Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1512 E. 2022/1366 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1512
KARAR NO : 2022/1366

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2017 (Dava) – 18/04/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/1394 Esas- 2019/526 Karar
DAVA : Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan Maddi Tazminat (Hasar Bedeline İlişkin)
BAM KARAR TARİHİ : 22/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/09/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/04/2019 tarihli 2017/1394 Esas ve 2019/526 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının zorunlu trafik sigorta poliçesi ile teminat altına aldığı … plakalı araç ile davacının sürücüsü ve maliki olduğu … plakalı aracın çarpışması sonucu meydana gelen kazada davalı sigortalısı aracın, arkadan çarpma kusurunu ifa etmek sureti ile tam kusurlu olduğunu, kaza sonrası müvekkiline ait araçta meydana gelen hasar nedeni ile İzmir 5.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/157 D.İş sayılı dosyası ile müvekkiline ait araçta 52.231,00 TL tutarında hasar meydana geldiğinin belirlendiğini, hasar bedelinin tahsilil için davalıya başvuru yapılmasına rağmen ödeme yapılmadığını bildirerek, müvekkiline ait araçta oluşan hasar bedeline mahsuben şimdilik 20.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının usulüne uygun olarak davalı sigorta şirketine başvuru yapmadan iş bu davayı açtığını, davanın usulden reddi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek üzere müvekkilinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında, gerçek zarar ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, tespit giderlerinden müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; “…davalıya trafik sigortası ile sigortalı olan … plakalı araç sürücüsünün olayın meydana gelmesinde tam ve asli kusurlu olduğu, davacı araç sürücüsünün ise hiç bir kusurunun bulunmadığı, bilirkişinin hasar irdelemesinde yapıtığı teknik değerlendirmeye göre kaza ile hasarın uyumsuz olduğu, kaza tutanağına göre böyle bir kazada aracın ön kısmından nasıl hasarlandığının anlaşılamadığı, aracın ön kısmındaki hasarın kaza ve tutanakla uyumlu olmadığı, ancak aracın sadece arka kısmındaki hasarın kaza ve tutanakla uyumlu olduğu, bu durumda değişecek yedek parça bedelinin toplam 2.199,86 TL ve işçilik bedelinin ise; toplam 575,00 TL + KDV olmak üzere toplam hasar bedelinin KDV dahil 3.274,33 TL olduğu, davacı taraf rapora itiraz etmiş ve 29.750,00 TL üzerinden dava değerini artırmış ise de; yalnızca kazaya karışan sürücülerin birlikte imza altına aldığı kaza tutanağı ile uyumlu olan zarar miktarından davalının sorumlu tutulabileceği…” gerekçesiyle “…davanın kısmen kabulü ile 3.274,33.-TL gerçek zarar bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece kazanın mevcudiyetine kani olunduğunu ancak varsayıma dayalı bilirkişi raporu dayanak yapılarak, kaza sırasında aracın ön kısmında meydana gelen hasarın işbu kaza ile uyumlu olmadığından bahisle davanın kısmen reddedildiğini, dosyaya ibraz ettikleri, resimler incelendiğinde aracın ön kısmından ağır hasar aldığının göründüğünü, aracın hasarlı hareket etmesinin mümkün olmadığını, aracın yol kenarında şarampol niteliğinde bir alana burun üstü düştüğünü, dolayısıyla ön kısımında (tampon,kaput bölgesinde ) hasar meydana gelmesinin olağan olduğunu, kaza krokisinde kazanın basitçe çizilip anlatıldığını, düzenlenen tutanağın kazadan hemen sonra kazaya karışan sürücüler tarafından tanzim edilerek imzalandığını, kazaya karışan sürücülerin profesyonel manada kaza uzmanı olmadıklarını, bu nedenle tutanakta yapılan çizim hatalarının, kazanın belirtilen yer ve şekilde meydana gelmediğine delalet etmediğini, davalı yanın, rizikonun ihbar edilen yerden farklı şekilde oluştuğunu aracın sigorta teminat dışında ve başka yerde hasarlanıp olay yerine getirildiğini soyut iddialarla değil somut delillerle kanıtlaması gerektiğini, tanık beyanlarının, fotoğrafların ve kaza tespitine ilişkin tutanağın aksinin ve hasarın teminat dışında kaldığı hususunun, davalı sigorta şirketince somut delillerle ispatlanamadığından kazanın belirtilen yer, şekil ve zamanda meydana geldiği, sigorta geçerlilik süresi içinde gerçekleşen rizikonun teminat kapsamında kaldığı kabul edilerek davacıya ait araçta oluşan gerçek zarar yönünden tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulmasının doğru olmadığını, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, zorunlu trafik sigorta poliçesinden kaynaklanan maddi tazminat(hasar bedeli) istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir sorumluluk sigortası türüdür. Bu sebepledir ki, sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlıdır. Zira, kanunun emredici hükmü gereği yaptırılan zorunlu trafik sigortalarında sigortacı, işletene düşen hukuki sorumluluğu teminat altına aldığına göre, ancak işletenin sorumlu olduğu oranda zarardan sorumlu olacaktır. İşletene hukuken yükletilemeyen zarardan, onun sorumluluğunu teminat altına alan sigortacının sorumlu tutulması da mümkün değildir. KTK’nun 86/1. maddesi gereği ise, işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusursuzluğu oranında sorumluluğunun kalkacağı açıktır.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının “Sigortanın Kapsamı” başlıklı A.1. maddesi uyarınca, sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, “zorunlu sigorta limitlerine kadar” temin eder, hükmü mevcuttur.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda ve Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281/1. maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” düzenlemesine yer verilmiştir. Usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde ise, karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacağı izahtan varestedir.
Dava konusu trafik kazası, anlaşmalı kaza tespit tutanağına göre, davacıya ait bulunan ve davacının sevk ve idaresindeki … plakalı araca, … plakalı aracın 08/10/2017 günü arkadan çarpması sonucu, davacıya ait aracın hasarlanması şeklinde gerçekleşmiştir.
Kazaya karışan ve dava dışı …’a ait bulunan … plakalı araç, davalı sigorta şirketince 16/05/2017-16/05/2018 tarihleri arasında geçerli olmak üzere zorunlu trafik sigorta poliçesi ile maddi hasarlı kazalarda kaza tarihi itibariyle araç başına 33.000,00 TL limit ile teminat altına alınmıştır.
Dava tarihinden önce, davacı tarafından davalı sigorta şirketine başvuru şartı yerine getirilmiş, ancak davalı sigorta şirketince davalıya ödeme yapılmamıştır.
Trafik kazalarında hasarın kaza ile uyumlu olup olmadığı, araçta oluşan hasar bedeli miktarının tespiti, uzmanlığı gerektiren konulardandır.
İlk derece mahkemesince, hükme esas alınan 11/12/2018 tarihli raporda, iddia edilen kaza ile hasarın uyumsuz olduğuna ilişkin tespitlerin yapıldığı, davaya konu kazanın oluşumunda davalı sigorta şirketine sigortalı bulunan … plakalı aracın %100 kusurlu olduğu, davacıya ait araç sürücüsünün kusursuz olduğu, özellikle ön kısımdaki hasarın kaza ile uyumsuz olduğu, kaza tespit tutanağına göre kaza gerçekleşti ise aracın sadece arka kısmındaki hasarın kaza ile uyumlu olduğu, aracın ön kısmından nasıl hasarlandığının anlaşılamadığı, kaza ile hasarın uyumlu olduğunun kabul edilmesi halinde davacıya ait araçtaki hasar miktarının 29.750,00 TL olduğu, kaza ile aracın sadece arka kısmındaki hasarın uyumlu olduğu kabul edilecek olursa hasar miktarının 3.274,33 TL olacağının belirlendiği anlaşılmıştır.
Eldeki dava dosyasında … Üniversitesi Otomotiv Tek. Pog. Öğretim üyesi bilirkişi raporuna davalı tarafça itiraz edilmesine karşın, davacı tarafça itiraz edilmemiş, davacı vekilince 08/01/2019 tarihli dilekçe ile dava değeri 29.750,00 TL olarak arttırılmıştır.
Bu durum davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğundan ve HMK nın 357/1. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi yargılamasında bilirkişi raporuna itiraz ile ileri sürülmeyen hususların istinaf aşamasında ileri sürülmesi mümkün olmadığından, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiş, istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/04/2019 tarihli 2017/1394 Esas ve 2019/526 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 80,70- TL istinaf maktu karar harcından, istinafa gelirken alınan 44,40 TL ‘nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir yazılmasına,
3-Davacı tarafın yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 121,30 TL’nin hazineye gelir yazılmasına,
4-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 22/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.