Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1575 E. 2022/1611 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1575
KARAR NO : 2022/1611

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2018 (Dava) – 01/10/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/273 Esas – 2019/157 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 26/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/10/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 01/10/2019 tarih ve 2018/273 Esas – 2019/157 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Yüksek lisans tezi olan ” Çipura İşleme Atıklarından Yan ürün Üretimi ” davalı tarafın yürütmüş olduğu 112O952 numaralı … projesini 2013 yılında tamamlandığını, davalının tezden doğan eser sahipliği haklarını ihlal ettiğini, kendisinin haklarını tanımadığını, … projesinde adının geçmediğini, bir takım yayınlardan yararlanılmasına rağmen atıfta bulunmadığını, davalı tarafından yayınlanan makaleler ve basında çıkan haberlerde kendisinin isminin yer almadığını ileri sürerek manevi ve mali haklarına tecavüzün ref’ini, her türlü fazlaya ilişkin dava talep ve ıslah hakkının saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminat talep ve dava etmiştir.

CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; intihali kabul etmediklerini, ancak alacak taleplerinin zaman aşımına uğradığını, projede görev alan davacının 01/04/2013 tarihinde haberdar olması nedeniyle intihalden 01/08/2018 tarihinde haberdar olduğunun kabul edilemeyeceğini, proje yönetim düzenine göre görevinin raporlama evresinde yürütücüye destek olmak olduğunun görüleceğini, 2013 tarihinde e-posta yazışmalarının bulunduğunu önce e-posta sonrada 13/01/2014 tarihinde basılı nüshanın davacıya gönderildiğini, davacının projede ve metot konusunda tek yetkili hak sahibi olmadığını, … kurumu ile proje yöneticisi olan kendisinin hak sahibi olduğunu, ileri sürülen atıf problemlerinin de ilgisiz olduğunu savunarak öncelikle zaman aşımından davanın reddine, olmadığı takdirde esasen haksız ve yasal dayanaksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…Davacı, eser sahibi olduğu, dosyaya bir örneğini sunduğu yüksek lisans tezini, davalı tarafından intihal edildiğini ileri sürmüştür. Davacının yüksek lisans tezinin 2010 yılında sabitlendiği, kuruldan geçtiği ve kabul edildiği anlaşılmıştır. Konu, “çipura işleme atıklarının yan ürün olarak değerlendirilmesi” olup, davacı çalışmayı bu alanda tamamlayıp, jüriden geçirmiştir. Dolayısıyla, bu çalışmanın FSEK kapsamında bilimsel eser olduğu anlaşılmaktadır. Davacının, söz konusu tez çalışması üzerinde mali ve manevi hakları bulunmaktadır. Bununla birlikte, intihal ileri sürülen çalışma ise, Kasım 2013 baskılı “levrek pullarından jelatin üretimi ve jelatinin bazı fonksiyonel özelliklerinin tespiti” başlıklıdır. Eser, 1120952 proje nolu olup, yazarları arasında davalıdan başka davacı da yer almaktadır. Bu eserin kaynakları kısmında, daha önce basılan davacıya ait yüksek lisans tezi yer almamaktadır. Bununla birlikte, davacının yararlandığı sair eserlere ilişkin atıflar bu eserde de yer almaktadır. Eser niteliğinin belirlenmesi ve intihal iddiasının araştırılması, teknik konular olduğundan, bilirkişi incelemesini gerektirmektedir. Buna göre, mahkememizce İzmir’in bir diğer üniversitesinden bilirkişi tespiti cehitine gidilmiş, isimler belirlenmiştir. Yapılacak inceleme, iki adımlı olup, öncelikle davacının çalışmasının eser niteliği, sonrasında yeni kısmen davacının eseri olan ikinci eserin intihal ürünü olup olmadığıdır. İntihalin tamamen veya kısmen varlığı konusu irdelenmiştir. Dava konusu çekişme, davacı tarafça, mahkemenin uyarısı üzerine, açıklanmış olup, FSEK 1-B kapsamında ilim edebiyat eserinden doğmaktadır. Bununla birlikte, davacının da bu çalışmada fiilen araştırmacı olarak görev aldığı, isminin çalışmanın kapağında yer almış olmasından bellidir. Davacı … 2010 tarihinde Ege Üni. Fen Bilimleri Ens. (Çipura işleme atıklarının yan ürün olarak değerlendirilmesi) başlıklı yüksek lisans tezi hazırlamış ve tez danışmanı Yrd. Doç. Dr…. danışmanlığında tezinin geçtiği anlaşılmaktadır. Bu kez, Kasım 2013 tarihli bilimsel çalışma taraflar arasında çekişmeye konu olmuştur. Bu çalışma “Levrek pullarından jelatin üretimi ve jelatinin bazı fonksiyonel özelliklerinin tespiti” başlığını, 1120952 proje numarasını taşımaktadır. Proje sahipleri de…, … ile …’dır. Diğer anlatımla, davacı … ve Davalı … projenin müelliflerindendir. Bu durumda davacının 2012 tarihi taşıyan yüksek lisans tezinin, bu projede kullanımına zaten rıza verdiği, ismini projeye ortak eser sahibi olarak koyduğu tartışmasızdır. Bununla birlikte davacı anılan … projesini eleştirmekte, bilimsel hatalar, atıf hataları yapıldığını, basında proje ile ilgili olarak davalının demeçler verdiğini, intihal bulunduğunu, kaynaklar kısmında Yüksek Lisans Tezinin belirtilmediğini, ileri sürerek zarar talep etmektedir. Bununla birlikte teknik rapora göre, balık pulundan jelatin elde etme fikri konusunda 2000 yılı başlarında çalışmalar bulunduğu, 2010 öncesi kaynaklar bulunduğu ve gerek tezde gerekse projede bunların yer aldığı, intihalin söz konusu olmadığı belirtilmiştir. Kurul, … projesinin bir ekip çalışması olduğunu, nitekim bu proje sahiplerinin kapakta belirtildiğini, dolayısıyla kaynaklar kısmındaki eksiğin sorumluluğunun yine eser sahiplerine ait olduğunu, ortak yazar olan davacının kendi ihmalinden, eksikliklerinden yararlanamayacağını rapor etmiştir. Her iki bilirkişi raporu da, eserler arasında bir intihalin söz konusu olmadığı sonucunu vermektedir. Öte yandan, intihal ileri sürülen ekip çalışması, üç yazarlı olmakla birlikte, bölünebilir nitelikte değildir. Hangi yazarın hangi kısmı yazdığı belirsizdir. Böyle olduğundan, eserin tamamı için üç yazarın da hak sahipliği söz konusudur…” gerekçesiyle sabit olmayan mali-manevi hak tecavüzünün ref’i, maddi tazminat ve manevi tazminat davasının REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İntihal konusu “jelatin üretimi metodu” ilk kez, davacının 2010 tarihli “Çipura İşleme Atıklarından Yan Ürün Üretimi” başlıklı yüksek lisans tezinde ortaya konulduğunu, metodun “ Sea bream bones and scales as a source of ACE inhibitory peptides” başlıklı ve davacının da yazarı olduğu, makaleye ait olduğunu, bu makalenin dergi tarafından teslim alındığı tarihin 11.02.2013 olduğunu, davalıya ait 1120952 numaralı … projesinin başlangıç tarihinin ise 15.03.2013 olduğunu, davacıya ait makalenin, bu tarihten bir ay önce dergi tarafından teslim alındığını, makalenin, basım yılı ise 2014′ olduğunu, davalıya ait, “Comparison of recovered carp scales (Cyprinus Carpio) gelatin and commercial calf pork skin gelatins” başlıklı makalenin yılı ise 2016 olduğunu, sürece dair kronolojinin, yargılama sırasında doğru değerlendirilmediğini, dosyaya sunulmuş olmasına rağmen, 2016 yılına ait isimli makalede intihal yapılıp yapılmadığının İlk Derece Mahkemesince incelenmediğini, istinaf başvurusuna konu kararda, davalıya ait olan 2016 yılına ait makaleden bahsedilmediğini, davalıya bu makalenin 336. sayfasında, “Gelatin Extraction” başlığı altında, intihale konu olan “jelatin üretimi” metodu kullanıldığını, davacıya ait teze ve yine davacıya ait olup 2014 yılında yayınlanan, “Sea bream bones and scales as a source of gelatin and ACE inhibitory peptides” başlıklı makaleye atıf yapılmadığını, Davalının, makalesinin kaynakça kısmında, metodun künye bilgisine yer vermemiş ve bu metod davalıya ait olmamasına rağmen sanki kendi ürettiği ve mülkiyetinde olan metodmuş gibi kullandığını, davalının bu çalışmasında, 2013 yılına ait olan 1120952 numaralı … projesinde kullanılan metoda değil, farklı bir metoda atıf yaptığını, ilk derece mahkemesinde görülen davada yapılan bilirkişi incelemesinde eksiklikler, hatalar bulunduğunu, hukuka aykırı bazı hususların da bulunduğunu, İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan bilirkişi atamasının, bu nedenle usule ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu metodun, 1120952 numaralı … projesinde, davacının onayı olmadan, davalı tarafından kullanıldığı ve davacının 2010 yılına ait tez çalışmasına ve yine davacının 2014 yılına ait olan makalesine atıf yapılmadığını belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundan doğan mali-manevi hakka tecavüzün kaldırılması ve tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Mahkemece, 14.12.2018 tarihli tensip tutanağının 5. maddesi ile davacıdan dava dilekçesinin bulanık noktaları konusunda açıklama istenmiş olup davacı verdiği cevaba cevap dilekçesinde, 2010 yılında yazdığı yüksek lisans tezinin (ek-1) davaya konu 112O952 nolu Tübitak projesinde kullanılmasına rağmen projenin kaynakça bölümünde yer almadığını ve yine 2014 yılında yayınlanan, içinde kendisinin de yazar olarak yer aldığı makalede (ek -3) belirtilen metodun projede kullanıldığını ileri sürerek, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Söz konusu yüksek lisans tezi 2010 senesinde tamamlanmış ancak 2014 senesinde yayımlanmıştır. Yine davacının söz ettiği makalesinin basım yılı da 2014 yılıdır. Davaya konu proje ise Kasım 2013 tarihlidir. Davacı söz konusu projede fiilen araştırmacı olarak görev almış olup, ismi çalışmanın kapağında projeyi yürüten üç kişiden biri olarak yer almaktadır.
Mahkemece bilirkişilerden ayrı ayrı alınan raporlara göre özetle, davacının yüksek lisans tezinin bir kısmının projede kullanıldığı fakat bir kısmının literatür özeti olduğu, bir başka deyişle, dünyadaki konuyla ilgili yapılan çalışmaların dökümü olup konuyla ilgili herkes tarafından bilinen “malum ve maruf olan konular” dır ve her biri için ilgili kaynak atıflarının yapıldığı, İntihalden bahsedilebilmesi için, bir eserden yararlanılması zorunlu olduğu, projede İiteratürde belirtilen eserlere de atıf yapılmış olması nedeniyle, bu kapsamda intihalden bahsedilemeyeceği, bunun yanı sıra davacının … Projesi’nin bursiyeri, bir başka deyişle proje ekibinde olduğu, Proje raporunda kapakta isminin yer aldığı, bir kimsenin kendi eserinden alıntı yapmasının intihal olarak değerlendirilemeyeceği, çünkü kişinin zaten kendine ait olan bir düşünceyi fikri ürüne dönüştürerek yine kendi fikrinden yaralanmasında bir mahsur bulunmadığı, dolayısıyla bu kapsamda da, proje ekibinde bizzat yer alan davacının kendi eserinden yapılmış herhangi bir alıntının, davalıya yüklenecek bir intihal olmasının mümkün olmadığı, davacının iddia ettiği metodun aslında … ve… (2000) yayınında belirtilen metod olduğu, projede de yıllarca farklı araştırmacıların yaptıgı bilimsel çalışmalarda modifiye edilerek geliştirilen metodun, orijinal sahiplerine atıf yapıldığı, kaynak gösterme alanında otorite kaynak olan American Psychological Association (APA) Kuralları’nın son sürümüne dayalı olarak hazırlandığı belirtilen “Bilimsel Yayınlarda Kaynak Gösterme, Tablo ve Şekil Oluşturma Rehberi APA 6 Kuralları” nda, “İkincil kaynaklar ancak orijinal kaynağın baskıdan kaldırıldığı, orijinal kaynağa bilinen kaynaklardan erişilemediği ve birincil kaynağın orijinal dilinin Türkçe ya da İngilizce olmadığı gibi istisnai durumlarda kullanılabilir. Eğer ikincil kaynak kullanıldıysa, bu kaynağın künye bilgisinin kaynakçada verilmesi gerekmektedir.” denildiği, buradan hareketle, davaya konu projede modifiye edilen metod açısından birincil kaynak olan Montero ve Gomez Gullien’in eserine atıf yapıldığı dikkate alındığında, ikincil bir kaynağa atıf yapılmasına da gerek olmadığı belirtilmiş, hükme esas alınan söz konusu raporlar uyarınca ve yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, alınan bilirkişi raporlarının somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, davacı her ne kadar istinaf itirazlarında yapılan incelemenin yüksek lisans tezi ve 2014 yılında yayımlanan makale ile sınırlı kaldığını, diğer iddialarından (örneğin 2016 tarihli makaleden) bahsedilmediğini belirtmiş ise de, yukarıda da açıklandığı üzere mahkemece dava dilekçesinin açıklattırılması için verilen süre içerisinde davacının sadece anılan bu iki hususa ( yüksek lisans tezi ve 2014 yılında yayımlanan makale) dayandığı, iddiasını bu şekilde sınırladığı, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere atıf kurallarına aykırılık bulunmadığı ve davacının kendi eserinden yapılmış herhangi bir alıntının da davalıya yüklenecek bir intihal olamayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/273 Esas – 2019/157 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar harçtan, peşin yatan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesine TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/10/2022