Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1413 E. 2022/1035 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1413
KARAR NO : 2022/1035

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/03/2018 (Dava) – 11/07/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/302 Esas – 2019/885 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Rücuen Tazmin İstemli)
BAM KARAR TARİHİ : 22/06/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 22/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/07/2019 tarihli 2018/302 Esas ve 2019/885 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davadışı … A.Ş’nin genişletilmiş kasko poliçesi ile sigortacısı olduğunu, sigortalanan aracın … plakalı kamyonet olduğunu, maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı ve ekspertiz raporunun açıklamalarında da görüleceği üzere, müvekkiline sigortalı aracın 17.03.2017 tarihinde İzmir Limanı içerisinde park halinde iken konteyner taşıyıcı tırın dorsesinin, duran sigortalı aracın sol arka köşesine çarptığını, çarpan araç devlete ait resmi araç olduğundan 24 no’lu çekici ve 23 no’lu dorse olarak numaralarının mevcut olup plakalarının olmadığını, çarpan aracın sürücüsünün kaza raporunu imzalamadığını, kazada park halindeki sigortalı aracın kusursuz olup, karşı aracın %100 kusurlu olduğunu, olay liman işletmesi sınırlarında gerçekleştiğinden müvekkili tarafından sigortalısına yapılmış olan ödemenin davalıya rücu edildiğini, zira sigortalının 6.527,62-TL tutarındaki zararının müvekkili şirket tarafından ödendiğini, ödeme dekontlarını ve servis ödeme listesini sunduklarını, ödemenin rücuen tahsil edilmesi için davalı borçlu aleyhine İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2017/8698 sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını, davalı borçlunun itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; işbu davanın haksız, yersiz ve mesnetsiz olup kabul etmediklerini, şöyle ki; idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davalarının idari dava türü olduğunu, bu davanın idare mahkemesinde açılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla işbölümü itirazında da bulunduklarını, zira davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiğini, kazada müvekkili teşebbüsün ve personelinin herhangi bir kusuru bulunmadığını, İzmir Liman sahasında araç sürücülerinin uyması gereken bir takım kurallar bulunduğunu, liman içinde muhtelif yerlere araç sürücülerinin görebileceği şekilde levhalar halinde asıldığını ve uyulması gereken kuralların sıralandığını, kazada hasarlanan aracın sürücüsünün bu kuralları hiçe sayarak ve sorumsuzca davranarak aracını kontrolsüz bir şekilde iş makinesinin geliş-gidiş güzergahı üzerine park ederek can ve mal güvenliğini tehlikeye attığını, İzmir Limanının kamuya açık bir yer olmayıp, özel izinle girilen, gerek liman içi trafiğin düzenlenmesi ve gerekse iş güvenliği açısından zorunlu olarak uyulması gereken kuralları olan bir işletme olduğunu, müvekkili teşekkülce davacıya gönderilen 15.05.2017 tarihli cevabi yazıda da kazanın araç sürücüsünün aracını gelişigüzel olarak liman araçlarının geliş-gidiş güzergahına park etmesinden meydana geldiği ve bu nedenle herhangi bir ödemenin yapılamayacağının bildirildiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte, talep edilen alacak bedelinin ve faiz talebinin de fahiş olduğunu, ayrıca, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin kanuna aykırı olduğunu beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI :
Mahkemece, “…Görev ve yetki itirazı bakımından yapılan değerlendirmede; tarafların konumu ve dava konusu birlikte değerlendirildiğinde davaya bakmaya idari yargı veya Asliye Hukuk Mahkemelerinin değil, Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu anlaşıldığından görev ve yetki itirazlarının reddine karar verildiği, alınan bilirkişi heyeti raporuna göre; davalının işleteni olduğu konteyner taşıyıcı tırın dorsesinin, dava dışı, davacının sigortacısı olduğu … plakalı park halindeki araca 17.03.2017 tarihinde çarptığı, davalı tarafa ait 24 nolu çekici ve buna bağlı 23 nolu dorse olarak numaralanan araç sürücüsünün %100 tam ve asli kusurlu, davacı tarafa sigortalı araç sürücüsünün ise kusursuz olduğu, davalı tarafça her ne kadar liman işletmesi içersinde Karayolları Trafik Kanunu hükümlerinin uygulanamayacağı ve liman mevzuatına hakim bilirkişi heyeti ile keşif yapılarak rapor aldırılması, davacıya sigortalı olan araç sürücüsünün iş makinelerinin geliş gidiş güzergahına park ettiği savunulmuş ise de; davacıya sigortalı olan araç sürücüsünün böyle bir yanlış park etme durumu varsa, liman görevlilerinin uyarması ve park ettirmemesi veya yanlış park eden aracın oradan kaldırılması gerektiğinden, bu konudaki güvenlik ve sorumluluk davalı işletmeye ait olduğundan davalının bu savunmalarına itibar edilmediği, netice itibari ile dava konusu … plakalı araçta meydana gelen hasarın yedek parça, işçilik ve KDV dahil 6.527,62.-TL olduğu, davacı kasko sigortacısı tarafından, sigortalısı olan … plakalı araçta meydana gelen zararın 6.527,62-TL olarak 20.04.2017 tarihinde ödendiği ve TTK m. 1472 maddesi gereği zarar sorumlularına karşı halefiyet hakkına sahip olduğu, davacının işlemiş faiz talebi yönünden davalıyı takip öncesi temerrüde düşürdüğüne dair bir belge sunmadığından yalnızca asıl alacak bakımından davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği kanaatiyle; DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE, İzmir 4. İcra MD’nün 2017/8698 E sy takip dosyasında davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 6.527,62-TL üzerinden devamına, davacının icra inkar tazminatı talep koşuları bulunmadığından reddine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI :
Davalı vekili tarafından, “…İdari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davalarının idari dava türü olduğu belirlendiğinden, işbu davanın idare mahkemesinde açılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, ayrıca işbölümü itirazlarının da bulunduğunu, davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiğini, mahkemece tanık dinletme taleplerinin kabul edilmediğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, kazada müvekkili teşebbüsün ve personelinin herhangi bir kusuru bulunmadığını, kazada hasarlanan aracın sürücüsünün liman kurallarını hiçe sayarak ve sorumsuzca davranarak aracını kontrolsüz bir şekilde iş makinesinin geliş-gidiş güzergahı üzerine park ederek can ve mal güvenliğini de tehlikeye attığını, bu nedenle kazanın meydana geldiğini, müvekkiline kusur izafe eden ekspertiz raporunun tamamen hatalı olup kabulünün mümkün olmadığını, İzmir Limanının kamuya açık bir yer olmayıp, özel izinle girilen, gerek liman içi trafiğin düzenlenmesi ve gerekse iş güvenliği açısından zorunlu olarak uyulması gereken kuralları olan bir işletme olduğunu, bu kuralların yazılı olarak deklare edildiği gibi limanın muhtelif yerlerine bilgilendirme tabelası şeklinde monte edildiğini, bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini, mahallinde keşif yapılarak yeni bir rapor alınmasını talep ettiklerini, ancak kabul edilmediğini, kaza yerinin liman sahası olup bu alanda 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu hükümlerinin uygulanmayacağını, İzmir Limanı içerisinde park alanı olarak kullanılan bir alan bulunmadığını, her yerin çalışma alanı olduğunu, bilirkişi heyetinin liman mevzuatı ile ilgili uzmanlık alanının bulunmadığını…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, kasko sigortacısı tarafından ödenen araç maddi hasarının kaza sorumlusundan rücuen tazmini için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
2918 s. KTK 2.maddesinde; “Bu Kanun, karayollarında uygulanır. Ancak aksine bir hüküm yoksa; a) Karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile, b) Erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da, bu kanun hükümleri uygulanır.” denilmiştir. Somut olayda hasarın meydana geldiği yer, giriş çıkışları kontrollü ve özel güvenlikli de olsa, sürekli yükleme ve boşaltma yapılan, araç giriş çıkışına müsait, limanın “karayolu ile bağlantılı” yeri olması ve liman işletmesinin özel hukuk hükümlerine göre mevcut ticari konumu karşısında sigorta şirketinin ödediği tazminatın rücuen iadesini istediği işbu davanın görülmesinde adli yargının görevli olduğu açık olup, davalı vekilinin bu yöndeki ve 2918 Sayılı Yasanın uygulanamayacağı yönündeki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir (Bu yönde bknz.Yargıtay (kapatılan) 17. Hukuk Dairesi 2014/25063 E. – 2017/6130 K., Yargıtay HGK 2011/17-499 E.- 2011/557 K. ) Yine, sigortalı aracın şirkete kayıtlı bir kamyonet olması ve davalının sıfatına göre, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu itirazı da yerinde görülmemiştir.
Dava edilen tutara göre yapılan değerlendirmede, davalı tarafın tanıklarının dinletilmediğine dair istinaf itirazı yerinde değildir.
Davalı vekilinin kusura yönelik istinaf itirazının değerlendirilmesinde; davalı tarafça limanın muhtelif yerlerinde bilgilendirme tabelaları asılması ve ilgili yerler liman kurallarına dair talimatnamelerin gönderilmesi faydalı ise de, somut uyuşmazlıktaki gibi kaza ve hasar nedeniyle liman işletmesinin sorumluluğunu bertaraf edecek nitelikte olmayıp, liman güvenliği ve düzeninin sağlanmasında davalı … işletmesinin rolü ve yetkileri de dikkate alındığında, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu görülmüş, bu husustaki istinaf itirazlarının da esastan reddi gerekmiş, yerel mahkeme kararında usul ve esasa aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/302 Esas – 2019/885 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 445,91-TL istinaf karar harcından peşin alınan 111,47-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 334,44-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/06/2022