Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1467 E. 2022/1357 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1467
KARAR NO : 2022/1357

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2013 (Dava) – 01/11/2018 (Karar)
NUMARASI : 2013/404 Esas – 2018/1206 Karar
DAVA : Tapu İptali ve Tescil, Alacak
BAM KARAR TARİHİ : 21/09/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 21/09/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/11/2018 tarihli 2013/404 Esas ve 2018/1206 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı kooperatifin üyesi olduklarını, aidatlarını ödediklerini, müvekkillerinin ve davadışı diğer paydaşların üyesi bulunduğu kooperatife ait taşınmazda pay satın aldıklarını, buna göre 1999 yılında 46 üyenin 3526 m2 arsa payı satın aldığını, ancak daha sonra müvekkillerinin ortaklıktan çıkarıldığını, çıkarılan ortakların paylarının kime, ne şekilde devredildiğinin kooperatif kayıtları da incelenmek suretiyle ortaya çıkarılması gerektiğini, 1996 yılından bu yana kadar kooperatifin hiçbir faaliyetinin bulunmadığını, kooperatifin hiçbir bilgi ve belge vermeden sırf ortaklıktan çıkarmak düşüncesiyle müvekkillerine borç çıkardığını, akabinde de ödemediği bahanesiyle ortaklıktan çıkardığını, müvekkillerinin 23/05/2011 tarih, 53 sayılı karar ile ortaklıktan çıkarıldığını, ortaklıktan çıkarılma nedeniyle satın alınan taşınmazda paylarının söz konusu olduğunu, 46 üye tarafından taşınmaz satın alındığından herbir müvekkilinin payının ayrı ayrı 76,65 m2 olduğunu, davalı kooperatif kayıtlarının incelenmesini talep ettiklerini, müvekkillerinin keyfi uygulamalarla üyelikten çıkarılıp yerlerine kötü niyetli olarak eş ve dost çevresinden üyelikler yapıldığını, 24/01/1995 tarihli, mahkemeye de sunulan belgeden anlaşıldığına göre ana sözleşmenin amaç ve faaliyet konuları başlıklı 6/6.maddesinde ”Konut yapımının mali yetersizlik nedeniyle imkansızlaşması halinde, kooperatife ait arsayı parselleyerek, genel kurulca karara bağlanma şartıyla kura ile ortaklarına dağıtır.” maddesinin söz konusu olduğunu, bu nedenle genel kurul kararı gereğince alınan bu taşınmazın parsellenerek ortaklara dağıtılması gerekmesine rağmen davalı kooperatif tarafından bu maddenin ihlal edildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı kooperatif adına kayıtlı olan … ada, … parselde bulunan taşınmazın payları oranında müvekkilleri adına tapu iptali ve tesciline, bu mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik her biri için 5.000,00-TL’den toplam 15.000,00-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı kooperatif vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların işbu davayı kooperatif ana sözleşmesinin 6. maddesine dayanarak açtığını, iddialarının da kooperatifin mali imkansızlık içerisinde olduğu ve konut yapımının imkansızlaştığı olduğunu, öncelikle davacıların böyle bir dava açmakta aktif dava ehliyetinin olmadığını, zira kooperatif üyesi olmadıklarını, aidat borçlarını ödemediklerinden dolayı davacı …’ın 31.05.2011 tarihinde, davacı …’in 24.02.2012 tarihinde ve …’nun da 31.05.2011 tarihinde ortaklıktan çıkartıldığını, kooperatife karşı maddi vecibelerini yerine getirmeyen davacıların alınan ihraç kararı ile ortaklıktan çıkartıldığını ve ihraç kararlarının kesinleştiğini, iptali için davalı müvekkili kooperatif aleyhine dava dahi açmadıklarını, davacıların kooperatiften alacaklı oldukları aidat alacaklarının da PTT yoluyla konutta ödemeli olarak kendilerine gönderilmesine rağmen almaktan imtina etmiş olmaları sebebiyle İzmir 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/4 D.İş sayılı dosyasından alınan tevdi mahalli tayini kararına istinaden mahkeme tarafından tayin edilen banka hesabına tevdi edildiğini, davacılardan …’nun ise parasını PTT’den aldığını, davacıların kooperatiften hiçbir nam ve ad altında hak ve alacaklarının kalmadığını, kooperatif ile hiçbir hukuki bağlarının da kalmadığını, müvekkili kooperatifin 26 üyesi olduğunu, kooperatif arsasının imar düzenleme sahası içerisinde bulunması sebebiyle … Belediyesi’nin imar çalışmalarının devam ettiğini, imar çalışması bittiğinde de inşaatlara başlanacağını, dolayısıyla iddia edilenin aksine kooperatifin maddi yetersizlik içinde olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Davacıların da kabulünde olduğu üzere, davalı kooperatif üyeliğinden çıkarılmış oldukları, bilirkişinin tespitinin de bu yönde olduğu, kooperatif ortaklığından çıkan veya çıkarılan üyelerin kooperatifle nasıl hesaplaşacağı ve üyelikten doğan haklarının neler olduğunun Koop. K.nun 17. maddesinde düzenlendiği, davacıların kendi paraları ile kooperatifin taşınmaz edindiğini belirterek taşınmazdan pay talep ettikleri, bu olmadığı takdirde paya karşılık tazminat talep ettikleri, anılan hükme göre üyelikten çıkan veya çıkarılanların ancak ödedikleri aidata göre yöntemince belirlenecek tazminat talep edebileceği, başka bir söyleyişle ayni hak talep edemeyecekleri, bu nedenle davacıların tapu iptal tescil taleplerinin yerinde görülmediği, diğer yandan davacılar kooperatifle ortak olarak(kooperatif ortağı olarak değil) taşınmaz aldıklarını ve bu taşınmazdan hisse talep ettiklerini belirtmişlerse de, taşınmaz satışı resmi şekle tabi olduğundan ve davacıların taşınmaz maliklerinden olmaması nedeni ile ancak taşınmazın alınması sırasında davalı kooperatife verdikleri bir para var ise verdikleri borcun tahsili şeklinde talepte bulunabilecekleri, bu yönde delil sunamadıkları, bu nedenle davacıların taleplerinin ancak Koop. K.nun 17. maddesi kapsamında değerlendirilebilecek olduğu, bu kapsamda bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, davacıların çıkarılma nedeni ile alacaklarının tevdi mahalli tayini ve posta havalesi gibi usulüne uygun yöntemlerle önceden ödendiği ve bir alacaklarının kalmadığının tespit edildiği, tüm bu açıklamalara göre DAVACILARIN DAVALARININ REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacılar vekili tarafından, “….Müvekkillerinin kooperatif adına normal üyelik aidatı dışında para vererek taşınmazın satın alınmasını sağladıklarını, mahkemenin kararında bu konuda delil sunulmadığını beyan etmişse de kooperatif kayıtlarının tam olarak incelenmediğini, taşınmazın kooperatif tarafından alındığının tapu kayıtları ile sabit olduğunu, müvekkillerinin bu konuda ortak payı dışında para vererek taşınmazı satın aldığının bizzat kooperatif kayıtları ile sabit olduğunu, hesaplandığında kooperatifin mevcut parasıyla davaya konu taşınmazın satın alınmadığının ortaya çıkacağını, bilirkişi raporuna itirazları doğrultusunda ek rapor alınması talebi konusunda da karar verilmeden verilen hükmün açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu yapılan taşınmaz alımının kooperatif ortaklığının dışında olduğunu, üyelik aidatları ile bu taşınmazın satın alınmadığını, müvekkillerinin üyelikleri dışında kendilerinin ayrı bir ücret ödeyerek satın aldıklarını, bu nedenle kooperatifin tasfiyesi halinde talepte bulunulabileceği hususundaki değerlendirmesinin kabul edilemeyeceğini, eksik incelemeye dayalı olarak verilen işbu hükmün kaldırılması gerektiğini, yine, her ne kadar karşı yanca, müvekkillerinin ortaklıktan aidat ödemesi yapılmaması sebebiyle çıkarıldıkları beyan edilmişse de; iddiaları ve talepleri doğrultusunda, kooperatifin faaliyette bulunmadığı ve faaliyet olmadığı için ödeme yapılmadığı konusunda hiçbir inceleme yapılmadığını, kooperatifin 2008-2013 yılları arasında hiçbir faaliyette bulunmadığını, kooperatif faaliyetlerinin ne olduğu, diğer üyelerin ödeme yapıp-yapmadığı, yapılan ödemelerle ne gibi faaliyetlerin olduğu hususunda değerlendirme ve inceleme yapılmadan verilen kararın açıkça eksik incelemeye dayalı olduğunu, kararın kaldırılması gerektiğini….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kooperatif üyeliğinden ihraç edilen davacıların kooperatif üzerine kayıtlı taşınmaz üzerindeki paylarının tescili, aksi halde bedelinin ödenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
1-Davalı tarafça istinafın süresinde olmadığı itirazında bulunulduğu anlaşılmakta ise de, 7201 S. Tebligat Kanunu’nun 7/1. maddesi ve Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 5. maddesinde baro levhasında kayıtlı avukatlara tebligatın elektronik yolla yapılması zorunluluğuna dair düzenleme karşısında, bu şekilde yapılan tebligata göre istinaf isteminin süresinde olduğu anlaşılmakla, esasa dair incelemeye geçilmiştir.
2-Davacıların talebi, yargılama boyunca beyan ettikleri ve alınan bilirkişi raporuna itirazlarında da yineledikleri üzere, kooperatiften çıkarılmalarına ilişkin pay istemi olmayıp, ortak iken kooperatifin aldığı ve kendilerinin de aidat haricinde “ayrı bir ücret” ödedikleri taşınmazdaki paylarının ya da bu amaç için ödedikleri bedelin iadesine ilişkindir.
Mahkemece, bilirkişi raporu alınarak bu rapor uyarınca davanın reddi yönünde karar verildiği anlaşılmakta ise de, bu raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmıştır. Davacılar dava dilekçelerindeki delillerinde kooperatif kayıtlarına ve bilirkişi incelemesine de dayanmışlardır. Davacılar vekilince süresinde itiraz edilen bilirkişi raporunda, mahkemece kooperatif kayıtları üzerinde de inceleme yetkisi verildiği halde, bilirkişi tarafından bu yönde bir incelemede bulunulmadığı, dosya üzerinden mevcut belgelere göre rapor düzenlendiği anlaşılmaktadır. Somut uyuşmazlıkta, davacıların çıkma payı veya üyelik aidatına dair bir talepleri olmayıp, kooperatif tarafından alınan bir taşınmazın alım bedelinin aidat dışında bir ödeme ile kendilerinin de dahil olduğu birkısım ortaklarca karşılandığı yönünde bir iddia olduğu, davacıların bu bedelin iadesini istemekte oldukları görülmektedir. Davacılar, kendilerince bu amaçla yapılan ayrı ödemelerinin kooperatif kayıtlarında olduğunu da ileri sürmektedirler. Buna göre, mahkemece davacı delillerinde yer alan kooperatif kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak üyelik aidatları dışında, sözkonusu taşınmaz alımı için davacılar tarafından ayrı bir ödeme yapılıp yapılmadığı, varsa miktarının tespiti ile sonucuna göre bir karar verilmesi, davacıların iddialarını kooperatif kayıtları ile de ispat edememeleri durumunda ise delillerinde açıkça yemin deliline de dayandıkları gözetilerek, mahkemece yemin teklif hakkı hatırlatılarak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeyle karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacılar vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜNE; İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/404 Esas – 2018/1206 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacılar tarafından yatırılan 44,40-TL istinaf karar harcının istek halinde davacılara iadesine,
4-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 21/09/2022