Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1495 E. 2022/1547 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1495
KARAR NO : 2022/1547

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2016 (Dava) – 09/07/2019 (Karar)
NUMARASI : 2016/123 Esas – 2019/125 Karar
DAVA : Patente Tecavüzün Durdurulması, Patente Tecavüz Nedeniyle Maddi – Manevi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 19/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/10/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 09/07/2019 tarih ve 2016/123 Esas – 2019/125 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin “…” markasına sahip olduğunu ve bu markayla sürüm yapacağı ürünlerin patentini de 2010/07003 B numarasıyla tescillediğini, aynı zamanda EP 2609374 nolu Avrupa Patentini, JP 2013536398 ile Japon Patentini ve US 2013205816 nolu Amerikan Patentlerini aldığını, buluş fikrinin gerçek sahibi olduğunu, ticari tanıtımını da yaptığını, patentin bir TUBİTAK projesi kapsamında gelişerek ortaya çıktığını ve tescillendiğini, enerji alanında ciddi bir verimlilik sağladığını, büyük bir ekonomik değer ifade ettiğini, yatırım maliyetinin çok kısa zamanda amorte edildiğini, ancak TUBİTAK … uygulamasının… fabrikasına tesisinden sonra gelişen olaylar çerçevesinde davalılardan … ile davalı şirketler ve şirket ortakları …, …’ın şahsen ve kurdukları …, … şirketleri vasıtasıyla başlangıçta ortak olan birlikte işbirliği konusunda anlaştıkları davacıyı dışlayarak onun patentini kullanmayacaklarını, başka bir patentleri olduklarını belirterek, “…” markasını kullanarak tanıtım yaptıklarını, ticari girişimlere başladıklarını, eylemlerinin müvekkilinin patentten doğan haklarına tecavüz oluşturduğunu, müvekkilinin maddi zarara uğradığını, kârdan yoksun kaldığını ileri sürerek, davalıların patent taklidi ürünlerinin kullanımının tedbiren durdurulmasını, bu konuda önlem alınmasını, ilan yapılmasını, tecavüzün önlenmesi için tedbirler alınmasını, durdurulması için tedbir alınmasını, manevi 100.000 TL’nin tecavüzden ticari faiziyle, 20.000 TL itibar tazminatın tecavüzden ticari faiziyle, 1.000 TL yoksun kalınan kârın tecavüzden ticari faiziyle, 1.000 TL ticari zararın tecavüzden ticari faiziyle fazla hakları saklı olmak üzere tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle derdestlik ve husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin patent ihlalinden yükümlü olamayacağını, kamu kurumu olarak hizmet verdiğini, statüsü gereği Bor Madenin işletilmesinde faal olduğunu, diğer davalılar ile onların şirketleri arasındaki olaylara dahil olamayacağını, tahsil kabiliyetini arttırmak için müvekkilinin hasım gösterildiğini, hizmet alıcı oldukları için sorumlu tutulamayacaklarını Emet AHM’de 2015/62 Esas sayılı dosyanın derdest olması nedeniyle derdestlik itirazında bulunduklarını, davacının müvekkiline yöneltebileceği bir patent hakkı bulunmadığını, sistemin 09/10/2014 tarihli sözleşme ile …’a yaptırıldığını, patent başvurusunda 21/06/2012 tarihinin ve incelemeli patente dönüşümünün ise 30/12/2014’de yapıldığını ve patent olduğunun anlaşıldığını, sözleşme tarihi itibariyle davacının kesin bir patenti bulunmadığını, BK. 61. madde çerçevesinde müteselsil bir sorumluluk düşmeyeceğini, her iki sistemde bir çok farklılık bulunduğunu, teknik uzmanların dahi olası patent tecavüzünü teşhis edemediklerini, dolayısıyla müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; derdestlik itirazı yaparak, aynı konuda Emet AHM’de 2015/62 Esasta yargılamanın sürdüğünü, davanın derdest olduğunu, patentten doğan hakların zaman aşımına uğradığını, zarar ve tazminat yükümlüsünün davacı tarafından 2013 sonu ve 2014 yılı başında bilindiğini, davacı avukatının meslek kurallarına, etiğe aykırı ifadeler kullandığını, kuruma atfedilen hukuksuzluk sıfatlarının dayanaksız ve usulsüz olduğunu, esasa ilişkin olarak da, 23/10/2010 tarihinde yapılan işbirliği sözleşmesinin müvekkili … ile … arasında imzalandığını, …’in o dönemde genel müdür sıfatıyla imza attığını, şahsen bir sözleşmesi bulunmadığını, tüzel kişileri ilgilendiren bir sözleşme olduğunu, buna karşılık bir işbirliğinin gerçekleşmediğini, bilahare …’in temsil sıfatının bittiğinin kendilerine duyurulduğunu, buradan patent kullanım hakkının …’a devredildiğinin anlaşıldığını, davacının da bu konuları ikrar ettiğini, …’ın daha sonra yüksek performansla çalışan yeni bir ürün geliştirdiğini, 2014/08811 nolu patent başvurusu yaptığını, tarafların ilk sözleşmeyi zımnen fesih ettiklerini, 2007/07003 nolu patent kullanılmadığı için zaten sözleşmenin hükümsüz olduğunu, davacının Emet AHM’de 2015/3 D.iş tespitini yaptığını, somut bir sonuç bulunmadığını, bu sistemlerin teknik olarak adyabatik olarak adlandırıldığını ve ilk kez davacı …’ce bulunmadığını ve yaygın bir sistem olduğunu, bu konunun tespit dosyasında da dile getirildiğini, … işletmelerinde kurulan sistemin 07003 nolu patentten farklı olduğunu, müvekkiline bir kusur atfedilemeyeceğini, eğer bir patent tecavüzü söz konusu olsa bile müvekkilinin değil … ve … firmalarının sorumlu veya muhatap olabileceğini savunarak, usulden olmadığı takdirde esastan davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın yasal dayanağının bulunmadığını, tazminat ve kâr taleplerinin haksız olduğunu, ileri sürülen iddia ve beyanların gerçekle bağdaşmadığını, 2010/07003 nolu patent başvurusu hakkında yanıltıcı bilgi verildiğini, patentin 21/06/2016’da kabul edildiğini, olayların ise bu tarihten önce gerçekleştiği düşünüldüğünde o tarihte patent sahibi olmadığını, davacının… tesisi sırasında konunun detaylarını anladığını ve …’le işbirliğine gittiğini, kötü niyetli olduğu, kötü niyetli davranışlarının ortaya çıkmasıyla yollarının ayrıldığını, taraflar arasındaki husumetin davacının haksız eylemlerinden kaynaklandığını, davacının şikayetiyle açılan ceza davasında Karşıyaka 3. ACM’nin 2013/66-477 sayılı kararı ile beraat kararı verildiğini, bunun üzerine davacı hakkında iftiradan aynı yerde 2. ACM’de 2015/437 nolu dava açıldığını, davacının firması eliyle … A.Ş projesinde sistem kurulup, devreye girdiği halde, hizmet bedelinin davacı …’ten müvekkiline ödenmediğini, 17/12/2012 tarihli ihtarname gönderildiğini, davacının bir diğer şikayeti hakkında İzmir CBS’de 107402 sayılı takipsizlik çıktığını, … hakkında bedelsiz kalan senedi kullanmak suçundan İzmir 23. ACM’de 2014/873 Esasta mahkumiyet verildiğini, aralarında İzmir 3. ATM’de 2015/562’de kayıtlı menfi tespit davası bulunduğunu, davacının haksız ve mesnetsiz hukuk davaları açtığını, şikayetlerinin sonuçsuz kalması nedeniyle kötü niyetinin kanıtlanmış olduğunu, müvekkillerinin ticari girişimlerine engel olmaya çalıştığını, karşı taraftaki kişileri yanılttığını, yasa dışı yollarla müvekkillerini zorladığını, tehdit ettiğini, İzmir FSHHM’nin 2015/93-98 sayılı dosyasında müvekkili …’a ait 2014/08811 nolu buluş hakkında verilmiş aleyhte kararın ise Yargıtay aşamasında bulunduğunu ve farklı bir buluşa ilişkin olduğunu, Emet AHM’de yapılan incelemede alınan raporlara karşı itirazlarını yaptıklarını, önemli olanın yöntem olduğunu, müvekkilinin yönteminin bilinenlere göre bir yenilik getirdiğini savunarak, haksız açılmış davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “….Davanın kısmen KABULÜNE, Davalılar …. Genel Müdürlüğü, …. A.Ş.,…, … ve …’in davacıya ait 2010/07003 nolu patenti ihlal ettiklerinin tespitine, bundan böyle patenti kullanmaktan men edilmelerine;
Davalı ….A.Ş’nin patent konusu olan ürün için dava dışı firmalara teklif verme eyleminin patente tecavüz oluşturduğunun tespitine, bundan böyle önlenmesine, durdurulmasına,
Davalı … bakımından sabit olmayan davanın reddine,
1.000 TL maddi tazminatın 08.07.2014 tarihinden işleyen değişen oranlı ticari faiziyle 406.500 TL tazminatın ıslah yapılan 03/06/2019’dan işleyen değişen oranlı ticari faiziyle davalı …, … A.Ş,…, … ve …’den müşterek müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
İtibar zararı kanıtlanamadığından bu yöndeki taleplerin reddine,
40.000 TL manevi tazminatın 08.07.2014 tarihinden işleyen değişen oranlı ticari faiziyle …, … A.Ş, … A.Ş.,…, … ve …’den müşterek müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
Sair davalılara yöneltilen tazminat davası sabit olmadığından reddine,
Kararın davacı tarafından belirtilen (dava dışı) teklif yapılan ilgili firmalara tebliğine,
Karar kesinleştiğinde, hüküm özetinin ulusal çapta yayın yapan gazetede giderleri davalıya yüklenerek, ilan edilmesine, ilan için kararın kesinleşmesinden itibaren 3 ay içinde başvuru gerektiğine, 3 ay içinde başvurulmadığı takdirde ilan hakkının düşeceğine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı … hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddinin yerinde olmadığını, maddi zarar olarak talep edilen 1.000,00 TL hakkında hüküm kurulmadığını, itibar zararı olarak talep edilen 20.000 TL’nin yazılı belge ile ispatlandığı halde reddinin yerinde olmadığını, yoksun kalınan kar olarak talep edilen 407.500,00 TL’nin davalı … tarafından müvekkiline ait patent ile verilen tekliflere nazaran gerçek zararının yansıtmadığını, fahiş derecede az olduğugnu, manevi tazminat olarak talep edilen 100.000 TL için takdir edilen 40.000 TL’ye hükmedilmesinin de gerçek zararı yansıtmadığını belirterek, istinaf taleplerinin kabulü ile, kararın kısmen ortadan kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne, … İşletmesindeki tecavüz fiillerinin tedbiren durdurulmasına ve men’ine, Mahkemece 24/08811 sayılı tecavüze konu patent için verilen tedbirin devamına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …A.Ş vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; aynı konu ile alakalı olarak Emet Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde 2015/62 E. Sayılı dosya ile yargılamasının devam ettiğini, bu nedenle işbu davanın derdestlik sebebiyle reddi gerektiği halde bu konuda herhangi bir hüküm kurulmadan davanın esastan görüldüğünü, zararın ve tazminat yükümlüsünün, davacı tarafça öğrenilmesi 2013 yılı sonu ile 2014 yılı başlarına tekabül ettiğini, her halükarda tazminat isteminin zamanaşımına uğradığını, … ile … arasından 23.10.2013 tarihinde bir işbirliği sözleşmesi imzalandığını, ancak anılan sözleşmeye dayanılarak herhangi bir işbirliği gerçekleştirilmediğini, anılan sözleşme uyarınca bir iş yapıldığının da davacı tarafından iddia edilmediğini, … tarafından müvekkil …’a hitaben gönderilen 27.02.2014 ve 03.04.2014 tarihli yazılardan ve yazı eklerinde sunulan belgelerden …’in …’ı temsil etme sıfatının bulunmadığını, … isimli ürünün patent kullanım hakkının …’a devredildiğini, … tarafından müvekkili …’a yazılan 19.08.2014 tarihli yazı ile, … firması olarak, … isimli üründe belirlenen eksikliklerin giderilmesi amacıyla yapılan ar-ge çalışması neticesinde daha yüksek performansta çalışan yeni bir ürün geliştirildiğini ve bununla alakalı olarak TPE’ye 2014/08811 başvuru numarası ile incelemeli patent başvurusu yapıldığını, buna ilişkin ön araştırma raporlarının alındığını, …’in her iki tarafa da asılsız ithamları olduğunu belirtip, bundan dolayı 23.10.2013 tarihli mevcut işbirliği sözleşmesini yeni sistem ile yenilemeyi talep ettiğini, bunun üzerine 26.08.2014 tarihinde, müvekkili … ile … arasında yeni bir işbirliği sözleşmesi imzalandığını, her iki tüzel kişilik tarafından, daha önce akdedilen 23.10.2013 tarihli işbirliği sözleşmesinin zımnen feshedildiğini, böylece, davacı tarafın ikrar edilen, 23.10.2013 tarihli işbirliği sözleşmesinin, anılan sözleşmeye konu patentli ürün hiç kullanılmadan, hükümsüz hale geldiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde, 23.10.2013 tarihli İşbirliği Sözleşmesi çerçevesinde, kendisine ait patentli ürün kullanılmış gibi izlenim yaratarak beyanlarda bulunmasının her türlü hukuki mesnetten yoksun olduğunu, müvekkilinin sözleşmenin tarafı olmamasına rağmen, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerden, sözleşmelerin tarafı olan diğer davalılar ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasının hukuka açıkça aykırılık teşkil ettiğini beyan ederek kararının müvekkil açısından kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar…, …, …, …A.Ş ve …. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkillerinden …’in dava konusu ürüne ilişkin incelemeli patenti bulunduğunu, kullanımı bir hakka dayalı olduğu ve söz konusu ürünün davacının patentli ürününden farklı bir ürün olduğu dikkate alınmadan yargılama sürecinde alınan eksik, denetime elverişsiz ve yerinde inceleme yapılmaksızın hazırlanan bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulduğunu, davalılardan …’in … fabrikasında bakım enerji yöneticisi olarak çalışırken fabrika bünyesinde sayısız proje uygulaması gerçekleştirdiğini, davalı …’in şirketin üst yönetimi ile yaptığı görüşmeler sonrasında hayata geçirmek istediği soğutma isteminde iyileştirme çalışması için yetkiyi aldığını, davacının bu süreçte konunun tüm detaylarını öğrendiğini ve müvekkili …’i sık sık aramaya başladığını, kendisine vaatlerde bulunarak … firmasındaki görevinden ayrılmasını istediğini, taraflar arasındaki sorunların davalı …’in davacının kötü niyetini anlamasıyla başladığını, davacı ile davalı …, …,… arasındaki ilişkilerde zarar görenin davacı değil davalılar olduğunu, davacının, …, … ve…’nin …’a ortak olmasından sonra devamlı olarak şirketin önceden borcu olduğunu söyleyerek kendilerinden sık sık para talebinde bulunduğunu, şirket ortaklarının davacının sözlerine inanarak gerek elden gerekse banka havalesi ile ödemeler yaptıklarını, davacının muvazaalı olarak …’ı borçlandırdığını, müvekkilinin patentli ürünü kullanmasının hukuki bir hakka dayandığını, mahkemece tazminat hesaplamasında dikkate alınan 04/03/2014 tarihli lisans sözleşmesinin yok hükmünde olduğunu, davaya ve karara dayanak olan 04/03/2014 tarihli patent lisans sözleşmesinin akdedildiği tarihten itibaren geçersiz ve hükümsüz olduğunu, davalı …’in bizatihi sözleşmeden doğan ve şahsen sorumluluk gerektiren kendi adına bir imzası bulunmadığını, keşif mahallinde gidilmeden tanzim edilen raporlara dayalı tesis edilen kararın eksik ve hatalı olduğunu, davalı …’e ait TR 2014/08811 sayılı patent başvurusunun İsveç Patent Ofisi ve Türk Patent Enstitüsü tarafından tekniğin bilinen durumunu aşan, tamamen yeni bir buluş olarak onaylandığını, yerel mahkemece yapılan tazminat hesaplamasında kullanılan yöntemin davacı tarafından talep edilmeyen bir yöntem olduğunu belirterek, kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; patent ihlalinin tespiti, durdurulması, önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Davacı, sahibi olduğu 2010/07003 nolu patente dayalı olarak “…” markasını ürettiğini ancak davalılardan … adına olan 2014/08811 nolu patent ile davalıların ” “… ” markasına ait taklit ürünü piyasaya sürdüklerini, bu hususun hem kendisine ait patente tecavüz hem de haksız rekabet olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Mahkemece yukarıda yazılı sebeplerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, davacı davalılar aleyhine İzmir Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin 2017/129 Esas sayılı dosyasında açtığı davayla, davalılarca … firmasına ait işletmeye kurulan sistemle, davalı …’e ait 2014/08811 sayılı patentin kendisine ait patentin gasp edilmesi sonucu oluşturduğunu iddia etmiş ve davalıların eyleminin patent isteme hakkının gaspı niteliğinde olduğunun tespitini istemiş, yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, karar, Yargıtay 11. HD’nin 25/09/2019 gün, 2018/3842 Esas- 2019/5828 Karar sayılı ilamıyla onanmış, ancak davalıların karar düzeltme istemi Yargıtay 11. HD’nin 27/05/2021 gün, 2020/979 Esas – 2021/4508 karar sayılı ilamıyla kabul edilerek Yargıtay 11. HD’nin 25.09.2019 tarih 2018/3842 Esas 2019/5828 Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına ve hükmün davalı yararına bozulmasına karar verilmiş olup bu dosya henüz kesinleşmemiştir. Nitekim yine taraflar arasında İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2015/93 Esas nolu dosyasında görülen davada, davacının taraflar arasında akdedilen patent lisans sözleşmesinin haklı nedenlerle feshedildiğinin tespitini istediği, bu davanın mahkemece kabulüne karar verilmesine karşın Yargıtay 11. HD’nin 11/11/2019 gün, 2019/226 -7022 E.- K. Sayılı ilamı ile taraflar arasında süren yukarıda da belirtildiği üzere taraflar arasında devam eden İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/129 Esas sayılı dava dosyasının kesinleşmesinin beklenilmesi gerektiği belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir. Bu durumda, mahkemece, söz konusu hükmün kesinleşmesi beklenerek, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2016/123 Esas – 2019/125 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Taraf vekillerinin diğer istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde ilgili taraflara iadesine,
5-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 19/10/2022