Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1423 E. 2022/1082 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1423
KARAR NO : 2022/1082

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2017 (Dava) – 28/05/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/706 Esas – 2019/336 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle)
BAM KARAR TARİHİ : 29/06/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 29/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/05/2019 tarihli 2017/706 Esas ve 2019/336 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06/07/2017 tarihinde davadışı sürücü …’ in sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile seyir halinde iken aracının ön kısmı ile, yaya kaldırımını kapatacak şekilde park etmiş olan … plakalı araç yüzünden yaya kaldırımını kullanamayıp yolda yürümekte olan yaya müvekkili …’a çarptığını, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, müvekkilinin ağır derecede yaralandığını, davanın safahatında rapor alındığında maluliyet oranının (kalıcı iş göremezlik) açığa kavuşacağını, düzenlenen kaza tespit tutanağında … plakalı aracın asli kusurlu olduğunun belirlendiğini, kazaya dair Karşıyaka 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/459 E. sayılı dosyasında yargılama yapıldığını, kusur durumunun alınacak bilirkişi raporu ile netlik kazanacağını, kazaya sebebiyet veren sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın herhangi bir sigorta şirketinde poliçesi bulunmadığından dolayı davayı …’na karşı yönelttiklerini, davalıya 14/12/2017 tarihinde yazılı başvuruda bulunulduğunu, verilen cevapta bir takım evrakların eksik olduğu belirtilerek bunların istendiğini, ancak kaza tarihi dikkate alındığında, istenen evrak olan kesin raporun alınabilmesinin, tedavi sürecinin bitmesi ve en azından kaza tarihi üzerinden 1 yıl geçmesi ile mümkün olduğunu, müvekkilinin herhangi bir sağlık kuruluşundan ivedi şekilde alacağı raporun hak kaybına sebep olacağını, yazılı başvurularına verilen cevabın, ilgili yasa maddesinde yer alan “verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması” olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, fazlaya dair hakları saklı olmak üzere, 100,00-TL kalıcı iş göremezlik tazminatı, 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200,00-TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı sigorta şirketinden kusuru oranında tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep arttırım dilekçesi ile sürekli işgöremezlik tazminat talebini 42.291,41-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın KTK md. 97′ deki dava şartı yerine getirilmediğinden reddi gerektiğini, müvekkili kuruma başvuru yapıldığını ve müvekkilince 15 gün içerisinde cevap verildiğini, bu cevapta kurum tarafından değerlendirme yapılabilmesi adına gerekli evrakların kazazede tarafından temininin istendiğini, ancak yerine getirilmediğini, davanın kusurlu sürücü …’e ihbarının gerektiğini, 06/07/2017 tarihinde … plakalı ve kaza tarihinde geçerli ZMMS poliçesi bulunmayan aracın çarpması sonucunda davacının sakat kaldığını, sorumluluklarının, olay tarihi itibariyle kişi başı azami 330.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, kaza tarihi itibarı ile yeni genel şartların uygulanması gerektiğini, sürekli sakatlık raporunun Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği çerçevesinde yetkili bir hastaneden alınmasının yasal bir zorunluluk olduğunu, mevcut kaza ile ilgili bir rapor alınabilmesi için kaza ile ilgili tedavinin sona ermiş olması ve sonrasında yetkili ve resmi kurumdan rapor alınması gerektiğini, sakatlığın tespitinde kaza ile illiyet bağının bulunup bulunmadığının önem arz ettiğini, sağlık gideri teminatından SGK’nın sorumlu olduğunu, ‘geçici iş göremezlik-kazanç kaybı tazminatına’ ilişkin itirazları olduğunu, zira müvekkili şirket olan …nın bu konuda herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını, SGK’nın sorumlu olduğunu, tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkili şirketin dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Toplanan deliller ve dosya kapsamından; 06.07.2017 tarihinde dava dışı sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile, … plakalı aracın yaya kaldırımını kapatacak şekilde park etmiş olması nedeniyle yaya kaldırımını kullanmayıp yolda yürüyen davacı yaya …’a %70 oranında asli kusurlu olarak çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının, araç dışı trafik kazasına bağlı gelişen sol omuz hareketlerinde kısıtlılık nedeniyle meslekte kazanma gücüdeki azalma oranı %13,3, iyileşme-işgöremezlik süresi 06.07.2017 tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabilecek şekilde yaralandığı, kazada %70 kusurlu olan … plakalı aracın kaza tarihini kapsar şekilde ZMM sigortası bulunup bulunmadığının tespit edilemediği, Sigortacılık Kanunu’nun 14/2-a ve yönetmeliğin 9. md. ile, sigortalının veya sigortayı yaptırmakla sorumlu olanın tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için …na başvurulacağının açıklıkla belirtildiği, zarar gören davacının bedensel zararının gideriminin davalı …’nın sorumluluğu altında olduğu, ancak bu sorumluluğun 01.06.2015 yürürlük tarihli ZMM Trafik Sigortası Genel Şartları çerçevesinde belirleneceği ve ZMM Genel Şartları bakımından sadece kalıcı iş göremezlik zararının sigorta teminat kapsamında bulunduğu, kaza tarihi itibari ile Hazine Müsteşarlığınca kişi başı sakatlanma teminatı limitinin 330.000,00-TL olduğu anlaşılmış, Ege Üniversitesi Adli Tıp Kurumu raporuyla belirlenen %13,3 beden gücü kayıp oranına ve sigortalı araç sürücüsünün %70 kusuruna göre, davacının sürekli iş göremezlik tazminat tutarının 42.291,41-TL hesaplandığı, davacının limit kapsamında kalan sürekli iş göremezlik tazminatı talebine ilişkin davasının kabulü ile teminat kapsamında bulunmayan 100,00-TL geçici iş gücü kaybı tazminatı isteminin ise reddine karar verilmesi gerekmekle; DAVANIN KISMEN KABULÜNE, 42.291,41-TL sürekli iş gücü kaybı maddi tazminatının 27.12.2017 temerrüt tarihinden itibaren değişen oranlarda yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, davacının teminat kapsamında bulunmayan 100,00-TL geçici iş gücü kaybı maddi tazminat isteminin reddine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı vekili tarafından, “….Başvuru şartlarının yerine getirilmemiş olması sebebiyle HMK 114/2. ve 115/2. maddeleri gereği davanın usulden reddedilmesi gerekirken yerel mahkemece bu savunma üzerinde durulmadan, gerekli inceleme yapılmadan gerekçesiz şekilde davanın kabulüne karar verildiğini, bilindiği üzere; 26.04.2016 yürürlük tarihli 6704 sayılı torba yasa ile yapılan değişiklik ile 2918 sayılı KTK madde 90.madde ve 97. madde hükümleri ile dava öncesi sigorta şirketine başvuru zorunluluğu getirildiğini, yine; ZMMS Genel Şartların B.2. maddesinin 3. ve 5. paragraflarında yapılan değişiklik ile başvuruların ZMSS genel şartlarında yer alan tüm başvuru belgeleri ile yapılmasının zorunlu hale getirildiğini, dolayısıyla sigorta şirketlerince eksik belgelerin talep edilmesi halinde belgeler tamamlanana kadar, sigorta şirketlerinin ödeme yükümlülüğünün 8 işgünü uzadığını, ayrıca somut olay incelendiğinde; davacı vekili tarafından, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde alınmış özürlü sağlık kurulu raporu bulunmadığı gibi yerel mahkemece de bu yönetmeliğe uygun şekilde rapor alınmadan usul ve yasaya aykırı şekilde karar verildiğini, davacı vekilince sadece usulen başvuru yapılarak dava yoluna gidilmesinin iyi niyet kuralları ile örtüşmediğini, müvekkili şirket tarafından tazminat hesaplaması yapılması için evrakların dava açılmadan şirkete sunulması halinde müvekkili şirket tarafından ödeme yapılacağının izahtan vareste olduğunu, davacının eksik belgelerle yaptığı başvuru geçersiz olduğundan dava şartının yerine getirilmediğini, hükme mesnet yapılan raporun özürlü sağlık kurulu raporu vermeye yetkili olmayan heyet tarafından verildiğini, özür raporu ile sadece sürekli sakatlık tespitinin yapıldığını, davacının geçici işgöremezlik tazminatı talepleri yeni genel şartların yürürlük tarihinden sonra düzenlenen trafik poliçesi teminatı kapsamında olmadığından davacının bu yöndeki taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece kabulü yönünde hüküm kurulmasının da usul ve yasaya aykırı olduğunu, verilen karar ile müvekkili kurum aleyhine davacının geçici iş göremezliği ve bu dönemdeki bakıcı ihtiyacı ile ilgili olarak, usul ve yasaya, hakkaniyete aykırı surette tazminata hükmedildiğini, talepler kaza tarihi dikkate alındığında güvence kapsamında bulunmadığından reddinin gerektiğini, davacıların bu döneme ilişkin taleplerinin SGK’nın sorumluluğunda olduğunu, sürekli sakatlığı bulunmayan davacının taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili kurumun tedavi giderleri, bakıcı giderleri ve geçici iş göremezlik tazminatı bakımından sorumluluğunun kalmadığını….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Davalı … vekili her ne kadar davadan önce usulünce başvuru şartının yerine getirilmediğini, sağlık kurulu raporunun eksik olduğunu ileri sürmüş ise de, bizzat davalı vekilinin cevap dilekçesinde de belirttiği üzere tüm tedavilerin sonlanmasından belli bir süre sonra kesin olarak belirlenmesi mümkün olabilen maluliyet durumu bakımından sağlık heyeti raporunun yargılama sırasında alınması mümkün olup, davacı tarafça yapılmış olan başvurunun bu rapor eklenmediğinden bahisle usule aykırı bir başvuru olduğunun kabulü mümkün değildir. Bu nedenle bu yöndeki istinaf itirazının reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin diğer istinaf itirazı maluliyet raporuna yöneliktir. Mahkemece, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Sağlık Kurulundan heyet raporu alınmış olup anılan kurul tarafından maluliyet raporu düzenlenmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamakta ise de, rapordaki dayanak mevzuatın hatalı olduğu görülmüştür. Somut uyuşmazlıkta kaza tarihi 06.07.2017 olduğundan, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arasında uygulanması gereken “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri dikkate alınarak maluliyet tespiti yapılması gerekmektedir. Bununla birlikte, mahkemece hastaneye yazılan müzekkerede “Sağlık İşlemleri Tüzüğü” hükümleri uyarınca rapor düzenlenmesinin istendiği, bu nedenle düzenlenen raporun da bu hükümler dikkate alınarak hazırlanmış olduğu görülmekle, hatalı mevzuat hükümlerine göre düzenlenmiş ve süresinde davalı tarafça itiraza uğramış maluliyet raporunun hükme esas alınması doğru olmadığından, mahkeme kararının hatalı ve eksik inceleme nedeniyle kaldırılması gerekmiş (Bu yönde bknz. Yargıtay 4. HD. 2021/13892 E.-2022/7562 K), bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazlarının kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemenin geçici işgöremezlik tazminatına ilişkin gerekçesi ve hükmü yerinde değil ise de, davacı tarafın bir istinaf başvurusu bulunmadığından bu hususa girilmemiş, yine davalı vekilinin istinaf itirazlarında ileri sürdüğü tedavi giderleri ve bakıcı ücretine yönelik itirazların işbu davada zaten dava konusu edilmediği ve hüküm altına alınmadığı da açık olmakla, yalnızca burada belirtilmekle yetinilmiş, mahkeme kararının yalnızca yukarıda açıklanan maluliyet raporundaki usul ve yasaya aykırılık yönüyle kaldırılması gerekmekle, mahkemece kazanılmış haklar da gözetilerek usulünce alınacak heyet raporu sonucuna göre yeniden bir hüküm tesis edilmesi için hükmün HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının yukarıda açıklanan gerekçelerle KISMEN KABULÜNE; Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/706 Esas – 2019/336 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalı tarafından yatırılan 722,24-TL istinaf karar harcının istek halinde davalı tarafa iadesine,
5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 29/06/2022