Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1551 E. 2022/1911 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1551
KARAR NO : 2022/1911

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2017 (Dava) – 19/09/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/185 Esas – 2019/151 Karar
DAVA : Patent (Maddi Tazminat İstemli)
BAM KARAR TARİHİ : 08/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinin 19/09/2019 tarihli 2017/185 Esas ve 2019/151 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından üretilen patent konusu kaplama hattının uzun yıllar boyunca yapılan çalışmalar neticesinde oluşturulduğunu, müvekkili ve babası uzun yıllardır pvc doğrama işi yapmakta olup, bir taraftan da gerek kendi gerekse de piyasanın ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak mevcut teknik üzerinde iyileştirmeler yaparak 2015/05937 başvuru numaralı patent ve 2017/16336 başvuru numaralı ek patente konu polimerden mamül kaplama hattını da icat ettiğini ve patent başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin 2015/05937 – tescil numaralı incelemeli patentinin belgesinin de geldiğini, müvekkilinin babasının ilk olarak 2007/01910 tescil numaralı “alt üst kaplama aparatı”nı ürettiğini, 2007/01910 tescil numaralı faydalı modelde laklama işlemi ayrıca yapılmamakta ve boyanın içine lak katılmakta olup, tek makine olduğunu bu nedenle tam olarak bir laklama işleminin mevcut olduğu kabul edilmeyecek olup, ürünün parlak boya ile boyandığını, müvekkilinin söz konusu aparatı 29.01.2008 tarihinde … Şti’ne kullandırdığını, bilirkişi “kayıcı rulman ve sabit rulmanın bulunmadığını ve rulman yerine kızak bulunduğunu” belirtmiş ise de söz konusu sistemin kızak üzerine monte edilmiş rulmanlarla silindirlerin dönmesinin sağlandığını, rulmansız silindirin dönmesi ve ürünü boyamasının mümkün olmadığını, kaldı ki Sınai Mülkiyet Kanunu madde 89/5 uyarınca davalının kızak kullanımının da haksız rekabet oluşturacağını, Sınai Mülkiyet Kanunu madde 141/3 uyarınca; müvekkiline ait patentin 21.09.2015 tarihinde yayına çıktığını, müvekkilinin incelemeli tercih başvurusunda bulunduğunu, söz konusu patente ilişkin FCT raporunun geldiğini, müvekkilinin incelemeli patent talebi kabul edilmiş olup, müvekkilinin patentinin 20 yıl süre ile koruma altına alındığını, davalı taraf üretici firma olması nedeniyle gerek yerel mahkeme dosyasından tespite gidilen davadışı firmalar firmalar gerckse de piyasada bulunan birçok firmaya söz konusu makineyi ürettiğini, davalı tarafın gerek müvekkilinin ana patentini gerekse de ek patentini ihlal etmekte olup, söz konusu ihlallerinin yerel mahkemenin 2017/105 D.İş sayılı dosyası ile de tespit edildiğini, davalı tarafın müvekkilinin incelemeli patentine ilişkin olarak meydana getirdiği ihlalleri nedeniyle söz konusu davayı açmak zorunda kaldıklarını belirterek davalıların eylemlerinin Sınai Mülkiyet Kanunu uyarırca müvekkilinin patent hakkına tecavüz ve haksız rekabet yarattığının tespitine, tespit edilen patent konusu makine ve söz konusu makine ile üretilen ürünlere el konulmasına, haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, fazlaya ilişkin maddi tazminat haklarımız saklı kalmak kaydıyla davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığında 2.000,00.-TL maddi, 20.000,00.-TL manevi tazminata hükmedilmesine, belirlenecek tazminata tecavüzün gerçekleştiği tarihten itibaren ticari faiz uygulanmasına, verilecek olan hükmün masrafı davalıya ait olmak üzere yurtiçinde yayın yapan trajı en yüksek 3 gazeteden birinde ilanına, gerek işbu dava nedeniyle gerekse de yerel mahkemenin 2017/105 D.İş. sayılı tespit dosyası nedeniyle yapılan yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından patent başvurusuna konu edilmiş makine ile müvekkili tarafından üretilen makine arasında hiçbir şekilde benzerlik bulunmadığını, bu hususun yerinde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile de sübuta ereceğini, dolayısı ile mahalde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ettiklerini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkilinin çok uzun yıllardır makine üretim sektöründe faaliyet gösteren ve İzmir’ de tanınmışlık kazanan itibar sahibi bir firma olduğunu, iş bu firma tarafından üretilen laklama ve boyama işlemi yapan makinenin İzmir’de ve tüm Türkiye’ de 30 yılı aşkın süredir üretilmekte ve kullanılmakta olduğunu, anılı makinenin İtalya, Çin ve Hollanda tarafından da üretilip ülkemiz sanayisinde kullanılmakta olup bunun yanında ülkemizde de … Şti (… Mah … &8. Cad N:… …. Gebze ….) ve … Ştinin (…. Bulvarı … Merkezi … Blok 5. Kat N:… …. İstanbul) de yıllardır anılı makineyi ürettiğini, bu nedenle davaya konu makina ile ilgili olarak müvekkilinin çalıstığı firma tarafından üretilen makinanın haksız rekabet teşkil etmesinin mümkün olmadığını, nitekim müvekkili tarafından üretilen makinenin davalının patent başvuru tarihinden çok önceki bir zamanda iki defaya mahsus olarak üretilip satışa konu edildiğini, anılı satışa dair 30.12.2011 ve 17.08.2016 yıllarında tanzim edilen faturaların mahkemeye ibraz edildiğini, nitekim Sinai Mülkiyet Kanunu md 87 “Başvuru tarihinde veya bu tarihten önce buluşu iyiniyetli olarak ülke içinde kullanmakta olan veya kullanım için ciddi ve gerçek tedbirler almış kişilere karşı, patent konusu buluşu aynı şekilde kullanmaya devam etmelerini veya alınmış tedbirlere uygun olarak kullanmaya başlamalarını, patent başvurusu veya patent sahibinin önleme hakkı yoktur.” demekle Mahkemenin 2017/105 D. İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunu kabul anlamına gelmemek kaydı ile anılı raporda da makinelerin esasında birbirinden farklı olduğunun bildirildiğini, raporda yer alan benzerlikler makinenin teknik olarak çalışma prensibinden kaynaklanan benzerlikler olduğunu, anılı durumun haksız rekabet teşkil etmeyeceğinin ise şüphesiz olduğunu, zira söz konusu durumun teknik çalışma prensibi gereği zorunluluktan kaynaklandığını, anılı raporda 2017/16336 başvuru numaralı ek patent belgesine ilişkin olarak yalnızca bir istemin müvekkilinin çalıştığı firma tarafından üretilen makinede mevcut olduğu ve diğer unsurların bulunmadığının yer aldığını, müvekkili tarafından üretime konu edilen ve uzaktan yakından hiç benzerlik göstermeyen makinesi ile davacı yanın makinesinin karışıklığa mahal vereceğini, tüketiciyi yanıltacağını düşünmenin hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil edeceğini, müvekkili tarafından anılı makinenin yalnızca 2 adet üretildiğini ve satıma konu edildiğini, söz konusu satımın davacının gerek ticari hayatını gerekse de ticari ünvanını etkilemeyeceğini belirterek davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; ”…Sabit olmayan patente tecavüzün tespit ve önlenmesi, maddi tazminat ve manevi tazminat davasının ayrı ayrı reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; TPE Kurumuna başvurarak tescil ettirdikleri patent hakkına davalı yanca izinsiz üretmek suretiyle tecavüz edilmiş olup buna ilişkin patentlerini mahkemeye sunmalarına ve bilirkişi raporu ile tecavüzün vaki olduğu tespit edilmesine rağmen davanın reddine karar verilmiş olup usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının bozulması, yeniden incelenip karar tesis edilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesi veya İstinaf Mahkemesi olarak duruşma açılıp davanın yeniden görülerek talepleri gibi karar verilmek suretiyle zarar ve mağduriyetlerinin önlenmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, patente tecavüzün tespit ve önlenmesi, maddi tazminat ve manevi tazminata ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olup, karar davacı vekilince istinaf edilmiştir.
2017/105 numaralı D.İş dosyasında bilirkişi DEÜ Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümünde görevli Yrd. Doç. Dr…. bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle; tespit isteyen davacı taraf adına kayıtlı 2015/05937 başvuru numaralı patent ve 2017/16336 başvuru numaralı ek patent belgelerinden doğan hakları ihlal eder nitelikteki ürünlerin bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla tespit mahallinde bulunan ürün üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı tarafa ait 2015/05937 nolu patent belgesinin hem bağımsız isteminde ve hemde ikinci istemde bulunan unsurların bir kısmının mevcut olduğu bir kısmının ise mevcut olmadığı, 2017/16336 başvuru numaralı ek patent belgesinin bağımsız isteminde verilen astarlama işi hariç diğer unsurların bulunduğu, bu nedenle bağımsız istemin kısmen mevcut olduğunu, beş adet istemin 2,3,5,6 ve 7. nolu istemlerin bulunmadığı, bir adet olmak üzere 4 nolu istemin davalının ürününde bulunduğunu rapor etmiştir.
Türk Patent Kurumu sınai mülkiyet uzmanı, Dr. … tarafından düzenlenen 18/10/2018 tarihli raporda özetle; incelenen üründe dava konusu 2015/05937 sayılı patent istemlerindeki ve 2017/16336 nolu ek patentin başvuru istemlerindeki özelliklerin tamamının bulunmadığı, davalı ürünün her iki patent başvurusu koruma kapsamında kalmadığı, yapılan değerlendirmeler ışığında her hangi bir hakka yönelik tecavüzün söz konusu olmadığı belirtmiştir.
Tespit dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunda davalı makinesinin henüz bir kısmının tamamlanmadığını belirtmiş olması nedeniyle davalı ürünü tamamlandıktan sonra mahkemece makine mühendisi bilirkişiden ek rapor alındığı anlaşılmıştır.
2017/105 numaralı D.İş dosyasında bilirkişi olarak tespitte bulunan DEÜ Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümünde görevli Yrd. Doç. Dr. … bilirkişi tarafından düzenlenen 05/07/2019 tarihli ek raporda özetle; tespit sırasında natamam olan ürünü incelediğini, bu ürünün tamamlanarak dava dışı bir firmaya verildiğinin beyan edilmesi üzerine Torbalı/ İZMİR adresinde bulunan ürünün tekrar yerinde yapılan incelenmesinde, ektrüzyondan çıkan profiller üzerine desen oluşturulmadan sadece cilalama işlemi yapılarak profillerin üretildiği dolayısıyla desen oluşturma kısmının davalı tarafa ait sistemde bulunmadığının tespit edildiği, yapılan incelemede tespit raporunda da belirtilen bu farklılıkların davalı ürününde bulunmadığı; ayrıca davalının Menderes/İZMİR adresinde davalıya ait işletmeye gidilerek işletmede başka bitmiş veya bitmemiş halde dava konusu ürüne benzer bir sistemin olup olmadığı hususunun da tespit edildiği, işletme içerisinde yapılan incelemede bitmiş veya bitmemiş halde dava konusu ürüne benzer bir sistemin bulunmadığı belirtilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 124. maddesi ile, “ Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hakim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” düzenlemesine yer verilmiştir. Buna göre, taraf değişikliği karşı tarafın muvafakati ile gerçekleştirilebilirken maddi hata bulunması, dürüstlük kuralına aykırı olmaması veya yanlışlığın kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde ise karşı tarafın muvafakati aranmaksızın hakim tarafından kabul edilmek suretiyle yapılabilmektedir. Dosyada mevcut 2017/105 D.iş. dosyasındaki keşif tutanağında “iş yerinin dış kısmında tabelada … makine isminin yazılı olduğu görüldü” şeklindeki tespitten sonra, iş yeri yetkilisi olarak … huzura alınarak beyanının alınmış olduğu anlaşılmış; davacı vekilinin 10/01/2018 tarihli taraf değişikliği talepli dilekçesinde de dava dilekçesinde davalının yanlış olarak gösterilme nedeninin keşif tutanağından kaynaklandığını beyan ederek talepte bulunduğu, dosyada yer alan bilgi ve belgelere göre dava dilekçesinde yanlışlıkla davalının … yerine …’nın gösterilmiş olmasının kabul edilebilir bir hataya dayandığı anlaşıldığından, mahkemece davacının taraf değişikliği talebinin kabul edilmiş olması isabetli olmuştur.
Bilindiği üzere, ihlalin varlığı için ana istemde (birden fazla ise ana istemlerin birinde) bahsedilen unsurların tamamının veya bulunmayan unsurların eşdeğerinin tecavüz ettiği iddia edilen üründe bulunması gerekmektedir. Eşdeğerlik incelemesinde ise bir unsurun eşdeğer unsur olarak kabul edilebilmesi için aynı işlevi yerine getirmesi veya aynı sonucu elde etmesi yeterli olmayıp, bunun aynı şekilde gerçekleşmesinin de gerektiğine dikkat edilmelidir.
Mahkemece patent uzmanı bilirkişiden ve makine mühendisi bilirkişiden alınan raporlarda patent ve ek patent ile davalının ürününün “karşılıklı kıyaslanarak” irdelenmiş olduğu, 2015/05937 sayılı asıl patente konu buluşun plastikten mamül,özellikle PVC profillerin, ekstrüzyon makinesinden çıktıktan sonra kullanıma hazır hale getirilmesi için astarlama, boyama, desen verme, parlatma işlemlerinin tek hat üzerinde uygulandığı polimerden mamül profillerin alt, üst ve her iki kenarının aynı anda işlem gördüğü kaplama hattı ile ilgili olup, 1 adet ana istem ve buna bağlı 1 adet bağımlı istem olmak üzere toplamda 2 istem bulunduğu, 1 nolu ana istemde yer alan özelliklerin tamamının incelenen davalı ürününde bulunmadığı, ana istemde yer alan unsurların tamamı veya bulunmayan unsurların eşdeğerleri, tespite konu üründe yer almadığı için, 1 nolu ana istemdeki unsurları da içermek durumunda olan 1 nolu bağımlı isteme karşı ihlalin olmasının mümkün olmadığı, sonuç olarak bu patente yönelik bir tecavüzün bulunmadığı; yine 2017/16336 sayılı ek patent başvurusu ile aynı özellikteki makineye ilişkin başvuruda bulunulduğu, patent konusu buluşu mükemmelleştiren veya geliştiren ve asıl patentin konusu ile bütünlük içinde bulunan buluşların korunması için ek patent alınabileceği, davacıya ait ek patentin de 1 adet bağımsız (ana) istem ve 6 adet de bağımlı istemden oluşmakta olduğu, 1 nolu isteme karşı ihlalin bulunmadığı, 1 nolu ana istemdeki unsurların tamamı veya bulunmayan unsurların eşdeğerleri, tespite konu üründe yer almadığı için, 1 nolu ana istemdeki unsurları da içermek durumunda olan bağımlı istemlere karşı ihlalin olmasının mümkün olmadığı, sonuç olarak ek patente de tecavüzün bulunmadığı şeklinde görüş bildirilmiş olup, tüm dosya kapsamına göre, yerel mahkemece hüküm kurmaya ve denetime elverişli nitelikteki bilirkişi raporlarına göre davanın reddinde usul ve esas yönünden hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, davacının patent ve ek patentten doğan haklarının davalı tarafından ihlal edilmediğinin bilirkişi raporları ile sabit olduğu anlaşılmış olup, davacı vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İzmir Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinin 19/09/2019 tarihli 2017/185 Esas ve 2019/151 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 36,30-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 08/12/2022