Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1515 E. 2022/1414 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1515
KARAR NO : 2022/1414

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/09/2017 (Dava) – 17/05/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/515 Esas- 2019/306 Karar
DAVA : Kooperatif Üyeliğinden Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 29/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/09/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/05/2019 tarihli 2017/515 Esas ve 2019/306 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili Aliağa 1. Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin hiçbir yasal dayanak olmamasına rağmen kooperatife üye olmadıkları gerekçesiyle genel kurula alınmadığını, bu uygulama nedeniyle açılan dava da üyeliğinin devam ettiğine karar verilmiş olup kararın kesinleştiğini, kooperatifin müvekkiline üyeliğinden doğan haklarının kullandırılmadığını, kooperatifin yasaya aykırı haksız uygulaması nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 180.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, hükmedilecek tazminata tahakkuk ettiği tarihlerden itibaren en yüksek ticari faiz uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili Aliağa 1. Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği cevap dilekçesinde özetle; Kooperatifler Kanununun 99. maddesi gereğince Asliye Ticaret Mahkemelerinin davaya bakmakla görevli olduğunu, kooperatif ve ortakları arasındaki uyuşmazlıklarda zamanaşımı süresinin 5 yıl olup davanın zamanaşımından reddinin gerektiğini, davacı yanın aracı ile yıllara göre ne kadar kazanabileceğini bilecek durumda olduğunu, bu nedenle belirsiz alacak davası açmasının hukuken mümkün olmadığını, davacının öncelikle Kooperatifler Kanununun üyelik için aradığı şartları ve Kooperatif Ana Sözleşmesinin 10. maddesinde belirtilen şartları taşımasının gerektiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Aliağa 1. Asliye Hukuk Mahkemesince, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görevsizlik nedeniyle reddine, görevli mahkemenin Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna dair verilen karar Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 2015/8190 Esas, 2017/1819 Karar sayılı ilamı ile düzeltilerek onanmış ve 14/06/2017 tarihinde kesinleşmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; davacının tazminat taleplerinin yasal koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle “…davanın reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun ve hesaplama metodların tamamen hatalı olup açıkça hüküm kurmaya elverişsiz olduğunu, gerek kararda gerekse dayanak raporda davalı Kooperatif üyeliğinin ”katma bir değer olduğu” hususu da göz ardı edildiğini, bu yanlışlıkla müvekkilinin kazanacağı varsayılan miktarları kazanmasının muhtemel olan miktardan tenzil edildiğini, oysa ki kooperatif üyeliğinin menfaate artı yani haricen gelir sağlanabilecek ilave bir değer olduğunu, dava konusu edilen zarar dönemi için başlı başına günün rayiçleri dikkate alınarak gerçekçi bir hesaplama yapılması gerektiğini, müvekkilinin kendi mesaisine dayalı olarak kazandığı ve kazandığını beyan ettiği yıllık brüt miktarının bu tazminat hakkından tenzil edilmesinin ise açıkça yasaya aykırılık olduğunu, kooperatif üyeliğinin rayiç imkanları ve yaptığı işten elde edebileceği rayiç gelirin hesabı ile gerçek zararın tespit edilerek davacı müvekkilin gerçek zararı hüküm altına alınması gerektiğini, manevi tazminat takdir edilmemesi hususunun da usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kooperatif üyesi olunmasına rağmen üyelik haklarının kullandırılmaması nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından
istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dava açılır iken, davacıdan başvuru harcı ve nispi harca tabi davalarda nispi karar harcının dörtte biri peşin olarak alınır. Harç peşin veya süresinde ödenmemiş ise, mütaakip muamelelere ancak harç ödendikten sonra devam olunur. (492. sayılı Harçlar Kanunu 28. madde) 492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca yargılama sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu (HMK 150.) maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır. Dava açılırken harcın eksik alınmış olması halinde mahkemece davaya devam olunabilmesi için harcın Harçlar Kanunu 30. maddesi uyarınca tamamlanması yoluna gidilir ve davacıya eksik harç yatırması için süre verilir. Şayet verilen süreye rağmen eksik harç ikmal edilmez ise dosya işlemden kaldırılır ve harç tamamlanarak yenilenemez ise açılmamış sayılmasına karar verilir. HMK’nın 447/2. maddesine göre HUMK’na yapılan yollamalar HMK’da bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.
Eldeki davanın, ilk olarak Aliağa 1.Asliye Hukuk Mahkemesine adli yardım talepli açıldığı, anılan mahkemece tensip tutanağının 12. Nolu bendinde davacı vekilinin adli yardım talebinin müzekkere cevapları geldikten sonra değerlendirilmesine karar verildiği, devamında ise davanın ticari dava olup uyuşmazlığın çözüm yerinin Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi olması nedeniyle görevsizlik nedeniyle davanın reddine, görevli mahkemenin Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna karar verilmesi üzerine dosyanın davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesine gönderildiği, Dairece ilk derece mahkemesinin hüküm fıkrasının 1. Paragrafında yer alan “Mahkememizin görevsizliğine” ibaresinin çıkarılmasına ve “Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK nın 114/1c ve 115/2. Maddeleri uyarınca davanın usulden reddine” ibaresinin yazılması suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verildiği, böylelikle dosyanın kararı veren Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiği, davacı vekilince dava değerinin 180.000,00 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminat olarak bildirildiği, mahkemece davacı vekilinin adli yardım talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden ve davacıya eksik harç ikmal ettirilmeden işin esası hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır.
Öncelikle mahkemece davacı vekilinin adli yardım talebi hakkında bir karar verilmesi, adli yardım talebinin reddi halinde ise harç, dava şartı olduğundan,mahkemece, Harçlar Kanunu’nun 30. maddesinin yollamasıyla 6100 sayılı HMK’nın 150. maddesi gereğince eksik harç tamamlanıncaya kadar dava dosyasının işlemden kaldırılması, yasal süresi içerisinde eksik harcın tamamlanıp davanın yenilenmesi halinde yargılamaya devam edilip sonuçlandırılması, üç aylık yasal süresi içerisinde noksan harç tamamlanıp davanın yenilenmemesi durumunda HMK’nın 150. maddesine göre davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Kabule göre ise,
Maddi ve manevi tazminat davaları birbirlerinden ayrı ve bağımsız davalar olduğundan; hüküm ve fer’ileri birlikte kurulamaz. Şöyle ki; 6100 Sayılı HMK 297/2 maddesi gereğince bir davada istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olup, maddi tazminat ve manevi tazminat davaları her ne kadar birlikte görülmüş ise de; birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle hüküm kısmında her dava hakkında o davaya ilişkin yargılama giderleri ve buna bağlı olarak yargılama giderlerinden sayılan vekalet ücretinin, karar ve ilam harçlarının da ayrı ayrı gösterilmesi zorunludur. Mahkemece anılı usul kanunu hükmüne aykırı şekilde maddi ve manevi tazminat tutarları için tek harca hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının kamu düzenine ilişkin nedenlerden ötürü kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-4 maddesi uyarınca kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/05/2019 tarihli 2017/515 Esas ve 2019/306 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-4 maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-HMK nın 359/4. maddesi uyarınca kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a/4 maddesi gereğince kesin olmak üzere 29/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.