Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1585 E. 2022/1908 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1585
KARAR NO : 2022/1908

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/09/2017 (Dava) – 12/02/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/1042 Esas – 2019/159 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat)
BAM KARAR TARİHİ : 08/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/12/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/02/2019 tarihli 2017/1042 Esas ve 2019/159 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 07.06.2016 tarihinde müvekkilerinin oğlu …’ün sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç ile seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ile …’ye ait olan … plakalı araçla çarpışması sonucu meydana gelen kazada …’ün hayatını kaybettiğini, bu kazaya ilişkin olarak Çeşme Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/1519 Soruşturma S. Dosyası ile başlatılan soruşturmanın halen devam ettiğini, davacı müvekkilerinin oğullarının vefatı ile onun desteğinden yoksun kaldıklarını, …’ye ait aracın ZMMS Sigortasının davalı … Sigorta A.Ş tarafından yapıldığını, müteveffanın kullandığı aracın ZMMS Sigortasının ise davalı … Sigorta tarafından yapıldığını, başvuruya rağmen ödeme yapılmadığını, bu nedenlerle belirsiz alacak olarak açtıkları davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik ayrı ayrı 15.000,00’er TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihi olan 07.06.2016 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ayrı ayrı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olması nedeni ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Karayolları Trafik Kanunu’na göre zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabi olduğunu, Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerin uygulanamabilmesi için genel şartlarda düzenlenmeyen bir husus olması gerektiğini, davacı yanın talep etmiş olduğu tazminatlara ilişkin düzenlemeler Trafik Sigortası Genel Şartları’nda açıkça düzenlenmiş olduğundan genel şartlarda bulunan usul ve esaslara uyulması gerektiğini, KTK md.97 gereği; dava öncesi başvuru yapılmadığından dava şartı eksikliği nedeniyle esasa girilmeksizin davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından tanzim edilen 13.05.2016 – 2017 vadeli 283909216 no’lu zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, davaya konu talep karşısında müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığını, sorumluluğu bulunmayan müvekkili aleyhine ikame edilen huzurdaki davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, Trafik Poliçesi Genel Şartlarının değiştirildiğini, değişen genel şartlar ile hatalı yorum sonucu oluşan sürücünün kendi kusuru ile kendi ölümüne sebep olmasına yönelik hatalı görüşün açıklığa kavuşturulmak istendiğini, bu genel şartların A.6 Teminat Dışında Kalan Haller d maddesinde açıkça destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat dışında olduğunun belirtildiğini, değişen 01.06.2015 yürürlük tarihli yeni genel şartların, aksi şekilde yorumlanamayacak maddesi uyarınca, dava konusu taleplerin teminat dışı olduğunu, davacı yanın dayandığı HGK kararının eski genel şartlar döneminde verildiğini, müvekkili şirketin araç işleteninin sorumluluğunu teminat altına aldığını, sürücünün kendi kusuru ile kendi ölümüne neden olması karşısında araç işleteninin sorumlu tutulmasının beklenemeyeceğini, sürücünün sorumluluğunun ise doğmayacağını, belirterek davaya konu talebin teminat dışı olması nedeniyle reddine, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; ”…Dava konusu kaza 07.06.2016 tarihinde meydana gelmiş olup, … Sigorta yönünden poliçe başlangıç tarihi 13.05.2016, … Sigorta yönünden ise, 08.12.2015 dir. Yani her halükarda Davalı Sigorta Şirketlerinin sorumluluğu da Poliçenin düzenlendiği tarihteki Poliçe özel ve genel şartları ile yasal hükümlere göre belirlenir. Yeni genel şartlar 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmiş olup yeni genel şartlara göre kazada ölen kişinin mutlaka üçüncü bir kişi olması gerekir. Kazada ölen …’ün poliçeye göre işleten konumunda bulunan eylemlerinden sorumlu bulunduğu sürücüsü olduğundan davacıların 3.kişi olmadığı açıktır. Yine Genel şartların 6.maddesine göre sigortacının destek zararlarından sorumlu tutulabilmesi için destek şahsın kendi kusuruna denk gelmemesi gerekir. Olayımızda da kaza sonucu ölen ve 3.kişi olarak da kabulü mümkün bulunmayan davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakları bulunmadığından…” gerekçesiyle; ”…Davanın REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkillerinin müşterek çocukları …’ün 07/06/2016 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde vefat ettiğini, müvekkillerinin kaza neticesinde evlatlarını yitirerek manevi olarak derin üzüntü yaşadıklarını, kaza meydana geldiğinde henüz 20 yaşında olan ve alüminyum doğrama ustası olarak çalışarak gelir elde eden …’ün hayatı boyunca anne babası olan müvekkillerine maddi desteğinin olacağını, davacı müvekkillerinin kaza neticesi vefat eden oğullarının kendilerine sağlayacağı destekten de yoksun kaldıklarını, Savcılık soruşturması aşamasında ve ayrıca iş bu davada ön inceleme aşamasında, kaza anında murisin, kazaya karışan araçta sürücü olmadığına, araçta yolcu olduğuna, bu hususta tanıkların mevcut olduğuna dair beyanlarda bulunulmuş olmakla birlikte, söz konusu hususun hali hazırda çözüme kavuşturulmamış bir husus olduğunu, müvekkillerinin kaza nedeniyle kaybettikleri çocuklarının desteğinden yoksun kaldıklarını ve bu şekilde maddi zarara uğradıklarını, yerleşmiş olan Yargıtay kararlarına göre, kaza nedeniyle destekten yoksun kalarak zarara uğrayan mirasçıların üçüncü kişiler olduğunu, araçların zorunlu mali sorumluluk sigortaları, araçların üçüncü kişilere verdikleri zararların tazminini de kapsadığını, bu nedenle davalı sigorta şirketinin kaza nedeniyle çocuklarının desteğinden yoksun kalan müvekkillerinin maddi zararından sorumlu olduğunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun, aracın mali sorumluluk sigortası üçüncü kişilere verilen zararları da teminat altına aldığını, bu durumun aksini gösteren bir hükümün mevcut olmadığını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen 15/06/2011 gün ve 2011/17-142,2011/411 K sayılı ilamının yukarıda belirttikleri hususları destekler nitelikte olduğunu, her ne kadar kaza tespit tutanaklarından müvekkillerinin murisi durumunda olan ve hayatını kaybeden …’ün kusurlu bulunduğu belirtilmiş ise de söz konusu aracı müteveffanın kullanıp kullanmadığı araştırılmadığı gibi kusur durumunun da net olmadığını, belirterek kararın ortadan kaldırılarak, davanın kabulüne, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olup, karar davacılar vekilince istinaf edilmiştir.
Çeşme Cumhuriyet Başsavcılığı 2016/1519 sayılı soruşturma dosyasında alınan, Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 13/01/2017 tarihli,13571 sayılı raporda özetle; kazanın oluşunda müteveffa araç sürücüsü …’ün asli kusurlu olduğu, kazaya karışan sürücüsü …’ye atfı kabil kusur bulunmadığı belirtilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 91. maddesi gereğince aynı Kanun’un 85. maddesinde belirtilen, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda, poliçe limiti dahilinde işletenin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere, mali sorumluluk sigortası yaptırılması zorunludur.
Her ne kadar mahkemece kusur raporu alınmamış ise de, Dairemizce dosya kapsamı, kaza tespit tutanağı, olayın meydana geliş şekli, CBS dosyasında mevcut Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 13/01/2017 tarihli raporu nazara alınarak ve Anayasa 141/4. ile HMK 30. maddesinde yer alan usul ekonomisine ilişkin hükümler de gözetilerek dosyada yeniden kusur raporu alınmasına gerek görülmemiştir.

Somut olayda, kaza tespit tutanağında araç sürücüsü müteveffa … gösterilmiş, davacı taraf dava dilekçesinde sürücünün müteveffa …’ün araç sürücüsü olduğunu belirtmiş, dosyadaki olay yeri görgü ve tespit tutanağı tüm dosya kapsamına göre müteveffa sürücü olup davacılar aksini ispat edememişlerdir. Kaldı ki, müteveffanın annesi olan davacılardan …’ün Çeşme Cumhuriyet Başsavcılığının kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair kararına karşı aynı nedenle asıl sürücünün müteveffa …’un olmadığı yönündeki itirazı üzerine ilgili İzmir Sulh Ceza hakimliğinin 2018/1495 D.İş. kararı ile itirazın reddine karar verildiği, verilen kararın dosya kapsamına uygun olduğu, davacıların murisinin kusurdan kurtulma amacı ile hareket ettikleri anlaşılmıştır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 1425. maddesine göre sigorta poliçesi genel ve varsa özel şartları içerir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Yeni Genel Şartları 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Genel şartların C.10. maddesi ile 12/8/2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları yürürlükten kaldırılmıştır. Yeni genel şartların C.11. maddesine göre; yeni genel şartlar, genel şartların yürürlük tarihi olan 01/06/2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır. Bunun doğal sonucu olarak artık eski genel şartların yeni genel şartların yürürlük tarihinden sonra düzenlenen poliçelerde uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Sigortacılık Kanunu 11. madde hükmüne göre ise, sigorta sözleşmesinin ana muhtevası müsteşarlıkca onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenlenir.
01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde; “Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerinin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir” şeklinde belirlenmiştir. Sigortanın kapsamı ise genel şartlar A.3. maddesinde; “sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır” şeklinde düzenlenmiştir. Kapsama giren teminat türlerinin tanımlandığı A.5. maddesinin (ç) bendinde Destekten Yoksun Kalma (Ölüm) Teminatı; “Üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla ölenin desteğinden yoksun kalanların destek zararlarını karşılamak üzere bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek tazminattır” şeklinde ifade edilmiştir. Genel Şartlar A.6. maddesinin (c) bendinde; “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” ve (d) bendinde; “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri” zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatının dışında kalan hallerden sayılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; her ne kadar davacılar tarafından davacıların oğlu …’ün maliki olduğu, sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç ile seyri sırasında, müteveffa sürücünün tam kusuru sonucu meydana gelen trafik kazası sonucu vefat etmiş; davacılar, destekten yoksun kalan sıfatıyla, desteklerinin kullandığı aracın ve karşı araç zorunlu mali sorumluluk sigortacılarını hasım göstererek, destekten yoksun kalma tazminatı talebiyle eldeki dava açılmış ise de, dava konusu kaza 07/06/2016 tarihinde meydana gelmiş olup, … Sigorta tarafından düzenlenen poliçenin 13/05/2016, … Sigorta tarafından düzenlenen poliçenin ise başlangıç tarihinin 08/12/2015 tarihi olduğu anlaşılmıştır. Buna göre, davalıların sorumluluğunun kapsamı 01/06/2015 tarihinde, yani kazadan önce yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre belirlenecektir. Davalı … Sigortanın destek zararlarından sorumlu olması için, motorlu aracın işletilmesi sırasında ölen kişinin mutlaka üçüncü bir kişi olması gerekir. Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgulara göre somut olayda araç sürücüsü olan murisin (destek) üçüncü kişi olarak kabulü mümkün değildir.
Yine Genel Şartların A.6. maddesi (d) bendine göre destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat kapsamı dışında tutulması nedeniyle, somut olayda tam kusuru ile kendi ölümüne neden olan sürücü murisin destek tazminatı sigorta teminatı kapsamında değildir. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanunu’nda sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin sigorta teminatı kapsamında olduğuna ilişkin bir düzenleme yoktur. Bu sebeplerle; müteveffanın kullandığı ve maliki olduğu aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalı … Sigorta şirketinin, işletenin ve dolayısıyla sürücünün üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve desteğin de zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunmadığına göre, teminat kapsamında bulunmayan zarardan dolayı davalı sigorta şirketinin zarardan sorumlu olmayacağı, adı geçen sigorta şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı isteyemeyeceği açıktır.
Diğer taraftan kazaya karışan …’ye ait aracın ZMMS sigortasının ise davalı …. Sigorta A.Ş tarafından yapıldığı, meydana gelen zarar risk kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminati taleplerinin teminat kapsamında olmadığı, bu bağlamda kazanın oluşunda %100 kusurlu karşı araç sürücüsü …’ün tam kusuru sonucunda ölümü nedeniyle, desteğinden yoksun kalanların destek tazminat taleplerinin ZMSS poliçe teminatı kapsamında olmadığı; davacıların davalılardan destek tazminatı talep etme hakları bulunmadığı gözetilerek, mahkemece davanın reddedilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırı bir yön görülmemiş, bulunmamasına göre ve yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davanın reddine karar verilmiş olması yerinde görülmüş; davacılar vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir. (Bu hususta bknz. Yargıtay HGK 2020/17-191 Esas-2021/514 Karar, Yargıtay 4. HD 2021/7202 E.-2021/10889 K, 2021/13816 E.-2022/10502 K).
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacılar vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/02/2019 tarihli 2017/1042 Esas ve 2019/159 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 36,30-TL’nin davacılardan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/12/2022