Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1496 E. 2022/1543 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1496
KARAR NO : 2022/1543

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/02/2017 (Dava) – 26/03/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/202 Esas – 2019/316 Karar
DAVA : İstirdat
BAM KARAR TARİHİ : 19/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/10/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/03/2019 tarih ve 2017/202 Esas – 2019/316 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Türkiye … Bankası T.A.O. Urla Şubesi ile … (… Ticaret) arasında 08.12.2009 tarihinde 150.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiğini, ilgili sözleşmeyi müvekkilinin müşterek müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, kefalet tutarında da bilgileri yazılı taşınmazlar üzerinde ipotek tesis edildiğini, müvekkili adına kayıtlı olan … ili, … ilçesi, … Mahallesi, … mevkii, … ada, … parselde bulunan taşınmaz ile … İli, … ilçesi, … Mahallesi, … mevkii, … ada, … parsel ve … nolu parselde bulunan 3 adet taşınmazın ilgili sözleşmenin teminatı olarak 150.000,00 TL’lik kefalet için ipotek verildiğini, ipoteğin müvekkili adına, Çeşme Noterliğinin 24.12,2009 tarihli 15274 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile müvekkilinin oğlu … tarafından tesis edildiğini, müvekkili adına kayıtlı taşınmazların 08.12.2009 tarihli Kredi Genel Sözleşmesinin teminatı olarak müvekkilinin kefil olduğu 150.000,00 TL limit için ipotek verilmiş olmasına rağmen davalı banka tarafından önce 14/01/2010 tarihinde limitin 675.000,00 TL arttırıldığı iddiası ile 17/03/2010 tarihinde ise kefalet limitinin 1.250,000,00 TL arttırıldığı gerekçesi ile ipotek limitinin arttırımı yapıldığını, öncelikle müvekkilinin davalı bankaya sadece bîr kez ilgili sözleşmeye kefil sıfatı ile imzaladığı tarihte gittiğini, limit arttırımı için davalı bankaya tekrar gitmediğini bu sebeple limit artırımına ilişkin belgelerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığının açık olduğunu, müvekkilinin müşterek müteselsil kefil sıfatı ile 150.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesinin teminatı olarak vekil tarafından yapılan ipotek tesisini bilmesine rağmen artırımı bilmediğini müvekkilinin 150.000,00 TL bedelli sözleşmeye müşterek müteselsil sıfatı ile imzaladığını ve ipotek tesisinin bu bedel üzerinden olacağının kendisine bildirilmediğini, hasta ve yaşlı olan müvekkilinin sadece bir kez davalı bankaya imzaya gelmiş ipotek tesisini bile bu nedenle vekili olan oğlu …’in yaptığını, müvekkilinin 150.000,00 TL bedelli kredi sözleşmesine müşterek müteselsil kefil sıfatı ile sorumlu tutulduğunda 150.000,00 TL’lik ipoteğin varlığından haberdar olmasına rağmen limit artırımında ipotek bedelinin de değiştirilerek artırılacağından haberdar olmadığını, davalı bankanın bu artırıma ilişkin müvekkile hiçbir bildirimde bulunmayarak kötü niyetli davrandığını, müvekkilinin davalı bankaya sadece bir kez giderek ilgili sözleşmeye kefil sıfatı ile imza attığını daha sonraki tarihlerde hiçbir şekilde davalı bankaya giderek herhangi bir belge imzalamadığını, müvekkilinin 08.12.2009 tarihli 150.000,00 TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesinden doğan borcun ödenmediğini öğrendiğini ve müşterek müteselsil sıfatı ile sorumlu olduğu için ve ipotekli taşınmazlarının İzmir 11. İcra Müdürlüğünün 2012/3793 E. Sayılı dosyasından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçildiğine ilişkin ödeme emrinin tebliğ edilmesi üzerine davalı bankaya başvurduğunu ve 150.000,0 TL’yi ödemek istediğini beyan ettiğini, ancak davalı bankanın müvekkiline tüm kredi borcunu ödemediği takdirde ipotekleri fek etmeyeceğini ve hatta ödese bile bir taşınmaz ürerinden hiçbir şekilde ipotek fekki yapılmayacağını çünkü borçlu …’a çek karnesi verildiğini bu çeklerin bankaya ibrazı halinde ödenmesi gereken yasal tutarı ödemek zorunda kalacağını ve borçludan tahsili mümkün olmayacağı için ipotekli taşınmazları teminat olarak tutacağını belirttiğini, davalı bankanın müvekkiline İzmir 11. İcra Müdürlüğü’nün 2012/3793 Esas sayılı dosyasından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile, İzmir 11. İcra Müdürlüğü’nün 2012/2009 E. Sayılı dosyaları ile kredi sözleşmesinden doğan ilamsız icra takibi başlattığını, bunun üzerine müvekkilinin dava dilekçesi ekinde sunulu banka kayıtlarından da anlaşılan ödemeleri yaptığını, müvekkilinin sadece bir kez sözleşme imzaladığını bu imzanın 150.000,00 TL’ye kefil olduğuna dair olup limit artırımı için bir daha bankaya gitmediğini, herhangi bir imza da atmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı kalmak kaydı ile şimdilik haksız ödenen 10.000,00 TL’nin ticari faizi ile birlikte iadesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … (… Ticaret) ile müvekkil bankanın Urla Şubesi arasında Kredi Genel Sözleşmesi imazalandığını, “… ili, … İlçesi, … ada, … parsel ile … ada, …. ve … numaralı parseller” üzerine kredinin teminatı olarak ipotek tesis edildiğini ve davalı … in Kredi Genel Sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, iş bu davanın görevsiz mahkemede açıldığını, TTK. 3 ve 4/f maddeleri gereği taraflar arasında imzalanan sözleşme Ticaret Kanunu hükümleri kapsamında değerlendirileceğinden ve TTK.5 maddesi gereği Ticari davalara Ticaret Mahkemeleri bakmakla görevli olduğundan, işbu davanın görevsiz mahkemede açıldığını, kredinin, teminatına alınan taşınmazlar için her ne kadar kefaletin teminatı olarak ipotek tesis edilmiş olduğu beyan edilmiş olsa da, taşınmazlara ait ipotek resmi senetlerinin incelenmesinden …’ın borcunun teminatı olarak müvekkil Banka lehine ipotek tesis edilmiş olduğunun görüleceğini, dava dışı asıl borçlu …’a ait riskin ödenmemesi üzerine, İstanbul Beyoğlu 8.Noterliği’nin 26.01.2012 tarih ve 01615 yevmiye nolu ihtarnamesi ile borçlu ve kefile ihtarname keşide edildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine, tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile İzmir 11. İcra Müdürlüğü’nün 2012/2009 Esas sayılı dosyası ile (566.822.90.-TL bedel üzerinden) ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibine, 2012/2074 Esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibine, ihtarnamede belirtilen 200 adet çek yaprağı sorumluluk tutarının depo edilmesi ile ilgili olarak da İzmir 11. İcra Müdürlüğü’nün 2012/3793 Esas sayılı dosyası ile ilamlı icra takibine geçildiğini, bankanın ödemek zorunda kalacağı 200 adet çek yaprağı sorumluluk tutarı dışında kalan alacaklarının tahsil ve tasfiye edilmesi üzerine borçluların talebi ile dava dilekçesinde belirtilmiş olan ….ve … numaralı parsellerde kayıtlı taşınmazlar üzerindeki ipoteklerinin fek edildiğini, davacının kredi genel sözleşmesinden doğan kefalet sorumluluğu, kefalet limiti ile devam ettiğini davacı hakkında başlatılan icra takibinin geçerli ve hukuka uygun bir icra takibi olduğunu, davacı/borçlunun maliki bulunmadığı taşınmazların dava dışı asıl borçlu …’ın müvekkil bankaya doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatını oluşturmak üzere verildiğini, dolayısıyla yapılan takiplerin hukuka uygun ve geçerli takipler olduğunu, davacının işlemler tesis edilirken ki vekaletnamesinin 65 yaş üstü alınması gerekli sağlık raporunun bulunmaması nedeniyle geçersiz olduğunu iddia etmiş olsa da, Yüksek Sağlık Şurası Tavsiye Kararı (10642); “65 yaşın üstündeki kişilerin yapacakları hukuki işlemler ile ilgili olarak herkesten sağlık raporu istenmesi ve bunun rutin hale getirilmesi, bu yaşın üzerindeki kişilere yönelik haysiyet kırıcı, ayrımcı bir uygulama olarak görüldüğünü, bu nedenle vekaletnamenin verildiği tarihte davacının akli melekelerinin yerinde olmadığı iddiası mevcut ise bu iddiasının tam teşekküllü bir Devlet Hastenesi’nden alınmış bir sağlık kurulu raporu ile belgelenmesi gerektiğini, vekaletnamenin geçersizliğinin ispatı için, vekaletnamenin verildiği tarihte davacının akli melekelerinin yerinde olmadığının davacı tarafça ispatlanması gerektiğini savunarak davacının haksız ve hukuka aykırı olarak açtığı davasının reddi ile, yargılama harç ve giderleriyle birlikte avukatlık vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…Davalı banka ile dava dışı …/… Ticaret arasında 08.12.2009 tarihli 150.000 Tl bedelli Genel Kredi sözleşmesi imzalandığı, davacının imzalanan sözleşmeyi müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, daha sonra 14.01.2010 tarihinde kredi limitinin 675.000 TL ye, 17.03.2010 tarihinde de 1.250.000 TL ye çıkartıldığı, davacının bu arttırım sözleşmelerini de müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, davacı tarafça limit arttırım sözleşmesindeki imzaların kendisine ait olmadığının iddia edildiği, yapılan icra takipleri sonucu haksız ödemeler yaptığını, yaptığı ödemelerin şimdilik 10.000 TL sinin istirdatını talep ettiği anlaşılmıştır. Davacı yargılama sırasında vefat ettiğinden ve davacı mirasçıları da davaya devam etmek istediklerinden davacı mirasçıları davaya taraf olarak eklenmiş ve yargılamaya devam olunmuştur. Mahkememizce, davaya konu Genel Kredi Sözleşmesi ve arttırım sözleşmelerindeki imzaların davacıya ait olup olmadığı yönünde aldırılan bilirkişi raporunun ve davacının icra dosyaları kapsamında davalıya ödeme yapıp yapmadığı, yapmış ise yaptığı ödemelerin haksız olup olmadığı hususunda … ve hesap bilirkişisi …’den aldırılan raporların denetime elverişli ve açık olması nedeniyle mahkememizce itibar edilmiş, buna göre davaya konu Genel Kredi sözleşmesi ve arttırım sözleşmelerindeki imzaların davacı …’e ait olduğu, dolayısıyla davacının kefil olarak borçtan sorumlu olduğu, davacının istirdata konu talep edebileceği bir miktarın bulunmadığı…” gerekçesiyle davanın REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı/mirasçılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece bilirkişi raporlarına itirazları doğrultusunda itirazları kapsayan rapor alınmadığını, Adli Tıp Bilirkişi raporuna itirazları üzerine ek rapor alınmadığını, müşterek müteselsil kefil sorumluluğuna dair itirazları üzerine alınan ek raporda kefilin sorumluluklarının incelenmediğini, eksik inceleme üzerine yapılan itirazları üzerine başka bir bilirkişi heyetinden rapor alınması taleplerinin Mahkemece değerlendirilmeden davanın reddedildiğini, beyanları ve itirazları doğrultusunda Dokuz Eylül Üniversitesinden Borçlar Hukuku veya Ticaret Hukuku konusunda uzman bilirkişiden kefilin gayri nakdi kredi sorumluluğunun olup olmadığına dair rapor alınmasına karar verilmesi talep ettiklerini ancak başka bir bilirkişi heyetinden rapor alınmadığını, Yargıtay Kararları uyarınca kefilin gayri nakdi kredi bedelinden sorumlu olabilmesi için bu hususta sözleşmede kefil açısından açıkça bir hüküm bulunması gerektiğini, bu nedenle eksik ve hatalı incelemeye dayalı Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, genel kredi sözleşmesinde kefil olarak yer alan davacının borca yönelik yaptığı fazladan ödemenin istirdatı istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Davacılar vekilinin imza incelemesi ve kefilin sorumluluğuna yönelik istinaf itirazlarının yapılan incelemesinde;
1-) Davacı bankanın, asıl borçluya verilen çeklerle ilgili hamile ödemek zorunda kalacağı yasal sorumluluk bedelleri ve mer’i teminat mektubu bedelleri yönünden kefilden depo talebinde bulunabilmesi için, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede kefilin sorumluluğuna dair açık hüküm bulunması gerekir. Mahkemece, sözleşmede bu konuda kefillere yönelik bir hüküm bulunup bulunmadığı üzerinde durulup varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. (Aynı yönde bknz Yargıtay (kapatılan) 19. HD’nin, 23.11.2015 günlü ve 2015/ 9698-15303 E.-K.; 21.12.2015 günlü ve 2015/6251-17317 E.-K . Sayılı ilamları )
2-) Davacı vekili müvekkilinin bir kez bankaya giderek sadece genel kredi sözleşmesine kefil olarak imza attığını, daha sonra bir daha bankaya gitmediğini dolayısıyla limit arttırım belgelerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını ileri sürmüştür. Mahkemece alınan 27.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda söz konusu limit arttım belgelerindeki imzaların davacı eli ürünü olduğunun tespit edildiği bildirilmiş, mahkemece bu rapor hükme esas alınmıştır. Oysa ki anılan rapor mukayese belgeler açısından yeterli incelemeyi içermemektedir. Şöyle ki mukayese belgelerin tamamı, inceleme konusu belgeden sonraki tarihlidir. Bu durumda, incelemeye konu “genel kredi sözleşmesinin limitinin arttırılması” belgelerinde yer alan tarihlerden önceki dönemlerde davacının yetkili merciler önünde attığı imza örneklerini içeren belgelerin asılları getirtilerek önceki ve sonraki imza örnekleri bir bütün olarak değerlendirilip davacıya atfen atılan imzaların davacıya ait olup olmadığı konusunda adli tıp kurumundan kati’i rapor alınması gerekirken, bu hususlar gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.(Aynı yönde bknz Yargıtay (kapatılan) 19. HD’nin, 22.05.2018 günlü ve 2016/18262 E. -2018/2877 K. Sayılı ilamı).
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı/mirasçılar vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/202 Esas – 2019/316 Karar kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davacı/mirasçılar vekilinin diğer istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı/mirasçılar tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacı/mirasçılara iadesine,
5-İstinaf aşamasında davacı/mirasçılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 19/10/2022