradığı, toplam 140.359,49 TL maddi zararın davalı sürücünün % 75 kusuruna isabet eden kısmının 105.269,61 TL olduğu, bu miktardan davalı sigorta şirketi tarafından ödenen ve güncelleme sonucunda 46.185,90 TL’yi tutan miktar düşüldükten sonra davacının kalan ve ödenmesi gereken maddi zararının 69.083,71 TL olduğu anlaşıldığından ve davacı vekili 02/01/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile 69.082,21 TL’nin tahsilini istediğinden, poliçe teminatı kapsamındaki bu tutardan tüm davalıların sorumlu oldukları anlaşılmakla; DAVANIN KABULÜ İLE; geçici ve sürekli iş göremezliğe ilişkin toplam 69.082,21 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 31/03/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili tarafından, “….Davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, sadece bu kısım yönünden kararı istinaf etme mecburiyeti doğduğunu, sigorta şirketi vekilince sunulan cevap dilekçesinde de kabul edildiği üzere kaza sonrası müvekkilinin bildirimde bulunduğunu ve 24.01.2012 tarihinde sigorta tarafından 22.326,66-TL ödeme yapıldığını, buna göre davalı sigorta şirketinin temerrüde düştüğü tarihin 24.01.2012 olduğunu, zira sigortanın en geç bu tarihte zarardan haberdar olup kısmi ödeme yaptığını, gerçek zarar karşılanmadığı için dava açma mecburiyetinde kalındığını…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
Davalı … AŞ. vekili tarafından, “….Hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu’nun hazırladığı 24.02.2017 günlü rapor incelendiğinde, davacının 1.17 promil alkollü olmasının kusura olan etkisinin değerlendirmesinin mahkemeye bırakıldığını, yerleşik uygulamalarda bu hususun, mahkemenin müterafik kusur değerlendirmesi yapması gerektiği şeklinde anlaşıldığını, ancak buna rağmen mahkemenin, müterafik kusur değerlendirmesi yapmadığını, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 52. maddesi gereğince tazminat hesaplamasında müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
Davalı … Şti. vekili tarafından, “….Müvekkilinin kazaya karışan aracı … A.Ş’den kiraladığını, kira ücretine zorunlu mali mesuliyet sigortasının da dahil olduğunu, aracın trafik sigortasının … tarafından yapıldığını, kanuni düzenlemelere göre müvekkilinin kanunen sorumluluğunun kalmadığını, sorumluluğun …ya geçtiğini, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ‘B Hasar ve Sorumluluk’ başlığı altında B.2. maddede görüldüğü gibi davanın takip ve idaresinin, masraf ve vekalet ücretlerinin dahi sigortacıya ait olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunu gerektirecek limit dışı bir durum da olmadığını, kararın müvekkili şirket bakımından kaldırılmasını ve müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığına karar verilmesini….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı vekili, davalı sigorta şirketi vekili ve davalı …. Şti vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
1-Tarafların istinaf dilekçeleri içeriği incelendiğinde; maluliyet oranına, kusur tayinine ve aktüer raporuna yönelik itiraz bulunmadığı ve bu nedenle bu hususların kesinleştiği görülmüştür.
2-Davalı sigorta şirketi vekili, davacının alkollü olarak araç kullanıp kazada yaralanması nedeniyle “müterafik kusur” değerlendirmesi yapılması gerekirken mahkemece bu değerlendirmenin yapılmadığı gerekçesiyle istinafa gelmiş olup, bu kapsamda konu incelendiğinde; bilindiği üzere, zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur olay tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı TBK md. 52’de düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Somut uyuşmazlık bakımından ise, davacı araçta yolcu konumunda olan bir mağdur konumunda olmayıp, bizzat trafik kazasının taraflarından biridir. Nitekim, bu kapsamda, davacıya da kazada %25 kusur izafe edildiği, kazanın salt alkolün etkisiyle olmasa da (zira karşı araca da kusur izafe edilmiş olup) alkolün de kusurda payı olduğunun alınan raporlarla belirlendiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, davacının olay sırasında motosiklet kullandığı ve bacağından yaralandığı, kaza anında koruyucu ekipman (dizlik) kullanmadığı anlaşılmakla, mahkemece re’sen dikkate alınması gereken müterafik kusur indiriminin (%20) uygulanmamış olması doğru olmamış, davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf itirazının bu kapsamda kabulü gerekmiştir. İstinafa gelen her iki davalı yararına bu indirimin re’sen uygulanması gerekmiş, ancak davalı …’in istinaf yoluna hiç başvurmamış olması ve davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunması nedeniyle bu davalı bakımından davacı yararına usuli müktesep hak teşkil eden mahkeme hükmü aynen bırakılmıştır.
3-Davalı … Şti. vekilinin istinaf itirazı ise, aracın ZMM sigortası bulunduğundan, araç kiralayan şirket olarak müvekkilinin bir sorumluluğunun bulunmadığı yönündedir. Dosya kapsamına göre, bu davalı şirket uzun süreli kira sözleşmesi nedeniyle işleten sıfatını almış bulunmakta olup, nitekim davalı şirketin bu hususa dair bir itirazı da yoktur. Eldeki trafik kazasına dair uyuşmazlıkta, sürücü-işleten ve sigorta şirketinin davacıya karşı müteselsilen sorumlu olduğu ve davacının bu sorumlulardan birinden ya da hepsinden talepte bulunabileceği açık olup, davalıların kendi aralarındaki iç ilişkiye yönelik bu itirazın da reddi gerekmiştir.
4-Davacı vekilinin istinaf itirazının ise kabulü gerekmiştir. Şöyle ki, davadan önce davacı tarafça sigorta şirketine başvuru yapıldığı ve kısmi ödeme (22.326,66 TL) olduğu konusunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Bu nedenle, sigorta şirketi en geç kısmi ödeme yaptığı tarih olan 24.01.2012 itibariyle temerrüde düşmüş olacağından, davacı vekilinin hükmün bu yönde düzeltilmesi istemi haklı bulunmuş, bununla birlikte bu hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HMK 353/1-b-2.madde uyarınca kararın kaldırılıp açıklanan yönlerde Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı …. Şirketi vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddi, davacı vekili ve davalı … AŞ. vekilinin istinaf itirazlarının ise HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kabulü ile, yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı …. Şti.’nin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin ve davalı … AŞ. vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ İLE, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1109 Esas – 2019/806 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“a-Davanın KABULÜ ile; geçici ve sürekli iş göremezliğe ilişkin toplam 69.082,21-TL maddi tazminatın (Davalılar … A.Ş’nin sorumluluğu ve … Şti.’nin sorumluluğu 55.265,77-TL ile sınırlı olmak üzere) davalı sigorta şirketi yönünden 24/01/2012 tarihinden itibaren (ve poliçe limitiyle sınırlı), diğer davalılar yönünden ise kaza tarihi olan 31.03.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte olmak üzere, davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
b-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 4.719,01-TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 29,20-TL ve ıslahla alınan 1.094,36-TL harcın düşülmesi ile kalan 3.595,45-TL bakiye harcın (Davalılar … A.Ş. ve … Şti.’nin sorumluluğu 2.651,65-TL ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
c-Davacının yatırmış olduğu 29,20-TL başvurma harcı, 29,20-TL peşin harç, 1.094,36-TL ıslah harcı, 332,90-TL tebligat-posta gideri ve 400,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.885,66-TL yargılama giderinin (Davalılar … A.Ş. ve … Şti.’nin sorumluluğu 1.508,52-TL ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
d-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
e-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgili olduğu tarafa iadesine,
f-Davalılar … A.Ş. ve … Şti. lehine müterafik kusur nedeniyle yapılan indirim yönünden, takdiri indirim nedeni olduğundan vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a-Davacıdan alınan 44,40-TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
b-Davalı … AŞ.’den alınan 1.179,80-TL istinaf karar harcının talep halinde bu davalıya iadesine,
c-Davalı …. Şti.’nden alınması gereken 3.775,21-TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.180,00-TL’nin mahsubu ile bakiye 2.595,21-TL harcın bu davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf incelemesi esnasında yapılan yargılama giderlerine ilişkin olarak;
a-Davacı tarafça yapılan 121,30-TL istinaf kanun yolu başvuru harcı, 59,40-TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 180,70-TL istinaf yargılama giderinin davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
b-Davalı … AŞ. tarafından yapılan 121,30-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
c-Davalı … Şti. tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 12/10/2022