Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1555 E. 2022/1253 K. 07.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1555
KARAR NO : 2022/1253

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : Dava Tarihi: 08/06/2017 – Karar Tarihi:26/09/2019
NUMARASI : 2017/638 Esas – 2019/1043 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 07/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/09/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/09/2019 tarihli 2017/638 Esas ve 2019/1043 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının ZMM ile sigortacısı olduğu … plakalı aracın, müvekkilinin maliki olduğu … plakalı araca çarpması ile meydana gelen kazada, davacı aracında hasar meydana geldiğini, değer kaybı oluştuğunu, olayın meydana gelmesinde davacının bir kusurunun bulunmadığını, hasar miktarının tespiti için İzmir 6.SHM nin 2017/18 D.İş dosyası ile tespit yapıldığını ileri sürerek, gerekli incelemenin yapılarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 250,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile davalıdan tahsilini ve İzmir 6. SHM’nin 2017/18 D. İş sayılı dosyasındaki yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalıya yapılan tebligata rağmen davaya bir cevap vermediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince; “…İzmir 6.SHM nin 2017/18 D.İş dosyası, poliçe ve hasar dosyası, kaza tutanağı dosya içerisinde mevcuttur. Dosya uzman bilirkişiye tevdi edilmiş rapor alınmıştır. Bilirkişi raporuna göre, olayın meydana gelmesinde davalının Sigortalısı olduğu … plakalı araç sürücüsünün tam ve asil kusurlu olduğu, davacının ise kusursuz olduğu, davacı aracında yedek parça ve işçilik dahil olmak üzere (KDV dahil)toplam 15.989,00 TL hasar meydana geldiği,davacı aracının, kaza öncesi değeri ile ve kaza sonrası tamir edilmiş hali ile değeri arasındaki fark olan 3.000,00 TL gerçek değer kaybı bedeli olduğu belirlenmiştir. Davacı taraf bilirkişi raporundaki belirtilen rakama uygun olarak dava miktarını artırmış ise de; davalının rapora karşı beyanında davacıya dava öncesi 26.05.2017 tarihinde 5.803,06 TL ödeme yapıldığını ve miktarın raporda mahsup edilmediğinin bildirilmesi üzerine davacı taraf ödeme belgesini kabul ettiklerini, ancak ödemeden önceden haberdar olmadıklarını bildirmiş ise de,davacının dava açılmadan gerekli araştırmayı yapmak özen ve yükümlülüğü bulunduğu…” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 10.186,00 TL hasar bedelinin 26/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3.000,00 TL değer kaybı bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme tarafından sadece davacı tarafça davacı yanlı olarak alınan bilirkişi raporu dikkate alınarak karar verildiğini, davaya konu aracın 25/01/2017 günü kazasında değer kaybına konu olan parçaların 27/10/2016 tarihli kazada değer kaybına konu ederek hesaplama yapıldığı tespit edildiğinden yeniden değer kaybı hesaplanmasının genel şartlar gereğince mümkün olmadığını, değer kaybı “0” olarak çıkmakta olup söz konusu nedenden dolayı değer kaybı oluşmayacağı aşikar olup davanın reddi gerektiğini, başvuru sahibi vekilince müvekkil şirkete başvurulmadığından araçta meydana geldiği iddia edilen değer kaybının hesaplanması için gerekli belge bulunmadığını, bu şekilde araçta değer kaybı meydana geleceği iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, açıklamış oldukları bu sebeplerle, başvuru sahibi lehine haksız kazanca sebep olacak şekilde talep edilen tutarın kabulünün mümkün olmadığını, mahkeme tarafından atanan bilirkişinin davacının ilk yaptırmış olduğu eksper incelemesini esas alıp, davacı yanlı olarak inceleme yaptığını, eğer bir tazminata hükmedilecekse, kıymet kazanma tenzili uygulanması gerektiğini, onarım sonucu yenilenen kısımlarda özellikle takılan yeni parçalar nedeniyle değer artışı meydana geleceğini, tespit edilen değer artışının ödenecek tazminat miktarından düşülmesi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte eğer müvekkil şirket aleyhine bir tazminata hükmedilecekse, tazminata kıymet kazanma tenzili uygulanması gerektiğini, bu sebeple müvekkil şirketin değer kaybı anlamında herhangi bir sorumluluğun olmadığının açık olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, maddi zarara uğradığı iddia edilen aracın hasar gören kısımlarının hasar boyutları ve niteliklerine göre onarım yöntemi belirlenmiş olup söz konusu aracın zararına konu herhangi bir parça ve aksamının bulunmadığının görüldüğünü, boya işlemsiz ve mini onarımla giderilebilen basit kaporta, plastik tampon, plastik çamurluk ve diğer plastik parça onarımları, Jant, lastik ve mekanik tüm parçalar, elektrik, elektronik, tüm hava yastıkları ile radyo/Cd/Navigasyon cihazları, cam, kilit, ve döşeme aksamlarındaki hasarlar için maddi zarar kapsamı dışında olduğunu, başvuru konusu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunup bulunmadığının ve kusur oranının belirlenmesinin önem taşıdığını, sigortanın bir zenginleşme aracı olmayıp sigorta şirketinin, sigortalı aracın sebep olduğu kadar riziko sebebiyle üçüncü kişilere ait mal veya bedeni zarardan ötürü poliçede gösterilen limitin meblağın tamamını değil üçüncü kişilerin maruz kaldığı gerçek zarar miktarını araştırıp saptayarak ödenmesi esas olduğundan kusur incelemesi yapılması gerektiğini, söz konusu kaza neticesinde davacının, aracında oluştuğunu iddia edilen maddi zarar bedelinin ilgili yasal mevzuatımızda cari olan ilkeler ışığında belirlenmiş olması gerektiğini, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yerel mahkeme tarafından elverişsiz ve hukuki dayanaktan yoksun, yasal dayanakları dikkate alınmadan oluşturulmuş bilirkişi raporu dikkate alınarak müvekkil şirket aleyhine hüküm kurulmuş olduğundan, haksız ve hukuka aykırı kararın istinaf incelemesi ile kaldırılması gerektiğini beyanla, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; zorunlu mali mesuliyet poliçesine dayalı olarak araçtaki hasar bedeli ve değer kaybının sigorta şirketinden tahsili davasıdır.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporunun oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, davadan önce delil tespiti dosyasında alınan bilirkişi raporu ile eldeki davada alınan bilirkişi raporlarının her ikisinin de değiştirilmesi gereken parçaların tespitinde mutabık oldukları, hatta davalı lehine olacak şekilde hükme esas raporun işçilik fiyatlarını daha düşük hesapladığı, yine hükme esas alınan raporun söz konusu hasar tespiti için davalıya ait ekspertiz raporunu da inceleyerek tespit yaptığı, değer kaybının Yargıtayın emsal içtihatları gözetilerek aracın kazadan önce ikinci el bedeli ile kazadan sonra ikinci el bedeli arasındaki fark gözetilerek hesaplandığı, davalı sigortalısına ait aracın kaza tarihinde sola dönüş yasaktır levhasına rağmen ters yöne girerek kazaya sebebiyet vermesi sebebi ile tam ve asli kusurlu olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davalı vekilinin İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/09/2019 tarihli 2017/638 Esas ve 2019/1043 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 900,74 TL istinaf karar harcından başlangıçta peşin alınan 228,40 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 672,34 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın 6100 sayılı HMK.”nun 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince istinaf edilen miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/09/2021