Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1476 E. 2023/326 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1476
KARAR NO : 2023/326

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/09/2018 (Dava) – 29/05/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/221 Esas – 2019/91 Karar
DAVA : Marka Hakkına Tecavüzün Önlenmesi -Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 02/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 29/05/2019 tarihli 2018/221 Esas ve 2019/91 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … AŞ’nin uzun yıllardır hizmet/kafe sektöründe faaliyette bulunmakta olup ‘…’ ibaresini Türk Patent Enstitüsü’ne 19/12/2013 tarihinden itibaren on yıl müddetle 28/12/2015 tarihinde 2013 104025 marka numarası ile tescil ettirdiğini, müvekkilinin söz konusu marka gereğince karşı yanında ortağı olduğu … ile franchise sözleşmesi akdettiğini ve bu sözleşme ile … işletmesini yürüttüğünü, karşı yanın müvekkilinin markasından haberdar olduğunu, davalı yanın “…. Mh. … Sok. …, …/Türkiye” adresinde … isimli işyerini açmaya çalıştığını ve bu çerçevede; işyerini tutup müvekkilinin konsepti ile birebir benzer dekorasyon yaptığını, tabelasını dahi astığını, markanın karşı tarafça “…” şeklinde kullanıldığını, davalılardan …’nın marka başvurusu yaptığını, bunun üzerine Marmaris CBS’ye suç duyurusunda bulunduklarını, ihlal oluşturan kullanıma son vermeleri için ihtarname gönderdiklerini, mevcut franchise sözleşmesinin fesih edileceğini, tazminat davası da açılacağı şeklinde uyarıda bulunduklarını, müvekkilinin yurt çapında 30’dan fazla şubeye bayilik verdiği marka hakkının ihlal edilmesi nedeniyle, ayrıca müvekkilinin konsepti ile benzer konsept kullanılması nedeniyle tecavüzün tespit edilip, önlenmesine, daha önce açılmış mahkemede açılan 2018/111 nolu dosya ile birleştirme kararı verilmesine, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.000 TL maddi, 1.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
Davalılara usulüne uygun olarak tebligat asına rağmen cevap dilekçeleri sunmadıkları görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “…Davanın kabulüne, davalı tarafın “…” ibaresinin, yiyecek içecek hizmetleri sunumu, restoran, cafe işletmesinde izinsiz kullanmasının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet olduğunun tespitine, önlenmesine, tecavüz oluşturan tabela, tanıtım gereçleri, logolar, ticari konsepte ilişkin eşyanın, tecavüzlü niteliklerinin kaldırılmasına, sökülmesine, kullanımının önlenmesine, İhtiyati tedbir yoluyla ihlalin kaldırılmasına, kullanmaktan men edilmesine, dava tarihi 27/09/2018’den işleyen değişen oranlı ticari faiziyle 32.269,42 TL maddi, 1.000 TL manevi tazminatın davalılardan müşterek müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine…”şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davalılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince verilen 14/10/2019 tarihli ek karar ile; “Mahkemece çıkartılan ve usulüne uygun olarak tebliğ edilen muhtıraya rağmen, eksik istinaf karar harcının davalı tarafından yasal süresinde tamamlanmadığı anlaşıldığından HMUK’nun 344/1 maddesi uyarınca davalılardan …’ın istinaf talebinin reddine…” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İzmir Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin 2018/111 Esas sayılı dosyası ile aleyhine açılan davanın reddedildiğini, 2018/111 Esas sayılı dosyanın tarafları ve konusu istinaf ettiği 2018/221 Esas sayılı dosya ile aynı olduğunu ancak reddedilen 2018/111 Esas sayılı dosyanın halen kesinleşme aşamasında olduğunu, 2018/111 Esas sayılı dosyanın varlığına rağmen, İzmir Fikri Ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin 2018/221 Esas sayılı dosyasında yargılama yapılmasının ve karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, İzmir Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin 2018/221 Esas sayılı davasının öncelikle usulden reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davaya konu işyeri ile kendisinin yakından veya uzaktan hiçbir ilişkisi bulunmadığını, gerekçeli kararda davaya konu işyerinin davalılarca birlikte işletildiği hususu yazılı ise de Vergi Levhası ve diğer kayıtlarda söz konusu işyerinin … adına ruhsatlı olduğunu, kendisinin davaya konu işyerinin işletmecisi olmadığı gibi söz konusu işyeri ile bir ilgisinin ve alakasının bulunmadığını , bu sebeple davada davalı olarak gösterilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, şahsına açılan davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken kabul edilmesinin hukuki olmadığını, kararının kaldırılması gerektiğini bildirmiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme hükmünde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin telafisi imkansız zararlara yol açarak usul ve yasa aykırı olduğunu, yerleşmiş yüksek mahkeme içtihatlarında da açıkça belirtildiği üzere netice-i talep yerine geçecek ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinin açık olduğunu, buna rağmen mahkeme tarafından usul ve yasaya aykırı ve telafisi imkansız zararlara yol açacak bir ihtiyati tedbir kararı verildiğini, mahkemenin aynı konuda açıldığını ve kesinleşmemiş İzmir Fikri Ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin 2018/111 Esas sayılı dosyası mevcut iken derdestlik durumunu gözetmeden usul ve yasaya aykırı olarak yargılama yaparak karar verdiğini ve derdestlik durumu gözetilmemesi ve İzmir Fikri Ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin 2018/221 Esas sayılı dosyasında yargılama yapılması açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacıların tacir olup, iddia ettikleri alacaklarının tam olarak belirlemeleri gerektiğini, bu sebeple HMK madde 107 uyarınca belirsiz alacak davası açamayacaklarını davanın öncelikle bu sebeple usulden reddi gerekirken, hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin keşıf yapmadan ve bilirkişi raporu düzenlettirmeden hüküm kurmasının açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin Türk Patent ve Marka Kurumu raporunu gözardı ettiğini, dosyaya konu işyerinin davacı ile aynı isimle ve aynı ticari alanda faaliyet göstermediğini, mahkemenin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet yönündeki tespitlerinin doğru olmadığını, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme hükmünde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin telafisi imkansız zararlara yol açarak usul ve yasa aykırı olduğunu, yerleşmiş yüksek mahkeme içtihatlarında da açıkça belirtildiği üzere netice-i talep yerine geçecek ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinin açık olduğunu, buna rağmen mahkeme tarafından usul ve yasaya aykırı ve telafisi imkansız zararlara yol açacak bir ihtiyati tedbir kararı verildiğini, mahkemenin aynı konuda açıldığını ve kesinleşmemiş İzmir Fikri Ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin 2018/111 Esas sayılı dosyası mevcut iken derdestlik durumunu gözetmeden usul ve yasaya aykırı olarak yargılama yaparak karar verdiğini ve derdestlik durumu gözetilmemesini ve İzmir Fikri Ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin 2018/221 Esas sayılı dosyasında yargılama yapılmasının açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacıların tacir olup, iddia ettikleri alacaklarının tam olarak belirlemeleri gerektiğini, bu sebeple HMK madde 107 uyarınca belirsiz alacak davası açamayacaklarını davanın öncelikle bu sebeple usulden reddi gerekirken, hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin keşıf yapmadan ve bilirkişi raporu düzenlettirmeden hüküm kurmasının açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin Türk Patent ve Marka Kurumu raporunu gözardı ettiğini, dosyaya konu işyerinin davacı ile aynı isimle ve aynı ticari alanda faaliyet göstermediğini, mahkemenin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet yönündeki tespitlerinin doğru olmadığını, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, marka hakkına tecavüzün önlenmesi, giderilmesi ile tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalılarca istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
1-Davalılardan …’ın 02/09/2019 tarihli istinaf dilekçesi ekindeki istinaf karar harcının eksik yatırıldığı gerekçesiyle anılan davalıya 09/09/2019 tarihli HMK’nın 344. Maddesine göre muhtıra çıkarıldığı, muhtıranın anılan davalıya 26/09/2019 tarihinde muhtar aracılığıyla tebliğ edildiği, muhtıranın tebliğine rağmen davalının süresinde harcı tamamlamaması gerekçesiyle mahkemece 14/10/2019 tarihli ek karar ile davalı … ‘ın istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verildiği, söz konusu ek kararın 08/11/2019 tarihinde davalı …’e usulüne uygun olarak tebliğ edildiği davalı … tarafından 15/11/2019 tarihinde ek kararın istinaf edildiği anlaşılmıştır. Davalı … tarafından eksik yatırılan istinaf harçlarının muhtıraya rağmen tamamlanmadığı, mahkemece verilen ek kararın yerinde olduğu görüldüğünden, davalı … ‘ın ek karara yönelik istinaf itirazının esastan reddi gerekmektedir.
2-Aktif dava ehliyeti, dava şartlarından olup, yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınır. Davacılardan …, diğer davacı şirketin ortağıdır. Davaya konu tecavüze uğradığı ileri sürülen marka ise, davacı şirkete aittir. Bu kapsamda, davacı …’un, davayı açmakta aktif dava ehliyeti olup olmadığı hususu üzerinde durulmadan, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2018/111-186 E/K sayılı dosyasında, davacı şirketin, davalılardan … ve …’i aynı konuda dava ettiği ancak şirketin 2013/104025 nolu marka ile meşru bağlantısı kanıtlanmadığından davanın reddedildiği belirlenmiştir. Bu bağlamda anılan davalılardan … ve …’ın pasif husumet ehliyetlerinin bulunup bulunmadığı gözetilmeden, aynı mahkemenin 2018/111 esas sayılı dosyasında verilen karar ile çelişki oluşturacak şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
4-Davacılardan … tarafından davalılar … ve …’a karşı Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2019/127 Esas sayılı dosyasının yargılaması sonucunda davacıya ait “…” markası ile davalılara ait “…” markasının aralarında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı ve 2019-M-1843 sayılı YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davacının “…” isimli markasının hükümsüzlüğüne dair açtığı davanın reddedildiği anlaşılmıştır. Mahkemece anılan dosyada verilen kararın kesinleşmesi beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla davalılardan …’ın ve …’ın istinaf kanun yolu başvurularının ayrı ayrı kısmen kabulü ile kararın ve ihtiyati tedbirin HMK’nın 353-1/a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, kararın kaldırılma sebep ve şekline göre davalılardan … ve …’ın sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, davalı … ‘ın ek karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılardan …’ın İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 14/10/2019 tarihli ve 2018221 esas sayılı ek kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK nın 353/1/b/1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılardan … ve …’ın istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 29/05/2019 tarihli 2018/221 Esas ve 2019/91 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a) Davalılardan … ve … tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde bu taraflara iadesine,
b)Davalı … tarafından yatırılması gereken 179,90 TL istinaf karar harcının anılan davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
c)İstinaf aşamasında davalılarca yatırılan 121,30′ ar TL istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir olarak kaydına,
ç)İstinaf aşamasında davalılarca istinaf aşamasında yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın kaldırılması sebep ve şekline göre istinaf edenlerin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 02/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.