Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1484 E. 2022/1295 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1484
KARAR NO : 2022/1295

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : Dava Tarihi: 11/09/2017 – Karar Tarihi: 25/04/2019
NUMARASI : 2017/990 Esas -2019/472 Karar
DAVA : Alacak
BAM KARAR TARİHİ : 14/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/09/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/04/2019 tarih ve 2017/990 Esas – 2019/472 Karar ssayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17/08/2016 tarihinde …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, davacıya ait … plakalı araca çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, kazada davalı tarafından ZMSS sigorta poliçesi ile sigortalı araç sürücüsünün tam ve asli kusurlu olduğu, bu zarar nedeni ile davalı şirketin sorumlu olduğu, meydana gelen zararın poliçe limiti içinde kaldığı, davalı sigorta şirketinini şube şeklinde örgütlendiği ve İzmir de bölge müdürlüğünün olduğu, bu nedenle İzmir mahkemelerinin yetkili olduğu, davacıya ait aracın Alman trafiğine kayıtlı olduğu, Almanyada bulunan …. bilirkişi bürosu tarafından düzenlenen raporda aracın total-pert olduğunun ve zararın araç rayiç değerinden hurda değerinin düşürülmesi sonucu 3.250,00 EURO olarak belirlendiğini, davalı tarafından 10/08/2017 tarihinde 3.131,72 TL tutarında kısmi ödemede bulunduğunu, ödeme tarihindeki kur esas alındığında 751,46 EURO’ya tekabül ettiği, ödeme sonrası bakiye 2.498,54 EURO asıl alacak üzerinden istemlerinin devam ettiği, ZMSS Sigortacısı sıfatı ile davalının gerçek zararı hasar bedeline yansıyacak KDV oranını da kapsayacak şekilde karşılaması gerektiği, zararın Alman rayiç değerlerine göre belirlenmesi gerektiği, buna göre hesaplamanın EURO üzerinden ve fiili ödeme günündeki kur üzerinden tahsili gerektiği, davalı şirkete yapılan başvuruya rağmen ödeme gerçekleşmediğinden 17/08/2017 tarihinden itibaren temerrüdün gerçekleştiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne, 2.498,54 maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden temerrüde düştüğü 17.08.2017 tarihinden itibren yabancı para bakımından 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak tahsilini, müvekkilin bilirkişi ücreti olarak ödediği 614,04 EURO’nun fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak yargılama giderlerine dahil edilerek davalıdan tahsilini, kanuni vekalet ücretinin KDV hariç olarak hükmedilerek yargılama giderleri ile birlikte davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirkete usulüne uygun şekilde başvurunun yapılmadığı, kazaya karışan aracın davalı şirket nezdinde 20168699 no’lu poliçe ile ZMS sigortası ile sigortalı olduğu, davalı şirketin sigortalı aracın kusuru oranında poliçe teminatı dahilinde teminat limiti ile sınırlı olmak üzere sorumlu olduğu, raporun kabul edilmediği, aracın yurt dışında tespit edilen rayiç değerinin çok yüksek olduğunu belirterek, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “….Davanın KISMEN KABULÜNE, 2.298,54 EURO tazminatın 17/08/2017 tarihinden (davalının temerrüd tarihi) itibaren yabancı paralar için 3095 sayılı yasanın 4a maddesine göre işletilecek değişken faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası olarak davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; araçta meydana gelen hasar ile trafik kazasında ki kusur oranlarının hatalı tespit edildiğini, poliçeye aykırı olarak Türk Lirası yerine Euro baz alındığını, araçta meydana gelen hasarın olağanın üstünde tespit edildiğini, araçta meydana gelen hasarın daha az bedelle giderilecek iken fahiş rakamlar çıkarıldığını, bu bedelin Euro baz alınarak müvekkil firmadan haksız kazanç elde edilmek istendiğini, bu sebeplerle kararın kaldırılması gerektiğini beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı olarak araçtaki hasar bedelinin tahsili davasıdır.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, alınan bilirkişi asıl ve ek raporunun somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, davalı her ne kadar kusura itiraz etmiş ise de davalı sigortalı sürücüsünün park halindeki davacı aracına çarpması sebebiyle tam ve asli kusurlu olduğunun sabit olduğu, davalının araçtaki hasar bedeline ilişkin bilirkişi tespitine ise yargılama aşamasında asıl rapor tebliğ edilmesine rağmen itirazda bulunmadığı, kaldı ki bilirkişi tarafından hasara yönelik tespit ve araştırmanın da ayrıntılı ve yerinde olduğu, son olarak 6098 sayılı TBK m. 99 hükmüne göre, yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklının, bu borcu vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası olarak ödenmesini isteyebileceği, yabancı para cinsinden yapılan harcamaların, yabancı para alacağı olarak dava edilebileceği ve ödeme günündeki kura göre işlem göreceği, davacı alacağının, yabancı para cinsinden meydana gelmesi sebebiyle 3095 Sayılı Yasa’nın 4/a maddesi uyarınca fiili ödeme tarihinde T.C. Merkez Bankası’nın efektif satış kuru üzerinden belirlenecek TL karşılığının tahsiline karar verilmesinin de bu kapsamda doğru olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu haklı görülmemiştir.
Ancak davacı dava dilekçesinde, davalının sigorta teminatı dahilinde maddi zarardan sorumlu olduğunu açıkça belirtmesine karşın mahkemece hüküm kurulurken davalının sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlandırılmamış olması talep aşımı içermekte olduğundan HMK 26/2. maddesine aykırı olup hükmün bu sebeple resen bozulması gerekmekte ise de, dosyada toplanması gereken başkaca delil bulunmadığı ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususun da mevcut olmadığı anlaşıldığından dairemizce davanın esası hakkında HMK’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca aşağıda yazılı şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle ESASTAN KABULÜNE, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/04/2019 tarih 2017/990 Esas – 2019/472 Karar sayılı kararının HMK’nın 353-1-b-2 maddesi gereğince, KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
a-)Davanın KISMEN KABULÜNE,
2.298,54 EURO tazminatın (davalının poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) 17/08/2017 tarihinden (davalının temerrüt tarihi) itibaren yabancı paralar için 3095 sayılı yasanın 4a maddesine göre işletilecek değişken faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası olarak davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
b-)Kabul edilen bedel üzerinden hesaplanan 703,52 TL harçtan, peşin alınan 175,89 TL harcın mahsubu ile bakiye 527,63 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
c-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden vekilin harcadığı emek ve mesaiye karşılık yürürlükte bulunan AAÜT ne göre 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
ç-)Davacı tarafından yapılan 211,89 TL başvuru harcı, 450,00 TL Bilirkişi ücreti, 137,80 TL tebligat ve yazışma gideri olmak üzere toplam 799,69 TL ile 614,00 EURO yurt dışında yaptırılan bilirkişi ücreti masrafının fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak belirlenen yargılama giderinin ( yurtdışı bilirkişi masrafının poliçe limiti ile sınırlı olacağı gözetilerek) davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-İstinaf İncelemesi Yönünden Harç ve Yargılama Masrafları;
a-)Davalı tarafından yatırılan 176,00 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davalıya iadesine,
b-)Davalı tarafından yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
c-)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
d-)Davalı tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının mahkemesince istinaf eden davalıya iadesine,
e-)Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince istinaf edilen miktar itibariyle kesin olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi.14/09/2022

MUHALEFET ŞERHİ
Yerel mahkemece, “….Davanın KISMEN KABULÜNE, 2.298,54 EURO tazminatın 17/08/2017 tarihinden (davalının temerrüd tarihi) itibaren yabancı paralar için 3095 sayılı yasanın 4a maddesine göre işletilecek değişken faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası olarak davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine….” şeklinde karar verilmiş olup, istinafa davalı sigorta şirketinin geldiği anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesinin kapsamını düzenleyen 6100 S. HMK’nın 355. maddesinde; “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta, davalı vekilinin istinaf itirazları arasında “poliçe limiti ile sorumlu olunduğu” nun kararda belirtilmemesine yönelik bir itiraz bulunmamaktadır. Davalı sigorta şirketi tarafından ödenecek meblağ bakımından istinafında ileri sürmediği bir hususun re’sen istinaf incelmesinde gözetilmesi mümkün bulunmamaktadır. Dava konusu alacağın yabancı para alacağına ilişkin olması da bu durumu değiştirmeyecektir. Kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir sebebin bulunmadığı, dava dilekçesinde açıkça dava değerinin 2.498,54-Euro(karşılığı TL) olarak gösterilip bu miktar üzerinden harçların ikmal edildiği gözetildiğinde, bu hususun talep aşımı şeklinde nitelendirilemeyeceği ve re’sen Dairemizce kararın bu sebepten kaldırılamayacağı kanaatinde olduğumdan, değerli çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.