Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1577 E. 2022/1463 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1577
KARAR NO : 2022/1463

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/01/2019 (Dava) – 16/10/2019 (Karar)
NUMARASI : 2019/17 Esas – 2019/171 Karar
DAVA : Faydalı Modelin Hükümsüzlüğü
BAM KARAR TARİHİ : 05/10/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 05/10/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 16/10/2019 tarihli 2019/17 Esas ve 2019/171 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 25/03/2016 tarihinde kurulduğunu, avda ve sporda kullanılan silahların üretimini, imalatını, satışını, ihracat ve ithalat işlerini yaptığını, müvekkili şirketin 2016/06127 nolu “Av Tüfeği” başlıklı tasarımın tasarımcısı olan davalı ile 07/04/2017 tarihli tasarım devir sözleşmesi imzaladığını ve 2016/06127 nolu “Av Tüfeği” başlıklı tasarımının müvekkili şirkete devredildiğini, müvekkili adına sicil kaydının yapıldığını, müvekkili tarafından faydalı model başvurusu yapılmak üzere tüfeğin teknik çizimleri beklenirken Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde ürünün tasarımcısı davalı …’nin kötü niyetli olarak kendi adına 2016/15840 nolu ve “…” olarak faydalı model başvurusunda bulunduğunu ve tescilini kendi adına yaptırdığını, devir sözleşmesi gereğince 2016/06127 nolu “Av Tüfeği” başlıklı tasarımın ise müvekkili firma adına Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tasarım tescili yapıldığını, Ocak 2017 tarihinde Amerika’da, Nisan 2017 tarihinde ise Almanya’da yapılan fuarlarda, davaya konu faydalı modelin, ürün tasarımının tanıtıldığını, anılan fuarlarda, çeşitli ülkelerden kendi alanında uzman firmaların katılım sağladığını, müvekkili adına “Av Tüfeği” olarak 2016/06127 tasarım tescil numaralı ürün için 19/09/2016 tarihinde başvurulduğunu, davaya konu faydalı model için ise 2016/15840 faydalı model numara ile 07/11/2016 tarihinde başvuru yapıldığını, müvekkili firmanın tasarım ürün başvurusunun davalıdan daha önce olduğunu, davalı adına tescilli faydalı modelin, müvekkiline ait tasarım ile birebir aynı olup yeni ürün olmadığını, davalının haksız yarar sağladığını, iltibasa sebebiyet verdiğini ve kötü niyetli alınmış bir faydalı model lisansı olduğunu, yenilik taşımayan, endüstriyel tasarımın birebir aynısı olan faydalı model başvurusunda bulunduğunu, tasarım ile faydalı modelin teknik ve fiziki inceleme sonucu aynı olduğunun tespit edilebileceğini, iç aksamının aynı olduğunu, silah üretiminde dışı aynı olan bir ürünün içinin de aynı olduğunu, faydalı model olarak alınan 2016/15840 “…”nin yenilik vasfını taşımadığını, anılan tasarım hakkında her türlü tasarrufun müvekkili firmaya ait olduğunu, başvuruların Türk Patent ve marka Kurumu tarafından fazla inceleme yapılmadan çok kısa sürede sonuçlandırıldığını, davalının faydalı model başvurusu yapmaya 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 109. maddesi gereği yetkili olmadığını, faydalı modelin hükümsüz kılınması gerektiğini, faydalı modelin yenilik şartını taşımadığı gerekçesi ile 21/04/2017 tarihinde Türk Patent ve Marka Kurumuna müracaat edildiğini, fakat detaylı olarak bakılmadığını ve faydalı model lisansının iptal edilmediğini, patentteki gibi olmasa bile faydalı model belgesi verilebilmesi için belirli bir düzeyde yaratıcı (buluşçu) faaliyet sonucu ortaya çıkmış olmasının aranması gerektiğini, 26/04/2017 tarihli hizmet sözleşmesinden de görüleceği üzere itiraza konu buluşa ilişkin teknik çizimlerin hazırlanması ve kalıplarının 20/05/2017 tarihine kadar teslim edilmesi konusunda sözleşme imzalandığını, davaya konu faydalı modelin, tasarımının müvekkiline ait olduğunu, hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, 2016/15840 numaralı av tüfeğinin müvekkiline ait daha önce tarihli lisansı alınan 2016/06127 tasarım ile aynı olduğunu, faydalı model lisansının yeni olma şartlarını taşımadığından hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, hakları saklı kalmak kaydı ile, davalıya ait 2016/15840 nolu faydalı model lisansının, başvurunun kötü niyetle yapılmış olması, müvekkili şirkete ait tasarım ile benzer ve aynı mal ve hizmet sınıfında yer alması ve müvekkili şirkete ait tasarımın tanınmışlığından faydalanarak haksız yarar sağlaması nedeni ile tescilinin hükümsüzlüğüne ve faydalı modelin sicilden terkin edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu av tüfeğinin hem tasarımcısı hem de faydalı model hakkı sahibi olduğunu, müvekkilinin, ”…” isimli ürünü buluş niteliğini haiz olacak şekilde teknik olarak meydana getirdiğini ve tasarladığını, 07/11/2016 tarihinde buluşa ilişkin faydalı model başvurusunda bulunduğunu, bu başvurudan sonra buluşunu gerçekleştirdiği dava konusu ürünün tasarım hakkını, 07/04/2017 tarihli tasarım tescil devir sözleşmesi ile davacı şirkete devrettiğini, müvekkilinin yapmış olduğu faydalı model başvurusunun, tasarım devir sözleşmesinden daha eski tarihli olduğunu, davacı şirketin bu devir üzerine Türk Patent Enstitüsü’nde 19.09.2016 tarih ile işlem görmekte olan ”AV TÜFEĞİ” isimli tasarımın kendi adına tescilini gerçekleştirdiğini, davacı şirket vekilince Türk Patent ve Marka Kurumu Patent Dairesi Başkanlığı’na itiraz edildiğini, kurum tarafından, müvekkilinin savunmaları yönünde, itirazın yerinde olmadığı ve faydalı model tescil başvurusunu engelleyecek herhangi bir neden bulunmadığından bahisle reddedildiğini ve buluşun müvekkili adına faydalı model tescilinin yapıldığını, müvekkilinin, ürünün yalnızca ”tasarım” hakkını devrettiğini, davacı şirketin haklarının bununla sınırlı kalacağını, endüstriyel tasarım ile faydalı modelin, birbirlerinden farklı hakları koruma altına aldığını ve nitelikleri itibariyle farklılıklar ihtiva ettiğini, endüstriyel tasarımda ürünün dış görünüm özelliklerinin ürüne sağladığı ekonomik değerin korunduğunu, faydalı modelde ise ürünün teknik işlevinin (fonksiyonu) korunduğunu, hükümsüzlüğü istenilen faydalı modelin davacı adına tasarımının tescilli olduğunu, hükümsüzlüğü gerektirecek kanuni hiçbir neden bulunmadığını, bir faydalı model belgesinin konusunun aynı zamanda endüstriyel tasarım niteliklerine sahip olması şartıyla, endüstriyel tasarım olarak da tescil edilebileceğini, nitekim bunun 551 Sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında KKH md.169’da apaçık bir şekilde düzenleme altına alındığını,uyuşmazlık konusu olayda da müvekkilinin ürünün tasarım hakkını yani dış görünümünün sağlayacağı ekonomik faydayı devretmiş olduğunu, faydalı model hakkını ya da patent hakkını devretmediğini, davacı yanın tasarım hakkını faydalı model ile karıştırmakta olduğunu, birbirinden farklı hususları koruma altına aldığından aynı ürüne ilişkin olarak ayrı ayrı tescillerinin istenmesine mevzuatta cevaz verildiğini, davacı yanın dava dilekçesine eklemiş olduğu hizmet sözleşmesinde müvekkilinin taraf olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…Faydalı model belgesinin, başvuru tarihi itibariyle 551 Sayılı PatKHK hükümlerine tabi olarak ele alınıp tescillendiği, 551 Sayılı PatKHK’nın 7. maddesi uyarınca faydalı model tescilinin yenilik unsuruna bağlı olduğu, yeniliğin; mutlak anlamda yenilik olup, re’sen dikkate alınmakta olduğu, diğer anlatımla, tekniğin bilinen durumuna göre bir yenilik getirmeyen buluşun, faydalı model olarak tescillenmesinin mümkün olmadığı, bu bakımdan, teknik uzmanlardan söz konusu faydalı modelin başvuru tarihi itibariyle yenilik taşıyıp taşımadığının değerlendirilmesi konusunda rapor alınması gerektiği, davacının, faydalı modelin konusu olan tüfeğin davalı tarafından daha önceden bilindiğini, taraflar arasında 07/11/2016 tarih 2016/06127 nolu tasarımın devriyle ilgili hukuki ilişki bulunduğunu, davalının tasarımı devretmesine rağmen kötü niyetle, aynı zamanda faydalı model yaparak tescillediğini ileri sürdüğü, böylece, tasarımın ‘yenilik’ tescil şartını taşımadığını ima etmekte olduğu, her ne kadar, mesnet yazılı belge, tasarım tescil belgesi de olsa, teknik incelemede açıklamanın mahiyeti gözetilerek incelenmesinin mümkün olduğu, görünüme ilişkin unsurların aynı zamanda bir tekniği kapsamasının ihtimal dahilinde olduğu, davalının ise, tasarım devrinin faydalı model tescilinden daha sonraki bir tarihte gerçekleştiğini savunduğu, ayrıca, faydalı model başvurusuna … firmasının itirazda bulunduğunu, kurumun bu itirazı reddederek tescillediğini savunduğu, davalının başvurusunun KHK hükümlerine göre incelenerek kabul edilip tescillendiği, bununla birlikte, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun da faydalı model tescili bakımından aynı kriterleri öngördüğü, ‘yeni’ ve ‘sanayiye uygulanabilir’ nitelikte olan teknik fikirlerin, faydalı model tesciline elverişli olduğu, kural olarak, istemlerde tanımlanan buluş konusu, başvuru tarihi itibariyle, tekniğin bilinen durumuna dahil ise tescillenemeyeceği, bilirkişinin faydalı modelin istemlerini analiz ederek 07/11/2016 tarihinden önce kamuya açıklanmış bilgileri esas alarak karşılaştırma yaptığı, davalının, 19/09/2016’da yaptığı tasarım başvurusundan 2 ay sonra, faydalı modelin tescil başvurusu yaptığı, ancak, tasarımın konusu görünüme ilişkin olduğundan bu belgenin yeniliği etkilemeyeceği, bununla birlikte, bilirkişinin, tasarım tescili için aranan, ‘mutlak yenilik’ unsurunun bulunmadığını, çünkü US 2013 0185975A1 sayılı Amerikan patentinin söz konusu faydalı modelden önce kamuya açıklanmış bir teknik belge olduğunu, istemlerde yer alan unsurların Amerikan patentinde daha önce açıklanmış bulunduğunu tespit ettiği, istemlerin tamamıyla Amerikan patentinde yer aldığı sabit olduğundan faydalı modelin ‘yeni’ kabul edilemeyeceği, davalı taraf rapora itiraz etmişse de, itirazın herhangi bir haklı gerekçeye dayanmadığı, esaslı inceleme yapılmadan kabul edilen faydalı model tescilinin, yasal ‘yenilik’ şartını taşımaması nedeniyle hükümsüzlüğünün gerektiği, dava eden tarafın, sadece tasarımı zikretmiş olmasının, ‘mutlak yenilik’ araştırması gerekliliğini ortadan kaldırmadığı, davacı tarafın, hükümsüzlük sebebi olarak yasal tescil kriterlerini doğrudan doğruya işaret etmemesine karşılık kendisine devredilen tasarımdan bahsedilerek ‘yenilik’ bulunmadığını ifade etmesi nedeniyle esasen davada ‘yenilik’ eksikliğine dayandığının kabul edildiği, öte yandan, faydalı model tescilinde ‘yenilik’, mutlak yenilik olup, mahkemece re’sen dikkate alınmak durumunda olduğu, yenilik taşımayan bir tekniğin faydalı model ile tescillenmesinin, haksız bir tekel yaratılmasına ve yersiz bir rekabet avantajı sağlanmasına yol açacağı, bunun da kamu düzeni açısından onaylanacak bir sonuç olmadığı, yenilik araştırmasının mahkemece yapılacağı yönünde içtihatların da yerleşik olduğu, PatKHK’nın yürürlüğü döneminde faydalı model başvurularını araştırma raporu alınması zorunlu olmadığından, ‘yenilik’ eksikliğine rağmen faydalı modellerin tescillenmesinin önü açık kaldığı, bu halin, piyasa düzenini bozucu olup, hükümsüzlük iddia edildiğinden, rapor esas alınarak hüküm kurulmakla; DAVANIN KABULÜNE, davalı adına kayıtlı 2016/15840 sayılı faydalı modelin hükümsüzlüğüne, karar kesinleştiğinde sicilden terkinine, kararın infazı için kesinleştikten sonra bir örneğinin Türk Patent Kurumu’na resen gönderilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı vekili tarafından, “…Davacı tarafça; ‘Davalının, davacıya ait endüstriyel tasarımı, kötü niyetli ve iltibas yaratacak şekilde TPK nezdinde kendi adına faydalı model olarak tescil ettirmesi’ nedeniyle faydalı modelin hükümsüzlüğüne karar verilmesinin dava olunduğunu, davacı yanca yenilik vasfıyla ilgili herhangi bir hususun ileri sürülmediğini, yerel mahkemece, taleple bağlılık ilkesi göz ardı edilerek dava konusu ürün hakkında yenilik incelemesi yapıldığını ve müvekkili adına kayıtlı faydalı modelin, davacı yanın taleplerinin aksine, yenilik vasfı taşımadığından bahisle hükümsüzlüğüne karar verildiğini, mahkemece, yeniliğin mutlak anlamda yenilik olduğu ve re’sen dikkate alınacağının belirtildiğini, gerekçeli kararda; ‘…Davalının 19/09/2016’da yaptığı tasarım başvurusundan 2 ay sonra, faydalı modelin tescil başvurusu yaptığı anlaşılmaktadır. Ancak tasarımın konusu görünüme ilişkin bulunduğundan bu belge yeniliği etkilemeyecektir.’ şeklinde hüküm kurulmak suretiyle kendilerinin iddiaları doğrultusunda 551 sayılı PATKHK m.169 hükmüne bağlı olarak faydalı model konusu ürünün aynı zamanda tasarım olarak da tescil edilebileceğinin hükme bağlandığını, Fikri ve Sınai Haklar Hukuku’nda anılan mutlak yenilik kavramının, yenilik vasfının mahkemelerce re’sen dikkate alınacağı ile ilgili olmayıp faydalı model konusu ürünün dünya çapında mı yeni olması gerektiği yoksa ülke çapında mı yeni olması gerektiğiyle ilgili olduğunu, bu hususta mutlak yeniliğin; buluşun, patent başvurusu tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya açıklanmamış olması olduğunu, mahkemece sürekli olarak niyet okuyuculuğu yapıldığının görüldüğünü ki bu durumun taleple bağlılık ilkesine ve adil yargılanma hakkına aykırı olduğunu, davacı tarafça iltibas iddiaları ile taraflarına dava ikame edildiğini ve davacıya karşı cevaplarının bu minvalde sunulduğunu, yenilik vasfıyla ilgili herhangi bir iddia ve talep söz konusu olmadığından, bu hususta cevap ve delil ileri sürmediklerini, yerel mahkemece; davacının ‘…böylece tasarımın yenilik tescil şartını taşımadığını ima etmektedir…’, ‘…davacı tarafın, hükümsüzlük sebebi olarak yasal tescil kriterlerini doğrudan doğruya işaret etmemesine karşılık kendisine devredilen tasarımdan bahsedilerek ‘yenilik’ bulunmadığını ifade etmesi nedeniyle esasen davada ‘yenilik’ eksikliğine dayandığı kabul edilmiştir’ gibi hukuk düzeninde hiçbir yeri olmayan tespitlerde bulunulmasının ve niyet okuyuculuğu yapılarak, davacı tarafın imaları ile hüküm kurulmasının kabul edilemeyeceğini, bununla birlikte, ürünün yenilik vasfı taşımadığını belirten bilirkişi raporunun da hukuka aykırı olduğunu, itiraz dilekçesinde belirttikleri üzere; bilirkişi heyetinin, dosyada bulunmayan, ibraz edilmemiş bir delile/belgeye dayanarak tespit ve değerlendirmede bulunamayacağını, US20130185975A1 no.lu dokümana dayalı olarak müvekkiline ait faydalı modelin yenilik vasfı taşımadığını tartışma hak ve yetkisine sahip olmadığını, kaldı ki, bilirkişi heyetince, Google arama motorundan yapılan araştırma sonucu ile işbu dava konusu faydalı modelin, yenilik vasfı taşımadığı yönünde yapılan değerlendirmenin yine eksik ve hatalı olacağını, nitekim, raporda dayanılan kaynağın, niteliği itibariyle ispata elverişli olmamakla beraber Amerikan Patentinde kayıtlı olduğu iddiasının da yeterince aydınlatılmadığını, bilirkişice, müvekkiline ait ürünün daha önce başkaca bir mecrada kamuya açıklanıp açıklanmadığının dahi sorulmadığını, hangi ürünün yeni kabul edileceğinin de yeterince araştırılmadığını ve raporun bu yönüyle eksik kaldığını….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, faydalı modelin hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davalı vekilinin itirazlarındaki, mahkemece “yenilik” unsuru bakımından re’sen araştırma yapılamayacağına, davacı tarafça kötüniyetle tasarım tesciline rağmen faydalı model tescilinin yaptırıldığı iddiasına dayanılıp, yenilik unsuru bakımından bir talepte bulunulmadığına dair savunmaları yerinde görülmemiştir. Şöyle ki; 551 sayılı KHK’nin 154. maddesi uyarınca, bir buluşun tescil edilebilmesi için, bu KHK’nin 156.maddesi hükmüne göre yeni ve 10.madde anlamında sanayiye uygulanabilmesi gerekmektedir. Yenilikten ne anlaşılması gerektiği ise aynı KHK’nin 156. maddesinde tanımlanmıştır. Anılan hükümlerin degerlendirilmesinde mutlak yenilik koşulunun kabul edildiği anlaşılmaktadır. Mutlak yenilikten söz edilebilmesi için de, faydalı model tescil başvurusu yapılan buluşun başvuru tarihinden önce Türkiye içinde veya dünyada herkesin ulaşabileceği şekilde yazılı olarak veya bir başka yolla açıklanmış veya ülke çapında kullanılmış olmaması gerekir. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, 551 sayılı KHK ile mutlak yenilik kriteri benimsendiğinden, hükümsüzlük davasında bu yönün mahkemece re’sen dikkate alınarak, tarafların bildirdikleri delillerle birlikte anılan KHK’nin 154 ila 156. maddeleri hükümleri göz önüne alınmak suretiyle ve somut uyuşmazlık koşulları itibariyle de gerektiğinde bilirkişi görüşü alınarak çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Kamu düzenine ilişkin olan bu ilkeye dayalı olarak konusunda uzman olan bilirkişi veya bilirkişilerin yapacakları araştırma sonucunda bir buluşun 551 sayılı KHK’nin 156. maddesi uyarınca daha önce kamuya sunulduğuna dair elde edilen bilgi ve bulguların re’sen dikkate alınması gerekmektedir (Bu yönde bknz. Yargıtay 11 HD. 2008/12696 E.- 2010/7759 K). Kaldı ki, dava dilekçesi içeriği incelendiğinde, davacının davalının faydalı modelinin yenilik unsurunu içermediğine yönelik açık beyanları da bulunduğu görülmekle, açıklanan nedenlerle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Bununla birlikte, davalı vekilinin bilirkişi uzman raporuna yönelik itirazları da bulunmakta olup, dosya kapsamı ile bilirkişi raporu içeriğinin incelenmesinde; bilirkişi tarafından google araştırması sonucunda Amerika’da davalının faydalı model başvurusundan çok önce yapılmış tescil olduğu belirtilerek, görselleri ve birtakım yabancı dilde evraklarının da rapora eklendiği görülmekte ise de, dava konusu faydalı modelin hükümsüzlüğü bakımından varılan sonucun yeterli incelemeye dayalı olduğu söylenemeyeceği gibi, raporun bu kapsamda denetime elverişli olduğundan da söz etmek mümkün değildir. Eklenen belgelerin yabancı dilde olduğu ve çevirilerinin bulunmadığı görülmüştür. 6100 sayılı HMK’nın 223. maddesine göre, yabancı dildeki belgelere dayanan taraf bunların tercümesini de mahkemeye sunmak zorunda olup, bu husus karşı taraf ya da re’sen mahkemece de talep edilebilir. Somut olayda, her ne kadar sözkonusu belgeler davacı tarafça sunulmayıp bizzat bilirkişi tarafından rapora eklenmiş olmakla birlikte, davacının davasını ispat yükümlülüğü kapsamında sözkonusu belgelerin tercümelerini sunması için davacıya süre verilmesi, ayrıca bahse konu belgelerin temin edilme koşulları ve dayanaklarına yönelik davalı taraf itirazlarını da karşılayacak şekilde yeniden ek rapor alınması gerektiğinden, eksik incelemeden yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir (Aynı yönde bknz. Yargıtay 11. HD 2019/4581 E.-2020/2541 K) .
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ İLE; İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2019/17 Esas – 2019/171 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalı tarafından yatırılan 44,40-TL istinaf karar harcının istek halinde davalı tarafa iadesine,
5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 05/10/2022