Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1494 E. 2022/1548 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1494
KARAR NO : 2022/1548

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/09/2017 (Dava) – 28/02/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/1019 Esas – 2019/231 Karar
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 19/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/10/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2019 tarih ve 2017/1019 Esas – 2019/231 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’in işleteni olduğu ve diğer davalı sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 02/10/2016 tarihinde Mustafa Kemal Sahil Bulvarını takiben Alsancak istikametine seyri esnasında 98 sokaga sağa dönüşü dolayısıyla motosikletli müvekkilin aracına sol ön kısımdan çarpması ile müvekkilinin yaralanmasına ve motounun hasar görmesine neden olduğunu, davalı …’in asli ve tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, … Sigorta A.Ş.’nin müvekkile çarpıp yaralanmasına neden olan aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğunu, davalı …’in kazada ağır yaralanan müvekkilini hastaneye götürmediğini, olay yerinde yardım etmediğini, kaçtığını, müvekkilinin sol ayak bileği ve sol ayak kaval kemiğinden hayat fonksiyonlarını ağır derecede etkileyecek şekilde yaralandığını, ayağının çeşitli bölgelerinde kırıklar meydana geldiğini, bir dizi ameliyat geçirdiğini, hastanede yatarak tedavi gördüğünü, kaza tarihinin üzerinden 3 ay geçmesine rağmen hala yatağa bağlı şekilde hayatını idame ettirmekte ve ayağa kalktığında kol değneklerine muhtaç olduğunu, bu süreçte psikolojinin bozulduğunu, hayatı boyunca ayağındaki mağduriyeti yaşayacağını, ailecek maddi manevi etkilendiklerini ileri sürerek, … plakalı aracın trafik kaydı üzerine ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz konulmasına, müvekkilinin çalışma gücünün azalmasından kaynaklanan fazlaya ilişkin talep ve dava haklı saklı kalmak kaydıyla oluşan belirsiz maddi zararların şimdilik 10.000,00 TL’sinin, zarar miktarı belirlendikten sonra harç ikmali yapmak üzere de tüm maddi zararlarının davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkilinin yaşadığı acılar için 70.000-TL manevi tazminat ve aşinin yaşadığı sıkıntılar için 20.000-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı … ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsiline, motorsikletinde oluşan hasar dolayısı ile 2.000-TL maddi tazminatın tüm davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf ile arasındaki çekişmenin sıradan bir alacak verecek ilişkisi olmadığını, … Sigorta A.Ş.’nin diğer davalı olarak gösterildiğini, bu hususlardan dolayı Ticaret ve Tüketici Kanununa tabi bir unsur olduğu ve görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, her iki davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin kaynak ve sebeplerinin belgelendirilmediğini, kaynak ve delili olmaksızın açılan davanın reddinin gerektiğini, davacının dava dilekçesinin esas yaşananlardan farklı bir senaryodan ibaret olduğunu, trafik kaza tutanağı ile dava dilekçesinin çelişkili ifadelerle dolu olduğunu,davacılar ile davalıların hiçbir şekilde karşılaşmadıkları gibi herhangi bir kazanın içinde de bulunmadıklarını, kaza tutanağında ve hastane kayıtlarında davacı motor sürücüsünün çok alkollü olduğu halde motorsiklet kullanan, kendi kusur ve hatasıyla başına gelen kazanın faturasını suçsuz olan davalılara yükletmek istediğini savunarak, davanın görev yününden reddine, aksi kanatte olunması halinde esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…Manevi tazminat talebi yönünden davanın KISMEN KABULÜ ile; Davacı … yönünden 50.000,00TL manevi tazminatın KABULÜ ile, davalı sürücü … ve işleten …’ten kaza tarihi olan 02/10/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen davalılardan alınıp davacıya verilmesine, Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
Davacı … yönünden manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile diğer davacı eşinin kusuru olmadan meydana gelen trafik kazasında alınan maluliyet raporunda sol ayak bileğindeki %8 kısıtlılık durumu, iyileşme sürecinin 9 ay olması da dikkate alınarak 10.000,00TL manevi tazminatın, haksız fiil tarihi olan 02/10/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı … ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsiline, Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
Davanın, davacı …’in maluliyet tazminatına yönelik 85.231,10TL nin davalı Sigorta Şirketi yönünden, dava tarihinden itibaren, diğer davalılar araç sürücüsü ve işleteni … ve … yönünden ise haksız fiil tarihi olan 02/10/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,
2.000,00TL motosiklete yönelik maddi tazminatın, davalı araç sürücüsü ve araç işletenden 02/10/2016 tarihinden itibaren, diğer davalı … Sigorta AŞ den ise dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafın başvuru şartını yerine getirmediğinden davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı yanın başvuru şartının yasa ve usule uygun olmadığını, başvuru şartının yerine getirilmiş kabul edilebilmesi için gerekli belgelerin tamamının sigorta şirketine ibraz edilmesi ve ödeme süresi dolmasına rağmen ödeme yapılmamış olması gerektiğini, davacı tarafından şirkete hiçbir başvuru yapılmadığını, yerel mahkemece yapılan yargılamada kazaya ilişkin kusur raporu alınmadığını, ceza yargılamasında alınan kusur raporu ile yetinildiğini, kusur oranlarının tespiti için hem adli tıp trafik ihtisas dairesi’nden hem de karayolları genel müdürlüğü fen heyeti’nden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, davacı tarafın alkollü şekilde araç kullanırken kazanın meydana geldiğini, yerel mahkemece ilgili bilgi, belge, evrak ve varsa cd görüntüleri ve benzeri deliller adli tıp kurumuna gönderilerek kusur raporu alınması gerekirken ceza dosyasında alınan tek bir raporu esas alarak hüküm kurulduğunu, yerel mahkemece yeni bir kusur raporu alınmayıp ceza dosyasında yer alan raporun yeterli görülmesinin kabulünün mümkün olmadığını, kusura etki edebilecek temel birçok hususun araştırılmadığını, mevcut etkenlerin değerlendirilmediğini. davacı yanın kaza anında alkollü olduğunun sabit olduğunu, bununla birlikte davacının koruyucu tertibatını yolculuk esnasında kullanıp kullanmadığı hususunun dahi tespit edilmediğini, diğer alacak kalemlerini kabul anlamına gelmemekle beraber müvekkil şirketin geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığını belirterek yerel mahkemece verilen kararın yapılacak inceleme neticesinde kaldırılarak itirazları doğrultusunda dava şartı eksikliğinden davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilin davaya konu olan kaza ile ilgisi olmadığına ilişkin beyan ve delilleri incelenmediğini ve bu hususa ilişkin araştırma yapılmadığını, İzmir 7. Sulh Ceza Hakimliğinde 2016/3613 D.İş ile 02.10.2016 tarihli ve 4346 Kaza sıra no.lu Trafik Kaza Tutanağına itiraz ettiklerini, fakat esas hakkında karar verilmeden salt görev yönünden itirazlarının kabul edilmediğini, davaya konu kazanın meydana geliş biçimi ve kusur durumuna ilişkin taleplerinin Mahkemece göz ardı edildiğini, bu hususa ilişkin tanık dinletme talebimizin kabul edilmemesinin savunma haklarının kısıtlanmasına ve haksız bir hüküm kurulmasına sebep olduğunu, davacı tarafın kaza esnasındaki alkol seviyesi ve dava dilekçesindeki çelişkili beyanlardan da, durumun araştırılması gerektiğini, davacının 0,73 oranındaki alkol promil seviyesinin, bir motosiklet sürüsünün olması gereken seviyeden çok daha fazla olduğunu, bu halde davacının geçirmiş olduğu trafik kazasında, müvekkilinin kazaya sebebiyet verdiğine dair ve asli kusurlu olduğuna tek bir delil bulunmadığını, taraflarınca herhangi bir savunma yapılmaksızın hükme esas alınan, İstanbul ATK İhtisas Dairesinin raporunun kabulünün mümkün olmadığını, Davacının geçirmiş olduğu kaza sonrasında, geçici ve sürekli iş görmezlik durumunun tespiti maksatlı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulu Raporunda belirlenen maluliyet durumu hakkında da tekrar inceleme yapılması gerektiğini, davacının sürekli iş görmezlik oranın tespitinin yapılabilmesi için denetime elverişli bir raporun sunulması gerekirken salt teşhislerin sonrasında maluliyet durumunun bulunması somut gerçekle bağdaşmadığını, davacı tarafça iş bu dava öncelikle Asliye Hukuk Mahkemesinde ikame edildiğini, itiraz edilmesi üzerine dava dosyasının Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiğini, görev yönünden reddolunan davaya ilişkin, taraflarına ek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, bu hususa değinilmeden vekalet ücreti takdir edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının bozulmasına, haksız davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilemesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası sebebiyle araçtaki hasarın tahsili ve cismani zarar sebebiyle maddi ve manevi tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalılar vekillerince ayrı ayrı stinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-) Davadan önce davacı tarafça davalı sigorta şirketine başvuru yapılmamış ise de, bu şartın tamamlanabilir bir dava şartı olduğu davacı tarafça da yargılama sırasında bu şartın tamamlanmış olduğu anlaşılmakla, re’sen gözetilen dava şartları bakımından dosyada bir eksiklik bulunmadığı anlaşılmış, davalı sigorta vekilinin bu itirazları haklı görülmemiştir.
2-) Bilindiği üzere, 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98.maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır. Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında; Anayasa Mahkemesinin KTK 90/İ maddesinin iptali de göz önüne alındığında TBK’nın 54. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kazadaki yaralanmadan kaynaklanan geçici işgöremezlik zararından sorumluluk, zarara neden olanlar ile bu kişilerin sorumluluğunu poliçe ile üstlenen sigorta şirketine ait olduğundan, davacı için hesap edilen geçici işgöremezlik tazminatının sigorta şirketi aleyhine de hüküm altına alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı sigorta şirketi vekilinin geçici işgöremezlik tazminatından sorumlu olmadığına dair istinaf itirazının reddi gerekmiştir. (Bu yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/2511 E.- 2021/2452 K).
3-) Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Somut olayda; mahkemece davacı …’ın maluliyetinin tespiti açısında Ege Üniversitesi’nden alınan Adli Sağlık Kurulu raporunun olay tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine uygun olduğu, kaldı ki davalı gerçek kişilerin alınan bu rapor kendilerine tebliğ edilmesine rağmen rapora itiraz etmedikleri, bu sebeple davacı taraf bakımından usuli kazanılmış hak teşkil eden maluliyet durumu bakımından davalı gerçek kişilerin savunmanın genişletilmesi niteliğinde bulunan ve davacı tarafça kabul edilmeyen itirazlarının reddi gerekmiştir.
4-) 6100 sayılı HMK’nin 331/2. Maddesi “Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder.” şeklinde olup eldeki dava önce İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmış olup görevsizlik kararı üzerine süresi içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için verilen dilekçe üzerine dosya Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş ve eldeki davanın esasını almıştır. Davalı gerçek kişiler vekili istinaf itirazlarında, her ne kadar görevsizlik kararı sebebiyle lehlerine ek vekalet ücreti verilmesini talep etmiş ise de, mahkeme görevsizlik kararında davacıyı yargılama giderlerine ( ve bu arada vekalet ücretine) mahkum edemez. Süresi içerisinde görevli mahkemeye gönderilen dava dosyası görevsiz mahkemede açılmış olan davanın devamıdır. Bu sebeple gönderildiği görevli mahkemede avukat, görevsiz mahkemedeki hizmeti için ayrı, görevli mahkemede ki hizmeti için ayrı (iki ayrı) vekalet ücreti isteyemez. Bu sebeple davalı gerçek kişiler vekilinin istinaf itirazları yerinde bulunmamıştır.
5-) Mahkemece kazayla ilgili olarak ceza mahkemesince alınan kusur raporuna itibar edilerek yeni bir rapor alınması yoluna gidilmemiştir. TBK’nun 74. maddesi gereğince hukuk hakimi ancak ceza mahkemesinde tespit edilen maddi vakıa ile bağlı olup zarar verenin kusurunun bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı şüphesiz hukuk hakimini bağlamayacaktır. Bunun yanı sıra adil yargılanma hakkı kapsamında yer alan savunma haklarının etkin biçimde kullanılmasını teminen konulan yasal düzenlemelerden biri de, davada esaslı işlem olan bilirkişi raporlarının taraflara tebliğine ilişkin düzenlemedir. Davalı sigorta şirketi ceza davasında taraf olmayıp anılan rapora itiraz edememiştir. Bu durumda mahkemece, İTÜ Kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek konusunda uzman bilirkişi kuruluna tevdii ile kaza tespit tutanağı, ceza dosyasında yer alan adli tıp kusur raporu ve tüm dosya kapsamı ile oluş şekline göre olaydaki kusur oranlarının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti ve meydana gelebilecek çelişkilerin giderilmesi yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, ondan sonra dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilip varılacak sonuca göre istinafa gelenlerin sıfatlarına göre kazanılmış haklara da riayet edilerek bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, davalıların bu yöndeki istinaf itirazları ise haklı görülmüştür.
6-) Davacının söz konusu kazada sol bacağının kırıldığı ve kaza esnasında koruyucu tertibat kullanıp kullanmadığının kaza tespit tutanağına göre belirsiz olduğu anlaşılmakla, mahkemece müterafik kusur nedeniyle hesaplanan tazminat tutarından indirim koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerektiği halde belirtilen hususlar tartışılmadan eksik araştırmaya dayalı hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar vekillerinin istinaf itirazlarının kısmen KABULÜ ile, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1019 Esas – 2019/231 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalılar tarafından ayrı ayrı yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde ilgili taraflara iadesine,
4-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 19/10/2022