Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1466 E. 2022/1367 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1466
KARAR NO : 2022/1367

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2015 (Dava) – 30/04/2019 (Karar)
NUMARASI : 2015/1515 Esas- 2019/497 Karar
DAVA : Trafik Kazasından Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 22/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/09/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/04/2019 tarihli 2015/1515 Esas ve 2019/497 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28/03/2013 günü … ili, …. ilçesinde müvekkili …’a ait … plaka sayılı aracı ile, davalılardan …. Gıda ‘nın maliki, şirket ortağı …’nın sürücüsü olduğu … plaka sayılı aracın çarpışması sonucu meydana gelen kazada müvekkilinin yaralandığını, kazaya tam kusuru ile sebep olan …’nın kullandığı … plaka sayılı aracın davalı … Sigorta AŞ’ye ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin kaza sonrası cerrahi operasyon geçirdiğini, yürüyemediği için hastane ve ev arasında taksi kullanıldığını, yine müvekkilin 2 ay boyunca evde fizik tedavi gördüğünü, bu tedavi karşılığında 2.500,00-TL ödediğini, diğer işlerinden de feragat etmesi nedeni ile zararın hesaplanmasını istediklerini 1.000,00-TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkile ödenmesine, 50.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … ve … Şti nden tahsiline, hükmedilecek tazminatlara davalı … Sigorta Şirketi yönünden temerrüt tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin sorumlulukları oranında davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP :
Davalılar … ve … Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayda davacı …’ın gece karanlık olmasına rağmen farları ve ışık aksamları yanmaksızın adeta görünmez bir biçimde … plakalı motosikleti ile alkollü ve kasksız bir halde seyir halinde iken davalı müvekkilin kullandığı araca çarptığını ve yaralandığını, kaza sonrasında müvekkiline yapılan alkol muayenesinin sonucunda müvekkilinin 0,0 promil olarak alkolsüz çıktığını, ancak davacının yaralı olmasından dolayı kendisine alkol muayenesinin kaza mahallinde yapılamadığını, kaldırıldığı Urla Devlet Hastanesi’nde alkol muayenesinin yapıldığını ve kanunun belirlediği sınırın çok üzerinde alkollü çıktığını, anılan kaza neticesinde davalı müvekkilin davacıyı defalarca kez aradığını, kendi kusuru olmamasına rağmen yaralandığı için davacıya üzüldüğünü ve maddi durumunun iyi olmadığını bildiğinden davacı adına davacının kızı …’ın hesabına 08/05/2013 tarihinde 3.003,00-TL, 07/01/2014 tarihinde 1.500,00-TL gönderdiğini, aynı şekilde davalı müvekkilin aracına ait 418037012 poliçe numaralı ZMMS sigortası kapsamında …Şirketi tarafından davacıya 25/04/2014 tarihinde 18.154,59-TL ödendiğini ve karşılığında davalı müvekkilin aracına ait riskleri sigorta altına alan sigorta şirketi ile davalı müvekkil şirketin davacı tarafından ibra edildiğini, kazadan uzunca bir süre sonra da açılan iş bu davanın haksız ve kötü niyetli olarak açılan dava olduğunu ve esastan reddi gerektiğini, açıklanan nedenlerle, davacının davasının reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karıştığı ifade edilen … plakalı araç müvekkil şirket tarafından 05.09.2012/2013 vadeli 418037012 no.lu Karayolu Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, davacı …’ın maluliyeti sebebiyle 25.04.2014 tarihinde EFT yoluyla 18.154,59 TL ödendiği, yapılan ödemeler ile müvekkilinin sorumluluğu sona erdiğinden ve davacının zararı karşılandığından davanın reddini talep ettiklerini, yerleşik Yargıtay İçtihatları gereği, ek tazminat talebinin ancak hesaplama yöntemi vb. nedenlerden kaynaklanmayan açık şekilde eksik ödeme bulunduğu durumlarda mümkün olabildiğini, bu nedenle öncelikle müvekkil şirket tarafından yapılan ödemenin, ödeme tarihindeki verilere göre yeterli olup olmadığının tespitini; ödenen ile ödenmesi gereken arasında “bir misline yakın bir fark” olmadığından davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, işbu dava ile istenen tazminatının talep hakkının zaman aşımına uğradığını, KTK 109 uyarınca motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğradığı, dava konusu olayın 28.03.2013 tarihinde gerçekleştiğinden, davacıların talep hakkının zaman aşımına uğradığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, Müvekkil Şirketin Sorumluluğu Trafik Poliçesindeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası, meblağ sigortası olmadığından, poliçede üst limit olarak belirlenen tutarın her olayda otomatik olarak ödenmesinin mümkün olmadığını, bunun için öncelikle kazada kusur durumunun tespiti gerektiğini, davacı yanın tedavi gideri ödemesi yapılması talebinde bulunmuşsa da; 6111 sayılı kanunla değişen mevzuat gereği, tedavi giderine ilişkin primler SGK’ya aktarıldığından sigorta şirketi nezdinde artık tedavi gideri kalemi şeklinde bir teminat kalmadığını, müvekkil şirket tarafından 6111 sayılı yasa gereği Sosyal Güvenlik Kurumuna haziran ayı itibariyle toplam 154.455.652,74 TL tedavi gideri prim aktarımı yapıldığını, davacı yanın talepleri zaman aşımına uğradığından davanın reddine karar verilmesini, celp edilmesi gereken delillerin toplanmasını, kusur oranı ile davacının müterafik kusurunun tespitini, yalnız kaza ile illiyeti bulunan fiziki ve sürekli maluliyet oranının tespiti için kazazede Adli Tıp’a sevkedilmek suretiyle Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesi nezdinde bilirkişi incelemesi yapılmasını, aktüerya hesabı yapılırken belirtilen hususların dikkate alınarak hesap yapılmak üzere aktüer siciline kayıtlı aktüerya uzmanına hesap yaptırılmasını, tedavi gideri ve dolaylı zarar taleplerinin teminat dışı olması sebebiyle reddine, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; “…. Davacının maddi tazminat istemine ilişkin davasının reddine, davacının manevi tazminat istemine ilişkin davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 8.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 28/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … Şti’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine ….” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davacı vekili ile davalılardan … ve … Şti vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; eksik incelemeye tabi maluliyet raporunun mahkemece kabul edildiğini ve ardından düzenlenen tazminat bedellerine ilişkin bilirkişi raporunun da hatalar içerdiğini, hesaplama raporunda müvekkilin talep edilen tazminat kalemlerine ilişkin hesaplamalar hatalar içerdiğini, dosya kapsamında alınan maluliyete ilişkin raporlarla sabit olduğu üzere müvekkilin uzunca bir sürece yayılacak şekilde tedavi gördüğünü, bir çok hastane ve hasta raporunun bu durumu ortaya koyduğunu, müvekkilin tedaviye bağlı giderlerinin belirlenen bedellerden çok daha fazla olduğunu, bu nedenler maddi tazminat yönünden davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, aynı şekilde müvekkil lehine verilen manevi tazminatın da oldukça düşük olduğunu ve hem maddi hem maddi tazminat yönünden kararının kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı … ve … Şti vekilleri istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin maddi tazminatın reddine ilişkin vermiş olduğu karara katılmakla birlikte, manevi tazminat yönünden verilen kısmen kabul kararının dosya içeriğine, usule ve hukuka uygun olmadığını, yargılamaya konu dosya kapsamında zamanaşımının gerçekleşmiş olmasına karşın bu yöndeki defilerinin kabul edilmediğini, davaya konu kazanın 28.04.2013 tarihinde gerçekleştiğini, davacının anılan tarihte zararı ve zararın failini bilebilecek durumda olduğunu, buna karşın davayı 25.12.2015 tarihinde açtığını ve kanun ile öngörülen süre içerisinde açılmadığını, yargılama kapsamında kazaya ilişkin alınan kusur raporunun hiçbir bilimsel inceleme içermediğini ve dosya kapsamındaki delillere de uygun olmayacak şekilde sadece bilirkişinin görüşünü içeren bir rapor olduğunu, asli kusurun davacıda olduğunu, dosya içerisinde davacının ibrası da bulunduğunu, ancak anılan ibranın ilk derece mahkemesince dikkate alınmadığını, davacıda oluşan yaralanmalar ile hükmolunan tazminat miktarına bakıldığında tazminat bedelinin fahiş olduğunu, davacının yargılamaya konu kazada tam veya en lehine değerlendirmede dahi asli kusurlu olduğunu, bu nedenle manevi tazminat miktarından, davacının gerçek kusuru oranında indirim yapılması gerektiğini, ayrıca davacıdaki yaralanmanın mahiyeti açısından alınan rapor da eksik ve hatalı olduğunu ve kararının kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazasından kaynaklı geçici ve daimi iş göremezlik, tedavi, bakıcı, iyileştirme giderleri ile manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, maddi tazminat davasının reddine, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiş olup; hüküm davacı vekili ile davalılardan … ve … Şti vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
1-Mahkemece, eldeki dava dosyasında alınan kusur raporunda, davalı sürücü …’nın %80, davacı sürücünün %20 oranında kusurlu olduklarının bildirildiği anlaşılmıştır. Anılan rapora davalılarca itiraz edilmiştir. İtiraza uğrayan rapora göre karar verilmiştir. Bu itibarla eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.
Mahkemece yapılması gereken iş, ATK Trafik İhtisas Dairesi, İTÜ Karayolları Kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişi kurulundan kusur dağılımına ilişkin, gerekçeli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesinden ibarettir.
2-Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 22/06/2021 tarih ve 2021/3089 E, 2021/3441 K sayılı ilamı aynı doğrultudadır.)
Somut olay yönünden, 28/04/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle mahkemece hükme esas alınan ATK 3.İhtisas Kurulunun 09/04/2018 tarihli raporu davacıda oluşan sürekli iş göremezlik derecesi ve iyileşme süresini Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirlemiş ise de, davacıda kazaya bağlı işitme kaybı olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken, öncelikle davacının kazadan önceki hastane kayıtları ve medula sistemindeki kayıtları celbedilerek, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’ndan alınacak kurul raporu ile, ATK 3.İhtisas Kurulunun 09/04/2018 tarihli raporu ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin 28/03/2017 tarihli raporu arasındaki çelişki giderilerek, davacıda kazaya bağlı işitme kaybının olup olmadığının kesin olarak belirlenmesi ile sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresi belirlenerek, sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir.
3-Hak sahiplerinin bakiye ömür süreleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF 1931” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Yargıtay 4. Hukuk Dairesince de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.
Somut olayda; hükme esas alınan aktüerya raporunda, davacının muhtemel bakiye ömür süresinin, PMF Yaşam Tablosu’na göre belirlenmek suretiyle tazminat hesabı yapıldığı görülmüştür. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan rapor, bu yönüyle yeterli bir rapor değildir.
Davacının iş göremezlik zararları yönünden alanında uzman(aktüer) bilirkişiden ülke çapında uygulama birliği açısından tazminatın hesaplanmasında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosu) ile hesaplamalarda progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle taraf ve yargı denetimine esas, ayrıntılı ve gerekçeli hesap raporu alınarak varılacak sonuca göre usuli kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle bir karar vermekten ibarettir. ( Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’ nin 14.01.2021 tarih ve 2020/2598 Esas 2021/34 Karar sayılı İlamı ile 14/01/2021 tarih ve 2019/3292 Esas 2021/1848 Karar sayılı ilamı aynı doğrultudadır.)
Bu itibarla, taraf vekillerinin bu yöne ilişen istinaf itirazının kabulü gerekmiştir.
4-6098 sayılı Borçlar Yasasının, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi ile (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43.maddesi); Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır.
Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Kanununun 52.maddesinde (Borçlar Kanunu 44. madde) öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. “Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurunda kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın 52.maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusura ilişkin savunma bir defi olmadığından mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/21203 Esas, 2021/6808 Karar sayılı ilamı aynı doğrultudadır:)
Somut olayda; davacının motosiklet sürücüsü olduğu, kaza tespit tutanağında koruyucu tertibatının bulunup bulunmadığına ilişkin tespite rastlanmadığı anlaşılmaktadır.
KTK’nun 78. maddesi ve Karayollari Trafik Yönetmeliği hükümlerine ve aracın özelliğine göre takılması gereken koruyucu ekipman olan dizlik takılıp takılmadığının araştırılması; kaza nedeniyle oluşan maluliyetin, koruyucu dizlik halinde de oluşup oluşmayacağı ve dizlik takılmayışı ile oluşan maluliyet arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı konusunda uzman doktor bilirkişi heyetinden rapor alınması; koruyucu ekipmanların takılmamış olması ve maluliyetle illiyeti bulunduğunun saptanması halinde, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin uygulamaları da dikkate alınarak TBK md. 52 uyarınca tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru değildir.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davacı vekili ile davalılardan … ve … Şti vekillerinin istinaf başvurusunun kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, tarafların sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı vekili ile davalılardan … ve … Şti. vekillerinin ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince KISMEN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/04/2019 tarihli 2015/1515 Esas ve 2019/497 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, esasa dair sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a-)-6) maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edenlere iadesine,
5-İstinaf edenler tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Kararın kaldırılması sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince kesin olmak üzere 22/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.