Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1572 E. 2022/1801 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1572
KARAR NO : 2022/1801

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/05/2018 (Dava) – 12/07/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/292 Esas – 2019/473 Karar
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 24/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/07/2019 tarihli 2018/292 Esas ve 2019/473 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Asfaltı …./İzmir adresinde davalı …Şti”ne ait davalı …’in sevk ve idaresindeki davalı … A.Ş tarafından sigorta teminatı örüntüsü içine alınan sondaj makinesi ile yapmış olduğu çalışma sırasında müvekkili şirkete ait 6’lık fiber yeraltı kabloyu hasara uğrattığını ve kullanılamaz hale getirdiğini, meydana gelen hasarın müvekkili şirket elemanları tarafından tutulan tutanaklarla tespit edildiğini, … A.Ş’ye 20.09.2017 tarihinde meydana gelen hasarın tahsili yönünde başvuru yapıldığını, ancak talebin sonuçsuz bırakıldığını, davalılardan …’in sondaj makinesi ile yaptığı çalışma sırasında gerekli dikkat ve özeni göstermediğinden müvekkili şirketin kablolarına ve telefon hatlarına vermiş olduğu hasar sebebi ile tam kusurlu olduğunu, müvekkili şirketin malzeme gideri ve işçilik bedeli olmak üzere toplam 11.599,75-TL zarara uğradığını bildirerek, bu bedelin olay tarihi olan 19.05.2016 tarihinden itibaren T.C Merkez Bankasının kısa vadeli avanslara uyguladığı ve geçerli olduğu tarihlere göre kademeli ve değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ve/veya poliçe sigortalısı sigorta ettireni tarafından davaya konu hasara ilişkin olarak rizikonun gerçekleşmesinden sonra ihbar yükümiülüğünü yasal süresi içerisinde yerine getirmediğini, müvekkili şirketin tazmin yükümlülüğü doğmadığını, süresinde ihbar yapılsa idi dahi davaya konu hasarın sigorta teminatı kapsamında kalmadığını, müvekkili şirketin herhangi bir tazminat ödeme yükümlülüğü bulunmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun azami 7.305,33 TL olabileceğini, 1.326,84 TL’lik işlemiş faizin de teminat dışında olduğunu, davayı kabul ettikleri anlamına gelmemek kaydıyla davacının hasar tarihini faiz başlangıç tarihi almasının da kabul edilemez olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar …. Şti ve …’e dava dilekçesi tebliğ edilmesine rağmen davalılar tarafından herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “…gerçeğe ve hukuka uygun görülmekle hükme esas alınan bilirkişi raporu ile de belirlendiği üzere, davacıya ait yeraltı kablosunun, davalı sigortacı, malik ve kullanıcısı olduğu sondaj makinasının kullanımı sırasında hasarlandığı, hasarın 11.757,46-TL olduğu, bu miktarın davalılardan haksız fiil ve sigorta sözleşmesi uyarınca talep edilebileceği…” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 9.805,33-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, Alacağa….Şti ve … yönünden 19/05/2016, sigorta şirketi yönünden 06/11/2017 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine, fazlaya ilişkin (1.794,42-TL) istemin reddine şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davacı vekili ile davalılardan … A.Ş vekili ve … tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; meydana gelen hasarın 11.599,75 TL’ye giderildiğini, faturasının dosyada mevcut olduğunu, davacı taraf olarak taleplerinin de bu meblağ üzerinden zararlarının giderilmesi olduğunu, karara esas teşkil eden bilirkişi raporunda taleplerinden fazla zararları olduğunu tespit etmiş olduğu halde kısmi kabul kısmi red kararı verilmesinin yasal bir dayanağı olmadığını, davanın kısmen değil tamamen kabul edilmesi gerektiğini, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/292 Esas-2019/473 Karar sayılı kararında müvekkili şirket aleyhine birden fazla karşı yan vekalet ücretine hükmedilmesinin hem Yargıtay kararlarına hem de Avukatlık Asgari Ücret tarifesine aykırı olduğunu beyanla, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; gerekçeli kararda teminata ilişkin tek cümleye yer verilmediğini, bilirkişi raporunda 19/05/2016 tarihinde diğer davalılardan … firmasının kazı ruhsatı almadan kazı yapması yine davacıdan gözlemci alınmadan kazı yapması, özensiz ve dikkatsiz yapması, projeye işlememesi sebebi ile olayda tam kusur olduğu, diğer davalı …’in kusuru olmadığının belirtildiğini, raporda da ruhsatların kazıdan sonra olduğu, keza projede yer almadığı, yine davacıdan gözlemci talep edilmediğinin açıkça belirtildiğini, bu hali ile yeraltı fiberoptik kablosunda meydana gelmiş olan hasar nedeni olan olayın ve mevcut durumun klozda belirlenen şartlarda gerçekleşmediği tespit olmak ile hasarın teminat dışı olduğu teknik rapor ile sübuta ermiş olup, mahkemece teminat kapsamı değerlendirilmeden verilen kabul kararının kukuka aykırı olduğunu, diğer yandan davacı ve/veya poliçe sigortalısı/sigorta ettireni tarafından davaya konu hasara ilişkin olarak rizikonun gerçekleşmesinden sonra ihbar yükümlülüğünü yasal süresi içerisinde gereği gibi yerine getirmemiş olduğundan müvekkil şirketin tazmin yükümlülüğü doğmadığını, Üçüncü Şahıs Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 8. maddesine göre rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren en geç sekiz gün içinde sigortacıya bildirmekle yükümlü olduğunu, konuyu genel olarak düzenleyen (ETK m. 1292) TTK m. 1446 uyarınca ise sigorta ettiren kimsenin sigortanın taalluk ettiği rizikonun gerçekleştiğini haber aldığı tarihten itibaren gecikmeksizin sigortacıya haber vermeye mecbur olduğunu, tüm bu yasal düzenlemelere rağmen dava konusu yaptığı hasarın doğmasından sonra davacı ve/veya poliçe sigortalısı/sigorta ettireni tarafından işbu hasarın ihbar edilmediğini, olaydan 17 ay geçtikten sonra sigortacıya ihtar çekildiğini, dolayısıyla davacı ihbar yükümlülüğünü kanuni sürelerde ve gerekli şekilde yapmadığından, gerek sigorta genel şartları gerekse gerekse (ETK m. 1292) TTK m. 1446 uyarınca sigorta poliçesi tahtında müvekkil şirketten olan tüm talep haklarını yitirdiğini beyanla kararının kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dosyasına bakıldığında müvekkilinin haksız fiilden dolayı sorumlu tutulabilmesi için gereken kusur şartının oluşmadığının anlaşılacağını, dikkat edilecek olursa müvekkilinin, zararın meydana geldiği sahanın iş sahibi olan davalı ….Şti.nin yetkilisi veya saha sorumlusu olmadığını, hatta çalışanı bile olmadığını, sadece bu iş sahibinin talimatı ile sondaj makinasını kullandığını, o bölgede kazı yapılıp yapılmayacağı, kabloların nereden geçtiği, gerekli izinlerin alınıp alınmadığını bilecek konumda olmadığını, müvekkilinin sadece sondaj makinası operatörü olarak çalıştığını, dosya içindeki belgelerden anlaşılacağı üzere bu işin tüm sorumluluğunun davalılardan …Şti.ye ait olduğunu, kaldı ki dosya içindeki bilirkişi raporunun bu hususu detaylı olarak ele aldığını ve müvekkiline yöneltilebilecek bir kusur bulunmadığını ortaya koyduğunu, buradan hareketle kusursuz olan müvekkilinin tazminat sorumluluğunun olmadığının açık olduğunu, müvekkili yönünden davanın kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkeme kararındaki bir başka hatanın ise gerekçe ve hüküm kısmının müvekkil açısından çelişkili olması hususu olduğunu, şöyle ki ; yerel mahkemece, karara dayanak olarak, 20.02.2019 havale tarihli bilirkişi raporunun esas alındığını, bu bilirkişi raporundaki tüm hususların aynen kabul edilerek hüküm kurulduğunu, ancak anılan raporda müvekkilinin kusursuz olduğunun belirtilmiş olmasına rağmen bilirkişi raporundan bu kısımla ilgili olarak niçin ayrıldığı gerekçede gösterilmeden, hatta müvekkili açısından neden tazminata hükmedildiği konusunda hiçbir açıklama yapılmadan müvekkili aleyhinde hüküm kurulduğunu beyanla, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, sondaj işlemi sırasında davacıya ait yer altı kablolarında oluşan hasarın tazminine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davacı vekili ile davalılardan … A.Ş ve … vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesinde; Yerel mahkeme tarafından kararın verildiği tarih itibarı ile yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nun 341/2. maddesinde; “Miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.” hükmü mevcuttur. Ayrıca, 6100 sayılı HMK’nun Ek 1. Maddesinin 1. Fıkrasında; HMK’nun “341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298’inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. Fıkrasında; HMK’nun “341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır.
Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme kararının verildiği 2019 yılı için HMK’nun 341/2.maddesindeki kesinlik sınırı 4.400,00 TL olmuştur.
Somut olayda; davacı vekili dava dilekçesinde dava değerini 11.599, 75 TL olarak göstermiş, mahkemece davanın kısmen kabulü ile 9.805,33 TL’ nin kabulüne, 1.794,42 TL’ nin ise reddine karar verilmiştir. İstinaf konusu edilen miktarın 1.794,42 TL olması ve öngörülen kesinlik sınırının altında kalması sebebiyle yerel mahkemece davacı yönünden verilen davanın reddi kararı hüküm tarihinde miktar itibarı ile kesin niteliktedir.
Bu durumda, hüküm tarihi itibarı ile kesin olduğu yasada açıkça belirtilen bu karara karşı dahili davacı vekili istinaf kanun yolu başvurusunda bulunamaz.
Hal böyle olunca, 6100 sayılı HMK’nun 346. maddesi gereğince, hüküm tarihine göre istinafa konu edilen miktar itibarı ile kesin olan karara ilişkin istinaf başvurusunda bulunan davacı vekilinin istinaf dilekçesinin usulden (kesinlik nedeniyle) reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davalılardan sigorta şirketi ve …’in istinaf itirazlarının incelenmesinde ise;
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, hasarın poliçe teminat kapsamında bulunmasına, davalı …’in sondaj makinası kullanıcısı olup, haksız fiil faili olmasına, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli bulunmasına göre, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalılardan sigorta şirketi vekili ile davalı …’in istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1)Davacı vekilinin istinaf dilekçesinin 6100 sayılı HMK’ nın 352/1-b ve 346/1 maddeleri uyarınca kesinlik nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2) Davalılardan sigorta şirketi vekili ile …’in, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/07/2019 tarihli 2018/292 Esas ve 2019/473 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a) Davacı yönünden; peşin yatırılan 167,45 TL istinaf karar harcı ile 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının talep halinde davacıya iadesine, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
b) Davalı … A.Ş. yönünden; alınması gerekli 669,80 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 167,45-TL’nin mahsubu ile bakiye 502,35-TL’nin davalı … A.Ş’den alınarak Hazineye gelir kaydına,(harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine), davalı sigorta şirketi tarafından istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak yatırılan 121,30 TL nin Hazineye gelir olarak kaydına,
c) Davalı … yönünden; alınması gerekli 669,80 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 117,93-TL’nin mahsubu ile bakiye 551,87-TL’nin davalı …’den alınarak Hazineye gelir kaydına,(harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),davalı tarafından istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak yatırılan 121,30 TL nin Hazineye gelir olarak kaydına,
3-İstinaf Kanun yoluna başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere 24/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.