Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1498
KARAR NO : 2022/1842
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2016 (Dava) – 21/05/2019 (Karar)
NUMARASI : 2016/1437 Esas – 2019/629 Karar
DAVA : Trafik Kazasından Kaynaklanan Cismani Zarar
Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 01/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/05/2019 tarihli 2016/1437 Esas ve 2019/629 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 02.03.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, davalılardan … ’e ait, … ’nin sevk ve idaresindeki, … tarafından zorunlu trafik sigorta poliçesi ile teminat altına alınan … plakalı aracın, yaya olan müvekkiline çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını, bu nedenle müvekkilinde sürekli iş göremezlik durumu oluştuğunu, müvekkilinin zararlarının ödenmesi için davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını ancak ödeme yapılmadığını, davacının maddi zararının yanı sıra manevi zararının da oluştuğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 500,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının tüm davalılardan, 100.000,00 TL manevi tazminatın ise davalılardan … ve … ’den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketi nezdinde zorunlu mali sorumluluk sigortası ile teminat altına alınmış … plakalı aracın, karıştığı kazada, davacının yaralanması nedeniyle müvekkili şirketten maluliyete ilişkin tazminat talebinde bulunulması üzerine hasar dosyası açıldığını, ancak sigortalıya ait araç sürücüsünün kusuru bulunmadığından ödeme yapılamayacağı hususunun davacıya bildirildiğini, bu poliçeden dolayı sorumluluklarının kaza tarihi itibariyle sigortalının kusuru oranında olmak üzere azami 310.000,00TL ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın, sigortalının sigortalının kusurunu ve davacıya ait zararı ispat etmesi gerektiğini, müvekkili şirketin dava tarihinden itibaren yasal faiz ile sorumlu tutulabilceğini, dava açılmasına sebebiyet vermediği için yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi gerektiğini bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılara dava dilekçesi ve duruşma gününün usulüne uygun tebliğine rağmen davaya cevap dilekçesi sunmamışlardır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece; “…02.03.2016 günü saat 11:10 sıralarında, davalı … ‘e ait olup, davalı siorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalanan, davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı minibüs ile İstanbul Caddesini takiben Anibal Kavşağı istikametine seyri sırasında geldiği olay yeri BP Akaryakıt İstasyonu önlerinde aracının ön cam sağ köşe ve sağ ön dikiz aynası kısımları ile seyrine göre yolun sağındaki D-100 karayolunun bulunduğu taraftan yolun karşısına geçmek için aniden yola giren yaya … ‘a çarpması neticesinde dava konusu yaralanmalı trafik kazası meydana geldiği, davacının bu yaralanması neticesinde Hacettepe Üniversitesi ABD raporuna göre %87 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayacak şekilde yaralandığı, kazanın oluş şekline uygun olan Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin kusur raporunda belirtilen gerekçelerle davalı sürücü … ‘nin %25 oranıda tali kusurlu, davacı yayanın ise %75 oranında asli kusurlu olduğu, davacının yaralanması nedeniyle kusuruna isabet eden kısım düşüldükten sonra talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminatının davalı … şirketi yönünden “Devre Başı Ödemeli Belirli Süreli Rant Formülü”, TRH-2010 yaşam tablosu ve 1,8 iskonto faizi esas alınarak yapılan hesaba göre 143.978,38-TL, davalı malik ve davalı sürücü yönünden Yargıtay’ın yerleşen uygulamaları ile benimsenen progresif rant (%10 artırım ve iskonto, PMF Yaşam tablosu esasına dayalı) yöntemi ile yapılan hesaplamaya göre sürekli iş göremezlik tazminatının 180.457,79 TL olduğu, davacıya SGK tarafından sürekli iş göremezlik tazminatı ödenmediği, davalı sürcü … ‘nin haksız fiil hükümleri uyarınca, davalı malik ve davalı … şirketinin KTK.nın 85 ve 91. Maddeleri uyarınca meydana gelen zarardan sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğu, kazanın poliçe süresi içerisinde gerçekleştiği ve zarar miktarının poliçe limiti dahilinde kaldığı, bilirkişi hesap raporunun davalı … şirketi yönünden yeni Genel Şartların ekine diğer davalılar yöünden Yargıtay yerleşik uygulamalarına uygun olarak düzenlendiği ve hüküm kurmaya yeterli olduğu anlaşılmakla davacının sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin kabulü ile 180.457,79 TL sürekli iş göremezlik tazminatın (davalı … şirketi bu tazminatın 143.978,38 TL’lik kısmı ile sınırlı sorumlu olmak kaydıyla) davalı … şirketi yönünden dava tarihi olan 12.12.2016 tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 02.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.TBK. nun 56/2 maddesindeki “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. ” şeklindeki yasal düzenleme gereğince davacıların manevi tazminat talep etme hakkı mevcuttur. Manevi tazminat, 22.06.1966 tarih ve 7/7.sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı’nda da etraflıca açıklandığı üzere, ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Zarara uğrayanın manevi ızdırabını bir nebze dindiren, ruhsal tahribatını onaran bir araçtır.Takdir edilecek manevi tazminet miktarı bir yandan manevi acıları gidermeli, kamuoyu ve sosyal vicdanda kabul görmeli, diğer yandan ise zarar gören açısından zenginleşme aracı olmamalıdır. Kusur oranı, her ne kadar matematiksel anlamda bir indirim yapılmasını gerektirmezse de manevi tazminatın miktarını tayinde önem arz eder. Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, davacının sürekli maluliyeti ile sonuçlanan kazanın meydana geliş şekli, davaya konu trafik kazasında davalı sürücü … ve davacının kusur oranları, davacının %87 oranında maluliyeti oluşacak şekilde yaralanması, olay tarihindeki paranın alım gücü, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, davacının, yaralanması nedeniyle çektiği elem ve ızdırap…” gerekçesiyle davacının sürekli iş göremezlik tazminat davasının kabulü ile 180.457,79 TL sürekli iş göremezlik tazminatın (davalı … şirketi bu tazminatın 143.978,38 TL’lik kısmı ile sınırlı sorumlu olmak kaydıyla) davalı … şirketi yönünden dava tarihi olan 12.12.2016 tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 02.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 25.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve … ‘den kaza tarihi olan 02.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyada dava konusu kazanın oluşuna ilişkin delillerin itinalı şekilde toplanmadığını, davacının kazanın oluşumunda yüzde yüz kusurlu olduğunu, kazanın olduğu yerdeki yetkili adliyeye talimat yazılarak keşif yapılması gerekirken bu durumun dikkate alınmadan eksik delil ikame edildiğini, dosyada kusura ilişkin bilirkişi raporunun yetersiz ve yanlış olduğunu, müvekkilinin aracına kusur isnat edilemeyeceğini, davacının kendisinin yola atladığını ve hareket halindeki araca dikkat etmeden araca çarptığını, davacının maluliyet oranının da çok yüksek gösterildiğini, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı … ‘ın, kazanın oluşunda ağır kusurlu olduğunu, müvekkili … ‘nin olay anında davacıyı görür görmez frene bastığını ancak davacının aniden yola fırlamış olması nedeniyle kazanın gerçekleştiğinin kesin olduğunu, yapılan soruşturma sonucunda, Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/8058 Soruşturma numaralı dosyasında 29/04/2016 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, söz konusu kararda da kazanın oluşumunda hatanın … da olduğunun belirtildiğini, davacı tarafın eşinin, tanık sıfatıyla dinlendiğini, tanık … beyanlarında kaza gerçekleştiğinde Anibal Köprüsünün üstünde olduğunu ve kazayı gördüğünü iddia ettiğini ancak olayın gerçekleştiği yerin Tatlıkuyu köprüsünün civarı olduğunu, Anibal köprüsü ile Tatlıkuyu köprüsü arasında yaklaşık 1 kilometre mesafe olduğunu, olay anını görmesinin mümkün olmadığını, Adli Tıp Kurumu’nun 27/11/2018 tarihli raporunda, davacının D-100 karayolunun bulunduğu taraftaki yolun karşısına geçmek için aniden yola girdiği, kaza yerinde yaya geçidinin olmadığı, dosya kapsamında dinlenen tanık … ‘in yan yolda yayanın olduğu yerde yaya kaldırımı olmadığın beyan ettiği ve tanık … ‘nın bir kişinin dolmuşun önüne fırladığını gördüğünü, şoförün hemen frene bastığını beyan ettiğinin belirtildiğini, buna rağmen davalı müvekkili … ‘nin kusurlu olduğu kanaatine nasıl ulaşıldığının izahtan yoksun olduğunu, bu nedenle bu rapora itibar edilemez olduğunu, diğer müvekkili … ‘in ise araç işleten sıfatı ile yaşanan kaza sonucu oluşan zarardan sorumlu tutulduğunu ancak Karayolları Trafik Kanunu’nun işletenin kusursuz sorumluluğunu düzenlemekle birlikte, işletene sorumluluktan kurtulabilme olanağı da tanıdığını, Kanun’un 86. maddesinin I. fıkrasında belirtilen hususların ispatlanması halinde işletenin sorumluluktan kurtulacağını, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca araç işletenden tazminat talep edilebilecekse de, kazanın zarar görenin ağır kusuru sonucu meydana geldiğinin ispatlanması halinde illiyet bağının kesilmiş olacağını, zarar görenin ne araç işletenden ne de sürücüden tazminat talep edemeyeceğini, davacı tarafın ağır kusuru sonucu kazanın meydana gelmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kaza tespit tutanağı ile sabit olduğu üzere sigortalı araç sürücüsünün olayda kusuru bulunmadığını, davacının kendi kusuru ile kazaya sebebiyet verdiği için davanın reddi gerektiğini, kaza tespit tutanağı ile kusur raporu arasında çelişki bulunduğunu, çelişki giderilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, hükme esas alınan maluliyet raporunun usul ve yasaya aykırı olduğunu, yalnızca doğru cetvelin esas alınmasının raporun genel şartlara uygun alındığını ispatlamayacağını, ilgili yönetmelik olan “özürlülük ölçütü, sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelik” uyarınca belirtilen esaslara uygun rapor alınması ve yeni genel şartların dava konusu poliçeye uygulanması gerektiğini, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan sürekli iş göremezliğe ilişkin maddi ve manevi tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece;maddi tazminat davasının kabulüne, manevi tazminat davasının ise kısmen kabulüne karar verilmiş olup; hüküm davalılar tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
A) Davalılardan … ve … vekillerinin 02/03/2020 tarihli istinaf başvuru dilekçesinin incelenmesinde;
Gerekçeli kararın davalı … ‘a 05/08/2019 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalı … vekili Av. … ‘nın iki haftalık istinaf süresi içinde istinaf dilekçesini sunmadığı anlaşıldığından süresi içinde sunulmayan istinaf isteminin usulden reddi gerekmiştir.
Davalı … vekili Av. … ‘a gerekçeli kararın 07/08/2019 tarihinde usulüne uygun biçimde tebliğ edildiği, istinaf dilekçesinin ise 09/09/2019 tarihinde verildiği, … ‘in bu kez Av. … ‘yı vekil tayin ettikten sonra 02/03/2020 tarihinde ikinci kez istinaf dilekçesi sunduğu anlaşılmıştır. İkinci kez istinaf dilekçesi sunulamayacağından, anılan davalının kararı daha önce istinaf ettiği, ikinci kez istinaf etmekte hukuki yararı bulunmadığı anlaşıldığından davalı … vekili Av. … tarafından sunulan ikinci istinaf dilekçesinin usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
B)1-Davalılardan … ile sigorta şirketi vekillerinin kusura yönelen istinaf itirazlarının incelenmesinde; her ne kadar kaza tespit tutanağında davacının kusurlu olup, davalı sürücü … ‘nin kusursuz olduğu yazılı ise de yargılama aşamasında ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan 27/11/2018 tarihli kusur raporunda davacının ve davalı sürücünün kusur durumlarının ayrıntılı bir şekilde irdelediği, tanık beyanlarının değerlendirildiği, anılan raporun taraflara usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesine rağmen taraflarca anılan rapora itiraz edilmediği ve bu haliyle taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu anlaşılmıştır.Bu itibarla davalılardan … ve sigorta şirketi vekillerinin kusura ilişen istinaf itirazlarının esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalılardan … ve sigorta şirketinin maluliyet raporuna yönelen istinaf itirazlarının incelenmesinde;
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 22/06/2021 tarih ve 2021/3089 E, 2021/3441 K sayılı ilamı aynı doğrultudadır.)
Somut olay yönünden; 02/03/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle mahkemece hükme esas alınan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 26/02/2018 tarihli raporu, davacıda oluşan sürekli iş göremezlik derecesini Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirlediğinden, yeterli bir rapor değildir.
3-Somut olayda; hükme esas alınan aktüerya raporunda davacı için muhtemel bakiye ömür süresinin, hem TRH 2010 Tablosu’na göre belirlenmek ve 1.8 teknik faiz uygulanmak hemde PMF 1931 Yaşam Tablosu esas alınmak suretiyle tazminat hesabı yapıldığı, davalı sigorta şirketi yönünden TRH 2010 Yaşam Tablosuna göre hesaplanan tazminatın, diğer davalılar yönünden ise PMF yaşam Tablosuna göre hesaplanan tazminatın hüküm altına alındığı görülmüştür.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK.nın 90.maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme ve zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamı dışında bulunan hallerin düzenlendiği 92/i maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre belirleneceğine dair ve sigorta tazminatı dışında kalan hallerin poliçe şartları ile düzenleneceğine dair düzenleme iptal edilmiştir.
T.C. Anayasası’nın 153/6. maddesinde, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK’nın ve 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, öncelikle Üniversite Hastanelerinden veya ATK 3. İhtisas Kurulundan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre alınacak rapor ile davacının sürekli iş göremezlik oranı belirlenip, davalıların gerçek zarar miktarıyla sorumlu olduğu nazara alınarak, aktüer bilirkişiden TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve %1,8 teknik faiz uygulanmadan tazminatın hesaplanması, bilinmeyen/işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması, bilinen ve bilinmeyen dönem hesabının hangi tarihlerden başlayıp hangi tarihte bittiği açık ve denetime elverişli bir şekilde belirtilerek tazminat hesaplamasının yapılması için, rapor alınıp, usuli kazanılmış haklar (yerel mahkemenin istinafa konu kararını davacının istinaf etmediği gibi hususlar) dikkate alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesinden ibarettir.
Bu itibarla, davalılardan … ile sigorta şirketi vekillerinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile kararın HMK’ nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, kararın kaldırılma sebep ve şekline göre anılan davalıların esasa dair diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davalı … vekilinin istinaf dilekçesinin süre nedeniyle USULDEN REDDİNE,
B)Davalı … vekili Av. … tarafından sunulan istinaf dilekçesinin USULDEN REDDİNE,
C)1-Davalılardan … ile sigorta şirketi vekillerinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜNE; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/05/2019 tarihli, 2016/1437 Esas ve 2019/629 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalılardan … ve … vekilleri Av. … tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının istek halinde kendilerine iadesine, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine), davalı sigorta şirketi ve davalı … adına Av. … tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının iadesine, harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
4-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
7-Davalıların diğer istinaf itirazlarının kararın kaldırılması sebep ve şekline göre bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 01/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.