Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1566 E. 2022/1452 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1566
KARAR NO : 2022/1452

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/01/2018 (Dava) – 20/09/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/8 Esas – 2019/551 Karar
DAVA : Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali
BAM KARAR TARİHİ : 05/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/10/2022

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/09/2019 tarih ve 2018/8 Esas – 2019/551 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, davalı kooperatifin 10 Kasım 2017 tarihli 16’nolu Yönetim Kurulu Kararı ile 1163 sayılı Kanunun 27. Maddesine aykırı olarak “Davalı kooperatife 52.785,00-TL’lik borcunu ödemediğinden bahisle çekilen iki haksız ve usulsüz ihtar gerekçe gösterilerek üyelikten ihraç edildiğini, müvekkili hakkındaki ihraç kararının iptali gerektiğini, … İli, … İlçesi, … Köyü, … Mevkiinde yer alan ….-….-… no’lu parsellerden hisse alanların, arsaların daha sonra SİT ilan edilmesi nedeni ile yapılaşmaya izin verilmemesi üzerine, başka bir hazine arazisi ile takas edilmek amacı ile 2863 Sayılı Kanunun zorlaması ile kooperatif çatısı altında bir araya geldiklerini ve sahibi oldukları arsa hisselerini bedelsiz olarak kooperatife devrettiklerini, müvekkili …’un … parselde bulunan 250/31100 m2 arsasını 27.04.2001 tarihinde davalı kooperatife bedelsiz olarak devrettiğini, ancak davalı Kooperatif yönetiminin ayrıca üyelerine aidat borcu yüklediğini, müvekkilinin bu aidatları da ödediğini, davalı kooperatifin 30.06.2005 tarihine kadar arsa sahibi olmayanları üye kaydetmediğini, 30.06.2005 tarihinde yapılan genel kurulda dışarıdan ortak alınması yönünde karar alındığını, genel kurulun kararına rağmen 2015 yılına usulsüz olarak 40’a kadar yakın dışarıdan üye kaydedildiğini ve bunlardan hiçbir ödeme alınmadığını, ödeme yapmayan bu üyelerin davalı kooperatifte çoğunluğunu ele geçirdiğini ve defalarca kere arsa sahibi üyelere haksız icra takibi gönderdiğini, haksız yere 4 kez ihraç kararları verdiğini, davalı kooperatifin son olarak müvekkili aleyhinde Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğü’nün 2013/13302 sayılı dosyasında müvekkilinin 11.555 TL aidat borcu için icra takibi başlatıldığını, bu borca itirazları üzerine davalı kooperatifin itirazın iptali davası açtığını, bu davanın kısmen kabul olduğunu ve müvekkilinin Karşıyaka 3.İcra Müdürlüğünün 2013/13302 sayılı dosyasına 26.6.2015 tarihinde 9.475 TL ödeme yaptığını, bu kararın kesinleştiğini, müvekkilinin 26.4.2014 tarihi itibari ile ödediği ayni ne nakdi ödünçlerin 26.4.2014 tarihi itibari ile güncellenmiş değerlerinin 22.400 TL den fazla olduğunun açık olduğunu, davalı müvekkilini 03.12.2015 tarih ve 48 no’lu yönetim kurulu kararı ile sözde aidat borcunu ödemediğinden bahisle kooperatif üyeliğinden ihraç ettiklerini, haksız ihraç kararına istinaden Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinde üyelik ihraç kararının iptali istemli davanın lehlerine sonuçlandığını, BAM’nin bu kararı onadığını, kararın davalı tarafından temyiz edildiğini, davanın halen derdest olup, Yargıtay incelemesinde bulunduğunu, müvekkili hakkında ihraç kararı kesinleşmeden tekrar ihraç kararı alındığını, 1163 sayılı kanununa açıkça aykırı olan ikinci ihraç kararının yok hükmünde olduğunu, bu hususun davalının kötü niyetini de ayrıca ispatladığını, davalı kooperatifin 2014-2015 yılı genel kurullarını 02.04.2016 tarihinde yaptığını, Genel Kurula müvekkilinin ortak olarak davet edilmediğini, ihraç edildiği için kararlar da rıza ve onayının bulunmadığını, bu genel kurulun 7. Maddesinde “yeni üye kaydedilmemesi oy birliği ile kabul edilmiştir” kararı verildiğini, yine 8. Maddesinde “… İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii … parselde bulunan 31.100 m2 tarla vasfındaki gayrimenkulün ihale sırasında eksik kalan paranın 6 üye tarafından tamamlanması için yönetim kurulu oy birliği ile yetki verildi” denildiğini, o tarihte arsa sahibi üyelerin ihraç edildiğine göre 66.300 TL aidat ödemesi gereken 6 üyenin arsa sahihi olmayanlardan olduğunu, çünkü müvekkilinin ve diğerlerinin bedelsiz verdiği hisselerin değeri kadar kooperatifin ihaleye eksik ödeme yaptığını, yine ihalede müvekkilinin ödediği nakit aidatlar da kullanıldığını, davalı Kooperatifin 22.5.2017 tarihinde 2016 yılı genel kurulunu yaptığını, bu toplantının yok hükmünde olmakla beraber 5. gündem maddesinde “Kooperatif ödenti seviyesinin 67.000 TL sına tamamlanması (eşitlenmesi) teminen eşitleme süresi de 3 ay olarak belirlenmesine 7 kabul 3 red oyu ile kabul edildi. Ayrıca ödemelerini zamanında yapmayan üyeler içinde gecikme faizi olarak 1,25 aylık faiz uygulanması önerildi 7 kabul 3 red oyu ile kabul edildi.” denildiğini, yani kooperatif üyelerinin tüm ödemelerinin 67.000 TL sına eşitlenmesi gerekirken davalı kooperatifin Müvekkilinin sanki hiç ödeme yapmamış gibi 52.785 TL borçlu gösterdiğini ve derhal ihraç edildiğini, oysa 2016 yılı genel kurul toplantısının 6. Gündem maddesinde “Ödeme yapmayan üyeler hakkında önce icra takibi başlatılması ve tahsil edilememesi halinde ihraç kararı verilmesi” kararlaştırıldığını, müvekkilinin davalı kooperatife borcu bulunmadığına göre ihraç kararının da haksız ve hukuksuz olduğunu, davalının 2016 yılı genel kurulunun yok hükmünde olduğunun tespiti için Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/438 E. Sayılı dosyasında dava açıldığını, halen derdest olduğunu, müvekkilinin 03.12.2015 tarihli ihraç kararına karşı açılan Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/723E.-2017 /85 K. Sayılı davasının derdest olduğunu, yine davalının 2006-2015 yıllan arasındaki genel kurullarının ve orada alınan karaların yok hükmünde olduğuna dair açtıkları Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/532 E.- 2017/281 K. sayılı iptal davasının da derdest olduğunu, mevcut bir ihraç kararı varken aynı üyenin tekrardan borçlu kılınıp ihraç edilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’ndeki genel kurul ve genel kurulda alınan kararları iptali davaları devam ederken davalı kooperatifin yönetim kurulunun yok hükmündeki genel kurul kararı ile üyelere ödeyemeyecekleri miktarda ek ödeme çıkardığını, 1163 Sayılı Kanunun 52. Maddesi gereği ortakların şahsi sorumluluklarının ağırlaştırılması veya ek ödeme yükümlülükleri getirilmesi için bütün ortakların dörtte üçünün rızası gerektiğini, ek ödemenin sadece bilanço açıklarının kapatılmasında kullanılmak zorunda olduğunu, ek ödeme yükümlülüğünde sorumluluğun belirli bir zamana bırakılması veya bazı ortak gruplarına yüklenmesinin de mümkün olmadığını, bu yöndeki ana sözleşme hükümlerinin geçerli olmadığını, ortakların ek ödeme yükümlülükleri ile ilgili değişikliklerin ancak ana sözleşmenin değiştirilmesi ile mümkün olduğunu, bu nedenle ek ödeme niteliğindeki genel kurul kararının iptali için açtıkları davanın bekletici ön mesele yapılması gerektiğini, davalı kooperatifin Yönetim Kurulunun hukuka aykırı eylem ve işlemleri için taraflarınca suç duyurusunda bulunulduğunu, 2006-2016 yılları arasında davalı kooperatifde görev yapan bütün yönetim ve denetim kurulu üyeleri hakkında Karşıyaka 6.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/193 E. Sayılı dosyasında ceza davası açıldığını, bu davanın da bekletici ön mesele yapılması gerektiğini, Karşıyaka 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/193 E. sayılı dosyasında bulunan Yeminli Adli Bilirkişi … tarafından hazırlanan bilirkişi raporunun eki olan davalı kooperatif Genel Kurul Müzakere Defterinin 07.06.2015 tarih ve 40 sayfa no’lu toplantı tutanağında alınan 2 nolu karar tutanağının “Kooperatimiz adına arsa ihalesine girerken (18.06.2014) te ihaleye katılabilmek için ortaklarımız üye basına 63,495 TL ödemişlerdir. 30.06.2015 tarihinde yapılacak genel kurulumuzda kabulü ve onaylanması görüşülecektir” şeklinde olduğunu, müvekkilinin bu tarihte kooperatif ortağı olup, 07.06.2015 tarihi itibari ile kooperatife ayni ve nakdi ödemelerinin 6.495 TL’nın çok çok üzerinde olduğunu ve unun da davalı kooperatif yönetiminin de kabulünde olduğunu, davalının neye istinaden müvekkilinin davalı kooperatife hiç ödeme yapmamış gibi 52,785 TL borçlu kıldığını açıklaması gerektiğini, bilindiği üzere Kooperatiflerin sermayesi değişken olduğunu, ortaklara ayni sermaye koyma olanağının da verildiğini, sermayeye ise farklı haklar ve imtiyazlar verilmediğini, yapı kooperatiflerinde üyesi sayısının belirli olmak zorunda olduğunu, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun l9. Maddesi gereği, kooperatife yeni giren ortağın ilk girişte nakdi sermayenin en az dörtte birini ödemek zorunda olduğunu, Mezkür Kanunun 20. Maddesine göre ayni sermaye konulmasının ana sözleşmede hüküm bulunması halinde mümkün olduğunu, ancak ayınların değerinin biçilmesinde yaşanabilecek usulsüzlüklere karşı ortakların ve şirketlerin korunması için Kanunda bazı özel hükümlerin öngörüldüğünü, 1163 sayılı Kanunun 21. maddesine göre “Ana sözleşmede ayınların değeri tespit edilmemiş ise, bu tespit kurucular tarafından toplantıya çıkılacak ilk genel kurulda, ortak adedinin 2/3’ünü temsil eden ortakların çoğunluğu ile seçilecek bilirkişi tarafından yapılır.” şeklinde olduğunu, kuruluştan sonra girecek ortakların ayın türünden sermaye koymaları halinde ise bu çağrı yönetim kurulu tarafından yapılacağını, ortakların 2/3’ünün birleşmemesi halinde ise bilirkişi seçiminin sulh hukuk mahkemesinden isteneceğini, açıklanan şekilde atanan bilirkişinin gereken raporları düzenleyip verdikten sonra yapılacak genel kurul toplantısında konunun görüşüleceğini, çağrı raporlarına bilirkişi raporunun bir örneğinin ekleneceğini, ortak sayısının en az yarısının asaleten ve temsilen toplantıda bulunması şartı ile bilirkişi raporlarının okunup incelendikten ve gereğinde ayın türünden sermaye koyan kimselerin açıklamaları dinlendikten sonra değerlerin aynen kabul veya reddine karar çoğunlukla karar verildiğini, davalı kooperatifin 22.05.2017 günlü genel kurul toplantısında ağırlaştırılmış toplantı ve karar nisabı olmaksızın bilanço açığını kapatmaya yönelik ek ödeme niteliğinde yoklukla malul karar aldındığını ve haksız olarak müvekkilinin davalı kooperatife 52,785 TL borçlu olduğunu ihtar ettiğini ve akabinde ihraç kararı verildiğini, müvekkilinin davalı kooperatife böyle bir borcu bulunmadığını, 2016-2017 yılları arasında … … Mevkiinde satışa çıkan 250 m2’lik tarlanın değerinin 120,000 TL olduğunu, 2002 yılında 2.615 TL olan paranın 2017 Kasım ayında 11.904,34 TL olduğunu, yine 2006’da 300 TL olan paranın 2017 yılı güncel değerinin 727,04TL olduğunu, 26.06.2015 tarihinde ödenen 9,475 TL’nin ise bugün itibari ile 11.872,69TL olduğunu, yani müvekkilinin arsa değeri dikkate alınmasa dahi 2017 Kasım ayı itibari ile davalı kooperatife toplam 63.917,44 TL ana para ödediğini, bu paranın arsa değeri ve faizi ile birlikte 150.000 TL’sını kat be kat aşacağının açık olduğunu, bu paranın altın veya USD cinsinden güncellenmesi halinde ise 150.000 TL civarında olacağının açık olduğunu, hal böyle iken 2001 yılında üye olan ve yıllarca ödeme yapan arsa sahibi bir üyenin yıllar sonra ortaklığa giren bir kişinin üyeliğe kabul için ödemesi gereken 67.000 TL’lık peşinatı tekrar ödemeye zorlanmasının 1163 sayılı Kanuna, MK2 maddeye açıkça aykırı olduğunu, davalı Kooperatifin müvekkiline noterlik aracılığı ile ihtarname çekerek nasıl hesaplandığı belli olmayan 52.785 TL’sını 10 gün içinde ödemesini ihtar ettiğini, müvekkilinin davalı kooperatife dava tarihi itibari ile böyle bir borcunun bulunmadığını, davalı kooperatifin 22.05.2017 tarihinde 2016 yılı genel kurulunu yaptığını, bu toplantının yok hükmünde olduğunu, yani müvekkilinin ödemelerinin toplamının 67.000 TL sına eşitlenmesi gerekirken davalı kooperatifin müvekkilinin sanki bugüne kadar hiç ödeme yapmamış gibi 52.785 TL borçlu gösterdiğini ve derhal ihraç ettiğini, ihraç kararının da haksız ve hukuksuz olduğunu, ayrıca; kooperatif genel kurulunda aidatların 67.000 TL’sına tamamlanmasının istendiğini, aidatları süresinde ödemeyen ortaklardan belirtilen oranlarda faiz alınmasına karar verildiğini, ancak son ödeme tarihinin genel kurulda kararlaştırılmadığını, müvekkilinin borcu olup olmadığını tartışmalı iken muaccel olmayan aidat borcunun yer aldığı ihtarnameye dayanılarak, ihraç kararının verilemeyeceğini, usulsüz ihtarnamelere dayanılarak verilen ihraç kararının iptali gerektiğini, davalının müvekkiline gönderdiği ihtarnameler ile müvekkiline “52.785-TL’lık borcunuzu nakden ve defaten ödeyin” dendiğini, ancak bu 52.785-TL’nın hangi borç kalemlerinden oluştuğunun detaylı olarak bildirilmediğini ileri sürerek müvekkilinin kooperatif üyeliğinden ihracına ilişkin alınan hukuka aykırı yönetim kurulu kararının iptali için mahkememize başvurma zorunluluğu hasıl olduğunu ileri sürerek … Kooperatifi Yönetim Kurulu’nun l0 Kasım 2017 gün ve 16 sayılı müvekkilinin ortaklıktan ihracına ilişkin kararının gerek müvekkilinin davalıya borcu olmaması ve gerekse ihtarların içerik ve usuli kanuni şartları taşımaması nedeni ile iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ayni sermayelerde yıllar sonra değer güncellemesinin mümkün olmadığını, Kooperatifler Kanununa göre, kooperatiflere ayni sermaye ile de üye olunabileceğini, davacı …’ın yasal statüsünün de bu olduğunu, ancak bu statünün, dava dilekçesinde iddia edildiği gibi, bedelsiz/bağış anlamına gelmediğini, nitekim … parseldeki hissesinin tapu kayıtlarında kooperatife satış olduğunu, satış üzerinden vergiler alındığını, parsel kayıtlarının tüm geldileri ile birlikte celbedildiğinde bu durumun görüleceğini, dava dilekçesindeki hesaplama gibi, ayni sermaye olarak koyulan satışın bugünkü değer hesaplaması ile, borç olmadığının, kooperatifin hiç bir harcamasına karışmayacağının aidat dahi ödemem demenin mümkün olmadığını, geçmiş yıllara yönelik icra dosyaları celbedildiğinde, itirazların görüleceğini, davacı kooperatife arsa satışı yaptığında, kooperatifin taşınmaz m2 si 3 dönümken, şu anda 31 dönüm olduğunu, böyle bir güncellemenin aradaki fahiş artış nedeniyle de yapılamayacağını, bu 3 dönüm içerisindeki davacı payının ise 200 küsur m2 kadar olduğunu, toplanan 67.000,00TL miktarların tüm genel kurul tutanaklarından da anlaşıldığı üzere …. parselin tamamının izale-i şüyu sonucu tüm parselin alınabilmesi ile ilgili olduğunu, nitekim girilen ihale sonucu …. parselin tamamı kooperatif tarafından satın alındığını, dava dilekçesinde sözü edilen Karşıyaka As. Tic. Mah. 2014/136 E. sayılı dosyasının davacıların eski dönem aidatlarına ilişkin olduğunu, 2017 tarihli genel kurul kararı uyarınca istenen ödemeler ile bir ilgisi bulunmadığını, Karşıyaka As. Tic. Mah.nin 2014/341 E. Sayılı davasına kayden, davacının da içerisinde olduğu bir grubun, sözkonusu parsel satışı için, tapu iptal ve tescil davası açtıklarını, ancak mahkemenin 22.01.2015 t. 2015/20 e. sayılı kararı ile davanın reddedildiğini, yine davacının da içlerinde yer aldığı, Karşıyaka 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/141 E. Sayısına kayden, kooperatifin tasfiyesi istemli davanın da esastan mahkemenin 18.06.2014 t. 2014/174 K. Sayılı kararı ile reddedildiğini, ortaklıktan çıkarma kararının ana sözleşme ve genel kurul kararlarına uygun olduğunu, ana sözleşmenin ortaklıktan çıkarma başlığını taşıyan 14/2 maddesi uyarınca, parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerin, 10 günlük ve 30 günlük noter ihtarlarının sonuçsuz kalması halinde yönetim kurulu kararları ile ortaklıktan çıkarılacağını, 22.05.2017 tarihli genel kurul tutanağının 6. Maddesi ihraç ile ilgili olmadığını, icra takibi halinde icra masraflarının da üyeye rücu edileceği ile ilgili olduğunu, genel kurul tutanağının 5. Maddesi ise üyelerden toplanması gereken 67.000,00TL nin her üye için eşitlenmesi ile ilgili olduğunu, ihtarlarda istenen meblağların ise eksik ödeme olan 52.785,00TL olduğunun açık olduğunu, İstinaf Mahkemesi sonuçlarının bu davada beklenmesine gerek olmadığını, zira davacının Karşıyaka As. Tic. Mah.nin 2015/723E. sayısına kayden, 30.12.2015 tarih 49 sayılı ihraç kararının iptali istemi ile açılan davanın, mahkemenin 28.02.2017 T. 2015/723 E. 2017/85 K. sayılı ilamı ile ihtarlar içeriğindeki alacaklar yönetim kurulu kararı ile ihdas edildiği gerekçesi ile kabul edildiğini, Kooperatifin davacı hakkındaki ihraç kararının mahkemece iptal edildiğini, Mahkeme kararlarının icra gerekliliği karşısında dosyanın istinaf incelemesinde olması, kooperatif yönetiminin, 22.05.2017 tarihli yeni bir genel kurul kararındaki yükümlülüğe dayanarak ve 10 gün ve 30 günlük ihtar süreleri ile borçlarını ödemeyen üye hakkında bir ihraç kararı almasının yasaya uygun olduğunu, Nitekim kooperatifin mahkemenin vermiş olduğu 22.12.2016 tarihli iptal kararı karşısında, kooperatif üyesi olan davacıyı 22.05.2017 tarihli genel kurula çağırdığını,
Karşıyaka As. Tic. Mah.’nin 26.04.2014 tarihli genel kurulun 4. Gündem maddesi hariç, diğer maddelerinin iptali istemlerinin reddi ile sonuçlanan ve davacılar tarafından istinafa taşınan, 10.05.2017 tarih 2014/ 532 E. 2017/281 K. Sayılı kararının kesinleşmesinin beklenmesine gerek olmadığını, söz konusu davada üyelerin parasal yükümlülüklerle ilgili iptal bulunmadığı gibi, işbu davanın konusunun da 22.05.2017 tarihli genel kurul kararı uyarınca ödeme yapmayan ve ihraç edilen üye ile ilgili olduğunu, yine dava dilekçesinde sözü edilen, yargılaması devam eden Karşıyaka 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin konusunun da işbu dosya ile ilgisi olmadığını savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince, “…gerçeğe ve hukuka uygun görülerek hükme esas alınan bilirkişi raporlarıyla da belirtiği üzere, davalı kooperatifçe 22/05/2017 tarihli genel kurulda ödemelerin 67.000,00 TL’ye tamamlanmasına dair karar alındığı, davacıya gönderilen ihtarnamelerde davacıdan talep edilen tutarın 52.785,00 TL olduğu, davacıdan talep edilebilecek miktarın 53.785,00 TL olarak belirlendiği, aynı genel kurulda 67.000,00 TL’ye eşitleme süresi olarak 3 ayın belirlendiği, 3 aylık süre bitiminin 22/08/2017 tarihi olduğu, davacıya gönderilen 1.ve 2.ihtarnamelerde 10 günlük ve 1 aylık sürelerin verildiği, ihtarnamelerin davacıya tebliğ edildiği, kooperatif ana sözleşmesinin 14/2 maddesine göre borcun vadeden itibaren 30 gün geciktirilmesi halinde 1.ihtarın yapılması gerektiği, bu tarihin de 22/09/2017 tarihi olduğu, oysa ki davacıya 1.ihtarnamenin 05/09/2017 tarihinde gönderildiği anlaşıldığından, Kooperatifler Kanunu’nun 14.maddesi uyarınca süreye uymayan ihtarnameler nedeniyle ihraç kararı verilemeyeceği…” gerekçesiyle davanın KABULÜNE, davacının davalı kooperatiften çıkarılmasına dair 10/11/2017 tarih 16 sayılı kararın iptaline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen red kararının usul ve yasalara uymadığını, 22.05.2017 tarihli genel kurulda verilen 3 aylık sürenin, son bir süre olduğunu, ödemenin aidatmış gibi, 1 ay geçtikten sonra kooperatif yönetiminin işlem başlatması, ihtar gönderme süresinin başlayacağı yolundaki değerlendirmenin, hatalı bir değerlendirme olduğunu, TTK hükümlerine göre, tapuda satış olan bir devrin aksini ispatının iddia edene ait olduğunu, bu kural tersine çevrilerek, Dikili Tapu Müdürlüğündeki Resmi senede dayalı satış işlemine, konu ile ilgili alınmış akademisyen raporlarına rağmen, 2001 yılı satışı kooperatifin ispatlayamadığını, üstelik resmi senetteki satış bedelinin de düşük olduğu, gibi bir sonuca varmanın, resmi senet, kesin delil ilkelerine ve usul yasalarına aykırı olduğunu, davacının kurucu üye olmadığı gibi, üyeliğinin de satış ile birlikte olmadığını belirterek, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20.09.2019 tarih 2018/8 esas 2019/551 karar sayılı ilamının istinaf yolu ile incelenerek bozulmasına, incelemenin duruşmalı yapılması ve davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri, vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini, ayrıca ilamdaki mahkeme masrafı ve vekalet ücretinin icraya konulması halinde, İİK 36. madde uyarınca, hüküm kesinleşinceye kadar icranın geri bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan; taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel teşkil etmekle def’i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir.
6100 sayılı HMK’nın 114-(d) maddesi uyarınca tarafın, taraf ve dava ehliyetine sahip olması dava şartıdır. Bu şart olumlu giderilebilir dava şartıdır. Aynı kanunun 115. maddesi uyarınca süre verilerek tamamlatılması gerekir.
6100 sayılı HMK’nın 55. maddesi uyarınca taraflardan birinin ölümü halinde mirasçılar mirası kabul veya reddetmemiş ise bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hakim, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir”. Bu hüküm mirasçıların mal varlığını etkileyen davalarda dikkate alınmalıdır. Zira mirasçılara intikal etmeyen, tarafın ölümü ile konusuz kalan davalarda gerek bulunmamaktadır.
Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, TMK’nın 28-(I) maddesi uyarınca ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. Bu durumda mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalmaz. Bu halde, ölen tarafın mirasını reddetmeyen mirasçılarının, davayı mecburî dava arkadaşı olarak hep birlikte takip etmeleri gerekir.
Somut uyuşmazlıkta; 20/09/2019 tarihinde mahkemece karar verildiği, bu kararın davalı vekili tarafından istinaf edildiği, ancak bu aşamadan sonra davacı …’un 05/07/2020 tarihinde vefat ettiği UYAP sisteminde bulunan nüfus kayıt örneğinden anlaşılmıştır.
Ölüm halinde taraf ehliyeti ortadan kalkacağından taraf teşkili bozulmuştur. Bu durumda mirası reddetmeyen mirasçıların davaya zorunlu dava arkadaşı olarak davaya devam etmesi gerekir.
Davacı, kararın istinafından sonra vefat ettiğinden istinafa yönelik işlemlerin mirası reddetmeyen mirasçılar tarafından zorunlu dava arkadaşı olarak yapılması, başka bir deyişle tüm mirasçıların davaya devam etmesi gerekmektedir. Bu nedenle, mahkemece yargılama aşaması devam ederken vefat eden davacının yasal mirasçılarının davadan haberdar edilmesi ve yukarıda belirtilen usulü işlemler yapılarak yargılamaya devam edilmesi gerektiğinden hükmün kaldırılmasına dair aşağıda yazılı şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/8 Esas – 2019/551 Karar kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 05/10/2022